6 Eylül 2006, Dışişleri Bakanlığı Sözcücü Namık Tan´ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı

 

TAN:  Değerli arkadaşlarım, bugünkü basın brifingimize hoşgeldiniz. Hepinizi her zaman olduğu gibi içten sevgiyle selamlıyorum. Benim herhangi bir açıklamam olmayacak. Sorularınız varsa, cevaplandırmaya gayret edeyim.

…………

SORU: Kofi Annan’ın aynı zamanda bazı teknik detayları görüşmek üzere geldiğini biliyoruz. Lübnan’a gönderilecek olan Türk askerinin görev bölgesi nerelerde olacak, insani yardım, imar gibi detaylar görüşüldü mü? Biraz netleşen bir şeyler var mı?

CEVAP: Hayır, bu tür detaylar görüşülmedi. Genel Sekreter, bu görüşmede Türk tarafına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin aldığı karar dolayısıyla takdirlerini ve şükranlarını ifade etti. Bu karar ertesinde ilgili makamlarımız gerekli teknik çalışmalara başlayacaklardır.  Daha sonra BM’lerle bilistişare gerekli düzenlemeler yapılmasını müteakip birliğimizin oraya nasıl gideceği, hangi kompozisyonda olacağı gibi konular açıklığa kavuşacaktır. Sizlerle bunları gayet açık bir şekilde paylaşacağız. Ancak şu aşamada bunlar belli değildir.

Bu arada, sizlere Genel Sekreterle görüşmemizde Lübnan’ın ele alındığını söyleyebilirim. BM Genel Sekreteri, Lübnan konusunda bugüne kadar yaptığı temaslar çerçevesinde edindiği izlenimleri bizimle paylaşmıştır. Lübnan meselesi dışında,  Irak, Kıbrıs, Irak bağlamında tabii Kerkük meselesi de tarafımızdan gündeme getirilmiştir. Bu konularda görüş alışverişinde bulunulmuştur. Sayın Genel Sekreter, Sayın Başbakanımızla görüşmede bulunacak, ardından resmi yemekte bir arada olacaklar ve son olarak Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edileceklerdir. Dolayısıyla, görüş alışverişi devam edecektir.

SORU:  Kıbrıs konusunda neler görüşüldüğü hakkında biraz açıklama yapabilir misiniz, detay verebilir misiniz?

CEVAP: Kıbrıs konusunda görüşlerimiz gayet açıktır. Ancak bunları Sayın Genel Sekreter’e bir kez daha yinelemekte yarar gördük. BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde bu soruna kapsamlı bir çözüm bulunması görüşündeyiz ve o istikamette çalışmalarımızı yürütüyoruz. Nitekim, bu istikamette yapılacak görüşmelere katkıda bulunacak ve bir adım teşkil edecek teknik müzakereleri desteklediğimizi bu yüzden açıkladık. Bir Eylem Planımız vardır. Bizim için en öncelikli konulardan bir tanesi izolasyonların kaldırılmasıdır. Bu da kapsamlı çözüm yolunda çok önemli bir adım olacaktır. Bütün bu detaylar, Genel Sekreter’e daha önceden arzedilmiş ve onun görüşleri alınmıştı; ancak bir defa daha bunları tekrarlamakta yarar gördük. Genel Sekreter’in önümüzdeki dönemde bu konuda bazı çalışmalar yapacağı anlaşılmaktadır. Umuyoruz ki liderlerin biraraya gelmesi, teknik müzakerelerin anlamlı bir şekilde yürütülmesi sağlansın ve en nihayetinde BM zemininde kapsamlı çözüm bulunması istikametinde bu çalışmalar somut sonuçlar versin.

SORU: Görüşmede Kerkük konusunu da gündeme getirdiğinizi ifade ettiniz. Bu konuda BM Genel Sekreteri’nden Ankara’nın beklentileri nedir?

CEVAP:  BM’nden beklentilerimiz vardır. Orada, hepinizin bildiği gibi,  demografik yapıda bir hareketlenme vardır. Bu son derece tehlikelidir. Bunu biz defaaten ortaya koyduk. Zira oradaki dengesizlikler ileride bu sorunun çok daha büyümesine ve genel olarak Irak’taki dengeleri etkilemesine sebep olacaktır. Bunları dile getirdik. Genel Sekreter bunların bilinci içindedir. Bu hususu size altını çizerek söyleyebilirim. Bu da memnuniyetimizi mucip olmuştur.

SORU: Teknik çalışmaların henüz tamamlanmadığını söylediniz; ama tahmini olarak Lübnan’a Türk askeri ne zaman gider? Ayrıca dün tezkere çıktıktan sonra Sayın Bakan’ın temasları oldu mu; bu konuda bilgi verebilir misiniz?

CEVAP: Sayın Bakanımızın tezkere çıktıktan sonra herhangi bir teması olmamıştır. Bu teknik çalışmaların ne kadar süreceğini kestirmek güçtür. Bizim beklentimiz buraya bir an önce birliklerimizi göndermek değil, gayet ayrıntılı, titiz ve dengeli bir çalışma yaptıktan sonra bunun gerçekleştirilmesidir. Şimdi bu çalışma yapılmaktadır. Bu gayet şeffaf bir biçimde yürütülecektir. Bu bilgiyi sizlerle ve tabii ki sizin vasıtanızla  kamuoyumuzla paylaşacağız.

SORU: PKK’yla mücadeleye ilişkin Türkiye’nin atayacağı koordinatör ne zaman belli olacak ve Amerika‘da olduğu gibi asker kökenli bir isim olacağı kesin mi?

CEVAP: Değerli arkadaşlarım, bu hususta Sayın Bakanımızın çeşitli beyanları vardır. Yakında bu ismi duyacaksınız. Önümüzdeki hafta içerisinde Amerika’nın atadığı yetkilinin burada temaslarda bulunması sözkonusudur. Bu konuda çalışmalar yürütülmektedir. Basınımızda birtakım isimler ortaya çıkmıştır. Ancak, bende bu isimleri teyit edecek veya yalanlayacak bilgi bulunmamaktadır.

SORU: BM Genel Sekreteri’yle Kerkükle ilgili konuyu görüştüğünüzü söylediniz. Kerkük’te 2007 yılında yapılması planlanan bir referandum sözkonusu. Bu referanduma BM’in gözlemci olmasını, bu referandumu BM’in yapmasını Türkiye kabul edecek mi?

CEVAP: Bu hususta ne düşündüğümüz aslında hepinizin malumudur. Bu referandumdan önce bu mesele üzerinde bir uzlaşının sağlanması gerektiği görüşündeyiz. Bu uzlaşı sağlanmadan  referanduma gidilirse, meselenin çözümlenmeden kalacağını ve bunun da biraz önce ifade ettiğim gibi Irak’taki genel durumu, genel dengeleri çok ciddi şekilde sarsacağını ve meseleyi belki de içinden çıkılmaz hale getireceğini söylüyoruz. Dolayısıyla   önce taraflar arasında bir denge oluşturmasını ve oluşacak uzlaşı çerçevesinde bir çözüm zemini yaratılmasını, ondan sonra bu referanduma gidilmesini uygun gördüğümüzü defaaten açıkladık.

SORU: BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs konusunda birşeyler yapma niyeti olduğunu söylediniz. Bu çerçevede, bizim temel beklentilerimiz arasında Güvenlik Konseyi’nde bir rapor var. Bu rapora ilişkin bir gelişme olacak mı? Görüşmede Kofi Annan bu konuda size ne mesaj verdi? Ayrıca, İran’da da temaslarda bulundu; İran konusunda olası bir yaptırım görüştünüz mü?

CEVAP: İran konusunda herhangi bir yaptırım meselesini görüşmedik. Ancak, Sayın Genel Sekreter İran konusuna Lübnan bağlamında yaptığı temaslar çerçevesinde değindi ve oradaki izlenimlerini anlattı. Kıbrıs konusunda birşeyler yapmanın ötesinde, birtakım çalışmalar yapma arzusunda olduğu izlenimini edindiğimizi söyledim. Bunları hepimiz önümüzdeki günlerde göreceğiz. Somut şekilde nasıl ortaya çıkacak, hep beraber izleyeceğiz.

SORU: İki gün önce onaylanan AP raporuyla ilgili olarak Başmüzakereci Ali Babacan’ın bir açıklaması oldu. 24 Ekim’de yayınlanacak İlerleme Raporu öncesinde Türkiye’nin uyum süreciyle ilgili yeni aktif adımlar atacağını söylediniz. Siz de iki hafta önce benzer bir açıklama yapmıştınız. Bu yeni adımlar arasında Ek Protokolle ilgili birşey olacak mı? Ek Protokol’ün Mecliste onaylanmasıyla ilgili birşey beklenecek mi? Uyum süreciyle ilgili önümüzdeki günlerde İlerleme Raporunun yayınlanmasından önce ne gibi somut adımlar bekliyoruz?

CEVAP: Değerli arkadaşlarım, AP’nun Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilen rapora ilişkin görüşlerimizi hepiniz biliyorsunuz. Onları tekrar etmek istemiyorum, ama bir iki hususunu tekrar vurgulamakta belki yarar var. Aldığımız bilgiler çerçevesinde, Türkiye-AB ilişkilerinin yönelimiyle ilgili olmayan, bu ilişkilere katkıda bulunmayacağı aşikar olan, sağduyu ve nesnellikten uzak unsurlara ağırlık verdiği anlaşılan bu raporun bizim için bu haliyle herhangi bir anlam ifade etmediğini söylemiştik. Bunu tekrar etmekte yarar görüyorum. Ayrıca, burada siyasi saiklerle, gerçekçilikten uzak bir şekilde kaleme alınmış bazı unsurların da yer aldığını hepiniz biliyorsunuz. Bunların da ilişkilerimizin ciddiyetiyle bağdaşmadığını söyledik. Bu hususu da tekrar etmekte yarar görüyorum. Bunların da ötesinde  sözde Ermeni soykırımı gibi bizim düşüncelerimizin gayet açık olduğu konularda da kabul edilemez birtakım hususlar var. Önümüzdeki dönemde bu tür asılsız, hayal mahsulu ve bizden hiçbir zaman beklenmeyecek isteklerde bulunan bu raporda yeralan hususların değiştirilmesi, en temel beklentimizdir.

AB sürecinde bizim için önemli olan ülkemizdeki reform sürecinin kararlılıkla ileriye götürülmesidir. Nitekim, bu amaçla hazırlanan reform paketi Meclis açılır açılmaz gündeme gelecektir. Meclis’in açılmasıyla birlikte, önümüzdeki dönemde AB tarafından hazırlanacak raporların ortaya çıkmasından önce, bu konuda somut adımlar atacağız. Bu konuda kararlılığımız vardır; Hükümetimiz gerekli çalışmaları yapmaktadır. Bakanlığımızca da  gerek sivil toplum örgütleriyle, gerek diğer ilgili kuruluşlarla bilistişare atacağımız veya atmamız gereken adımlar belirlenmiştir. Bunları çok kararlı bir şekilde takip edip öteye götüreceğiz.

Son olarak, sizin sorduğunuz husus olan Ek Protokolün Meclis’e getirileceği yolunda herhangi bir şey yoktur. Böyle bir niyet bulunmamaktadır.

SORU: Namık Bey, AP’nun bu raporuyla ilgili Ankara’daki AB Büyükelçilerine herhangi bir nota verildi mi? Çünkü bugünkü basında buna yönelik bazı haberler yer aldı.

CEVAP: Nota verilmesiyle neyi kastettiğinizi bilmiyorum. Ama size bu raporu ciddiyetten uzak bulduğumuzu söylemiştik. Bu konudaki görüşlerimiz AB yetkililerince gayet iyi bilinmektedir.

SORU: Geçtiğimiz günlerde Irak’ta Kuzeyle Bağdat arasında bayrak konusunda farklı açıklamalar oldu. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin en azından kendi bayrağını kullanmakta ısrarcı olduğu görülüyor. Siz bunu Irak’ın bölünmesine giden bir süreç olarak mı değerlendiriyorsunuz? Irak’ta ki bu tartışmaları nasıl görüyorsunuz?

CEVAP: Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanımızın bu konuda da önceki gün açıklamaları oldu. Irak’ta bütün grupların gayet güçlü bir şekilde buna karşı çıktıklarını ve bizzat Başbakan tarafından biran önce bayrağın doğru şekilde kullanılması gerektiği konusunda talimat yayınlandığını biliyoruz. Bu konuları elbette takip etmekteyiz. Ancak, esas itibariyle bu konu, Irak içerisinde bütün grupların uzlaşı ve birlik, beraberlik içinde halledecekleri bir konudur. Biz inanıyoruz ki bunun yararlı bir şey olmadığını Irak’taki ilgililer göreceklerdir ve bu süreci daha fazla uzatmadan uygun adımları atacaklardır.

SORU: Annan’ın tezkereye ilişkin sözlerinden biraz daha detay verebilir misiniz? Takdirlerini sundu, memnuniyetini iletti dediniz. Ancak, tezkerede Türkiye’nin önemle altını çizdiği noktalar var. İnsani yardım, ülkenin yeniden imarı gibi konuların dışında herhangi bir muharip görev üstlenmeyecek ve gerekirse askerlerini geri çekebilecek. Annan’ın bu konudaki tepkileri nedir?

CEVAP : Bu soruyu sorduğunuz iyi oldu. Zira, doğrudur; Türkiye’nin birtakım hassasiyetleri vardır. Bunlar açıklanmıştır; dün Meclis’te bütün partiler ve hükümetimiz tarafından.çok ayrıntılı bir şekilde dile getirilmiştir. Bu hususlarda bizim perspektifimiz Genel Sekreter tarafından tamamen paylaşılmaktadır. Bu gücün herhangi bir şekilde Hizbullah’ın silahsızlandırılması konusuyla ilgili olmayacağı, böyle bir yetkisinin bulunmadığını; bunun gerektiği takdirde Lübnan Kuvvetlerinin bir meselesi olduğu, BM güçlerinin hiçbir zaman böyle bir görevle yetkilendirilmeyeceği, Sayın Genel Sekreter tarafından bize ifade edilmiştir. BM Genel Sekreteri ayrıca 1701 Sayılı BM kararının gerekli meşruiyeti yarattığını, kendisinin bu konunun titizlikle üzerinde durduğunu ve yaptığı temaslarda da birçok ülkenin  kendisine gayet açık bir şekilde Hizbullah’ın silahsızlandırılması bir  görev almayacaklarını söylediklerini belirtmiştir. Ayrıca, bu bölgede yaptığı temaslarda bütün tarafları çatışmadan uzak bir tutum içinde olmaya arzulu gördüğünü de ifade etmiştir.

SORU: İki soru sormak istiyorum. Bir tanesi İran’la ilgili. Sayın Genel Sekreterin yaptığı görüşmelerde İran konusunun Lübnan’la bağlantılı olarak gündeme geldiğini söylediniz. Acaba Hizbullah’la İran arasında ki bağlantı, İsrail’in silah sevkiyatına ilişkin talepleri çerçevesinde mi gündeme geldi. Bir diğer sorum, Lübnan’daki Barış Gücü’yle ilgili Genel Sekreterin izahı mı,  BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar mı bağlayıcıdır?

CEVAP: İran konusundaki temasları, biraz önce de belirttiğim gibi, Lübnan konusuna ilişkin çerçevede gündemimize getirilmiştir. O da İran’ın oluşturulmaya çalışılan barış ve istikrar sürecine katkıda bulunmasını sağlamaktır. Sayın Genel Sekreter bu hususta olumlu bir cevap aldığını belirtmiştir. Onun dışında İran’a ilişkin olarak temaslarda herhangi bir konu gündeme gelmemiştir.

Başkaca sorunuz olmadığını anlıyorum, hepinize içten teşekkürlerimi yineliyorum ve toplantımızı kapatıyorum.