Güney Kafkasya’ya yönelik politikamızın başlıca unsurlarını bölge
ülkelerinin bağımsızlık ve egemenliklerinin pekiştirilmesi, bölgenin siyasi
ve ekonomik istikrarının korunması, bölgesel işbirliğinin desteklenmesi,
bölge ülkelerinin Avrupa-Atlantik kurumlarına entegrasyonlarına destek
olunması teşkil etmektedir. Tarihi ve kültürel bağlarımızın mevcut olduğu
Güney Kafkasya, ülkemizi Orta Asya’ya bağlayan bir köprü vazifesi
görmektedir.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasından sonra
Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ın bağımsızlıklarını ilk tanıyan
ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Türkiye bu dönemi takip eden yıllarda
Azerbaycan ve Gürcistan’la iyi ilişkiler geliştirmiştir. Ancak,
Ermenistan’la ilişkilerimizde Yukarı Karabağ ihtilafı ve Ermenistan’ın
ülkemize yönelik olumsuz tutumu nedeniyle benzer bir ivme
kaydedilememiştir. Nitekim, Ermenistan’ın 1993 yılında Azerbaycan’ın
Kelbecer bölgesini işgal etmesi üzerine iki ülke arasındaki sınır
kapatılmıştır.
Bağımsızlıklarını kazandıkları tarihten bu yana geçen 27 yıllık süre
zarfında ülkemizin Azerbaycan ve Gürcistan’la ilişkileri hızla ilerleyerek
bugünkü ileri konumuna ulaşmıştır. Ülkemizin Azerbaycan ve Gürcistan’la
kurduğu yakın ilişkilerin bir sonucu olarak, Yüksek Düzeyli Stratejik
İşbirliği Konseyi (YDSK) mekanizmaları tesis edilmiş olup, sık karşılıklı
üst düzey ziyaretler gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, Azerbayca’la birlikte,
diğer bölge ülkelerinin katılımıyla üçlü ve dörtlü işbirliği mekanizmaları
da hayata geçirilmiştir.
Güney Kafkasya’da ortak bir refah alanı oluşturulması hedefimiz
doğrultusunda bölgesel işbirliğinin ve kalkınma projelerinin de
geliştirilmesine önem verilmektedir. Bu çerçevede, Bakü-Tiflis-Ceyhan
Petrol Boru Hattı (BTC) ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı (BTE),
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı (BTK) ve TANAP hayata geçirilmiştir.
Ülkemiz, Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın kalıcı bir şekilde tesis
edilebilmesi için bölgedeki mevcut ihtilafların (Yukarı Karabağ, Abhazya ve
Güney Osetya) Azerbaycan ve Gürcistan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğü
çerçevesinde barışçıl yollardan çözümünü savunmaktadır.
Ayrıca, Ermenistan’la ilişkilerimizin normalleşmesi yönündeki irademiz de
korunmaktadır. Ancak Ermenistan'ın Zürih Protokollerini önce askıya alması,
Şubat 2015'te Parlamento'dan çekmesi ve 1 Mart 2018’de de hükümsüz ilan
etmesiyle süreç sekteye uğramıştır.