14 Ocak 2004 - DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HÜSEYİN DİRİÖZ'ÜN;HAFTALIK OLAĞAN BASIN TOPLANTISI

DİRİÖZ:

Değerli Arkadaşlar, bugünkü toplantımıza hoş geldiniz. Bu benim son basın toplantım oluyor. Bende şu anda Bakanlığımız adına yapılacak herhangi bir duyuru veya açıklama yok. Dolayısıyla sorularınız varsa cevaplandırmaya çalışayım.

SORU: El Hakim galiba hastalanmış, soğuk almış. Programının iptal edileceği söyleniyor, en azından Başbakan’a kadar olan bölümü. Doğru mudur?

CEVAP: Programında bir değişiklik yokmuş, sabahki hariç devam ediyormuş programı.

SORU: Prodi’nin programını alabilir miyim?

CEVAP: 15 Ocak Perşembe günü Prodi saat 15.00’te Esenboğa’ya varıyor. 15.45’te Başbakanlıkta resmi karşılama töreni. 16.00’dan itibaren görüşmeler başlıyor, Başbakanlık’ta heyetler arasında. 17.00’de basın toplantısı. 17.45 TBMM Başkanı tarafından kabul. TBMM’deki faaliyetleri teyide bağlı şu anda. 18.45 CHP Genel Başkanı Sayın Baykal’ı kabul. Ertesi gün saat 10.00’da Sayın Cumhurbaşkanımızın Prodi’yi kabulü. 10.45’te Anıtkabir’i ziyaret. İstanbul’a öğleyin intikal.

SORU:  İstanbul’a Sayın Başbakan’la birlikte mi gidecek ?

CEVAP: Sayın Bakan’la gibi gözüküyor.

SORU:   İstanbul’a ne zaman gidiyor ?

CEVAP: Program bilgisi olarak söylüyorum. 11.15’te havaalanına hareket. 11.45’ten havaalanından hareket. 15.45 İstanbul’da bir basın toplantısı görülüyor ama yerini Namık Bey ileride öğrendiğinde  sizlere iletir. Sonra 15.15 İstanbul Enformasyon Merkezi AB’nin açılışı. 16.30 Boğaziçi Üniversitesi’nden konferans. Cumartesi de ayrılış. Şimdilik böyle gözüküyor program.

SORU: Kaçta ayrılacak?

CEVAP: Cumartesi 11.00

SORU: Verheugen’in ayrı bir programı var mı?

CEVAP: Bilmiyorum.

SORU: Verhugen geliyor mu?

CEVAP: Benim bildiğim geliyordu.

SORU: Berham Salih’in programı var mı?

CEVAP: Berham Salih’in programı yok. Onu da isteyebiliriz. O kendi talebi üzerine geliyor biliyorsunuz.

SORU: Bakanın öngörülen gezi programı var mı?

CEVAP: Namık Bey, önümüzde, istikbal’de hareketler var mı? Yurtiçi, yurtdışı. Olursa Namık Bey sizlere söyler.

SORU: Çin ya da  Latin Amerika var mı?

CEVAP: Çin, Latin Amerika, bakalım.

SORU: Bugün basında bazı haberler var. Kuzey Irak’taki Amerikan askerlerinin Ankara’nın pek sevmediği üç renkte kartvizit bastırdığı ve Türkiye’nin bundan çok büyük rahatsızlık duyduğu yönünde. Bu konuda sizde bilgi var mı?

CEVAP: Var. Doğrudur. Amerikalı yetkililerin dikkatine getirilmiştir.

SORU: Ne düzeyde?

CEVAP: Zannediyorum Genel Müdür düzeyinde falan.

SORU: Biraz bilgi var mı?

CEVAP: Bilemiyorum. Basında çıkan bilgiler konusunda bizim de bilgimiz var. Doğru olduğu anlaşılıyor ve bu da Amerikalı yetkililerin dikkatine getirilmiş.

 SORU: Neyin arasında?

CEVAP: Bilmiyorum, ne çerçevede dikkatine getiriliyor.

SORU: ABD’nin açılması ne oldu?

CEVAP: Bilmiyorum.

SORU: Osman Korutürk’ün  Bremer’den randevu alamadığı doğru mu?

CEVAP: Osman Paksüt’ün Bremer’den randevu alamadığı doğru mu? Bilmiyorum. Onu da bir soralım. Orada Büyükelçi olarak görevini yerine getiriyor. Biliyorsunuz geçmişte bir  brifingde, gerek Vaşington’da, gerek Ankara’da, gerek Bağdat’ta Amerikalılarla temasların, koordinasyonun, dediğiniz gibi hususların güçlendirilmesi hususunda mutabık kalınmıştı. Bunun pratikte nasıl kuvveden file  dönüştüğünü şu anda ben bilmiyorum ama böyle bir siyasi irade sergilenmişti. 

SORU: İşliyor mu?

CEVAP: Temenni ediyorum işliyordur. Ama onu tekrar sormam lazım ne ölçüde işlediğini.

SORU: El Hekim’in dün akşam bir yemeği oldu. Bu yemekte neler oldu? Açıklananların dışında ekstra bir bilgi var mı? Bir de El Hekim tabii kameralara “biz Kürt Devleti’ne karşıyız” açıkça demekten kaçınsa da; aldığımız bilgiler toplantıda bunu size iletti yolunda. Bu El Hekim’in temaslarına ilişkin olarak bizi tatmin etti mi? Bir genel bilgi verebilir misiniz?

CEVAP: Şimdi genel bilgi vermem zor. Çünkü bugünkü temasları da var. Bugün Sayın Başbakan kabul edecek. Dolayısıyla onlar tamamlanmadan genel bir bilgi vermek zor. Dünkü açıklamanın satır aralarından da gördüğünüz gibi, opsiyonlarını açık tutmak istiyorlar. Öyle anlaşılıyor. Hatırlarsınız Saddam rejimi devrilmeden önce muhalefet olarak Londra’da, Selahattin’de ve Ankara’da çeşitli toplantılar yapıldı ve kararlar alındı. Belgeler benimsendi. Mesela Londra’da “Federal Düzenleme” diye bir ifade kullandılar. Ama burada neyin kastedildiğini tabii açıklığa kavuşturmadılar. Ama yine razı olduklarının, düşündüklerinin etnik temele dayalı bir federasyon olmadığı söylediklerinden anlaşılıyor. Bu kadarını ben ilk izlenim olarak söyleyebilirim. 

SORU: İçerdeki temaslardaki tavrı Ankara’yı tatmin etti mi?

CEVAP: Bu söylediklerimin ötesinde bir şey yok bende.

SORU: Güvenlik konusunda  nasıl bir yaklaşım var.

CEVAP: Irak’lı Şiiler? Güvenlik konusunda böyle bir yardım istediğini beyan mı ettiler? Bunu dairesine sormam lazım. Onun önerildiği oturumda ben yoktum. Bir arkadaşımız bahsetti. O da bir ihtimal olabilir. Güvenlik gücü, polis gücü oluşturulması, eğitimi gibi alanlar olabilir. Öyle şeyler olabiliyor, öğreneyim size söyleyeyim.

SORU: Bakan Bey dün bir basın toplantısından bahsediyordu. Bu toplantının içeriğine ilişkin bir bilgi var mı sizde?

CEVAP: Anayasayla ilgili mi? Onu da bir öğrenelim. Anayasa ile ilgili bir toplantı. Dün Bakanımızın bahsettiği Irak’ın anayasası ile ilgili. Herhalde bilimsel bir toplantıdan bahsetti ama daha kapsamlı bir bilgimiz var mı, bir bakalım.

SORU: Behram Salih’in de Ankara’ya ziyareti öncesinde NTV’ye demeç verdi. Burada da Kerkük Kürtlerindir, kurulacak federal devletinde Kürdistan diye bir yer olacakmış şeklinde açıklamalar yaptı. Buna ilişkin herhangi bir değerlendirmeniz var mı?

CEVAP: Sorduğun gibi, birleşiyorlar, ayrılıyor diye beyanlar da var. Şimdi şöyle: Bu iki Irak partisinin birleşir, ayrılır, birleşir  tekrar. Fakat önemli olan, esas olan burada, Irak’ın birliği ve bütünlüğü için çalışmalarıdır. Kerkük’le ilgili beyanları da sorulduğuna göre, Kerkük’ün ne olduğu bellidir. Bunun ne olduğunun, belli olduğunun en büyük kanıtı da buraya el koyma teşebbüslerine bütün Irak’lı grupların, Arap olsun, Asuri olsun, Türkmen olsun bütün grupların gösterdikleri tepkidir.  Güvenliği şehirde sağlamakla görevli olanların çok kötü bir sınav verdiklerini görüyoruz. Irak içinde en demokratik olduklarını iddia edenlerin, bir gösteriye bile tahammül etmediklerini görüyoruz. 

SORU: Bu bağlamda, acaba deminki kartvizit bastıran Amerikalı askerler Kerkük bölgesinde görev yapanlar mı?

CEVAP: Bu kadar ayrıntı bende yok.

SORU: Basında bugün bazı haberler yer aldı. Başbakan Erdoğan’ın Amerikan ziyareti sırasında Başkan Bush’a Kıbrıs konusunda bir arabulucunun görevlendirilmesi telkininde bulunacağı yönünde ve Amerikan Dışişleri Bakanı Powell’ın adının geçtiği ifade ediliyor haberlerde. Bu yönde bir bilgi var mı?

CEVAP: Onu bilmiyorum. Onu bu basın toplantısından sonra, benim görevim hitama erdikten ve mehil iznim başladıktan sonra Namık Bey’e sorabilirsiniz. 

SORU: Bu Amerika’nın sağladığı kredi konusunda herhangi bir gelişme var mı? Sayın Başbakanın siyasi koşulların değiştirilmesi konusunda bir talebi olduğu belirtiliyor, bu doğru mu? Ayrıca bu yönde bir yanıt geldi mi?

CEVAP: Yine Namık Bey’e refere etme hakkımı kullanmak istiyorum.

SORU: Vaşington kaynaklı haberlerde, ABD’nin Türkiye üzerinden geçiş yapacak uçaklar için tek tek izin isteme yerine toplu izin istediğine dair haberler var. Buna ilişkin size ulaşmış bilgiler var mı?

CEVAP: Arkadaşlar gerek o konu gerek bugün basında çıkan çeşitli konular var yine bu Amerikan uçaklarının geliş-gidişi. Bunlarla ilgili bazı bilgiler vermek istiyorum. Bu sorduğun ilk konu. Bu konuda bilgi yok. Öyle bir şeyin doğru olduğunu sanmıyorum. Şu anda Amerikalıların daha ziyade Irak’taki harekat bağlamında görüşülen, konuşulan, tartışılan yönleriyle, o geçişleri var, transit geçişleri. Onun ötesindekiler, biliyorsunuz Grossman gelmişti zamanında, Türkiye’ye. Sadece Türkiye’ye değil, önce Brüksel’e NATO Karargahına gitmişti ve Amerikanın genel global stratejisini ve bunun felsefesini anlatmıştı. Ondan sonra da çeşitli NATO ülkelerini dolaşıp, Türkiye de dahil, onlara anlatmıştı. Bu çerçevede herhangi bir talepte bulunmamıştı. Dolayısıyla neredeysek o gün, şimdi de o noktadayız. Amerika’nın global stratejisiyle ve diğer olabilecek böyle talepleriyle ilgili. 

Spesifik olarak Irak konusundaki yazılıp çizilen konularda ise biliyorsunuz Sayın Bakanımız dün bir açıklama yaptı. Belki bugün ayrı yazılı bir açıklama da yapılır bazı ayrıntılarla ilgili. Ben onları tamamlayıcı mahiyette şunları söylemek istiyorum. Yine basında görülen yine bazı unsurlara da, bir bakıma onlara dayanarak veya onlara da refere etmek isteyerek söyleyeyim. Şimdi mesela kararname, gizli veya değil veya sonradan kaldırıldı. Amerikalılara izin verildiğinde bu kararnamenin gizliliği kaldırılmıştı 13 Kasım’da.

SORU: Yani 13 Kasım sonrası Amerikalılara izin verildi.

CEVAP: Evet ve kaldırılması talebi Bakanlığımızdan gitti ve 13 Kasım’dan oldukça önce gitti Kararnamenin gizliliğinin kaldırılması talebi. Esasen hatırlayacaksınız, Sayın Bakanımız 24-25 Haziran tarihlerinde bu konularda basına bir hitapta bulundu. Orada da  şöyle diyor benim gördüğüm. 24 Haziran tarihli Anadolu Ajansı metninde:

“Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, BMGK’nin 1483 sayılı kararı uyarınca Irak’ın yapılandırılmasına yardım edecek ülkelerin istemeleri durumunda Türkiye’nin imkanlarından yararlanabileceklerini söyledi. Gül gazetecilerin soruları üzerine, bu konuya ilişkin olarak dün Bakanlar Kurulu’nda da bir kararname imzaladıklarını kaydetti. Diğer hususlar meyanında Anayasa’da tezkereye fırsat kalmayacak şekilde bazı imkanlar bulunduğuna işaret ederek bu imkanların yardımlarla ya da yabancı askerlerin girişiyle ilgili olabileceğini söyledi.”

Yani, asker gelişi de olabileceğini söylemiş taa 24 Haziran’da. Böyle bir kararname çıktığını söylemiş Sayın Bakan ve bunun güvenlikle ilgili olabileceğini de söylemiş aynı şeklide. “Güvenliğin sağlanması için” diye.

Üçüncüsü, bununla irtibatlı olarak belirteceğim husus, yine bugün bazı basın organlarımızda “1483 sayılı karar sadece Irak halkına yardımla ilgili” diyor. Ancak bunun giriş bölümünde Preamble Bölümü’nde mesela diyor ki “welcoming further the willigness of member-states” “üye ülkelerin istekliliklerini memnuniyetle karşılayarak”, hangi konuda “to contribute to stability and security in Iraq” “Irak’ta istikrara ve güvenliğe katkıda bulunma yolundaki isteklerini memnuniyetle karşılayarak“ diyor. Nasıl bu isteklilik ve katkıda bulunma “by contributing personel, equipment and other resources under the Authority” yani “koalisyona ‘Coalition Provision Authority’ye, personel, ekipman ve başka kaynaklar yardımında bulunmak üzere.” Keza aynı 1483 sayılı kararın son maddesinde de, daha doğrusu sondan bir önceki işlem maddesinde de ‘calls upon member-states’ “üye ülkelere çağrıda bulunuyor”; ve ‘and international and regional organisations’ “uluslararası ve bölgesel kuruluşlara” diyor. Ne doğrultuda?  “to contribute to implementation of this resolution” yani  bu kararın uygulanmasına katkıda bulunma çağrısında bulunuyor. Dolayısıyla daha geniş kapsamlı. Onu da bir dikkatlerinize getirmek istedim.

SORU:  Yani bir zorunluluk var mı?

CEVAP: Başlangıcında Birleşmiş Milletler Yasasının 7 bölümü altında kabul ediyor bu kararı.

SORU: 1483 herhangi bir zorunluluk var mı?

CEVAP: “Bu imkan sağlıyor, hukuki zemin sağlıyor” diyordu Sayın Bakan. Ayrıca şunu da tekrar söyleyeyim. Dediğinizle irtibatlı olarak, gerek Dışişleri Bakanlığı’nın gerek Genelkurmay Başkanlığı’nın hukuk uzmanları bu konunun anayasal ve hukuki boyutlarını ayrıntılı bir şekilde incelemişler ve ortak bir görüş bildirmişlerdir. Dolayısıyla hukukçular demek bu kanaate varmıştır. Bir husus daha söyleyeceğim arkadaşlar. O da hani bazen yine basında çıkıyor –bunu kendi şahsi gözlemim olarak söyleyeyim- biz Amerikan basınından öğrendik, gördük deniyor. Benim bildiğim bu haber ilk olarak Hürriyet gazetesinde, Türk basınında çıktı. Kendi boyutları içinde çıktı. Arkadaşımız onun için ödül aldı mı bilmiyorum ama onu yazdı zamanında. Dolayısıyla ilk yabancı gazetelerde çıktığı haberi de o derece doğruyu yansıtmıyor.

SORU: Hafta sonu sizi aradığımızda siz yalanlıyordunuz bu haberleri.

CEVAP: Amerikan basınında sorduğunuz şekliyle ilk çıkan şekli nasıldı? Amerika’nın global stratejisi çerçevesinde Almanya’daki askerlerin gelişiydi. Biz de onu daha biraz önce bu sözlerime başlamadan önce global stratejisiyle ilgili olarak söylediklerimi söylüyordum Grossman’ın gelişiyle ilgili olarak.

Bunlardan da önemlisi, Amerikalılar tarafından bu Kararname, bahsettiğiniz Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin yarattığı imkanlardan, bahsettiğim 1483’e dayanarak yaratılan imkanlardan Amerikalıların yararlanmasından önce de başka ülkeler de bu imkanlardan, meydanlarımızdan, üslerimizden yararlanmış bulunuyorlar. Bunlar arasında sizlere Macaristan, Polonya ve İtalya’yı zikredebilirim.

SORU: Başka alanlarda da  olanakları açmayı düşünüyor musunuz?

CEVAP: Bilmiyorum. 

SORU: Nereyi kullanmışlar?

CEVAP: Bilmiyorum nereyi kullandıklarını ama o Kararnamenin yarattığı imkanlardan yararlanmışlar.

SORU: Macaristan, İtalya ve Polonya asker geçişi için mi kullandı yoksa insanı yardım için mi?

CEVAP:  Bilmiyorum onu da sorarız.

SORU: Aynı bu çerçevede mi?

CEVAP: Aynı çerçevede kullanmışlar.

SORU: Kasım’dan önce mi oluyor?

CEVAP: Tam tarihini bilmiyorum. Bakanlığımızın Kararnamenin gizliliğinin kalkmasını isteme tarihi epey önce.

SORU: Ne zaman?

CEVAP: Bilmiyorum.

SORU: Kasım demiştiniz?

CEVAP: Kasım’da kalkmış zaten. 13 Kasım’da. Yine ilave bir şey. Konunun meşruiyeti dikkatle incelenmiş. Ortak bir çalışma yapılmış. 1511 sayılı karara yapılan atıf, 1483’ü teyit ettiği ve kuvvetlendirdiği için yapılmıştır, yani o  bağlamda yapılmış.

SORU: Kimlerle yapılmış.

CEVAP: Ortak görüş bildirmişler, Dışişleri ve Genelkurmay hukuk uzmanları. 

SORU: Gizliliği kaldırılan kararname ne şekilde kullanılıyor?

CEVAP:  Geçen gün zannediyorum Anadolu Ajansı duyurmuş bir şekilde. 

SORU: Yasal açıdan Resmi Gazete’de yayınlanmış mı?

CEVAP: Takdir edersiniz şu anda onun cevabını hemen veremeyeceğim.

SORU: Danıştay’da açılan davalar nedeniyle Ekim ayında zaten Danıştay’ın ilgili Kararnamenin ........... ve gönderildiği, dolayısıyla zaten gizliliğin fiilen ortadan kalktığı bunun ardından öyle bir talepte bulunulduğu. Doğru mu?

CEVAP: Sanmıyorum. 

SORU: Biraz Kıbrıs’tan bahsedelim. Kıbrıs’ta hükümet kuruldu ve yoğun bir şekilde teknokratlardan oluştu hükümet. Buna Türkiye nasıl bakıyor? Bunu Türkiye mi istedi?

Bir başka sorum da MGK öncesinde Cumhurbaşkanı Denktaş geliyor önümüzdeki günlerde, onunla ilgili bir program var mı?

CEVAP: Bunlara ben kolay yoldan cevap vereceğim. Şimdi hükümeti nasıl karşıladığımıza dair zaten Sayın Bakanımızın tebrik mesajı var. Sayın Mehmet Ali Talat’a ve Sayın Serdar Denktaş’a. Sayın Talat Başkanlığında oluşturulan koalisyon hükümetinin görevine başladığını öğrenmekten memnun olduğunu belirtiyor Sayın Bakan mesajında. “Kıbrıs inançla savunmakta olduğumuz ortak ulusal davamızdır. Türkiye Kıbrıs’ta kalıcı bir uzlaşma ve çözüme varılması konusunda KKTC ile aynı hedefleri paylaşmaktadır. Bu hedeflere ulaşılabilmesi için KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın liderliğinde bugüne kadar yürütülen müşterek çabaları önümüzdeki dönem hükümetinizle de işbirliği içinde yoğunlaştırmamız gerekecektir” diyor.  “Türkiye’nin, Kıbrıs Türk halkının ve KKTC’nin refah ve huzur içinde geleceğe güvenle bakması için gereken her türlü tedbiri almayı sürdüreceğini ve Kıbrıs’ta hak ve sorumluluklarını bilinci içinde hareket edeceğini” kaydediyor.

SORU: Ankara’ya gelişinde Sayın Denktaş kimlerle görüşecek?

CEVAP: Bende o konuda bilgi yok şu anda. Programı hakkında bilgi yok şu anda.

SORU: Hükümetin teknokratlardan oluşması Türkiye’nin isteği miydi?

CEVAP: Hiç bilmiyorum. Sanmıyorum. Hükümet kurma çalışmalarını siz kendiniz gördünüz. Transparan şekilde oldu.

SORU: El Hekim’le gerçekleşen görüşmeler sonrası ortaya çıkan eksi veya artı bütün sonuçların Irak’dtaki bütün Şiiler tarafından destek göreceğini Türkiye düşünüyor mu? Ortaya konular, ele alınan bütün konularda sonuçlar, bütün Irak’lı Şiilerin görüşleri olarak Türkiye bunu kabul ediyor mu? 

Bu bir ikincisi de Şiilerin içinde de muhalif yaklaşımlar olduğu biliniyor. Türkiye El Hekim’i bütün Şii grupları temsil eden kişi olarak mı karşıladı?

CEVAP: Biliyorsunuz, Sayın  El Hekim’i Türkiye kendi kuruluşunun başı olarak ve aynı zamanda şu anda Geçici Yönetim Konseyi’nin Başkanı, o sıfatlarıyla karşıladı.

 Irak’tan çeşitli grupları temsil edenler Türkiye’ye geldi, biliyorsunuz. Buradan oraya Büyükelçi Selim Karaosmanoğlu başkanlığında heyetimiz gitti. Çeşitli gruplarla temaslarda bulundu. Herkesin görüşünü almaya, görüşlerimizi aktarmaya, çeşitli kesimlerle irtibat içinde olmaya gayret ediyoruz.

 SORU: ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan açıklama yapıldı. “PKK isim değiştirse de kongreler olsa da biz hala onu terör ülke olarak görüyoruz “diye Richard galiba bu açıklamaya yaptı.

CEVAP: Zaten listelerine de koydular.

SORU: Bundan dolayı Türkiye’nin beklentisi Irak’ın kuzeyindeki terörist varlığın bertaraf edilmesiydi bir zamanlar. Bayağı da aradan zaman geçti. Hatta 4-5 ay geçti. Bu konuda bir hareketlenme ya da ABD’nin taahhüdünü yerine getirdiği yolunda bir sinyal, bir şey var mı? Özellikle bu açıklamadan sonra.

CEVAP: Bu konuda biliyorsunuz toplantılar oldu. Ortak görüşmeler oldu. Belirli mutabakatlar veya belirli açıklamalar var. Onların ötesinde bende şu anda güncel bilgi yok. Son durumu anlatacağım ama orada zaten bu konuda gerekenin yapılacağı belirtilmişti. 

SORU: İran’la ilgili bir  konu var mı?

CEVAP: İran’la ilgili bir yanıtım yok şu anda?

SORU: Berham Salih ne zaman gelecek?

CEVAP: Var mı programımız? Hayır gelmemiş.

SORU: Türkiye-AB ile ilişkilerde öngördüğü tarih Mayıs 2004 mü yoksa  Aralık 2004 mü?

CEVAP: Bu bir süreç biliyorsunuz. Türkiye’nin genel yaklaşımını biliyorsunuz. Bütün engelleri aşarak bütün üzerine düşenleri yaparak ve yaptığını göstererek tarihi almak. Kopenhag’la ilgili. Dolayısıyla her zaman, bütün gayretlerimiz, en büyük önemle, en büyük şevkle sürüyor. Siyasi irade de o yönde. Dolayısıyla amaç zamanında müzakere tarihi almak için her türlü gayreti göstermek.

Değerli arkadaşlar, şimdi toplantının sonuna geldik. Tahminlerimin aksine toplantı  uzunca sürdü. Onun için son bölümünü kısa keseceğim ben de. Yaklaşık 3.5 seneyi aşkın bir süre beraber olduk. Bir kısmınızla bütün bu süre, bir kısmınız sonradan katıldınız, bir kısmınız önceden de vardınız Bakanlığımızla bu bilgi alışverişi süresinde. Hepinize gösterdiğiniz ilgi için birincisi teşekkür ediyorum. Arkadaşlığınız için, dostluğunuz için teşekkür ediyorum. X

Daima sizlerin de önemli bir kamu hizmeti, kamuoyunu aydınlatma hizmeti gördüğünüzün bilincinde olarak vazifemizi yapmaya çalıştık. Ben öyle yapmaya çalıştım. Bakanlığımız da aynı bilincin içinde ve tüm birimlerimiz. Tabii imkanların elverdiği ölçüde bu bilgi akışı sağlanabildi. Bazen sağlanamadı. Bazen aksamalar veya noksanlar olabildi. Bunları artık geride bıraktık fakat devamlı esas ana hedefimiz basınımızın ve basımız vasıtasıyla kamuoyumuzun dış politika konularıyla ilgili olarak mümkün olduğunca bilgilendirilmesiydi.

Dediğim gibi bunda başarı ölçüsü, ölçmek belki zor, bazı sıkıntılar, imkansızlıklar, bazı konuların kendi doğasından dolayı bazı gecikmeler olabiliyor ama bizim elimizden gelen gayreti yaptığımızı zannediyorum. Sizlerin de hepiniz elinizden gelen gayreti gösterdiniz. Tam bir işbirliği ruhu içinde, dayanışma içinde birbirimizle bence verimli bir 3-3.5 yıl geçirdik. Onun için sizlere hem bu mesleki ilişki için, hem dostluğunuz ve arkadaşlığınız için teşekkür ediyorum. Bu teşekkürlerimin bir karşılığı olarak da sizleri değerli bir arkadaşımıza emanet etmek veya en azından bu irtibatı ve temasları yani Bakanlığımızın basınla irtibatlı konularını Namık Bey’e emanet etmek istiyorum. Bu sözlerle sizlere de Allahaısmarladık diyorum. Ay sonunda Ürdün’e gitmeyi planlıyorum. Gittiğimde hepinizi tabii orada da bekliyorum, bir arkadaş olarak, bir dost olarak veya bir basın mensubu olarak da gelebilirsiniz tabii orada basın faaliyetlerinizi göstermek istiyorsanız. Böylece sözlerime son vermek istiyorum. Hepinize teşekkürler ve Allahaısmarladık.