30 Mayıs 2007, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Bilman'ın Haftalık Basın Toplantısı

BİLMAN: Değerli basın mensupları, iyi günler diliyorum hepinize. Haftalık basın toplantımıza hoş geldiniz. Benim bugün sizlerle paylaşacağım bir açıklama bulunmamaktadır. Dolayısıyla doğrudan sorularınıza geçebiliriz. İlk soruyu alalım.


 …………


SORU: ABD’ye ait iki F-16 uçağının hava sahasını ihlaliyle ilgili olarak bilgilendirme konusunda gerçi dün bir açıklama yaptınız ve aynı gün Genelkurmay Başkanlığı tarafından bilgilendirildiğinizi söylediniz. İlk gelen  bilgiler ve sonra gelen bilgiler var, yani buradaki karmaşa nedir? Yani ortada bir koordinasyon sorunu mu oldu? En azından Dışişleri Bakanlığının kendi içinde? İkinci olarak da Nota verilirken acaba Büyükelçi yerine neden daha düşük düzeyde bir temsilci çağrılmasına gerek duyuldu.

CEVAP: Daha evvel bu konuda yapmış olduğumuz açıklamalar ile dün  bir basın mensubumuzun  sorusuna verdiğimiz yazılı yanıttaki unsurlar geçerliliğini korumaktadır. Bir koordinasyonsuzluk sözkonusu değildir. Tekrar etmek gerekirse, bu şekilde bir ihlal olduğu zaman Genelkurmay Başkanlığımız ile Bakanlığımız arasında yerleşik usuller çerçevesinde haberleşmeler yapılır, bildirimler yapılır. Dünkü soruya cevabımda da bilginize sunduğum üzere ihlal olduğu gün Genelkurmay Başkanlığı mutad bildirimini bize yaptı. Talebimiz üzerine gerekli girişimi, yani ilgili ülke nezdinde gerekli girişimi yapmaya zemin teşkil edecek detaylı ve ilave nitelikteki teknik bilgiler Pazartesi günü bize ulaştı ve bildiğiniz gibi Salı günü de bu girişim yapıldı. Girişim sırasında ABD’ne konuyla ilgili bir Nota tevdi edildi. Keyfiyet anlatıldı ve bu tarz ihlallerin olmaması için gerekli önlemlerin alınması talep edildi. Girişimin hangi düzeyde yapıldığı çok dikkat çekici bir husus değil. Önemli olan ilgili ülke nezdinde yapılan girişim ve girişimde kullanılan ifadeler ve verilen Nota’dır. Dolayısıyla bu konuyla ilgili olarak ekleyebileceğim başka bir unsur  bulunmamaktadır.

SORU:  Gerekli girişimin yapılması için Genelkurmay Başkanlığından istenen teknik raporun hemen Perşembe günü ya da akabindeki Cuma günü değil de Pazartesi günü istenmesinin, yani Pazartesi’ye kadar beklenmesinin özel bir nedeni var mı?

CEVAP: Hayır biraz evvel söylediğim gibi yerleşik usuller çerçevesinde bu tip ihlallerde gerekli girişimin yapılabilmesi için teknik bilgilere ihtiyaç bulunmaktadır. Bazen bu bilgiler yeterli olmayabilir. Genelkurmay Başkanlığımız o gün  bize ihlali bildirmiştir. Arkasından da gerekli bilgiler Bakanlığımıza Pazartesi günü ulaşmıştır. Gerekli girişimler yapılmıştır. Bunun ötesinde artık bu konuda söyleyecek başka bir husus yok.

SORU:  ABD, tam da Kuzey Irak’a bir operasyonu tartıştığı bir dönemde Kuzey Irak’tan çekilme kararı aldı. Halbuki Peşmergelerin,  Kürt Peşmergelerin merkezi otoriteye dahil edilmesi tartışılıyordu. Şimdi ABD, Kuzey Irak’ı Kürtlere bıraktı. Kürt Peşmergelere bıraktı. Dün ABD Büyükelçisi Sayın Wilson’a bu soruldu. Çok net bir şekilde “bundan sonra muhatabınız Kürtler” dedi. Ankara cephesinden bakarsak, bu çekilme kararını ve oranın Peşmergelere bırakılması kararını biz nasıl okuyacağız. Bu nasıl bir anlam ifade ediyor?


CEVAP: Dün ABD ilgili makamları tarafından bu konuda açıklamalar yapılmış. Dediğiniz gibi ABD Büyükelçisi’nin çeşitli açıklamaları var. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün de bu konuda açıklamaları var. Hepsini dikkatle okuduğumuzda göreceksiniz ki ABD’nin, güvenliği Irak hükümet makamlarına, Irak yetkililerine devretmesi yeni bir unsur değildir. Sözcünün söylediği gibi, üzerinde 3-4 yıldır çalışılan bir plan çerçevesinde ABD güvenlikte sorumluluğu paylaşmak ve Irak hükümetinin de üstüne düşeni yerine getirmesini sağlamak amacıyla belli bir program çerçevesinde Irak’ın içinde belli bölgelerde güvenliği, gerekli gördüğü şartlar oluştuğu zaman doğrudan Irak merkezi hükümetinin kontrolündeki güçlere devretmektedir. Bildiğim kadarıyla 18 bölgeden 7 tanesinde bu işlem yapılmıştır, Irak’ın güneyinde  ve çeşitli diğer bölgelerinde. Zannediyorum kendi planlamalarına göre şimdi sıra kuzey’e geldi. Bu çerçevede,  ifadelerinizde ABD Büyükelçisinin de açıklamalarına atıfta bulundunuz. Benim gördüğüm kadarıyla ABD Büyükelçisi bunun planlı bir şekilde yapıldığını ifade ediyor ve güvenliğin Irak merkezi makamlarına devredildiğini söylüyor. Bizim açımızdan güvenliğin devri Irak merkezi otoritesinin unsurlarına devridir.

SORU: İki sorum olacak. Birincisi şu Nota konusunda. Sizin de söylediğiniz gibi, Nota’yla ABD’den bu tip ihlallerin bir kez daha tekrarlanmamasını istedik. Peki tekrarlanırsa buna ne gibi önlemler alınabilir. Bu konuda bilgi verebilir misiniz? İkinci sorum ise, Amerikan kuvvetlerinin çekilmesi konusunda. Kuzey Irak’taki güç konusunda biraz bize bilgi verebilir misiniz? Yani orada hakikatten Irak’ın düzenli ordusu var mı? Yoksa Peşmerge güçleri mi orada kontrol altında ve bu hakikatten Peşmergede  değil de Irak ordusunda mı? Bir şekilde Amerikalılar bunu teyit etti mi?

CEVAP: Amerikalılarla bu konuda aramızda şu anda bir görüşme olmadı. Ama geçmişte yürüttüğümüz çeşitli temaslar neticesinde söyleyebiliriz ki ABD,  Irak merkezi hükümetinin tüm ülke çapında güvenliği sağlamasına yönelik bir çalışma yürütmektedir. Bizim açımızdan önemli olan,  sorumluluğun etnik gruplara, yerel güçlere verilmesi değil, doğrudan Irak merkezi hükümetine devridir. Bugün yapılanın da bu olduğu anlaşılıyor. Nota konusunda zannediyorum birkez daha tekrarlanırsa ne olabileceğini soruyorsunuz. Bu soru dün Sayın Başbakanımıza soruldu. Ben sizi oraya yönlendireceğim. Sayın Başbakanımızın bu konuda gayet net bir açıklaması var.

SORU: Genelkurmay Başkanlığı tarafından Perşembe günü F-16 ihlaline ilişkin bildirim yapıldığı zaman bunun kamuoyuyla paylaşılacağı acaba Dışişleri Bakanlığına iletildi mi? Dışişleri Bakanlığının bundan haberi var mıydı?

CEVAP: Böyle bir  şey yok.

SORU: F-16’larla ilgili olarak ABD yetkililerle Nota verilmesi dışında da Amerikalı yetkililerle, olayın nasıl olduğuna ilişkin bir görüşme oldu mu? Bildiğimiz kadarıyla F-16’lar son derece yüksek teknolojiye sahip uçaklar ve bu sınırı fark etmemeleri en azından iki uçağın birden aynı anda sınırı fark etmemesi bu teknolojiyle çok da mümkün görünmüyor. Bunu nasıl açıklıyorlar, bu nasıl bir yanlışlık olmuş olabilir ki, göstergeler mi çalışmıyormuş, pilotlar mı sınırı geçtiklerini fark etmemişler?

CEVAP:  Nota’nın ABD tarafına verildiği görüşme sırasında tabiatıyla kendilerinden bir izahat istendi. ABD tarafı basına da açık şekilde görüşlerini ifade etti. Bunları tekrarladılar. Yani özetle şunları söylediler. Evet bir ihlal olduğu doğrudur. Bu ihlal pilot hatasından kaynaklanmıştır. İlk yaptığımız araştırmalardan biz bu sonucu elde ettik. Bu tip ihlallerin tekrarlanmaması için gerekli tedbirlerin alınmasına da en kısa zamanda tevessül edeceğiz,  ama Türk tarafının bize sunmuş olduğu raporlar içinde yeni bilgiler varsa, bunlar çerçevesinde yeni bir araştırma yapacağız demişlerdir. Aynı zamanda hatırlatmak isterim. ABD Sözcüsünün bu konudaki açıklamasında ABD’nin Türk hava sahasına çok saygılı olduğuna vurgu yapıldı.

SORU:   Büyükelçi Oğuz Çelikkol ve bir grup diplomat Irak’ta  idi ve temaslarda bulundu. Bu ziyaret, Türkiye’nin Nota’sına gelen yanıtın ardından  planlanmıştı. Şimdi bundan sonra Türkiye-Irak ilişkilerinde önünüzde nasıl bir yol var. Nota’nın ardından verilen yanıt çerçevesinde Irak’tan ne tip adımlar atmasını bekliyorsunuz. Bir de Büyükelçi Rafet Akgünay muadili ile görüştü mü?

CEVAP: Son sorunuzdan başlayayım, şu an itibariyle bendeki bilgiye göre Sayın Büyükelçi Akgünay’ın Amerikalı muadili ile herhangi bir görüşmesi olmamıştır. Birinci sorunuza dönersek, zannediyorum Irak Özel Temsilcimiz dün bir haber ajansına bu konuda bilgiler verdi. Orada bugün sormayı düşündüğünüz soruların birçoğunun yanıtını bulabilirsiniz. Ama ben sorunuza yanıt vermek bakımından söyleyeyim. Irak Özel Temsilcimizin son Irak ziyareti bildiğiniz gibi önceden planlanmış bir ziyaretti. Ziyareti, Türkiye’de son zamanlarda  meydana gelen gelişmelerle irtibatlandıran haberler çıktı. Bunların doğru olmadığını bir kez daha tekrarlıyorum. Çok kısa bir ziyaret yapılmış olmasına rağmen Irak Özel Temsilcimiz  gerçekten oldukça büyük kabul gördü. Çok kısa zamanda bazı randevular ayarlanabildi. İki Cumhurbaşkanı Yardımcısıyla, Başbakan’la, iki Başbakan Yardımcısıyla Meclis Başkanıyla ayrıca ABD’nin Irak Büyükelçisiyle,  BM Genel Sekreteri’nin Özel Temsilcisi ve onun yardımcısıyla çok kapsamlı görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler sırasında Irak Özel Temsilcimizin sadece Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik,ticari, kültürel ilişkiler hakkında değil, Nota’mız ertesinde tabiatıyla  terörist örgüt PKK unsurlarının Kuzey Irak’taki faaliyetleri hakkında görüştüğü tüm Iraklı muhataplarına ilave bilgiler sundu. Bunları kendisi de açıkladı. Bizim Irak’tan beklentimiz gayet açıktır. Kuzey Irak’tan Türkiye’ye yönelik tüm terör faaliyetlerinin, her anlamdaki terör faaliyetlerinin durdurulması için bizimle işbirliği yapmasıdır. Bu konuda kendisinin adımlar atmasıdır. Irak Özel Temsilcimizin son temaslarından edindiği izlenim, bizim isteklerimizin Nota’mız ve son sunulan belgelerin ışığında önümüzdeki dönemde daha karşılanır bir yöne doğru gideceği şeklindedir.

SORU: Levent Bey, Sayın Büyükelçi Çelikkol’un bu görüşmelerin sırasında Ankara tarafından neler söylemiş olabileceğine dair bizi bilgilendirdiniz. Yine Büyükelçi Çelikkol’un söz konusu mülakatında bir takım ifadeler var. İşte Irak tarafından olumlu bir hava aldığı, böyle izlenim edindiğine dair. Bununla birlikte  içerik bakımından yine de bizim biraz aydınlatılmaya ihtiyacımız var. Sayın Büyükelçi Çelikkol’un izlenimlerinden ziyade gerçekten Ankara için bu görüşmeler tatmin edici oldu mu olmadı mı noktasında bize verebileceğiniz bir yanıt var mı? Ya da Sayın Büyükelçi Çelikkol bizi bilgilendirmeyi düşünür mü?

CEVAP: Sayın Büyükelçi Çelikkol’un sizlerle bilgilendirme yapması konusunu kendisine arzederim. Mümkün olursa, bunu yaparız tabiatıyla. Ancak, şunu hatırlatmak isterim. Türkiye hakikaten büyük bir terörle mücadele ediyor. Uluslararası boyutu olan bir terörle mücadele ediyor. Terörle mücadele sabır gerektiren, çok dikkatli adımlar atılması gerektiren bir konu. Bunları siz de çok iyi biliyorsunuz. Dolayısıyla şimdi son ziyarette eğer Sayın Irak Özel Temsilcimiz açıklamalarında bazı olumlu izlenimler edinildiğini, bunun bazı adımlarla takip edilebileceğini söylüyorsa ve sadece bununla yetiniyorsa, bu konuyu bırakmak daha yararlı olur. Çünkü, bildiğiniz gibi  terörle mücadele hassasiyet taşıyor.

SORU:  Büyükelçi Rafet Akgünay’ın muadili ile henüz bir görüşme yapmamış olması normal bir şey mi? Ulus’ta bir patlama yaşadık. Bir terör saldırısı olduğu kesinleşti. En azından bir tebrik için dahi olsa hala görüşmemiş olmamalarını nasıl yorumlamalıyız? İkinci sorum ise, Türkiye hangi ülke olursa olsun her hava ihlalinden sonra diplomatik Nota  veriyor mu? Yoksa zaman zaman ihlale göre başka yöntemlere de başvuruluyor mu, başka yöntem uygulanabiliyor mu? Sözlü bir uyarı yapılabiliyor mu? Bu neye göre oluyor, bunu biraz izah edebilir misiniz?

CEVAP: Bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim. Çünkü dediğiniz gibi bazen bu konular karıştırılabiliyor. Böyle ihlaller olduğu zaman ihlalin niteliğine bakmak gerekir. Nereden geliyor, hangi ülkeden yönelmiş, kasıtlı mı, bir hata sözkonusu mu, bir başka amaç taşıyor muydu? Teknik bilgiler olarak acaba hangi irtifadan uçuyordu. Ne kadar süreyle Türkiye üzerinde kaldı. Kendisine uyarı yapıldı mı? Uyarıya cevap verdi mi vermedi mi? Bu tekrar eden bir ihlal miydi? Aynı  ülke devamlı bunu yapıyor muydu, yapmıyor muydu, yoksa 10 senede birkere bir şey mi olmuştu? Bütün bu unsurlar dikkate alınarak, tabiatıyla gerekli girişimin düzeyi ve kuvveti belirlenir. Yani protesto etmek veya iki ülke ilişkilerini bozacak şekilde başka adımlar atmak, durumu daha da kötüleştirmek mümkün. Bunlar yapılabilir, ama dediğim gibi bütün bunlar olayın niteliğine ve teknik bilgilere bağlı şeylerdir. Bazen öyle durumlar olur ki, ihlal olduğunu görebilirsiniz. Ama bilahare daha iyi incelendiğinde bunun bir ihlal olmadığı da ortaya çıkabilir. Böyle şeyler olmuştur geçmişte. Dolayısıyla çok titiz davranmak lazım, teknik konulara çok önem vermek lazım ve onları aldıktan sonra bir değerlendirme yapmak lazım. Sözlü girişimde olabilir, yazılı da. Sayın Büyükelçi Rafet Akgünay’ın, ABD’li muadili ile  görüşmesi konusunda doğrusu söyleyebileceğim fazla bir şey yok. Bugüne kadar bir görüşme olmadı onu söyleyebilirim.

SORU:  Az öncede belirttiğiniz gibi Büyükelçi Oğuz Çelikkol Irak’ta çeşitli temaslarda bulundu. Sınır ötesi bir operasyon  konusu Türkiye’nin şu anda gündeminde biliyorsunuz. Acaba Büyükelçi Oğuz Çelikkol’un temasları sırasında Irak tarafına, “PKK terörünün devam etmesi durumunda, sınır ötesi operasyon bizim masamızın üzerinde, siz de bilin” dendi mi?

CEVAP: Bu görüşmelerin içeriğini bu derecede detaylandırmak doğru olmaz. Sadece size Sayın Bakanımızın daha evvel yapmış olduğu bir beyanını hatırlatmak isterim. Sınır ötesi operasyon düzenleyip düzenlemeyeceği konusunda karar verecek olan ülke Türkiye’dir.  Bunu başkasıyla paylaşmak zorunda değildir.


SORU: Levent Bey, biraz önce F-16 ihlallerinin teknik usulüne ilişkin açıklamalarınızdan  acaba şunu anlayabilir miyiz? Amerikalıların kaza olduğu ve kasıt olmadığı yönündeki savunmalarına ikna oldunuz da mı  Nota’yı veriş şekliniz biraz daha sert şekilde olmadı? İkinci olarak da, acaba NATO nezdinde de herhangi bir şekilde bir şikayet ya da bir NATO’ya bir bildirim gibi girişimde de bulunuldu mu? Ya da bulunulması düşünülüyor mu?

CEVAP:  İki ABD uçağının Türk hava sahası ihlaliyle ilgili olarak çok şey konuşulduğunun farkındasınız. Bir kez daha son olarak tekrar etmek isterim. ABD’ne ait iki uçak hava sahamızı ihlal etmiştir. ABD, bu ihlali kabul etmiştir. Gereğinin yapılacağını bize söylemiştir. Türkiye Cumhuriyeti de ABD nezdinde bir Nota vermek suretiyle bu tip ihlallerin bir kez daha olmaması talebinde bulunmuştur. Bunun ötesinde artık başka söyleyecek bir şey yok.

SORU: Levent Bey, daha önce Türkiye’nin Irak sınırında  ABD’nin daha ufak çapta da olsa herhangi bir sınır ihlali olmuş muydu acaba?

CEVAP: Bilemiyorum, araştırmamız lazım. Benim hatırladığım kadarıyla yakın tarihte böyle bir şey yok, ama arzu ederseniz  sizin için araştırabiliriz.

SORU: Bingöl’ün Genç ilçesinde PKK tarafından düzenlenen bir saldırı neticesine  yolundan çıktığı söylenen bir trende, ABD menşeili roketatarlar bulunduğu haberleri dünden beri var. Bunun dışında bu silahların İran’dan yüklenip Suriye’ye doğru gitmekte olduğu söyleniyor. Bunun yanı sıra Diyarbakır’da yine bir uçak zorunlu iniş talebiyle aranıyor, herhangi bir silah bulunmuyor. Ama bütün bu iki gelişmenin sonrası İranlı ve Suriyeli yetkililerle herhangi bir temasa geçildi mi? Gelişmeler ne düzeyde?

CEVAP: Birincisi, bir trende bir roket bulunduğu, bunların Amerikan menşeili  olduğu,  trene PKK’nın saldırıda bulunduğuna dair haberleri ben de gördüm. Ancak aynı zamanda gördüğüm kadarıyla ilgili makamlarımız bu konuda kapsamlı bir soruşturma başlatmışlar. Cumhuriyet Başsavcılığı da devrede. Dolayısıyla böyle bir hadisenin soruşturmasının sonuçlarını almadan bir yorumda bulunmak doğru olmaz. İkincisi, bugünkü haberlerde  Şam-Tahran seferini yapmakta olan bir uçağın Türk hava sahasındayken indirildiği ve arandığı yer almaktadır. Biliyorsunuz bunlar geçmişte de oldu. Geçtiğimiz sene galiba 10-12 uçak bu şekilde aranmıştı. Bu her ülkenin egemen yetkisi altında bulunan bir haktır. Lüzumlu görülmesi halinde uçak inişe davet edilir. Bunda da öyle yapıldı. Kontrol etmek üzere davet edildi ve uçak buna uydu. Bakıldı ve sonra yoluna devam etmesine izin verildi. Bunun ötesinde başka bir şey yok.

SORU:  Türkiye için önemli olan güvenliğin Irak merkezi hükümetine devredilmesidir. Yerel güçlere devredilmemesidir. Ancak Kuzey Irak Yönetimi’de Peşmerge güçlerini de kendisine ait bir askeri güç olarak gördüğünü sürekli olarak belirtti. Türkiye Peşmerge güçlerini Irak merkezi yönetimine bağlı olarak mı kabul ediyor? Eğer etmediği gerçeğinden yola çıkarsak bu soruya tekrar bir yanıt verir misiniz? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz Peşmerge gücüne bırakılmasın?

CEVAP: Şimdi bakın, Irak’ta olan her şeyi Türkiye’de yakından izliyor, bunu biliyorsunuz ve bizim burada önem verdiğimiz birkaç husus var. Daha evvel de tekrarladık. Biz Irak’ın toprak bütünlüğüne önem veriyoruz, siyasi birliğine önem veriyoruz ve Irak’ta gerek mezhepler temelinde, gerek dini temelde veya etnik temelde bölünmeler olmamasını Irak’ın bir bütün olarak siyasi birliğini muhafaza etmiş bir ülke olarak ve bir merkezi yönetim altında, ve kontrolünü, her dakika her noktada, her yerde merkezi hükümetin sağladığı bir Irak’ı arzu ediyoruz. Bizim atıfta bulunmuş olduğunuz sorumluluk devri diye söylenebilecek ABD’nin uygulamakta olduğu planlara bakışımız bu yöndedir. Eğer gerçekten Irak merkezi yönetiminin, bizim tanıdığımız, iş yaptığımız merkezi yönetimin kontrolündeki bir güce ABD bazı sorumlulukları devrediyorsa bu konuda başka söyleyecek bir şey yok.  Bunu izliyoruz tabii ki. Bize ulaşan son bilgiler bu görev devrine yarın başlanacağı yönünde. Bunu yakından takip edeceğiz.

SORU: İsviçre’nin Sözde Ermeni Soykırımı’nı inkarını suç sayan bir yasası vardı biliyorsunuz ve bu yasanın değişeceğine dair bazı haberler var. Doğu Perinçek’in bu yönde ifadeleri var. Size bu yönde gelen bir bilgi var mı? İsviçre’den bilgi istendi mi? Ve eğer değiştirilirse siz buna nasıl bakarsınız?

CEVAP: Bir İsviçre hükümet yetkilisinin bizde gerçekten hoşnutsuzluk yaratan mevcut bir yasanın değiştirilmesi yönünde bir çalışması var. Eğer bu doğruysa ve gerçekten bir demokratik ülkeye yakışır şekilde ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıracak bir yeni bir çalışma varsa, biz ancak bundan memnuniyet duyarız. Ama tabiatıyla bunun sonucunu görmek lazım. İzliyoruz.

SORU:  Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin danışmanı David Lavitte Ankara’da temaslarda bulundu. Bu temaslarda neler konuşuldu, biraz bilgi verirseniz sevineceğim. Bir de Pazartesi günü Troika Toplantısı Ankara’da toplanacak. Bu konuda da Türkiye’nin beklentileri nedir, öncelikli beklentileri nelerdir?

CEVAP: Son sorunuzdan başlayayım müsaade ederseniz. Pazartesi günü AB ile Türkiye arasında mutad Troika toplantılarından bir yenisi daha yapılacak. Bu toplantıya Sayın Bakanımızın da katılması öngörülüyor. Bildiğiniz gibi Troika toplantılarında AB ile müzakereyi yürüten ülke Türkiye arasında ilişkilerin geldiği nokta gözden geçirilir. Bu noktanın nerelere taşınabileceği imkanları araştırılır ve aynı zamanda Troika toplantılarının bir bölümünde de iki tarafı ilgilendiren uluslararası ve bölgesel sorunlara da değinilir. Yine bu çerçevede olacak mutad bir toplantıdır. AB’den beklentilerimizi biliyorsunuz, Türkiye müzakereler başlamış bir ülkedir. Müzakere pozisyon belgelerini sunduğumuz üç yeni fasılda AB’den beklentimiz bu fasıllarda kendi pozisyon belgesini en kısa zamanda sunmasıdır. Bu çerçevede, bu üç fasılda AB ile Türkiye arasındaki müzakerelerin resmen açılması beklentisini taşıyoruz.

Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Sarkozy göreve geldikten sonra yeni atamalar yaptı. Bunlardan bir tanesi de kendisine dış politika danışmanı olarak Sayın Lavitte atadı. Büyükelçi Lavitte,  daha evvel uzun süre diplomaside hizmet etmiş kariyer bir diplomat, tecrübeli bir diplomattır. Dün Sayın Başbakanımız da bir televizyon mülakatında bahsetmişti. Sayın Başbakanımızın Cumhurbaşkanı Sarkozy’le yapmış olduğu görüşmeyi takiben iki ülke ilişkilerini ilgilendiren konularda daha yakın çalışılması arzusu belirtilmişti. Büyükelçi Lavitte’in Türkiye’ye gelme arzusu kabul edildi ve ülkemize gelerek Sayın Başbakanımızın dış politika danışmanıyla ve Bakanlığımızda Sayın Müsteşarımızla görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler hem bir tanışma ziyareti oldu. Çünkü sonuçta yeni göreve gelmiş bir yetkiliden bahsediyoruz. Hem de tabii ki iki ülke ilişkilerinin gözden geçirilmesine de bir ölçüde imkan sağladı. Bunun ötesinde görüşmenin içeriğini sizlerle paylaşabilecek konumda değilim.

SORU:  Fransa’nın özellikle Club Med diye adlandırdığı planla ilgili bugün basında çok fazla haber var. Bazı AB üyelerinin de yer alacağı. Hatta Akdeniz ülkelerinden 17’sinin davet olacağı yönünde bilgiler artık basına yansımış durumda. Bu ziyaret sırasında Fransız liderin gündeme getirdiği Club Med önerisi tartışıldı mı? Eğer Türkiye böyle bir davetle karşılaşırsa, bu davete icabet etmeyi düşünüyor mu? Yoksa baştan katılmayacağını belirti mi?

CEVAP: Bu konuda Türkiye’nin değerlendirmesi halen sürüyor. Neden sürüyor. Çünkü Fransa’nın zihnindeki fikirlerin neyi kapsadığı, ne derecede geniş olduğu, ne zaman ortaya konabileceği konusunda henüz daha bir somutlaşmış bir şey yok ortada. Ama tabiatıyla Türkiye kendi değerlendirmesini yapıyor. Ama şunu vurgulamakta yarar var. Türkiye’nin AB ilişkileri çerçevesinde eğer bu öneriye atıfta bulunuyorsa Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin parametreleri gayet bellidir. Türkiye tüm AB ülkelerinin mutabakatıyla müzakereleri açılmış olan ve müzakereleri sürdüren ve tam üyeliği hedefleyen bir ülkedir.

SORU: Aralık 2006’da yapılan AB zirvesinde Finlandiya ve Türkiye’nin sözlü Kıbrıs önerilerinin ardından Türkiye’ye bir söz verilmişti ve denmişti ki Almanya Dönem Başkanlığı başladığı gibi Kıbrıs konusunda özellikle Doğrudan Ticaret Tüzüğü konusunda adım atılacak. Ancak, Almanya Dönem Başkanlığı’nın bitmesine 1 ay 1 gün kaldı biliyorsunuz. Ancak hala herhangi bir gelişme yok. Türkiye, Almanya Dönem Başkanlığı’ndan  Kıbrıs’la ilgili yeni atılım bekliyor mu? Ya da Almanya’dan bir adım gelmeyecekse kendisi adım atacak mı?

CEVAP: Teşekkür ederim. Kıbrıs konusunda söylediğiniz çerçevede bir anlayış vardı, doğrudur. Hatta AB bu konuda bir karar da aldı. Doğrudan ticaret için, Kıbrıs Türk tarafına bu imkanların sağlanması konusunun Alman Dönem Başkanlığında sonuçlandırılması gerektiğini ortaya koydu. Ama geçen zaman içinde, bizim gerek Almanya’yla temaslarımızdan, gerek KKTC yetkililerin temaslarından ortaya çıkan sonuçta bir değişiklik yok şu an itibariyle. Dolayısıyla bu konuda iyimser olmamızı gerektirecek bir gelişme görmüyorum. Bunun nedenleri de bellidir. Zamanında AB üyesi olmak için bütün çabalarını harcayan ve AB ülkelerini de yanıltan GKRY,  AB üyesi olduktan sonra şimdi AB mekanizmalarının kendine sağlamış olduğu veto hakkından, veto imkanından yararlanmaktadır. Bu tabiatıyla arzu edilen bir yaklaşım değildir. Ancak AB içinde bu kural geçerli olduğu sürece Almanya’nın da önümüzdeki 1 ay içinde bir sonuca ulaşmasını da ben doğrusu çok iyimser görürüm.

SORU: Kuzey Irak’taki güvenliğin Peşmergelere devredilecek olması Türkiye’nin terörle mücadelesini nasıl etkiler ve de olası bir sınır ötesi operasyon durumunda da bir problem yaratır mı? Ya da Türkiye’ye faydası mı olur, zararı mı olur?

CEVAP: Bunların hepsi değerlendiriliyor.

Teşekkür ederim efendim, iyi ve güzel haberler yakalamaya devam edin.