14 Temmuz 2004 -;;Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan´ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı

TAN: Değerli arkadaşlarım bugünkü basın brifingimize hoş geldiniz. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. 

Bugün kısa bir hususta size açıklamam olacak. Bugün saat 16’da Sayın Bakanımız Brezilya Büyükelçisi’ni kabul edecektir. Brezilya Büyükelçisi, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti arasında umuma mahsus pasaport hamillerinin vize yükümlülüklerinin kaldırılmasına ilişkin anlaşmanın Brezilya tarafından onaylandığına ilişkin bir mektubu Sayın Bakanımıza takdim edecektir. Böylece Anlaşma bugün itibariyle yürürlüğe girecektir. Sözkonusu Vize Muafiyet Anlaşması, iki ülkenin geçerli umuma mahsus pasaport hamillerinin, toplam kalış süresi yılda 180 günü geçmemek kaydıyla, turizm ve iş amacıyla 90 gün süreyle diğerinin toprağına giriş yapmak, transit geçmek ve kalmak için vize yükümlülüklerinden muaf tutulmalarını hükme bağlamaktadır. Brezilya Büyükelçisinin Sayın Bakanımızca kabulü sırasında görüntü alma imkanı olacaktır. 

Benim yapmak istediğim açıklama bundan ibaret. Sorularınız varsa bunları cevaplandırmaya çalışayım.

SORU: Rauf Denktaş İngiltere’den Ankara’ya KKTC’yi tanımayın mesajının iletildiğini iddia ediyor. İngiltere’den böyle bir resmi talep geldi mi?

CEVAP: Bu hususta bizde bir bilgi yok. 

SORU: Geçen haftaki basın toplantısında İran güvenlik güçlerinin PKK’ya karşı güvenlik operasyonuyla ilgili sorularımıza cevaben,  İran heyeti gelip gittikten sonra bilgilendirme bekliyoruz demiştiniz. Görüşmeden sonra böyle bir bilgilendirme oldu mu? 

CEVAP: Evet oldu. Konuya ilişkin olarak İran yetkililerince tarafımıza verilen bilgilere göre, çatışmalar PKK-KONGRAGEL unsurlarının kanun dışı yollardan sınır geçişi yapma teşebbüsü sonucu meydana gelmiştir.

SORU: Bu hususta taraflar farklı rakamlar söylüyorlar. PKK farklı bir şey söylüyor, İran farklı bir rakam söylüyor. Bize verilen rakamlar nedir? 

CEVAP: Verdikleri bilgilerin ayrıntılarına vakıf değilim. Bilmiyorum. 

SORU: İran’daki çatışmaların PKK’yla değil de, kaçakçılarla yapıldığı yönünde bir şeyler söylendi. Böyle bir bilgi size de ulaştı mı? Hem PKK’yla, hem de kaçakçılarla ilgili?

CEVAP: Bize sundukları bilgileri size söyledim. 

SORU: Dün Cumhuriyet Gazetesi’nin manşetinde yer alan bir haber vardı. Doç.Dr. Hasan Nuri Yaşar’ın AİHM’e yönelik davalarda görevlendirilmesi konusunda. Sayın Yaşar acaba türbanla ilgili konularda görevlendirilecek mi?

CEVAP: Bu konuda size biraz bilgi vermek isterim. Bakanlığımız, Avrupa İnsan Hakları  Mahkemesi’ndeki çeşitli davalarda, “istisnai olarak” dışarıdan çeşitli uzmanların görüş ve değerlendirmelerinden yararlanmaktadır. Doç.Dr. Yaşar, YÖK Kanunu’nun 38. Maddesi uyarınca “geçici görevlendirmeyl” Bakanlığımızın Avrupa Konseyi İnsanlık Hakları Genel Müdür Yardımcılığı’na uzmanlık hizmeti vermek üzere görevlendirilmiştir. Kendisinin bir kadro veya ünvanı bulunmamaktadır. Bu hizmetleri karşılığında kendisine Genel Müdür çıplak maaşı kadar bir ödeme yapılmaktadır. Bu da 400 milyon Türk Lirası civarında bir meblağdır.  Bir yıllığına görevlendirilmiştir. Buna benzer görevlerde daha önce çeşitli akademisyenler, uzmanlar hizmet vermişlerdir. Prof. Dr. Feridun Yenisey, Prof. Dr. Bakır Çağlar ve Prof. Dr. Aslan Gündüz gibi... Şu sırada yine aynı çerçevede, Bakanlığımız Denizcilik Havacılık Genel Müdür Yardımcılığı’nda benzer hizmeti veren Hakan Karan vardır. Yine Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcılığı’na benzer hizmet veren Durmuş Tezcan aynı statüde görev yapmaktadır. 

Sorunuza gelince, o konularda kendisinin herhangi bir uzmanlık hizmeti vermesi öngörülmemektedir.

SORU:……

CEVAP: Kendisi bir hukukçudur. Size birazdan özgeçmişini de dağıtırım. Orada da göreceğiniz üzere çok geniş hukuki konularda birtakım çalışmalar yapacaktır. 

SORU: Namık Bey, şu anda Sayın Yaşar hangi konularda görev yapıyor. Yani AİHM içerisinde hangi alanlarda, Kıbrıs mı yoksa başka alanlarda mı görev yapıyor?

CEVAP: Onu bilmiyorum, sorarım. Ancak, şimdi özgeçmişi dağıtıldığında görüleceği üzere hukuk alanında geniş uzmanlığı vardır. O alanlarda hizmet verecektir.

SORU: Bugüne kadar aldığı resmi bir görev var mı?

CEVAP: Bilmiyorum. Onu da sorarım.

SORU: Biraz daha açıklarsanız. Anladığım kadarıyla soru, türban davalarına bakacak mı diye geldi. Yanılmıyorsam siz de dediniz ki, o konularda hizmet vermesi öngörülmüyor.

CEVAP: Doğru

SORU: Türban gibi dini özgürlükleri içeren davalara bakması öngörülmüyor diye algılıyorum.

CEVAP: Söylediğiniz husus doğrudur.

SORU: Namık Bey belki ben yanlış anladım. Aldığı maaşın bir Genel Müdürün çıplak maaşı kadar olduğunu söylediniz ve 400 milyon mu bu?

CEVAP: Evet 

SORU: Dışişlerindeki Genel Müdür’ün toplam maaşı ne oluyor ki? Biraz az geldi de.

CEVAP: Arkadaşlar, herhangi bir tazminat veya benzer ödemeler yapılmadan çıplak maaşından söz ediyoruz tabii.

SORU: Namık Bey, kendisine yaptığı hizmetlerde harcırah ödeniyor mu? Ya da bir ödeme yapılıyor mu? Çünkü kendisi yurtdışına da gidiyor.

CEVAP: Kendisine yapılan ödemeyi size söyledim, o kadardır.

SORU: Ankara dün Suriye Başbakanı’nı ağırladı. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye, Suriye-İsrail sorunları için kolaylaştırıcı rol üstlenebileceğini taraflara belirtmişti. Acaba, bu konuda gelinen nokta nedir. Hala taraflardan bir yanıt aldık mı, almadık mı?

CEVAP: Bizatihi arabuluculuk konularında veya benzer konularda bu görüşmelerde ne gibi danışmaların cereyan ettiğini bilmiyorum. Bunu da “background” olarak size söylüyorum. Tabiatıyla arabuluculuk zemininde değil ama, o arabuluculuğa konu olan hususlar mutlaka gündeme gelmiştir diye düşünüyorum.

SORU: Ben yeniden Doç. Dr. Yaşar konusuna döneceğim. Kendisinin aslında kimliğiyle ilgili kamuoyunda veya bazı çevrelerde bir sıkıntı var. Çünkü kendisinin daha önce aşırı dinci taraflarının olması ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e yönelik bir takım eleştirileri söz konusuydu. Acaba bu atama Sayın Bakan’ın bilgisi  dahilinde, Sayın Bakan’ın istemiyle mi yapıldı?

CEVAP: Elbetteki bu görevlendirme Sayın Bakan’ın onayıyla olmuştur.

SORU: Ben tekrar Suriye ile kolaylaştırıcı rol üzerine bir soru sormak isitiyorum. Suriye Başbakanıyla görüşmeler olduğunu söylediniz. Arabulucu yolunda değil ama arabuluculuğa gidebilecek bir yol üzerinde görüştük dediniz. Bu Suriye Başbakanıyla oldu. Peki İsrail Başbakanıyla da oldu mu?

CEVAP: Öyle söylemedim. Yanlış anladınız beni. Bu arabuluculuk konusu nedir? Filistin-İsrail uyuşmazlığı, Ortadoğu Barış Süreci. Bunları “background” söylüyorum. Bu konular elbetteki gündeme gelmiştir diye düşünüyorum. Arabuluculuğa giden herhangi bir şeyden söz etmedim.

SORU: Esad’ın bu son ziyaretinde İsrail-Suriye arasında bir arabuluculuktan bahsedilmişti. 

CEVAP: O konular da mutlaka ele alınmıştır. Arabuluculuk şeklinde değil. Ortadoğu Barış Süreci’nin o boyutu da var. O konularda mutlaka görüşülmüştür. 

SORU: Kerkük’e giden bir heyet vardı. Ethem Tokdemir başkanlığında. Onlardan bir rapor sunmaları bekleniyordu. Ne oldu?

CEVAP: O konuda size bilgi vereceğim. Bugün olmazsa yarın sizleri mutlaka bilgilendireceğim. Ya bir açıklamayla, ya da size ayrıca “background” bir toplantı vesilesiyle bilgi veririm.

SORU: Radikal’in bugünkü manşeti var. Derviş’in Babacan’la beraber Dışişleri tarafından başmüzakereci olarak atanmasının istendiği şeklinde. Bu konuda biraz bilgi verebilir misiniz?

CEVAP: O konuda herhangi bir resmi husus yok. 

SORU: Böyle bir arayış var mı?

CEVAP: Resmi zeminde o konuda herhangi bir girişim yok.

Çok teşekkür ediyorum.