12 Eylül 2007, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Bilman´ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı

 

Sözcü Bilman: İyi günler Sayın Basın mensupları, haftalık olağan basın toplantımıza hoş geldiniz. Ben sözlerime dün öğleden sonra yapmış olduğumuz bir açıklamayı hatırlatarak başlamak istiyorum. Belki dikkatinizden kaçmış olabilir. Biliyorsunuz, 14 Eylül’de Bulgaristan’da Filibe şehrinde ve Sofya’da Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Sürecinin Dışişleri Bakanları toplantısı yapılacak. Bu toplantıya Sayın Bakanımız başkanlığında bir heyetle katılacağız. Bu toplantının ana amacı, yine bölgesel işbirliğinde çok önemli konumda bulunan İstikrar Paktı’nın yerine geçecek olan daha kapsamlı ve etkin bir yapıya sahip olacak Bölgesel İşbirliği Konseyi’nin Sekreteryası’nın Saraybosna’da kurulmasına ilişkin ev sahibi ülke anlaşmasının imzalanması olacaktır. Böylelikle, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci kurumsallaştırılmış olacak ve Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Süreci’yle Bölgesel İşbirliği Konseyi arasındaki ilişki de pekiştirilmiş olacaktır. Bunu dikkatinize bir kez daha sunmak isterim. Şimdi sorularınıza geçebiliriz.

SORU: Levent Bey, Sayın Bakan bu hafta içerisinde yaptığı açıklamada İsrail nezdinde hava sahası ihlali ile ilgili girişimde bulunulduğu belirtilmişti. Acaba bu girişimin neticesi alındı mı? Bir de acaba bu girişimin gerekçesi Suriye hava sahasının İsrail uçakları tarafından ihlal edilmesi midir? Yoksa aynı zamanda Türk hava sahasının da ihlal edilmesi midir? Bir ayrıntı da sizden rica ediyorum, acaba bu ihlal ne kadar sürmüştür? İhlale Türk Güvenlik Güçleri karşılık vermiş midir?

CEVAP: Arkadaşlar, bu konuda Sayın Bakanımızın Suriye Dışişleri Bakanı’nın ülkemizi ziyareti vesilesiyle ve ondan birkaç gün önce Portekiz’e hareket ederken havaalanında yapmış olduğu iki açıklama bulunmaktadır. Bu açıklamalara benim şu an için ekleyeceğim başka bir husus yok. Ama tekrar etmek gerekirse, bu gelişmeleri kaygıyla izlediğimizi belirtmiştik ve İsrail nezdinde gerekli girişimlerin yapıldığını vurgulamıştık. Diplomatik kanallardan ve ilgili makamlarımız arasında İsrail ile gerekli temaslar yapıldı ve bu temaslar hala sürmektedir. Bahsettiğiniz ihlalle ilgili olarak teknik ayrıntılarına benim cevap vermem doğru olmaz.

SORU : Levent Bey, Genelkurmay’ın sitesinde normalde bütün hava ihlalleri orada yer alıyor. Şimdi bu yakıt tanklarının Hatay sınırında yani Türkiye sınırları içerisinde ayanbeyan bulunduğu ortadayken acaba Genelkurmay sitesinde neden böyle bilgi bulunmadığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

CEVAP: Bu sorunun muhatabı ben değilim. Sonuçta önemli olan ilgili kurumlar arasında gerekli temasların yapılmasıdır ve bu temaslar yapılmıştır.

SORU: Efendim devam niteliğinde, o zaman Hava Kuvvetleri Komutanlığıyla ya da Genelkurmay’la bu konuda bir görüş birliği var mıdır ihlalin olduğu konusunda?

CEVAP: Arkadaşlar, ilgili makamlarımızla tabiatıyla tam anlamıyla bir koordinasyon yapılmıştır. Sayın Bakanımız da bunu açıkça ifade etti. Bütün kurumlarımız bu konuyla ilgili olarak devrededir. Bunun ötesinde de söyleyecek başka bir şey yok.

SORU: Başka bir konuya geçmek istiyorum. ABD’nin subaylarının Kandil Dağı’nda PKK liderleriyle görüştüğüne dair İngiliz The Daily Telegraph gazetesinin bir haberi vardı. Acaba bu konuda, bu haberleri değerlendiriyorsunuzdur muhakkak, Amerika nezdinde herhangi bir girişiminiz oldu mu? Amerika’dan izahat istediniz mi ve bu haberlere yaklaşımınız nedir? Ayrıca, acaba bölgedeki Türk istihbarat birimleri olsun, bölgedeki yetkililer olsun bu yönde Ankara’ya da gelen bazı bilgiler, iddialar var mıdır?

CEVAP: Son sorunuzdan başlayayım. Sizin de sorunuzun içinde belirttiğiniz gibi istihbari konulardan bahsediyoruz. Bunları böyle açık şekilde konuşmak doğru olmaz. İstihbari bilgiler istihbari bilgilerdir. İkinci hususa gelince, ABD’nin Kandil Dağı’nda galiba bazı terör örgütü liderleriyle bazı yetkililerinin konuştuğuna dair basında bu tip haberler yer alması üzerine tabiatıyla Ankara’da Amerikan Büyükelçiliği’yle Bakanlığımız tarafından temas kuruldu. Zaten siz de görmüşsünüzdür, Amerikan Büyükelçiliği Basın Sözcülüğü aracılığıyla aynı gün bir açıklama yaptı ve böyle bir şeyin sözkonusu olmadığını, bunların hayal mahsulü olduğunu, uydurma haberler olduğunu dile getirdi. Bizim müttefiklerimiz başta olmak üzere, bütün dünyadan beklentimiz tabiatıyla bir terör örgütü olarak ilan edilmiş olan PKK’nın bütün faaliyetlerin kısıtlanması, bunun tamamıyla kurutulması ve bu örgütle hiçbir şekilde temas kurulmaması yönündedir.

SORU: Levent Bey, Kıbrıs’ta yeni Dışişleri Bakanının açıklamalarının ertesinde 1-2 ay sonra tam Talat’la görüşmesinden bir hafta geçmişken Papadopulos Türk ordusunu hedef alan birtakım söylemlerde bulunmuş. Düşman ve işgalci güç olarak nitelendirmiş. Bu konuda Ankara’nın bir değerlendirmesi var mı acaba?

CEVAP: GKRY lideri Papadopulos’un bu açıklamalarını bu sabah ben de gördüm. Türkiye’nin Ada’yla olan ilişkilerini pek anlamadığı anlaşılıyor. Zannediyorum, Türkiye’nin Yunanistan ve İngiltere’yle birlikte, Garantör ülke olduğunu, Türkiye’nin aynı zamanda Anavatan olduğunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nın Ada ‘daki varlığının uluslararası anlaşmalardan kaynaklandığını, yasal olduğunu unutmuşa benziyor. Bir de şunu hatırlatmak gerekir ki, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ada’da bu şekilde düşman olarak ilan edilmesi hiçbir şekilde barışa hizmet etmemektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu şekilde hedef gösterilmesi kabul edilemez. GKRY lideri Papadopulos’un bunları artık anlaması gerekir.

SORU: Levent Bey, terörle mücadele koordinatörleri vardı. Türkiye ile ABD’nin bildiğiniz üzere. Acaba Rafet Bey’in Ralston’la herhangi bir teması oldu mu? Son birkaç ay önce olmamıştı ama. Son bir gelişme var mı acaba?

CEVAP: Yakın dönemde bir temas olduğuna dair bende bir bilgi yok, hayır.

SORU: Levent Bey, dün Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin de birtakım açıklamaları oldu. Biz anlaşmayı istemedik, o yüzden olmadı gibisinden ve aynı zamanda Irak’taki Kürtlerle ilişki kurulmadığı için Ankara’yı suçladı ve bu yüzden terörle mücadele edilemediğini söyledi. Bu konudaki değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?

CEVAP: Irak Dışişleri Bakanı Sayın Zebari’nin bir basın yayın organımızda yayınlanan açıklamalarını dikkatle değerlendirdik. Şunu hatırlatmak isteriz ki, Sayın Zebari’nin de üyesi olduğu Irak hükümeti heyetinin Başbakan seviyesinde Türkiye’ye yapmış olduğu ziyarette Sayın Başbakanımızla birlikte iki ülke bir mutabakat muhtırası imzalamışlardır. Bizim için bu mutabakat muhtırasında yer alan unsurların hayata geçirilmesi önem taşımaktadır. Diğer yandan biz bildiğiniz gibi, Irak’taki bütün gruplarla görüşmekteyiz. Bunu defalarca söyledik. Bu konuda herhangi bir sıkıntımız yoktur. Ancak, şunu da unutmamak lazım ki Türkiye Cumhuriyeti’nin Irak ile temaslarında ve yürüteceği işbirliğinde muhatabı Irak Merkezi Hükümeti’dir.

SORU: Soruya devamla Levent Bey, Zebari’nin ifadelerinde dikkat çeken bir bölüm vardı. Yani orada gelecek olan delegasyon, yani Kuzey’deki bölgesel hükümetten gelecek olan delegasyon Irak bayrağının altında Irak delegasyonunun bir parçası olarak katılacaktır şeklinde. Ama yine aynı ifadelerden anlaşıldığı üzere, bunun böyle olmasına da hükümetin itiraz ettiği ve kabul etmediği söyleniyor, böyle bir itiraz var mı?

CEVAP: Irak Dışişleri Bakanı Sayın Zebari’nin açıklamalarında atıfta bulunduğu, üçlü komiteden bahsediyorsunuz. Bu komite kurulmuş olmakla birlikte bugüne kadar verimli bir çalışmasını görmedik biz. Dolayısıyla o konuları zannediyorum aştık. Biz Irak’la bir ikili mutabakat muhtırası imzalamış olan ve Irak hükümetinin de bunun altında imzasını taşıyan bir süreçteyiz şu anda. Bizim beklentimiz bu mutabakat muhtırasındaki unsurların hayata geçirilmesidir. Tabii bu arada hatırlatmak isterim ki, Sayın Zebari Türkiye ziyareti sonrasında Irak’ta, Bağdat’ta yapmış olduğu açıklamalarda sözkonusu Mutabakat Muhtırasına bağlı olduklarını, bizzat kendisi ifade etmiştir.

SORU: Levent Bey, yine Irak konusunda, Kerkük’te referandumun, 2008 Mayıs ayına ertelendiği yönünde muhtelif bilgiler var. Size bu yönde gelen bilgi var mı? Bir de Ekim ayı sonunda yapılacağı açıklanan genişletilmiş Irak toplantısının düzeyi belli oldu mu? Yani liderler bekliyor muyuz? Mesela Irak hangi düzeyde katılacak?

CEVAP: Son sorunuza hemen cevap vereyim. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz Pazar günü Komşu Ülkeler Sürecinin yüksek düzeyli memurlar seviyesinde Bağdat’ta bir toplantısı oldu. Ülkemiz de bu toplantıda temsil edildi ve bu toplantının yayınlanan bildirisinde açıkça ifade edildiği üzere, gelecek Komşu Ülkeler genişletilmiş formattaki toplantının 31 Ekim-1 Kasım tarihlerinde İstanbul’da yapılması karara bağlandı. Bu toplantı Dışişleri Bakanları düzeyindedir. Davetler Dışişleri Bakanlığı düzeyinde yapılır. Tabiatıyla ülkelerin bu toplantıda temsil düzeylerini belirlemeleri kendilerinin bilebileceği bir iştir. Ancak, toplantının seviyesi Dışişleri Bakanları düzeyindedir. Kerkük konusunu gelince, referandumun ertelendiğine dair bildiğim kadarıyla Irak tarafından resmi bir açıklama yapılmadı. Hatırlayacağınız gibi, Kerkük’te referandum yapılması Anayasa’da yeralan bir madde. Ama çeşitli, sizin de atıfta bulunduğunuz şekilde bu referandumun ertelendiğine dair bilgiler bize de ulaştı. Bizim Kerkük konusundaki yaklaşımımızda herhangi bir değişiklik yoktur. Biz Kerkük’ün geleceğinin tüm Irak halkı tarafından, tüm Irak’ı oluşturan gruplar tarafından bir uzlaşı ile belirlenmesi gereğine inanıyoruz. Sadece tek bir grubun çıkarları doğrultusunda, sadece tek bir grubun yapacağı eylemlerle Kerkük’ün geleceğinin belirlenmesine karşıyız.

SORU: Levent Bey, AB ve Kıbrıs konusunda sorum olacak. Acaba uzun bir aradan sonra Sayın Bakan da ilk kez Avrupalı muhataplarıyla karşılaştı Başmüzakereci sıfatıyla da Portekiz’de. Toplantının çeşitli ikili görüşmeler de olduğunu biliyoruz ve bugün Olli Rehn’in basına da yansıyan açıklamaları var 301’in değişmesi yönünde. Acaba önümüzdeki süreçte ilerleme raporunun da yayınlanmasına az kaldığını göz önünde bulundurursak somut olarak bazı hedefleriniz var mı reform sürecine dair? 301’in değişmesi gündemde mi? Ayrıca, Kıbrıs’a ilişkin sorum olacak. Acaba Türkiye, limanlarını Rum kesimine açmayı düşünüyor mu?

CEVAP: Sayın Bakanımız yurtdışına Dışişleri Bakanı olarak ilk gerçekleştirdiği Portekiz ziyaretinde muhataplarıyla her hususu ele alma imkanı bulmuştur. Bildiğiniz gibi esasen Portekiz’de yapılan toplantının ana konusu Ortadoğu süreciydi. Ama tabiatıyla ikili temaslarda Türkiye’nin AB üyelik süreci de ele alındı. Burada şunu belirtmekte yarar var. Türkiye’nin her zaman yolunun belli olduğu, reformlara hükümetimizin tam bir kararlılıkla sahip çıktığını bizzat Sayın Bakanımız başta olmak üzere hükümet üyelerimiz çeşitli defalar açıklamışlardır. En son Sayın Bakanımız da bunu yine sizlerin sorusu üzerine vurgulamıştı. Biliyorsunuz 2007-2013 yıllarını kapsayan bir program da açıklanmıştı. Sayın Bakanımızın da belirttikleri gibi Meclis şu anda tatildedir. Meclis’in tatilin sona ermesi ertesinde bir takvim çerçevesinde çalışmalar sürdürülecektir. Kıbrıs konusuna gelince, Türkiye’nin GKRY’ne limanlarını açması konusu bildiğiniz gibi çok uzun tartışmalara sahne olmuş bir husustur. Bizim bu konuda görüşümüz açıktır. Bu konuda kararlılığımız devam etmektedir. Tabiatıyla şunu da hatırlatmakta yarar var ki, Türkiye’ye AB çerçevesinde yükümlülüklerini hatırlatanlar, aynı zamanda kendi yükümlülüklerini de hatırlamalıdırlar. Kıbrıs Türklerine yönelik olarak AB, 2004 yılında almış olduğu kararları hala hayata geçirememiştir. Kıbrıs Türkleri hala uluslar arası izolasyon ve ambargolar altında yaşamaktadırlar. Bize yükümlülüklerimiz hatırlatanların bunları da hatırlaması gerekir.

SORU: Levent Bey, Hoşyar Zebari’nin Cumhuriyet gazetesinde yer alan, oraya yansıyan ifadesinde “Türkiye’nin taleplerini reddettik” şeklinde bir cümle var. Burada kastetilen daha önce bizim taleplerimiz olmuştu PKK terörüyle mücadele konusunda. Onları mı kastediyor? Yani bize resmi bir bildirileri oldu mu? Bu konuda bilgi verebilir misiniz?

CEVAP: Tabi. Sayın Zebari’nin neyi kastettiğini doğrusu çok anlamadım. Zira bu ziyaret sırasında birkaç anlaşmanın da bu ziyarete yetiştirilmesi için her iki taraf iyi niyetle çaba gösterdi. Ekonomik anlaşma ve terörle mücadele anlaşmasının. Bu anlaşmanın taslakları oldukça uzun bir süre evvel iki ülke arasında teati edilmişti. Üzerinde müzakereler sürmekteydi. Birkaç hususun finalize edilmesi gerekiyordu. Bizim arzumuz bunları da bu ziyaret sırasında finalize etmek ve bir anlaşmayı burada tamamlamaya çalışmaktı. Ancak finalize etme imkanı olmadı, ama buna karşılık iki ay içinde iki ülke bu anlaşmaları sonuçlandırma konusunda başbakanlar düzeyinde bir mutabakat muhtırası imzaladılar. Dolayısıyla bizim beklentimiz yine bu yöndedir.

SORU : Levent Bey, bir ek olarak 15 gün içinde aslında bir heyetin gelmesi öngörülüyordu İçişleri Bakanlığı’ndan ama o heyet biliyorsunuz gelemedi. O heyetle ilgili yeni bir takvim var mı? En azından sizin bilginizde var mı? İki ay içinde dediniz. Zaman çabuk akıyor, yetişebilecek mi?

CEVAP: Irak İçişleri Bakanının Başkanlığında yüksek düzeyde bir ziyaretin Türkiye’ye gerçekleşmesi için bir mutabakat vardı. Doğrudur söylediğiniz. Ancak biliyorsunuz o dönemde Irak’ın içinde hükümetle ilgili çok ciddi gelişmeler oldu. Bazı gruplar hükümetten çekildiler. Irak’ın bu konuda adım atmasında bazı iç zorluklar olduğunu anlıyoruz. Ama bize söylendiği kadarıyla ifade edeyim. Bu ziyaretlerin gerçekleşmesi yönünde siyasi irade mevcuttur. Önümüzdeki dönemde bu anlaşmaların sonuçlandırılması arzusunu hem biz hem onlar taşıyor.

SORU: Levent Bey, geçtiğimiz haftalarda PKK ile ilgili Belçika’da devam eden, PKK’nın paralarıyla ilgili devam eden dava sonuçlanmıştı. Anımsadığım kadarıyla Belçika makamları nezdinde de bir girişim yapmıştınız. En azından PKK’ya paralarının iade edilmemesi yolunda. Bununla ilgili temyiz yolu en azından Belçika makamları tarafından açık mı? Paraların PKK’lılara dönmesi önlenebilecek mi? Bir de yine bu davanın uzantısı. Zürih’teki safir taşlarla ilgili bloke devam edebilecek mi?

CEVAP: Teşekkür ederim. Bu konu da yakından takip ettiğimiz konular arasında. Biliyorsunuz ve bir açıklama da yapmıştık. Temyiz yolu açıktır. Belçika’da mahkemenin bu davayı zaman aşımı gibi bir gerekçeye dayandırarak düşürmesini üzüntüyle karşıladık.

Evet, başka bir soru olmadığını anlıyorum, geldiğiniz için teşekkür ederim, iyi ve güzel haberler yakalamanızı diliyorum.