3;Ağustos 2005, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan´ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı

TAN: Değerli arkadaşlarım bugünkü basın brifingimize hoşgeldiniz.  Her zaman olduğu gibi hepinizi en içten sevgiyle selamlıyorum. Benim  herhangi bir açıklamam olmayacak. Sorularınız varsa bunları  cevaplandırmaya gayret edeyim.

………………

SORU: Fransa Başbakanı’nın Türkiye Rum kesimini tanımadığı takdirde, daha doğrusu Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımadığı takdirde, müzakerelere başlanamayacağı şeklinde bir açıklaması oldu. Açıklama metni Dışişleri Bakanlığı tarafından inceleniyordu diye biliyoruz. Metni tam olarak incelediniz mi? Bu konudaki yorumunuz nedir acaba?

CEVAP:Değerli arkadaşlarım, bu konuda, hepinizin bildiği üzere, dün Sayın Bakanımız Kral Fahd’ın cenaze merasimine katılmak üzere bulunduğu Riyad’da kendisine yöneltilen bir soruya cevaben açıklamalarda bulundu. Bu açıklamasına benim şu anda  ekleyecek bir sözüm yok. Ancak, hepiniz biliyorsunuz, Kıbrıs sorununun ele alındığı yer BM’dir. Biz BM’nin Kıbrıs çözümü konusundaki iyi niyet misyonunu destekliyoruz. Bu yöndeki irademizi ortaya koyduk. Bundan sonra da aynı istikamette çalışmaya devam edeceğiz.

SORU: Fransa’da dış politikaya ilişkin son söz sahibi olanın Chirac olduğunu biliyoruz. Acaba Ankara Villepin’den gelen açıklamanın ardından Chirac’ın tutumunda herhangi bir değişiklik olup olmadığına dair Fransız makamlarından bir bilgi istedi mi?

CEVAP: Biraz önce söylediğim gibi, değerli arkadaşlarım, bu konuda bir polemiğe girmek yersiz olur. Sayın Bakanımız açıklamalarını yaptılar. Biz  bu konuyu elbette hassasiyetle izliyoruz. Bundan sonra bu konuda söylenecek bir husus olduğunda sizlerle bunu paylaşacağımızdan emin olabilirsiniz.

SORU: Fransa’dan gelen açıklamanın dışında başka ülkelerin de buna benzer tavırları oldu. Özellikle bizim yayınladığımız tek taraflı deklarasyonu gördükten ve burada ülkemizin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımadığı ve  tanımayacağı  bir kez daha  net bir şekilde ifade edildikten sonra, “Nasıl olur da bir aday ülke 25  üye ülkenin hepsini aynı  şekilde değerlendirmez ve hatta bir aday ülkeyi tanımaz?” şeklindeki söylemler daha bir netlik kazanmaya başladı. Ve bunun bir takım sonuçlarının olabileceğini, bu sonuçların   Müzakere Çerçeve Belgesi’nde  olsun, 3 Ekim müzakerelerin başlaması aşamasında olsun görülebileceği söyleniyor. Türkiye’nin bundan sonra 3 Ekim’e ilişkin risk görüp görmediğini, Müzakere Çerçeve Belgesinin de bu deklarasyon sonrası yayılan bu havadan etkilenip etkilenmeyeceğini  sormak istiyorum.

CEVAP: Sizin belirttiğiniz yönde açıklamalar olduğu doğrudur. Ancak, çeşitli yetkililerden tam aksi istikamette açıklamalar geldiği de bir vakıadır. Siz, biraz önce, bu iddialar çerçevesinde ortaya atılan sürecin Türkiye açısından bazı sonuçları olacağını söylediniz. Ancak, biliyorsunuz, AB açısından da çok ciddi sonuçlar yaratacak ve sorumluluklar içeren bir takım kararlar vardır. Bunun başında 17 Aralık zirvesinde alınan karar gelmektedir. Bunun altında, bütün bu demeçleri veren ülkelerin en üst düzey yetkililerinin imzaları vardır. Bu imzalar da onlar açısından sorumluluk yaratmaktadır. Biz, bu çok ciddi sorumluluklar çerçevesinde 3 Ekim’de müzakerelerin başlatılacağına inanıyoruz ve nihai tahlilde bu demeçleri veren bir çok ülke yetkilisinin de Türkiye’nin AB sürecine daha önce yaptıkları taahhütler ve  verdikleri sözler çerçevesinde destek olacaklarına inanıyoruz.

SORU: Daha önce Başbakanlıktan açıklamalar gelmişti ama dün itibariyle Yunan basınına baktığımızda, Karamanlis’in ziyaretinin bir kez daha ertelendiği belirtiliyor. Dışişleri Bakanlığı’na gelen bilgilere göre bu ertelemenin nedeni  nedir? Sözkonusu ziyaretin ne zaman gerçekleşmesini bekliyorsunuz?

CEVAP: Bu sabah Yunanistan Hükümet Sözcüsünün beyanlarını radyodan dinledim. Orada bu ziyaretin en kısa zamanda gerçekleşeceğine ilişkin ifadeler vardı. Bu ifadeler çerçevesinde biz de üzerinde mutabık kalınacak bir tarihte bu ziyaretin gerçekleşmesi yolunda çaba gösteriyoruz.

SORU: Özellikle Kerkük’teki bir siyasi büronun üzerinde PKK bayrağının dalgalanması son dönemde basında yer alıyor. Türkiye’nin bu konudaki girişimleri nedir? Bir sonuç alınabildi mi ?

CEVAP: Bu konuda da son günlerde bizim gayet etraflı açıklamalarımız oldu. Bunları hatırlayacaksınız. Biz bu kuruluşları PKK terör örgütünün bir nevi uzantıları olarak  veya en hafif deyimiyle paravan örgütleri olarak görmekteyiz. Bu çerçevedeki teşebbüslerimizi sadece bu son haberlerin ortaya çıkması üzerine değil,  çok uzun bir süredir, gerek Irak makamları, gerek ABD makamları nezdinde güçlü bir şekilde yapmaktayız. Bunun en son örneğine sizler de şahit oldunuz. Ülkemizi   ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı   Matt Bryza ile bu konu etraflı şekilde görüşülmüştür. Ama bundan çok daha önce, bu işin başlangıcından itibaren, bizim güçlü girişimlerimiz zaten devam etmekteydi. Bunun ötesinde Vaşington’da  yine hepinizin bildiği üzere üçlü görüşmeler cereyan edecektir. Bu görüşmelerin Cuma günü gerçekleşmesi beklenmektedir. Burada Irak tarafından, ABD tarafından yetkililer olacaktır. Bizim Heyetimizin Başkanı da Büyükelçi Hayati Güven’dir. Bu görüşmelerde, biz, bu yöndeki girişimlerimizi ve bu kuruluşların PKK terör örgütüyle organik bağlantılarını somut şekilde ortaya koyan kanıtları ve belgeleri, bilgileri vermeye ve bunların derhal kapatılması ve faaliyetlerinin önlenmesine yönelik çağrılarımızı tekraren yapmaya devam edeceğiz.

SORU: “Çıkan haberlerden çok daha önce biz girişimlerimizi sürdürmüştük, yani uzun süredir bu konuda girişimlerimizi sürdürüyoruz” diyorsunuz. Sizin de söylediğiniz gibi bu konu Matt Bryza’ya sorulduğunda cevabı “Hiçbir şekilde Irak’ta yerleri yok” oldu. Bu sözkonusu  partinin seçimlere girdiğini de biliyoruz. Uzun süredir böyle bir varlık göstermesi  ile Irak’ta Amerikalıların da bu güvenceyi vermesi arasında bir çelişki yok mu? Neden Amerikan makamları ve Irak makamları neden bu kadar uzun süredir adım atamıyor?

CEVAP: Biz de bunu sık sık Amerikan makamlarına soruyoruz. Beklentilerimizi biraz önce ifade ettiğim gibi kendilerine güçlü şekilde yineliyoruz. PKK, ABD tarafından terör örgütü olarak tanınan bir örgüttür. Dolayısıyla, biz bu çerçevede hemen hemen her seviyede, bir an önce, hiç vakit geçirmeden adım atılmasını ABD ‘deki muhataplarımız nezdinde dile getirdik. Bunların arasında Başbakanımızdan, Sayın Bakanımızdan başlayarak Genelkurmay Başkanlığı ve diğer Emniyet ve İstihbarat birimleri dahil bütün yetkililerimiz bulunmaktadır. Bunu sürdüreceğiz ve bundan mutlaka netice alacağız. Çünkü terör örgütünün Irak’ta hiçbir şekilde barındırılmayacağı yolunda gerek ABD’li gerek Irak’lı çok üst düzeyde yetkililerin gayet açık taahhütleri bulunmaktadır. Bu taahhütlerin takipçisi olacağız.

SORU: Tekrar AB konusuna dönmek istiyorum. 16 ya da 17 Ağustos’ta Brüksel’deki Daimi Temsilcilerin olağanüstü bir toplantıya çağrıldığı ve burada Türkiye’nin deklarasyonunun ardından AB’nin de bir deklarasyon yapacağı bilgisini aldık. Acaba Dışişleri Bakanlığı’na  iletilmiş bir bilgi var mı? AB bir deklarasyon yapacak mı?

CEVAP: Gündeme getirdiğiniz toplantı konusunu bilmiyorum. Bende böyle bir bilgi yok. Ona bakarım. Yalnız, hepinizin bildiği üzere, AB genelde Ağustos ayı içerisinde tatilde olur. Diğer hususa gelince, karşı deklarasyon yapıp yapmamak tabii ki AB’nin takdiri. Yani onların karar vereceği bir husus. Bize bu yönde, yani “bu deklarasyonu yapacağız veya yapmayacağız” şeklinde  söylenmiş bir şey yoktur.

SORU: Bugün basında bazı haberler var. İsviçre Ekonomi Bakanı’nın Türkiye’ye Eylül’de yapacağı ziyaret Türk tarafının isteğiyle ertelendi diye. Bu ertelemenin sebebi nedir? Acaba bu erteleme İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’in İsviçre’de tutuklanmasına bir tepki mi?

CEVAP: Sizin dile getirdiğiniz olaydan bağımsız olarak, İsviçre Ekonomi Bakanı’nın ülkemizi ziyareti konusunda,  henüz kesin bir tarih zaten saptanmış değildi. İsviçre tarafından bir takım tarihler önerilmişti. Bu  tarihler Ekonomi Bakanı’nın buradaki muhatabı olan Sayın Kürşat Tüzmen’in programı çerçevesinde değerlendirildi. Önerilen tarihlerin Sayın Tüzmen’in programına uygun düşmediği anlaşıldığından önümüzdeki dönemde karşılıklı olarak belirlenecek bir tarihte bu ziyaret gerçekleşecektir.

SORU: 3 Ekim’e kadar hükümetin bir takım AB  ülkelerine ziyarette bulunması öngörülüyor mu? Dışişleri Bakanlığı’nın hükümete böyle bir tavsiyede bulunduğu yönünde bazı bilgiler var. Doğru mudur? Planlanan bir AB turu var mıdır?

CEVAP: Benim bu konuda spesifik bir bilgim yok. Ancak, elbette, bu süreç içerisinde AB yetkilileriyle her seviyedeki temaslarımız sürecektir. Ancak, tekraren söylüyorum, benim bu konuda spesifik olarak bir programdan haberim yok. Onu araştırır, sizlere bilgi veririm.

SORU: Bugünkü gazetelerdeki  bir habere göre geçen hafta Türk ve Irak’lı yetkililer arasında ikinci sınır kapısı konusuyla ilgili bir toplantı gerçekleşmiş. Yine gazete haberlerine göre Irak tarafıyla ikinci kapının yeri konusunda bir anlaşmazlık çıkmış. Sanırım Irak tarafı Habur’un yanında bir kapı açılmasını istemiş. Böyle bir görüşme oldu mu? Bu ikinci sınır kapısında son gelinen nokta nedir acaba?

CEVAP: Sizin de belirttiğiniz gibi, ikinci sınır kapısının açılması konusunda görüşmeler yapıldı. Bu görüşmeler ne ilktir, ne de son olacaktır. Bunlar devam etmektedir. Sınır  kapısının yeri, kapsamı konusunda, güzergahın belirlenmesi hususunda çeşitli görüşler vardır ve bunlar görüşülmeye devam edilecektir. Henüz sonuç alınmış bir durum yoktur. Sözkonusu görüşmede Irak tarafı görüşlerini ifade etmiştir. Biz de ona karşılık yine görüşlerimizi dile getirdik. Yapıcı bir anlayışla bu görüşmeleri sürdürmeye devam edeceğiz.

SORU: İkinci kapının Ovaköy’ü  by-pass edeceği söyleniyor. Bu by-pass nasıl gerçekleşecek?

CEVAP: Biraz önce söylediğim gibi, bu görüşmeler henüz sonuçlanmadı. Bu görüşmelerde konu çok çeşitli yönleriyle ele alınıyor. Sizlere ancak sonuçlandığında bir bilgi verebilirim. Benim bilebildiğim kadarıyla bu görüşmeler önümüzdeki günlerde de devam edecek.

SORU: Sınırın İran noktasından Suriye noktasına kadar bölge, tamamen Kürtlerin denetiminde. Bu ikinci kapı hangi bölgeden ve nasıl geçecek? Suriye topraklarından mı geçecek?

CEVAP: Tabii ben bu konuda teknik bilgiye sahip değilim. Onu ancak uzmanlar bilebilir. Onlardan öğrenip size bilgi aktarabilirim. Bu aşamada bunun ötesinde size verebileceğim somut bir bilgi yok.

SORU: Irak Kürtleri tarafından hazırlanan ve dün itibariyle Anayasa Komisyonuna sunulan bir harita var. Orada Musul, Kerkük tamamıyla Kürt bölgesi içerisinde gösteriliyor. Türkiye’nin bu konuda hassasiyetleri mevcut. Bu çerçevede bir değerlendirmeniz olur mu?

CEVAP: Hepiniz biliyorsunuz ki, sizin bahsettiğiniz bu konular da dahil olmak üzere, Irak’ın  gelecek Anayasal yapısına ait tüm konular Geçici Meclis tarafından kurulan Anayasa Hazırlama Komitesi’nce tartışılmaktadır. Tabii Irak’ta yeni Anayasal düzenin nasıl oluşacağına Irak’ın bütün kesimleri ortak iradeleriyle karar verecektir. Biz de süreci yakından takip edeceğiz.

Başka sorunuz olmadığını anlıyorum. Hepinize teşekkür ediyor ve bugünkü brifingimize son veriyorum.