14 Nisan 2004 - DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ NAMIK TAN'IN HAFTALIK OLAĞAN BASIN TOPLANTISI

TAN: Bugünkü basın brifingimize hoş geldiniz diyor, hepinizi her zaman olduğu gibi sevgiyle selamlıyorum. 

Bugün iki hususu belirtmekle sözlerime başlamak istiyorum. Bir tanesi Sayın Bakanımız İrlanda’ya 16’sında yapacağı ziyaret. AB dönem başkanlığını yürüten İrlanda tarafından 16-17 Nisan 2004 tarihlerinde Tullamore’da düzenlenecek AB üyesi ve aday ülkelerin Dışişleri Bakanları’nın katılacağı gayrı-resmi “Gymnich” tipi toplantının 17 Nisan günü aday ülkelerle bir çalışma yemeği çerçevesinde düzenlenecek bölümüne Bulgaristan ve Romanya Dışişleri Bakanlarıyla birlikte sayın Bakanımız da katılacaklardır. Bu toplantılar her AB dönem başkanlığı tarafından bir kez Dışişleri Bakanları seviyesinde düzenlenmekte olup, bu toplantılar Bakanların güncel konularda gayrı resmi bir ortamda serbest görüş alış verişinde bulunmalarını amaçlamaktadır. Sayın Bakanımızın bu vesileyle muhataplarıyla bazı ikili görüşmeler yapması da öngörülmektedir. Toplantıda; Kosova, Irak, AB’nin Akdeniz ve Ortadoğu’yla stratejik ortaklığı ile, etkin çok taraflılık konularının ele alınması öngörülmektedir.

Sayın Bakanımız İrlanda’yı ziyareti vesilesiyle 16 Nisan günü Eczacıbaşı Holding’e ait “Vitra-Tiles” seramik fabrikasının temel atma törenine de katılacaktır. Sayın Bakanımız 17 Nisan tarihinde Ankara’ya geri dönecektir.

İkinci husus da; Güney Kore Dışişleri Bakanı Ki-Moon Ban’ın Türkiye’ye yapacağı resmi ziyarettir. Güney Kore Dışişleri Bakanı bu ziyaretini 19-21 Nisan 2004 tarihleri arasında gerçekleştirecektir. 19 Nisan günü saat 17.00’de Sayın Bakanımızla görüşme ve ardından heyetlerarası görüşmeler yapılacaktır. 18.30’da ortak basın açıklaması öngörülmektedir. Akşam da Sayın Bakanımız konuk Bakan onuruna bir yemek vereceklerdir. Konuk Bakan ayrıca, 20 Nisan günü Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edildikten sonra aynı gün İstanbul’a geçeceklerdir. Buradaki temaslarını müteakip 21 Nisan’da İstanbul’dan Atina’ya müteveccihen ayrılacaklardır.

Benim belirtmek istediğim hususlar bunlar. Dilerseniz sorularınıza geçelim. Bunları yanıtlamaya çalışayım.

SORU: Namık Bey, Sayın Bakan yarın Cumhurbaşkanı Denktaş’ın konuşmasını dinleyecek mi? Mecliste…

CEVAP: Evet bildiğim kadarıyla dinleyecek.

SORU: Namık Bey, bugün referandumların ertelenmesi olasılığına karşı bir açıklama yapıldı mı? Dışişleri Bakanlığından. Ancak bu konuya ekleyecek herhangi bir bilgi verebilir misiniz? Onun dışında referandumların ertelenmemesi için her hangi bir girişim yapılıyor mu? Birleşmiş Milletler nezdinde olsun, Yunanistan nezdinde olsun, ya da Avrupa Birliği nezdinde olsun?

CEVAP: Annan Planı’nın temel felsefesi, bildiğiniz üzere, yeni bir ortaklık devletinin kurulması ve Birleşik Kıbrıs’ın 1 Mayıs’tan önce AB’ye üye olmasıdır. Bu tarihi AB vermiştir. Birleşik Kıbrıs’ın AB üyesi olmasını zirve kararlarıyla tescil edilen AB politikaları haline getiren de AB’dir. Nitekim, Genel Sekreter’in New York’ta taraflarla yaptığı görüşmelerden başlayarak, Burgenstock’la devam eden takvim şu sırada bütünüyle uygulanmaktadır. Türkiye bu takvime ve bu takvim çerçevesindeki sorumluluklarına sadıktır. Bu takvim çerçevesindeki taahütlerini ve sorumluluklarını bugüne kadar olduğu gibi, çözüm öncesi dönemde olduğu gibi, çözüm sonrası dönem de de, daha doğrusu çözüm sürecinde de aynen devam ettirecektir. Tabiatıyla ilgili taraflardan da aynı şekilde sorumluluklarını yerine getirmelerini beklemek en tabii hakkımızdır.

Referandum sürecinde sorulan soruya dikkatinizi çekmek isterim. Özü itibariyle “1 Mayıs’ta AB’ye birlikte girmeyi kabul ediyor musunuz?” şeklinde bir sorudur bu. Bu soru 1 Mayıs’tan sonra sorulmaya müsait bir soru değildir. Bu tarihten sonra tamamen anlamını yitirecektir. Nitekim taraflar referandum yasalarını da çıkarmışlardır. Bu çerçevede ertelemeden bahsetmek Annan Planı’nın öngördüğü temel hareket noktasına, çerçeve ve parametrelere bütünüyle aykırıdır.

SORU: Namık Bey, tüm söylemlerinize rağmen, bildiğiniz gibi Rum tarafında AKEL partisi, ki toplumda çok etkili. Referandumun ertelenmesini istiyor. Eğer Rum tarafının AB’ne giriş süreci de ertelenirse Türkiye bu ertelemeye sıcak bakar mı?

CEVAP: Ertelemeyle ilgili görüşlerimizi ayrıntılarıyla anlatmaya çalıştım. Yine biraz önce Barçın Hanımın değindiği açıklamamızda, Sayın Bakanımızın Mecliste yaptığı konuşmada, ondan daha önce Sayın Bakanımızın soru üzerine yaptığı açıklamalarda bunu açıklıkla ortaya koyduk. Biz bu referandumların ertelenmesinin, biraz önce de altını kalın harflerle çizdiğim üzere, Annan Planı’nın temel hareket noktasına, çerçevesine ve felsefesine aykırı olduğu görüşündeyiz. 

SORU: Yarın Brüksel’de Kıbrıs için bir “donörler konferansı” düzenleniyor. O konferanstan beklentiniz nedir? Yeterli donör çıkmazsa oradan tavrınız ne olacak?

CEVAP: Bunu, şayet müsaade ederseniz, “background” olarak cevaplandırayım. Türkiye bu konferansa önem atfettiğini katılım düzeyiyle göstermiştir. Bir Başbakan Yardımcısı ve Ekonomiden  sorumlu bir Devlet Bakanının katılımıyla göstermiştir. Türkiye, bunu, biraz önce vurgulamaya çalıştığım sorumluluklar çerçevesinde, taahhütler ve takvim çerçevesinde değerlendirmektedir. Dolayısıyla, elbette bundan olumlu bir netice çıkması bizi memnun edecektir. 

SORU: Namık Bey, Brüksel’deki toplantıya ilişkin olarak Washington’un yapacağı katkıya ilişkin bazı rakamlar telaffuz ediliyor, 750 milyon Dolar gibi. Bu konuda acaba Ankara’ya ulaşmış herhangi bir ön sinyal var mı? Bir de Türkiye’nin katkısı, bugün Abdullatif Şener’in bir açıklaması oldu, bildiğiniz kadarıyla Türkiye mevcut KKTC’ye yardımdan öteye bir şey planlanmıyor diye. Bu acaba ucu açık bir şey mi? Yoksa kesin olarak bu seviyede mi kalacak. Türkiye bir miktar artırımı düşünüyor mu?

CEVAP: Şimdi bu konunun ayrıntılarına girmek istemiyorum. Özellikle rakamlara girmeyi uygun bulmuyorum. Ayrıca, Sayın Bakanın açıklamasının üstüne de bir şey söylemek uygun olmaz. Hep beraber göreceğiz.

SORU: Irak’ta son dönemde tırmanan olaylar nedeniyle bazı ülkelerin vatandaşlarına geri dönün çağrısı yaptığı yönünde bir haber çıktı. Türkiye bu yönde bir çağrı yaptı mı? Ya da yapacak mı?

CEVAP: Elbette, biz her zaman, bu tür tehdit ve tehlikeleri vatandaşlarımıza mümkün olduğu kadar önceden, zamanında ve süratle bildiriyoruz. Bu konuda da gerekenler tabiatıyla yapılmaktadır.

SORU: Namık Bey, Başbakan Erdoğan, Japonya ziyareti sırasında bir açıklama yaptı. Irak’ta kaçırılan Japon vatandaşlarının serbest bırakılması için Türkiye’nin istihbarat  desteği sağlayacağını söyledi. Bu çerçevede şu ana dek herhangi bir girişim oldu mu? İkinci bir soru olarak, iki tane Türk kamyoncu kaçırılmış daha sonra serbest bırakılmışlardı. Türkiye’ye dönüş yaptılar mı? Size bu yönde gelen bir bilgi var mı?

CEVAP: Bu sorularınızı da “background” olarak cevaplandıracağım. Sayın Başbakanımızın belirttikleri girişimleri kendi imkanlarımız ölçüsünde yapıyoruz. Bunun dışında kamyon şöförlerinin, belli bir kişinin buraya getirilip getirilmediğini bilmiyorum. Ancak, Büyükelçiliğimiz  gelişmeleri çok yakından izlemektedir. Ayrıca, ilgili makamlarımız, oradaki birimlerimiz vatandaşlarımızın herhangi bir tehlikeye maruz kalmamaları için ellerinden gelenleri yapmaktadırlar. Bunları spesifik olarak ayrıntılarıyla bilmiyorum. Onları öğrenir size söylerim. 

SORU: Namık Bey, İsrail Başbakan Yardımcı’sının Ankara programının ertelendiği yönünde haberler var. Ne kadar ertelendiği konusunda bir bilgi verebilir misiniz?

CEVAP: Hiçbir bilgim yok. O konuda da bilgi edinmem lazım. Size bilahare bilgi veririm.

SORU: Geçen hafta içerisinde Irak Türkmen İslam Birliği Genel Sekreteri Abbas El Hayati’yle bir görüşme yaptılar, Abdullah Gül. Bu görüşmede Türkmenlerin bölgedeki geleceğinden kaygılı olduğuna dair bir şey söylediğini öğrendim kendim Genel Sekreterden. 

TAN: Sorunuzun son kısmını anlayamadım.

SORU: “Türkmenlerin geleceğinden kaygılıyız” şeklinde bir ifade kullanmış Sayın Bakan. Bu konuda size intikal eden bir şey var mı? 

CEVAP: Bu görüşmenin içeriği hakkında da size bilahare bilgi vermem daha uygun olur. Kapsamlı bilgi edineyim, çünkü ayrıntılarını bilmiyorum.

SORU: Namık Bey, Türkiye Kıbrıs’da bir çözüm istiyor, Avrupa Birliği de çözüm istiyor. Yalnız Rum tarafında hayır oyları yüksek çıkacak. Açıkça görülüyor bugün itibariyle. Türkiye Avrupa Birliği nezdinde Rum tarafından henhangi bir baskı veya yönlendirme yapması için bir girişimde bulundu mu? Nasıl olsa onlar 1 Mayıs’ta AB’ne girmiş olacaklar. Garanti oldukları için. AB nezdinde Türkiye’nin bir girişimi oldu mu?

CEVAP: Ben biraz önce söylediğim bir hususun altını bir kez daha çizerek bu vesileyle vurgulamak isterim. O da şudur: Türkiye bu güne kadarki süreçte üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirmiştir. Taahhütlerine sadık kalmıştır. Çözüm sürecinde de aynı şekilde hareket edecektir. O süreçte de sorumluluklarını, taahhütlerini aynıyla yerine getirecektir. Tabiatıyla bizim beklentimiz ilgili tarafların da aynı şekilde sorumluluklarının bilincinde ve sorumluluklarını yerine getirecek bir anlayışla hareket etmeleridir.

SORU: Dün sanatçı Zeki Alasya Ankara’ya geldi. Bu sırada kendisinin Kıbrıslı anne babanın çocuğu olduğunu öğrendik. Referanduma ilişkin sorular yöneltildi. Dedi ki, “Eğer ben oy verseydim, hayır derdim. İlerleyen zamanlarda eğer evet oyu çıkarsa orada kan dökülecektir. Tekrar bu durumdan endişe ediyoruz” dedi. Kıbrıslı vatandaşların bundan endişe ettiğini söyledi. Yani orada iki toplum yeniden bir araya gelirse yeniden kan dökülecektir. Böyle bir olasılığa karşı endişeleri gidermek için KKTC’nin ya da Dışişleri Bakanlığının aldığı ya da almayı planladığı önlemler var mı?

CEVAP: Efendim, demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Elbette herkesin çeşitli görüşleri vardır. Ben size resmi çerçevedeki görüşlerimizi biraz önce çeşitli sorulara cevaben söyledim. Bunun ötesinde bir yorum yapmam.

SORU: Irak konusuna geri dönersek, Türkiye’nin kaygıyla izlemenin dışında bir girişimi var mı? Amerikalılar nezdinde ya da Irak’ta taraflar arasında. Bu konuda aktif bir rol üstlenmek istiyor mu? Amerika’dan bir mesaj geldi mi son günlerde. 

CEVAP: Elbette, bu konuları hassasiyetle izliyoruz ve gerekli temasları yapıyoruz. Bunlar zaman zaman yapılan ve zaman zaman kesilen temaslar değildir. Hiç aralıksız devam etmektedir. Hem Amerika’yla, hem uygun gördüğümüz bütün taraflarla temaslarımız yapıyoruz, telkinlerimizi söylüyoruz, gerekli önlemleri de alıyoruz.

SORU: İlham Aliyev’in görüşmeleri sırasında gündeme gelen bir Azerbaycan ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik kademeli bir yaklaşımdan bahsediliyor. Onunla ilgili ayrıntılı bilgi veya yeni bilgi var mı? Bir de Ermenistan tarafı ile bu konu hiç görüşüldü mu? Görüşüldüyse nasıl görüşüldü.

CEVAP: Evet, Azarbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev’in temasları devam etmektedir. Dolayısıyla, bu aşamada çok fazla ayrıntıya girmeyi doğru bulmam. Ancak, bir ortak bildiri imzalanmıştır, biliyorsunuz. Bu ortak bildirinin yanı sıra bazı anlaşmalar da imzalanmıştır. Bunların neler olduğunu hepinize söylemiştik. Ortak bildiri yeni dönemde ilişkilerin genel ilkelerinin yeniden kağıt üzerine dökülmesi ihtiyacından kaynaklanmıştır. İki yakın dost ülkenin ilişkilerini vurgulamak için bir ortak bildiri yayınlamaları, imzalamaları teamüldendir. Bu ortak bildiri ile ikili ve bölgesel konulara ortak bakış açılarımızı vurgulamış bulunuyoruz. Karabağ sorunu bölge istikrarını da etkileyen bir sorundur. Bu sorunun aşılması için aşamalı bir yaklaşım çerçevesinde çözüm bulunmasına dair ortak bakış açımızı da ortaya koyduk. Bu aşamalı veya kademeli çözüm anlayışı  yeni bir şey değildir. Ancak, bu ziyaret vesilesiyle bu yaklaşıma bir çerçeve çizilmiştir.

SORU: Aşamalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

CEVAP: Ziyaret bittikten sonra, elbette veririm.

Arkadaşlar başka sorunuz olmadığını anlıyorum. Hepinize teşekkür ediyorum.