13 Ekim 2004, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan’ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı

TAN:
Bugünkü basın brifingimize hoş geldiniz. Sizleri sevgiyle selamlıyorum. Benim bugün herhangi bir ön açıklamam olmayacak. Şayet sorularınız varsa onları cevaplandırmaya çalışayım.
------------

SORU: Sayın Bakanın önümüzdeki dönem yapacağı yurtdışı gezileri için bilgi vermeniz mümkün mü?

CEVAP: Tabii. Sayın Bakanımız, bu hafta sonundan başlamak üzere, 18-19 Ekim tarihlerinde Almanya Dışişleri Bakanı Fischer’in davetine icabetle Almanya’yı ziyaret edeceklerdir. Bundan sonra, Sayın Bakanımızın yine 24-25 Ekim tarihlerinde Paris’te yapılacak Akdeniz Forumu Dışişleri Bakanları toplantısına katımları sözkonusudur. Bunun hemen akabinde, 26 Ekim’de Çek Dışişleri Bakanı Svoboda’nın davetine icabetle Çek Cumhuriyeti’ni ziyaretleri sözkonusudur. Önümüzdeki ay da, Slovakya, Portekiz’e yapacakları ziyaretler planlanmaktadır.

SORU: Paris ziyareti çerçevesinde acaba ikili temaslar da olacak mı?

CEVAP: Tabiatıyla. Zira bu Foruma birçok ülkenin dışişleri bakanları katılacak. O toplantılar marjında muhataplarıyla görüşecekler tabii ki.

SORU: Avrupa’da temaslar, müzakerelerin resmen başlamasının 2005 Nisan’ında Türkiye-AB Ortaklık Konseyi toplantısında yapılabileceği önerildi. Acaba Türkiye Ortaklık Konseyi toplantısıyla başlamasını kabul ediyor mu ya da bu konudaki görüşleriniz neler?

CEVAP: Müzakerelerin başlaması konusu aslında, hepinizin bildiği üzere, Kopenhag zirvesinde karara bağlanmıştı. O da -yine hepinizin hatırlayacağı üzere- Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini yerine getirdiğinin AB tarafından İlerleme Raporu’yla tescilinden itibaren, Aralık’taki zirvede alınacak karardan hemen sonra, “gecikmeksizin” olacağı ifadesiyle açık bir şekilde belirlenmişti. Bizim beklentimiz bu “gecikmeksizin” şeklindeki sürenin, birkaç ayı geçmemesidir. Bu Sayın Bakanımız tarafından da, çeşitli defalar ve çeşitli vesilelerle, gayet açık bir şekilde vurgulanmıştır.

SORU: Ben sormayı beceremedim. Tekrar bir ek yapma ihtiyacı hissettim. Benim sormaya çalıştığım şuydu: “Ankara müzakerelerin Türkiye-AB Ortaklık Konseyi toplantısında açılacağı yönündeki öneriyi kabul ediyor mu yoksa müzakerelerin hükümetlerarası konferansla başlaması konusunda bir beklentisi mi var” demek istemiştim.

CEVAP: Tabii, müzakerelerin nasıl başlatılacağı konusu AB’nin kuralları çerçevesinde bellidir. Bu nasılsa o şekilde olacaktır. Dolayısıyla sizin de belirttiğiniz üzere, bunun bir an önce yapılması bizim beklentimizdir.

SORU: Bu tarih Ankara’ya resmen iletildi mi?

CEVAP: Bunun resmen iletilip iletilmediğini bilmiyorum. Böyle bir tarihin bizlere resmen iletilip, iletilmediği konusunda bilgim yok.

SORU: Rum kesiminin liderinden ardarda,  Rum kesiminin tanınması konusunda açıklamalar var, 17 Aralık öncesinde. Bununla ilgili de Ankara’nın tepkisi nedir?

CEVAP: Değerli arkadaşlarım, bu konularda gerek Sayın Başbakanımız, gerek Sayın Bakanımız çeşitli vesilelerle açıklamalarda bulunmuşlardır. Esasen bunlara ilave edecek fazla bir husus yoktur. Nitekim, Sayın Başbakanımız gayet açık bir şekilde, “Türkiye olarak bizi Kopenhag siyasi kriterleri içerisinde ne varsa bunlar bağlıyor. Bizler bu konular üzerinde çalışmalarımızı yapıyoruz ve bundan sonra da müzakere sürecinde yapmaya devam edeceğiz” şeklinde bir ifadede bulunmuşlardır. Rumlar daima bir dizi taleple ortaya çıkmaktadırlar. Kıbrıs meselesinin çözümsüzlüğündeki kendileri üzerine düşen sorumluluğu bir şekilde atmaya çalışmaktadırlar. Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlüğün sorumluluğunun kimde olduğu bellidir. Bunu bütün dünya kamuoyu da bilmektedir.

SORU: Barzani Ankara’daki temasları sırasında Kerkük’ün asli kurucu unsuru olarak Kürtleri saydı. Türkiye, Kerkük’ün yapısının nasıl tanımlanmasını istiyor ve verilmesi istenen statü nedir Kerkük için?

CEVAP: Kerkük konusunda bizim sizlere çok önceden belirttiğimiz görüşlerimizde herhangi bir değişiklik yoktur. Bilindiği üzere, Irak’ta halen yürürlükte bulunan geçici idari yasa uyarınca Kerkük’ün nihai statüsü ileride belirlenecektir. Ancak, ortada gayet açık tarihi gerçekler vardır. Bu çerçevede, Kerkük çeşitli etnik grupların yaşadığı bir kent olagelmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, kentin demografik yapısının değiştirilmesine teşebbüs edilmemesi ve sözkonusu etnik grupların kentte barış, huzur ve güvenlik içinde bir arada yaşamalarıdır. Bu Kerkük’ün ileride belirlenecek statüsünün de esasını oluşturacaktır. Irak içindeki çeşitli grupların bu konuda hassasiyetleri olduğunu herkes bilmektedir. Bunun yanısıra, gerek Irak’a komşu ülkelerin, gerek uluslararası camianın Kerkük’ün özel statüsü konusunda hassasiyetleri bulunmaktadır. Bu hassasiyetler konunu bölge istikrarı, barışı, refah ve dengeleriyle hayati bağlantısından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, Kerkük’ün nihai statüsünün bütün bu beklentileri yansıtacak ve aynı zamanda Irak’ın, herkesin arzu ettiği gibi kendisiyle, komşularıyla ve uluslararası camia ile barışık, huzur, refah ve istikrar içerisinde örnek bir ülke hüviyetini kazanmasına temel oluşturacak mahiyette olması gerekir. Türkiye, bahsekonu esaslara dayalı statünün oldu-bittilerle değiştirilmesine seyirci kalamaz. Kerkük’ün statüsünün, gelecek yıl yeni Irak anayasasını hazırlayacak, seçilmiş geçici parlamento tarafından, Irak halkının onayına sunulacak bu anayasa çerçevesinde kalıcı çözüme kavuşturulması, Kerkük üzerindeki tartışmalara son verilmesi için uygun bir yöntem olur.

Bütün bunları belirttikten sonra, Barzani’nin geçen günler zarfında Ankara’yı ziyaretinde        -Sayın Bakanımızın da belirttikleri gibi- kendisiyle gayet kapsamlı ve etraflı bir görüşme yapılmıştır. Kendisine geniş bir perspektif çizilmiştir. Bu görüşmeleri müteakip, genel hava itibariyle kendisinde olumlu yaklaşımlar gözlediğimizi, sizlere sanıyorum ifade etmiştim. Nitekim, kendisi de, ülkemizden ayrılmadan havaalanında, bu hususları teyit eder mahiyette açıklamalarda bulunmuştur.

SORU: Sanırım Barzani’nin buradaki temasları sırasında da gündeme geldi. Ocak ayındaki seçimlerde tek liste uygulaması olacak. Dolayısıyla Türkiye’nin şu konuda hassasiyeti olduğunu biliyoruz; halkın tamamının, etnik gruplar bağlamında, yönetime yansımasını istiyor. Eğer tek liste uygulaması ile seçime gidilirse çok adalet sağlanamayacağı ortada. Bu konuda görüş alabilir miyiz sizden?

CEVAP: Henüz bu konudaki çalışmalar yeterince olgunlaşmamıştır. Bunu hepimiz biliyoruz. Irak’ta ciddi bir güvenlik sorunu vardır. Öncelikle bunun aşılmasına çalışılmaktadır. Bizim beklentimiz, seçimlerin sağlıklı bir şekilde, takvime uygun olarak, yapılmasıdır.

SORU: Metin Kaplan’ın iadesi öncesinde iki ülke makamları arasında son olayların sürecin hızlandırılmasına ilişkin bir temas oldu mu?  ........ nasıl değerlendiriyorsunuz?

CEVAP: Her şeyden önce şunu söylemeliyim. Metin Kaplan’ın iadesi konusu artık adli makamlarımızın görev alanındadır. Ancak, bunun geçmişine ilişkin kısaca bilgi vermek gerekirse, 1997 yılından beri anayasal düzeni yıkmaya cebren teşebbüs etmek suçundan uluslararası düzeyde aranan ve 1999’dan bu yana da Almanya’dan ülkemize iadesi talep edilen bir kişidir Metin Kaplan. 12 Ekim 2004 tarihi itibariyle de Türkiye’ye sınırdışı edilmiş bulunmaktadır. 1992 yılında Alman makamlarınca kendisine iltica hakkı verilerek mülteci statüsü tanınmış ve Almanya’da iki defa halkı suç işlemeye kışkırtmak suçu nedeniyle dört yıl hapse mahkum edilmiş ve 2003 Mayıs ayında serbest bırakılmıştır. Adıgeçen hakkındaki iade talebimiz, taraflar arasında müteaddit kere müzakere konusu olmuş ve son kez Dusseldorf idare mahkemesi 27 Mayıs 2003 tarihinde aldığı kararla, iade talebini reddetmişti. Bununla birlikte, devam eden müzakereler sonucunda, Almanya’da işlediği suçlar da göz önünde tutularak, Köln idare mahkemesinin kararıyla, Metin Kaplan’ın Almanya’dan sınırdışı edilmesi ve ülkemize gönderilmesi gerçekleşmiştir.

SORU: İki tane sorum olacak. Bir tanesi, Barzani Türkiye’den giderken havaalanında yaptığı açıklamalarında Başbakan ve Dışişleri Bakanıyla yaptığı görüşmelerde, birçok konuda görüş birliği içinde olduğunu açıkladı. Bu görüş birliği içinde olunan konular hangileridir?

İkincisi, İsrail’in gerek Irak’ın kuzeyinde, gerek Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki faaliyetlerini izlemek üzere bir komisyon oluşturuldu mu? Eğer oluşturulduysa, bu komisyonun içinde hangi birimlerden görevliler var?

CEVAP: İlk sorunuzla ilgili olarak daha önceki sorulara cevaben yaptığım açıklamaların kapsayıcı mahiyette olduğunu düşünüyorum.

İkinci sorunuz konusunda da, benim öyle bir komisyon hakkında bilgim yok.

SORU: Anladığımız kadarıyla Barzani’nin Ankara ziyaretinde, hava sahasının açılması yönünde bir talepte bulunduğu ............


CEVAP: Bu konu, sanıyorum, teknik görüşmeler sırasında ele alınmış olabilir. Bunu size teyit etmem gerekir. Ancak, bundan bir süre önce aynı mealdeki bir soruya cevaben yaptığım açıklamada, şayet bu tür konularda şartlar olgunlaşırsa, bu talebin merkezi Irak hükümeti tarafından makamlarımıza yapılması gerektiği hususunu vurgulamıştım. O takdirde, talep elbette gereği şekilde değerlendirilecektir.

SORU: Acaba bu bağlamda, Barzani’nin ziyareti sırasında,  ikinci sınır kapısı açılması konusunda görüş alışverişinde bulunuldu ve Barzani giderken bu konuda teknik çalışmalar yapıldığını söyledi. Bu çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?

CEVAP: Müsaade ederseniz onları da size daha ayrıntılı bir şekilde gerekli bilgileri edindikten sonra söylemeyi uygun görürüm.

Başka sorunuzun olmadığını anlıyorum. Hepinize çok teşekkür ediyorum.