06 Haziran 2007, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Bilman´ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı

 

BİLMAN: Değerli arkadaşlar, haftalık basın brifingimize hoşgeldiniz.

Müsadenizle öncelikle bazı konularda açıklamalar yapmak istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Topluluğu arasında, Avrupa Topluluğunun araştırma, teknoloji ve geliştirme faaliyetleri için 7. Çerçeve Programına Türkiye Cumhuriyetinin katılımı konusunda bir Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. Mutabakat Zaptı, AB nezdindeki Daimi Temsilcimiz Büyükelçi Volkan Bozkır ve Avrupa Komisyonu’nun Araştırma Genel Müdürü Jose Manuel Silva Rodriguez tarafından 1 Haziran tarihinde Brüksel’de imzalandı. Bu Mutabakat Zaptının imzalanmasıyla ülkemiz, 2002-2006 dönemini kapsayan 6. Çerçeve Programını takiben, 2007-2013 dönemini kapsayan ve içeriği de 53.2 milyar avroluk bütçesiyle AB’nin en önemli programlarından biri olan 7. Çerçeve Programına resmen katılmış olmaktadır.

Hatırlayacaksınız, daha evvel ülkemiz 6. Çerçeve Programına katılmış ve bu katılım, müzakerelerde ele alınan Bilim ve Araştırma faslının 12 Haziran 2006 tarihinde geçici olarak kapatılmasında önemli bir rol oynamıştı. AB topluluk programları, AB politikalarının ve bunların işleyiş esaslarının yakından tanınmasını sağlayan ve katılım öncesi stratejinin önemli bir unsurunu oluşturan araçlar arasındadır. Bakanlığımız ülkemizin programa katılım kararının alınması sürecinde Avrupa Komisyonu nezdinde yoğun temaslarda bulunmuştur. Ayrıca gerek Mutabakat Zaptının, gerek buna ilişkin Eylem Planının hazırlanmasına katkı sağlamıştır.

Bu Eylem Planından bahsederken şunu belirtmek isterim: Ülkemizin bu programlarda görünürlüğünün ve başarı oranının arttırılmasını, ayrıca tematik programlarda etkinliğinin sağlanmasını teminen AB Komisyonuyla ülkemize özel bir Eylem Planı hazırlanmıştı. Bu plan ilk aşamada 2007-2008 dönemini kapsıyor. 7. Çerçeve Programı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun eşgüdümünde yürütülecektir. Bu konudaki daha kapsamlı resmi açıklamamızı tam metin olarak sizlere mutad yollardan ulaştırmaktayız.

Bugün sizlerle paylaşacağım ikinci hususa gelince, geçtiğimiz basın toplantısında, Türk Dış Politikasının idaresinde Büyükelçilerimizle istişarelere verdiğimiz önemi vurgulayan bir beyanda bulunmuştum. Bu çerçevede, geçtiğimiz Ocak ayında Ortadoğu bölgesindeki Büyükelçilerimizle Ankara’da yapılan istişare toplantılarını hatırlatmıştım ve 24-25 Mayıs tarihlerinde de benzer toplantılarının Körfez bölgesindeki Büyükelçilerimizle Ankara’da yapılacağını söylemiştim. Bu kez Balkan ülkelerinde görev yapan Büyükelçilerimizin katılımıyla 7 Haziran 2007 tarihinde Bakanlığımızda istişare toplantıları gerçekleştirilecek. Bu amaçla Türkiye’ye gelen Sayın Büyükelçilerimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da kabul edilecekler. İstişarelerde genel olarak ülkemizin Balkan ülkeleriyle ilişkilerinin geliştirilmesi ve derinleştirilmesi bağlamında ne gibi adımlar atılabileceği üzerinde durulacak. Tabiatıyla bölge sorunları, Kosova’da yaşanan gelişmeler ve Balkan ülkeleriyle ticari ilişkilerimizin ve kültürel temasların arttırılması konuları görüşülecek. Bunun yanısıra Büyükelçilerimizle Balkan ülkelerindeki soydaşlarımızın siyasi, ekonomik ve sosyal anlamda genel durumlarının ele alınması öngörülüyor. Biliyorsunuz, Türkiye Balkan ülkeleriyle ilişkilerinin her alanda geliştirilmesine özel bir önem atfetmektedir. Bu istişarelerin de önümüzdeki dönemde Balkanlara yönelik politikalarımızın şekillendirilmesine ve yaşama geçirilmesine önemli katkılar sağlayacağına inanmaktayız.

Son olarak, dikkatinize getirmek istediğim gelişme ise ABD ile ilişkilerimizde atılan yeni bir adım. 8-9 Şubat tarihlerinde İstanbul ve Ankara’da Türkiye ile ABD arasında Ekonomik Ortaklık Komisyonu üçüncü toplantıları yapılmıştı. Bu toplantılar, hatırlayacaksınız, Amerika ile 2006 Temmuz tarihinde açıklanmış olan Ortak Vizyon ve Yapılandırılmış Diyalog Belgesinin uzantıları şeklindeydi. Şubat’ta yapılan 3. Ekonomik Ortaklık Komisyonu toplantısında kararlaştırıldığı üzere, Amerika ile aramızda bir Eylem Planı hazırlandı. Bu konuda bir mutabakat oldu. Bu Eylem Planı, genel olarak ticaret alanında, yatırımlar alanında, yaratıcı toplumun teşviki anlamında, enerji işbirliği alanında özel sektörler arasındaki işbirliğinin teşvik edilmesi bağlamında, üniversiteler arasında işbirliğinin önümüzdeki dönemde arttırılması bağlamında çeşitli unsurlar içeriyor. Bu Eylem Planı metnine, Bakanlığımızın internet sayfasında ulaşmanız mümkün olacak.

Sizlerle paylaşabileceğim bilgiler bunlardır. Şimdi müsaade ederseniz sorularınıza geçebiliriz.

………………….

SORU: Türk hükümetinin 7. Çerçeve Programına nasıl bir bütçeyle katkı yapacağına dair bir bilgi var mı sizde?

CEVAP: Şu anda yok; ancak daha ayrıntılı bir açıklama, dediğim gibi, bugün sizlere gönderiliyor.

SORU: Olli Rehn dün katıldığı bir programda “Kürdistan’ın kurulmasına karşıyız” şeklinde bir açıklama yaptı. Ancak buna karşın Kuzey Irak’ta Yunanistan bir konsolosluk açtı; İngiltere de açma hazırlığında. Olli Rehn’in bu açıklamalarını samimi buluyor musunuz?

CEVAP: Avrupa Komisyonunun resmi sıfat taşıyan bir temsilcisinin açıklamalarını tabiatıyla ciddiye almak durumundayız. Resmi ağızlardan yapılmış bir açıklamadır. Konsolosluk açma konusuna gelince, bildiğiniz gibi bir ülkenin yurtdışında çeşitli temsilcilikleri bulunur. Bunlara, genel anlamda bakarsak, bunlar bir ülkenin başkentinde o ülke nezdinde görev yapan Büyükelçiliklerdir; o ülkeyle birlikte ortaklaşa karara varıldıktan sonra açılan Başkonsolosluklardır ve tabiatıyla uluslararası kuruluşlar nezdindeki Daimi Temsilciliklerdir. Biz, başka ülkelerin Irak’ta açtıkları başkonsoloslukları bu çerçevede görüyoruz. Sonuçta bir Başkonsolosluk Irak merkezi hükümetinin nezdinde açılmaktadır. Bunun başka bir yönü yoktur.

SORU: Bundan yaklaşık dört ay önce Filistin ve İsrail arasındaki inşaat sorunu nedeniyle bir heyet gitmişti. Ancak aradan geçen bunca zamana karşı, herhangi bir rapor açıklanmadı. Bu rapor açıklanacak mı? Artık açıklanıp açıklanmayacağı da belli değil sanırım.

CEVAP: Hatırlayacaksınız, bu raporun Başbakanlığımıza sunulması yönünde bir açıklama yapılmıştı. Onun için bu sorunuzu oraya yöneltmenizi rica edeceğim.

SORU : Kuzey Irak’ta sıcak gelişmeler yaşandığına dair haberler alıyoruz. Bu haberler Dışişleri Bakanlığında nasıl değerlendiriliyor? Genelkurmay ile nasıl bir işbirliği sözkonusudur? Ayrıca Kuzey Irak’taki Kürt liderlerle diyalog ne düzeyde?

CEVAP : Son gelişmeler hakkında Sayın Bakanımıza da bir soru yöneltilmişti. Son dönemde Türkiye içinde terör örgütü PKK’nın faaliyetlerinden kaynaklanan ve maalesef acı kayıplarla sonuçlanan terör faaliyetleri oldu. Sayın Bakanımızın da belirttikleri gibi,Türk Silahlı Kuvvetleriyle, Genelkurmay Başkanlığımızla koordinemiz tamdır. Bu konuda işbirliği içerisinde çalışmaktayız. Türkiye’nin aldığı bahsetmiş olduğunuz tedbirler, sınırlarında güvenliği sağlamaya yönelik tedbirlerdir.

Iraklı liderlerle görüşme konusunda ise, her zaman söylediğimiz gibi, Türkiye hiçbir zaman diyalog konusunu dışlayan bir ülke olmamıştır. Dünyayla tüm ilişkilerinde öncelikle barışçıl yaklaşımları, diyaloğu temel alır. Ancak tabiatıyla bizim diyalog konusunda adımlar atabilmemiz için, bu konuda olumlu sinyaller almamız lazım. Olumlu sinyallerden kastımız, PKK terör örgütüne karşı ciddi adımlar atılmasıdır. Yoksa sadece diyalog için diyaloğun taşıdığı bir anlam yok.

SORU: Siz basın toplantısına başlamadan önce bir haber geldi. Kuzey Irak’ta Süleymaniye kentinde bir Türk kamyonuna el konulduğu, içerisinde helikopter parçalarının bulunduğu ve şoförün gözaltına alınıp mahkemeye çıkarılacağına dair. Size böyle bir duyum geldi mi?

CEVAP: Hayır. Eğer ilgili birimlerimize bu konuda bir bilgi geldiyse, onu tabiatıyla toplantımızdan sonra kontrol ederim.

SORU: Pazar günü, yine Kuzey Irak’ta, peşmergelerin Türk askerlerini aramasıyla ilgili bir olay yaşanmıştı. Bununla ilgili Genelkurmay bir açıklama yaptı. Acaba bu açıklamanın ardından Dışişleri Bakanlığı ne gibi girişimlerde bulundu? Taraflardan izahat istendiyse, bu Amerika olabilir, Kuzey Irak’takiler olabilir, ne gibi yanıtlar geldi?

CEVAP: Bu olayla ilgili olarak ABD Büyükelçisi nezdinde bir girişim yapıldı. Bu basına da yansımıştı. Bu konuda gayet süratle cevap aldık. Ertesi gün, ABD Büyükelçiliği yetkilileri Bakanlığımızı arayarak, bu tip olayların tekrarlanmaması için Amerikan komutanları dahil olmak üzere gerekli girişimlerin yapıldığını bildirdiler.

SORU: Geçen hafta yapılan Kuzey Irak’taki yetki devri konusunu yakından incelediğinizi söylemiştiniz. Bu konuda bir temas oldu mu? Sizin bakışınızla, bu yetki devrinin sonuçlanması nasıl oldu?

CEVAP: Geçen hafta söylediklerime ilave edecek bir husus yok. Bu konuyu gayet yakından izliyoruz. Bizim görüşümüz bellidir. Biz bunu, Irak Merkezi Hükümetinin bölgede güvenliği sağlaması yönündeki bir yetki devri olarak değerlendiriyoruz. Bunun ötesinde bizi rahatsız edecek unsurlar varsa onlara bakılır.

SORU: Kuzey Irak’taki gelişmeler üzerine, Dışişleri Bakanlığında herhangi bir tezkere hazırlığı var mı? Çünkü sınır ötesi operasyon ciddi olarak hükümet içinde ve asker tarafından tartışılıyor. Hazırlık aşamasında bile olsa böyle bir çalışma var mı?

CEVAP: Şu anda tezkere hazırlığı konusunda bir çalışmamız yok. Ama Türkiye Cumhuriyeti her an, her şeye hazırdır.

SORU: BM Genel Sekreteri, bugün Güvenlik Konseyine sunduğu bir raporla Kıbrıs’ta tarafların yeniden müzakerelere başlamasını istedi. Türkiye’deki seçim ve adada yaklaşan seçimleri de düşündüğümüzde siz bu çağrıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? 8 Temmuz çerçevesinde veya doğrudan görüşmelerin yeniden başlaması mümkün mü?

CEVAP: Atıfta bulunduğunuz rapor, BM Genel Sekreterinin adada 1963’ten beri görev yapmakta olan BM Barış Gücünün faaliyetleri hakkında Güvenlik Konseyine sunduğu düzenli raporlardan bir tanesidir. Her altı ayda bir sunulur. Çünkü Güvenlik Konseyi adadaki Barış Gücünün görev süresini altışar arayla uzatır ve tekrar uzatabilmesi için böyle bir faaliyet raporu önceden sunulur. Tabii ki Genel Sekreter bu raporun içinde sadece Barış Gücünün faaliyetlerinden bahsetmez; aynı zamanda Kıbrıs sorununun içinde bulunduğu aşama hakkında da bir değerlendirmede bulunur. Raporun ayrıntılarını henüz incelemedim. Ama size şunu söyleyebilirim ki Türkiye’nin Kıbrıs’ta BM çatısı altında bir müzakere sürecine bakışında bir değişiklik yoktur. Türkiye, Kıbrıs sorununun kapsamlı bir şekilde çözülebileceğine ve bu kapsamlı çözümün ancak BM şemsiyesi altında ve ancak BM’in yaklaşık kırk yıllık müzakere süreci içinde geliştirmiş olduğu temel parametreleri ihlal etmeden, bunları dikkate alarak bulunabileceğine inanmaktadır. Dolayısıyla eğer Genel Sekreter taraflara bir çağrıda bulunuyorsa, her zaman için Kıbrıs Türk tarafının Kıbrıs Rum tarafıyla bu parametreler temelinde müzakereleri yürütebileceğine inanıyoruz. 8 Temmuz süreci esasen bu müzakerelerin önünü açabilmek amacıyla taraflar arasında ortaya konmuş bir süreçti. Ancak sizlerin de bildiği gibi bugüne kadar maalesef, verilmiş sözlere rağmen, Rum tarafının bu konuda olumlu bir adım attığını henüz göremedik.

Çok teşekkür ediyorum. İyi haberler yakalamaya devam ediniz.