15 Mart 2006, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan´ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı

TAN: Değerli arkadaşlar, bugünkü basın brifingimize hoşgeldiniz. Hepinizi her zaman olduğu gibi sevgiyle selamlıyorum. Bugün benim herhangi bir açıklamam olmayacak. Sorularınız varsa cevaplandırmaya gayret edeyim.

……………

SORU: Namık Bey, Edirne’deki sel ile ilgili olarak dün Vali Bey, Bulgaristan’ın Arda ve Meriç ve de Tunca Nehri üzerindeki barajların kapaklarını açtığını söylemişti. Girişimleri de olacaktı. Dışişleri’nin Bulgaristan nezdinde bu konuda bir girişimi oldu mu acaba?

CEVAP: Değerli arkadaşlarım, Bulgaristan’ın Meriç, Arda ve Tunca nehirleri üzerinde bildiğiniz gibi birçok baraj vardır. Ancak bu barajların su taşıma kapasiteleri son derece sınırlıdır. Bu nedenle nehir havzasının beklenmedik şekilde aşırı yağış alması durumunda, barajların zarar görmemesi için, bu barajlardan su bırakılmaktadır. Son yağışlar sonrasında da Edirne’de yaşanan felaketle ilgili olarak Bulgar makamları nezdinde her türlü girişim yapılmıştır. Temaslarımız devam etmektedir. İlave girişimler gerektiği takdirde bunlar da süratle yapılacaktır. Bulgar makamları konuyla ilgili girişimlerimize cevaben, ülkemizin Bulgaristan’a komşu yörelerindeki zarar ve ziyanın önlenebilmesi için ellerinden gelen her türlü gayreti gösterdiklerini ifade etmişlerdir.

Aslında doğal bir felaket olarak adlandırılabilecek bu durumun bir daha yaşanmaması için, mevcut erken uyarı sisteminin havza geneli bazında işletilmesi amacıyla iki ülke arasında bir komisyon kurulmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Öte yandan, son gelişmeler Meriç nehri üzerinde iki ülke ortaklığında inşa edilecek olan Tunca su akacağı barajının yapımının önemini ve aciliyetini de ortaya koymuş bulunmaktadır.

SORU: Irmakların Türkiye tarafında önlemler alınacak mı?

CEVAP: Birçoğu birlikte alınacak önlemlerdir. Türk tarafında elbette ilgili makamlarımız halkımızdan zarar görenlerin acılarını dindirebilmeleri için gerekli tertipleri almaktadırlar.

SORU: Namık Bey, dün bir gazete de bir haber vardı. “Bilim ve Araştırma” faslında müzakerelerin başlaması gecikecek; çünkü Türkiye pozisyon belgesini sunmadı, şeklinde. Acaba bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir? Türk tarafından kaynaklanan bir gecikme sözkonusu mu?

CEVAP: Tarama süreci kapsamında “Bilim ve Araştırma” faslında gelinen son durum hakkında size kısaca bilgi vermek isterim.

“Bilim ve Araştırma” faslının tanıtıcı tarama toplantısı 20 Ekim 2005, ayrıntılı tarama toplantısı ise 14 Kasım 2005 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirilmiştir.

Komisyon bilahare “Bilim ve Araştırma” faslında tarama sonu raporunu hazırlamış, verisel bölümleri hakkında görüşlerimizi öğrenmek üzere ülkemizle paylaşmıştır. Raporun sözkonusu bölümü alındıktan sonra, olabilecek maddi hata düzeltme talepleri öğrenilmek üzere ilgili Kurumlarımıza gönderilmiş, daha sonra görüşlerimiz Komisyon’a bildirilmiştir. Komisyon raporunu tamamlayıp onay için 3 Şubat 2006 tarihinde Konsey’e göndermiştir.

Rapor öncelikle 7-21 Şubat 2006 tarihleri arasında Konsey Genişleme Alt Grubu tarafından ele alınmış, ardından 23 Şubat 2006 tarihinde “COREPER”de, yani AB üyesi ülkeler Daimi Temsilcileri/Büyükelçiler Komitesinde görüşülerek kabul edilmiştir. Raporda herhangi bir açılış ya da kapanış kriteri öngörülmediği ve ülkemizle müzakerelerin açılmasının önerildiği anlaşılmaktadır. Bundan sonra ülkemiz Dönem Başkanı tarafından gönderilen 23 Şubat 2006 tarihli bir mektupla “Müzakere Pozisyon Belgesi”ni sunmaya davet edilmiştir. Sözkonusu mektup 24 Şubat 2006 tarihinde tarafımıza ulaşmıştır.

Sözkonusu fasıla ilişkin tüm kurum ve kuruluşlarımız ile sivil toplum örgütlerinin görüş ve düşünceleri alınmak kaydıyla oluşturulan “Müzakere Pozisyon Belgesi” çalışmaları tamamlanmak üzere olup, herhangi bir gecikme sözkonusu değildir.

Mayıs ayı içerisinde Başmüzakereciler düzeyinde yapılması öngörülen HAK’da sözkonusu fasılda müzakerelere geçilmesi kararının resmen alınması beklenmekte, 12-13 Haziran 2006 tarihlerinde düzenlenecek Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi'nin marjında toplanacak Bakan düzeyindeki HAK'da ise müzakerelerin kapatılması beklenmektedir. Mayıs ayı içinde Başmüzakereciler düzeyinde yapılacağını söylediğim görüşme, Başmüzakereci vekilleri düzeyinde olacaktır. Dolayısıyla burada kısaca vurgulanması gereken husus, herhangi bir gecikmenin sözkonusu olmadığıdır.

SORU: Namık Bey, bugün basında yeralan haberlerde, Ankara’nın BM Kıbrıs Özel Temsilcisinin tutumundan rahatsızlık duyduğu, Temsilcinin Ankara’dan randevu istediği, ancak bu rahatsızlıktan dolayı randevu verilmediğinden bahsedilmektedir. Doğruluk payı var mıdır acaba?

CEVAP: Değerli arkadaşlarım, bu konuda size bilgi vermek istiyorum. Ancak kapsamlı bir konu olduğu için, bu toplantı bittikten sonra sizlerle bu konudaki görüşlerimizi paylaşacağız.

SORU: Namık Bey, Türkiye’nin Filistin’deki Eriha Cezaevine İsrail’in dün düzenlediği baskınla ilgili görüşü nedir? Bu baskın sizce meşru mudur? Baskının ardından İsrail ya da Filistin makamlarıyla herhangi bir temas oldu mu?

CEVAP: Bu konudaki haberleri ben de bu sabah gördüm. Bunları ilgili dairelerimizle istişare etmek imkanını bulamadık. Onlarla görüşür, size bilahare bilgi sunarım.

SORU: Namık Bey, Iraklı Sünni bazı liderlerle, Şii Lider Sadr’ın Ankara’ya geleceği yönünde birtakım bilgiler vardı. Tarih belli değildi. Acaba bir netlik var mı bu ziyaretleri konusunda.

CEVAP: O konuda henüz bir gelişme olmadı; olduğunda tarih ve diğer konularda sizi bilgilendireceğiz.

SORU: Hollanda Dışişleri Bakanı Bernard Bot’un Dışişleri Bakanı Gül’ün açıklamalarıyla ilgili sözleri basına yansıdı. Bakan Gül’ün gereksiz konuştuğunu söylediği belirtiliyordu haberlerde. Yorumunuz olacak mı?

CEVAP: Hatırlayacaksınız, aranızdan bazıları bu toplantıyı izlemişlerdi. Tabii ki çok çeşitli tepkiler oldu. Onların içerisinde gayet olumlu ve bu konuşmanın kendi yaptıkları çalışmaya katkıda bulunacak unsurlar içerdiğini söyleyen destekleyici açıklamalar vardı. Biz olumlu tepkilerin daha fazla olduğunu tespit etmiş bulunuyoruz. Onları sizle ayrıca paylaşırım. Tabii Hollandalı Bakanın gösterdiği tepkiyi de saygıyla karşılarız. Demokratik bir şeydir; kendi görüşüdür.

SORU: Namık Bey, İtalyan yönetmenlerin yapacakları sözde soykırımla ilgili film konusunda Türkiye’nin bir girişimi var mı?

CEVAP: Sayın Bakanımızın dün o girişimleri size gayet ayrıntılı bir şekilde anlattığını hatırlıyorum. Bunlara ilave edecek herhangi bir husus henüz ortaya çıkmadı.

Başkaca bir sorunuzun olmadığını anlıyorum. Toplantımızı kapatıyoruz, hepinizi tekrar sevgiyle selamlıyorum.