Türkiye’nin Ekonomik İlişkilerinde İş Konseylerinin RolüÇiğdem TÜZÜN
Ekonomik işbirliğinin, hem gittikçe daha fazla entegre olup küreselleşen ve bölgeselleşen dünyada ülkelerin birbirleriyle artan ilişkilerini düzenlemek, hem de Soğuk Savaş sonrası dünyada siyasi ilişkilerin gelişiminin önemli bir ayağı ve ayrılmaz bir parçası olan ekonominin yerini sağlamlaştırarak dış ilişkilerin seyrine katkıda bulunmak açısından önemli bir yeri vardır.
1980'ler Türkiye'de ve dünyada ekonomik küreselleşme bağlamında önceki döneme göre farklı yönelimlere işaret etmektedir. Bu dönem, hem mal hem de mali piyasaların entegrasyonunda önemli bir artışa tanık olmuştur. Aynı dönemdeki bir başka önemli gelişme de, ülke yönetimlerinin teker teker ekonomilerini ve pazarlarını serbestleştirmeyi öngören kararlar almalarıdır. 1970'lerde ulusal ekonomilerde yaşanan bunalımın ardından, neredeyse tüm ulusal ekonomilerin ithal ikamesinden ihracat sübvansiyon sistemine geçtiği görülmektedir. Böylece ihracat sübvansiyonları ile artan ihracat, ticari ilişkilerin ve bu bağlamda ikili ilişkilerin daha da önemli hale gelmesine neden olmuştur. Öte yandan, dünya üzerinde doğrudan yatırımların giderek artması, ülkelerin yabancı yatırım çekmek için düzenlemeler yapmalarını ve kendi pazarlarını tanıtmak için girişimlerini artırmalarım gerektirmiştir.
Bütün bunların yanı sıra, özellikle dış ilişkilerin geliştirilmesi ve kurulan ekonomik bağlar sayesinde daha sürekli hale getirilmesi, gelişen iş ilişkileri sayesinde halkların birbirleri ile dostluk ve iyi niyet bağlarının kuvvetlenmesinde de ekonomik işbirliği önemli bir rol üstlenmiştir. Bu bağlamda dikkati çeken, genelde siyasi insiyatifin ekonomik insiyatiften önce geldiğidir. Nitekim, çoğunlukla, ülkelerarası politik ilişkiler olumlu bir seyre girdiğinde, bunun sürdürülmesi için ekonomik işbirliği araç olarak kullanılmıştır. Ancak, ekonomik işbirliğinin önemi de gözardı edilmemelidir. Çeşitli bölgesel entegrasyon örneklerinde ekonomik entegrasyonun belli bir düzeye gelmesi, siyasi bütünleşmenin önünü açmaktadır. Dolayısıyla ekonomik ilişkiler ile siyasi ilişkiler başa baş ve çoğu zaman birbirlerini destekleyici şekilde gelişmektedir.
Ekonomik işbirliğinin olumlu şekilde seyrettiğini gösteren en önemli gösterge, iki ülke arasında artan ekonomik faaliyettir. Ekonomik faaliyetlerden anlaşılan, iki ülke arasındaki ticaretin artması, yatırım, teknoloji, ve know-how akışının sağlanmasıdır. Öte yandan, artan ekonomik işbirliğinin, serbestleştirilen ekonomiler bağlamında ele alındığında, aynı zamanda bölgesel ve küresel entegrasyonu arttırdığı da görülmektedir. Artan entegrasyonun, ülkelerin refah seviyelerine olumlu etki yaptığı çeşitli çokuluslu örgütlerce savunulmaktadır. Nitekim, küreselleşme, potansiyel olarak büyüme ve gelişme açısından güçlü ve dinamik bir faktör olmaya devam etmektedir. Küreselleşme, ekonomilerin genel performansını, piyasa fırsatlarını arttırarak, dış ticaretleri sayesinde, bilgi transferi gerçekleşmesini sağlayarak teknoloji ve yatırım için gereken finansal kaynakları sağlamaktadır.
Önemi giderek artan ikili ve çok taraflı ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi için gerekli olan araçlar da ülkelere göre farklılık göstermektedir. Türkiye'de, 1980 sonrası değişen dünya konjonktürüne bağlı olarak gelişen ekonomi politikalarında işbirliğine verilen önem çerçevesinde, özel sektörün ve özel kesim örgütlenmelerinin rolü ve işlevi artmıştır.Ekonomik işbirliğinin oluşturulması ve geliştirilmesinde kullanılan en önemli araçlar şöyle sıralanabilir: diyalog, bilgi akışı, yatay ve dikey etkileşim, takip ve temsil. Bu araçların arasında en önemli yere sahip olan diyalogdan başlamak gerekirse, ikili ya da çok taraflı işbirliği için taraflar arasında diyalogun kurulması ve bunun devam ettirilmesi hayati öneme sahiptir. Öte yandan, ilişkilerin geliştirilebilmesi için bu diyalog çerçevesinde, tarafların birbirlerini tanıması, dolayısıyla birbirleri arasında bilgi alışverişinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yine, işadamlarının ve üst düzey temsilcilerin kendi aralarında (yatay etkileşim) vardıkları sonuçların ilgili karar alıcı mercilere bildirilmesi (dikey etkileşim) gerekmektedir. Bu nedenle, gerek üst düzey resmi makamlardan gerek iş dünyasından, ekonomik işbirliğinin meyvaları olan ticaret ve yatırımın artmasını sağlayacak olan temsilcilerin bulunması önemlidir. Bunların yanısıra, tüm bu araçların sürekliliğini sağlayacak başka mekanizmalara da ihtiyaç vardır.
Öncelikle sözü geçen araçların kullanıcıların istifadesine sunulmasını sağlayacak uygun bir platformun oluşturulması, ikinci olarak bu platformun en azından kısa dönemli işbirliği amaçlarını gerçekleştirinceye kadar sürekli bir yapı içerisinde düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak, işbirliği doğası gereği esnek ve değişkenliğe açık olduğundan, bu yapının da kendi içerisinde işbirliğinin niteliği ve boyutlarına uygun, esnek bir platform yaratabilmesi gerekmektedir. Bu platformun, hem devlet düzeyinden hem de iş dünyasından katılımcıların arasında bir aracının varlığıyla daha da verimli olacağı bir gerçektir.1986 yılında kurulan Dış Ekonomik ilişkiler Kurulu (DEÎK)'in hedefi de, yukarıda sayılan ekonomik işbirliğinin gereklerini yerine getirmek ve amaçlara ulaşılması için aracı olmaktır. DElK bünyesinde, dünyadaki gelişmeler de gözönünde bulundurularak farklı dönemlerde kurulan iş konseyleri, öncelikle işbirliği için uygun bir ortam sağlar. Bu ortamın dinamik, değişime ve dolayısıyla etkileşime uygun olmasına önem verilmektedir. Bunun yanısıra, işbirliği için gerekli araçların verimli şekilde kullanılıp kullanılmadığının takibi misyonu da, yine iş konseyleri tarafından yerine getirilmektedir.
Türkiye, 1980 sonrası değişen dünya siyasi-ekonomik konjonktürüne de bağlı olarak, ikili iş konseylerinin kurulması için çeşitli girişimlerde bulunmuştur, ilk iş konseyi, 1985 yılında dönemin Başbakanı Turgut ÖzaPın girişimi sonucunda, TOBB ve Amerikan Ticaret Odaları arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde, ABD ile kurulmuştur. Bu girişimin ardından, diğer ülkeler ile benzer yapıda işbirliği yapılması amacı ile, ilgili özel sektör kurumları arasında eşgüdümü sağlamak üzere, Türk özel sektörünün önde gelen 9 kuruluşu tarafından DElK oluşturulmuştur. TOBB şemsiyesi altında kurulan DElK; TÜSlAD, IKV, YASED, TMB, TiM, TiSK, TZOB, TÜRKTRADE gibi kurucuları vasıtasıyla tüm özel sektöre hitab etmekte ve ülke genelinde ihtisaslaşmaktadır.
Tüm iş konseylerinin aynı çatı altında toplanmasıyla da önemli bir sinerji yaratılmaktadır. 1990'a kadar sırasıyla kurulan Japon, Pakistan, Fransız,İngiliz, Yunan, Sovyetler Birliği, İspanyol, Kore, Belçika, Fas, İtalyan, Tunus iş konseyleri ikili ilişkileri geliştirmeyi ve bu bağlamda yeni çok taraflı açılımları arttırmayı hedeflemiştir.1987 yılında; Doğal Gaz Anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle kurulan Türk-Sovyet iş Konseyi çalışmalarında DElK, Sovyet Cumhuriyetleri ile ikili ilişkileri tesis etmiş olduğundan, SSCB'nin dağılmasının hemen ardından bağımsızlığını kazanan bu Cumhuriyetler ile iş konseyleri kurulabilmiştir. Bu bağlamda, Rus, Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen ve Ukrayna iş konseyleri, Türk girişimcisinin bu ülkelere açılmasında öncü olmuşlardır.Öte yandan, Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından, birlikte yeni pazarlara erişmek ve işbirliği alanlarını değerlendirmek üzere, Doğu Avrupa ülkeleri ile iş konseyleri kurulması amaçlanmıştır. Çek, Polonya, Portekiz, Romen, Macar, Bulgar iş konseylerinin yanı sıra, Fin ve İsveç yani Kuzey Avrupa ülkeleri ile de konseyler oluşturulmuştur. Takip eden yılda, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri ile ilişkilerin belli zemine oturtulması çalışmalarına devam edilmiştir.
1992'de Gürcü iş konseyini takiben, Belarus ve Moldova iş konseyleri kurulmuş, bir yandan da Çin, Mısır ve Cezayir ile iş konseyleri oluşturulmuştur. 1993'de, Orta Asya ülkeleri ile yakın işbirliği girişimleri devam etmiştir. Tacikistan, Özbekistan ile birer iş konseyi kurulmuş, Litvanya da bu işbirliği girişimlerine dahil edilmiştir. Tayvan ve Hollanda ile iş konseyleri aynı yıl içerisinde kurulmuştur.İrlanda ve Ürdün iş konseyleri 1994'te, Bosna-Hersek, Endonezya, Hırvat, Makedon, Malezya, Slovak ve Sloven iş konseyleri ise 1995'te, Alman, Avusturya, Hindistan iş konseyleri 1996'da kurulmuştur. Güney Afrika, Letonya ile 1997'de, Estonya ve Kanada ile 1998'de, Danimarka ile 1999'da iş konseyleri kurulmuştur. Öte yandan, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, İsviçre ve Suriye ile 2000'de; Iran, Moğolistan ile 2001'de; Lübnan ve Yugoslavya ile iş konseyleri 2002'de kurulmuştur. Son olarak, 2002 yılı başında, 11 Eylül olayları ve ABD'nin Afganistan operasyonu ile paralel olarak Afganistan'ın yeniden imarı sürecinde yer alabilmek amacıyla, Türk-Afgan iş konseyi kurulmuştur. Türk-Afgan iş konseyi çerçevesinde, özellikle uluslararası yardım ve finans kuruluşlarının sağladığı olanaklar takip edilmekte ve Türk girişimcilerinin bu imkanlardan daha fazla yararlanması teşvik edilmektedir.
İki taraflı iş konseyleri aracılığıyla faaliyet gösteren DElK bünyesinde, halen, 2003 yılı itibariyle 66 iş konseyinin Türk tarafı mevcuttur. Bu iş konseylerinin, ekonomik işbirliğinin araçlarının hayata geçirilmesinde katkıları olduğunu söylemek mümkündür. DElK'in öncelikli hedefi, kısaca Türkiye'nin dış ekonomik ilişkilerini iş konseyleri aracılığıyla iyileştirme ve geliştirme çabasına hizmet etmektir. Bunu yaparken, iş konseyleri yukarıda bahsi geçen ekonomik işbirliği araçlarının başarı ile hayata geçirilmesi için çalışmaktadır, iş konseylerinin birinci hedefi; Türkiye'nin dünya ekonomisine entegrasyonunu desteklemek, ikili ticaret ve endüstriyel işbirliği için şartları iyileştirmek ve üçüncü ülkeler ile çok taraflı işbirliği fırsatlarını ortaya çıkarmaktır, ikinci hedefi; ikili/çok taraflı işbirliği şekilleri ve söz konusu ülke ile Türkiye'nin ilişkilerini güçlendirmek için politika tavsiyeleri ve yeni yönelimler konusunda bir müzakere platformu yaratmaktır. Üçüncü hedefi ise; ticaret, yatırım, endüstriyel ve teknolojik işbirliği olanakları ile ilgili bilgiyi toplamak, değerlendirmek, analiz etmek ve geliştirmek üzere ortak çabalan koordine etmektir.
İşbirliğinin önemli araçlarından biri olan bilg akışının sağlanması konusunda iş konseyleri; (1) iki tarafa ait işbirliği alanlarının tanıtılmasına çalışır, (2) eğer işbirliğini sekteye uğratan bir takım sorunlar söz konusu ise, bunların ilgili mercilere bildirilmesi, kimi zaman da aracılık görevinin üstlenilmesi, gelişmelerin sürekli olarak izlenmesi için uygun bir platform sağlamaya çalışır, (3) yine bilgi akışının sağlanması sayesinde işbirliğinin başka boyutlara taşınması (çok taraflı işbirliği anlamında) amacıyla yeni olasılıkların tartışılması ve keşfedilmesi için uygun platform sağlar.
Üye şirketlere sürekli olarak ticaret ve sınai işbirliği alanlarında bilgi sağlandığı gibi, karşı tarafa da işbirliği imkanları konusunda yeni bilgilerin aktarılması için çalışılmaktadır. Bunun gerekli mercilere ulaştırılmasını kolaylaştırmak amacıyla, iş konseyleri toplantılarına devlet düzeyinden yetkililerin yanısıra, iş dünyasından bu ülkeler ile iş yapmakta olan ve/veya iş yapmayı planlayan şirket temsilcileri katılmaktadır, iş dünyasında kişisel temasların ve tanıtımın rolü ve önemi nedeniyle, konsey faaliyetlerinin önemli bir bölümünü ortak toplantılar ve heyet değişimleri oluşturmaktadır. Ortak toplantılar genel olarak yılda en az bir kez, değişimli olarak Türkiye'de ve karşı ülkede yapılmaktadır, îş konseyi ortak toplantıları çoğunlukla genel oturum ve ikili görüşmeler bölümlerinden oluşmaktadır. Katılımcı işadamlarını bilgilendirmeye yönelik olarak düzenlenen genel oturumda, ülke ekonomilerinin güncel durumu, iş ortamı, ikili ekonomik ve ticari ilişkiler ile işbirliği açısından potansiyel arzeden sektörler hakkında sunuşlar yapılmaktadır. Sözkonusu sunuşlar iş adamlarının yanısıra, bakan ve üst düzey bürokratlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Toplantıların ikili görüşmeler bölümünde ise, firma temsilcileri karşı ülkeden muhatapları ile biraraya gelme imkanına sahip olmaktadır, îş konseyi ortak toplantıları çerçevesinde, işbirliği olanaklarının detaylı olarak değerlendirilmesi amacıyla sektörel çalışma grubu toplantıları da düzenlenebilmektedir. Sektörel ve bölgesel toplantılar aracılığıyla, yine, iş çevrelerine potansiyel işbirliği imkanları konusunda bilgi verilebilmektedir. Türk-Japon îş Konseyi tarafından Tokyo ve Osaka'da Aralık 2002'de gerçekleştirilen bilişim teknolojilerinde işbirliği konulu seminerler, bu tür faaliyetlere örnektir.
Karşılıklı bilgi akışı bu şekilde sağlandığı gibi, ayrıca, sorunların önemli bir kısmının masaya yatırılması ve kurulan ilişkilerin ileride daha farklı boyutlara taşınmasına da zemin hazırlanmaktadır. Bu çerçevede, birebir sorun yaşayan firmalar, hem kendi sorunlarını dile getirmek için zemin bulmakta, hem de sorunların aracı platforma bildirilmesi suretiyle doğrudan muhataplarını bulması sağlanmaktır.işbirliğinin önemli araçlarından birinin temsil olduğu prensibinden yola çıkarak, iş konseylerin yapısına, diğer bir deyişle ilgili tarafların eşit ve yeterli derecede temsil edilmesine önem verilmektedir. Böyle bir temsili yapıya sahip platform sayesinde, kimi zaman karşı ülkedeki mercilerle temasa geçilmesi suretiyle, kimi zaman da baskı grubu gibi etki yaratarak, diğer ülke ile işbirliğini sekteye uğratan sorunların çözülmesinin yolunu açmaktadır. Örneğin, Amerikan U.S Eximbank Türkiye notunu bir dönem düşük tuttuğunda, bu değerlendirmeyi yapan kuruluşa ziyaret düzenlenmiş ve yapılan açıklamalar sonucuda U.S Eximbank'ın yeni bir değerlendirme yapması sağlanarak, olumlu sonuç alınmıştır. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Aynı şekilde, Türkiye de, konsey toplantılarında karşı tarafça dile getirilen engellerin üzerine gitmek ve bunları düzeltmek için fırsat bulmaktadır.
İş konseylerinin bu bağlamda önemli bir görevi de, kimi ülkelerde ekonomik işbirliğini etkileyebilecek önemde olan gelişmelere karşılık, gerekli hallerde lobi çalışmalarına katkıda bulunmaktır. Böylece, sadece ekonomik işbirliğinin zedelenmesi önlenmiş olmamakta, aynı zamanda ülkelerarası politik işbirliğinin sekteye uğraması da önlenebilmektedir. Bu konuda verilebilecek güzel bir örnek, Fransa ve ABD'deki sözde Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili olarak hazırlanmış olan karar tasarılarına karşı iş konseylerinin yürüttükleri çalışmalardır. Ayrıca, Rusya Federasyonu'nda, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması imzası sürecinde iş konseyi tarafından Duma nezdinde yürütülen etkin çalışmalar da bir başka örneği oluşturmaktadır.
Bu sorunların aşılmasında önemli bir nokta, işbirliği aracı olarak konseylerin yatay ve dikey etkileşime uygun yapıları olmasıdır. Bu bağlamda DElK, yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli kuruluşlarla yakın ilişki içerisindedir. Yurtiçinde, DElK'in işbirliği içerisinde olduğu kurumlar şöyledir: DElK'in kurucuları, Sanayi ve Ticaret Odaları, Dış Ticaret ve Hazine Müsteşarlıkları, Dışişleri Bakanlığı ve Büyükelçilikler, Devlet Planlama Teşkilatı, Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlar, Meslek ve iş Dünyası Kuruluşları, Araştırma Kurumları ve Üniversitelerdir. Yurtdışında ise, iş konseylerinin işbirliği içerisinde olduğu merciler, iş konseyi karşı kanat muhatapları, uluslararası kuruluşlar, bölgesel-sektörel kuruluşlar, üniversiteler ve araştırma kuruluşlarıdır.
Temsil prensibinin bir uzantısı olan yatay ve dikey etkileşim çerçevesinde, sorunların dile getirildiği platform olan iş konseyleri vasıtasıyla hem sorunların tartışılmasına zemin hazırlanır, hem de bu konuların ilgili devletlere ulaştırılması sağlanır.İş konseyleri bu platformu hayata geçirmek ve gerekli diyalogu sağlamak için çeşitli yöntemler kullanır. Seminerler, kongreler, basın toplantıları, bilgilendirme toplantıları, ikili görüşmeler, ortak toplantılar ve ilgili Bakanlıklara ve diğer devlet kuruluşlarına ziyaretler bu yöntemler arasındadır. Özellikle, hükümetlerarası karma ekonomik komisyon toplantılarında temsil edilen iş konseyleri, özel sektör ve devlet arasında bir köprü görevi üslenmektedir. DElK aracılığıyla özel sektörün görüş ve önerileri ilgili resmi kurumlara aktarıldığı gibi, bu kurumlar tarafından saptanan yeni politika ve stratejilerden ve özel sektörün zamanında haberdar olması sağlanmaktadır.
İş konseylerinin bir başka görevi, konsey kurulan ülkelerle ve üçüncü ülkelerde çok taraflı işbirliği olanaklarını belirlemektir. Bu amaçla DElK, sözkonusu iş dünyasını temsil niteliğini taşıyan kuruluşlar ile işbirliği yapmaktadır. Bu işbirliği sırasında, konsey bünyesinde düzenlenen toplantılarda çok taraflı işbirliği olanakları değerlendirilmektedir. Bugüne kadar, bu şekilde yapılan değerlendirmeler sonucu önemli çok taraflı işbirliği platformları oluşturulmuştur. Bu platformlara örnek vermek gerekirse, Karadeniz Ekonomik işbirliği iş Konseyi ile bölgede ikili ve çok taraflı yatırım projelerinin geliştirilmesi için halen çalışılmaktadır. DElK'in girişimi ile Türkiye, Yunanistan ve İskandinav ülkeleri arasında diyalog başlatılması amacıyla oluşturulan Kuzey-Güney Avrupa Ekonomik Forumu çerçevesinde üç toplantı gerçekleştirilmiştir.
Başkanlığını Finlandiya eski Cumhurbaşkanı M. Ahtisaari'nin yaptığı forumun, 2003 yılından itibaren yeni ülkelerin katılımı ile genişlemesi söz konusudur. 1998 yılından bu yana her yıl İstanbul'da DElK ve Cambridge Energy Research Associates (CERA) tarafından "Üç Denizin Hikayesi" isimli uluslararası enerji konferansı düzenlenmektedir. Konferansın amacı Karadeniz, Hazar Denizi ve Akdeniz havzalarında petrol, doğalgaz ve elektrik enerjisi alanındaki gelişmeleri ve işbirliği olanaklarını yatırımcılara tanıtmak ve Türkiye'nin bu alandaki yerini ve rolünü pekiştirmektir.
İş konseyleri çerçevesinde sonuçlandırılmış olan platform örneklerine bir gözatılacak olursa, 1989 yılında oluşturulan ve 1998 yılında sona eren, Türkiye-Fransa işbirliği ve Yatırım Örgütü (OCIFT) programı çerçevesinde, Türk ve Fransız şirketleri arasında ortak yatırımların geliştirilmesi, teknoloji ve know-how transferi, finansman alanında işbirliği hedefleri başarıyla hayata geçirilmiştir. 1992 yılında Japon hükümeti ve UNIDO işbirliği ile uygulanmaya başlayan ve proje bazında ortak yatırım yapılabilecek firmaların belirlenmesini amaçlayan Japonya ile Sanayi işbirliği Programı 1995 yılına kadar devam etmiştir. Haziran 1999'da İstanbul'da düzenlenen Expotecnia Fuarı ve Yatırım Forumu'nun hazırlıkları ispanya Dış Ticaret Enstitüsü ve DElK işbirliği ile yürütülmüştür. 300 İspanyol firmasının yer aldığı etkinliklere 20.000'nin üzerinde Türk temsilcisi katılmış, forumda proje bazında 700'ün üzerinde ikili görüşme gerçekleştirilmiş, ayrıca Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Romanya, Irak ve Türkiye'den 20 ilden katılımcılarla işbirliği olanakları değerlendirilmiştir.
Sovyetler Birliği'nin dağılması ile Doğu Avrupa, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya'da oluşan yeni siyasi coğrafyada DElK bünyesindeki ilgili iş konseyleri, Türkiye için olduğu kadar bölge ülkelerine de yeni imkanların kapısını açacak üçlü işbirliği modellerinin geliştirilmesine öncü olmuştur. Amerikalı ve Japon muhatapları ile bölge ülkelerine yapılan ziyaretler sırasında, üst düzey temaslar gerçekleştirilerek bilgi alışverişinde bulunulması sağlanmış, ortak yatırım olanakları değerlendirilmiştir. Söz konusu ziyaretlerde, Amerikan ve Japon firmalarının sahip olduğu teknoloji, know-how ve finansman imkanları ile Türk şirketlerinin organizasyon ve proje yönetim yetenekleri ve bu pazarlardaki deneyimlerinin birleştirilmesi yoluyla yeni yatırımların bölgeye çekilmesi amaçlanmıştır.iş konseylerinin bir diğer faaliyeti de karşı ülkelerdeki ekonomik gelişmeler, ticari ve sınai işbirliği olanakları konusunda araştırma yapmak, yurtiçinde ve yurtdışındaki hükümet kuruluşları, temsilcilikler, akademik kuruluşlar, uluslararası organizasyonlar ve araştırma kuruluşları ile işbirliği sonucunda sağlanan bilgileri üyelere iletmektir. Türkiye ekonomisi, sosyo-ekonomik göstergeler, iş ve yatırım ortamı, başlıca sektörler itibariyle işbirliği olanakları konularında İngilizce ve diğer dillerde yayınlar hazırlanmaktadır. Üyelere, Türk ve yabancı iş çevrelerine ve ilgili kuruluşlara bilgi sağlamak amacıyla DEÎK tarafından hazırlanan raporların yanısıra, DElK'e iletilen işbirliği talepleri, ihale duyuruları v.s web sitesinde yayınlanmaktadır.
Türkiye'nin ekonomik ve ticari ortakları ile yaptığı ve yapacağı ekonomik işbirliğinde önemli bir yere sahip olan iş konseylerini bünyesinde barındıran DElK, dış ekonomik ilişkilerde yaygınlaşma ve derinleşmeyi sağlamayı ve üye tabanını genişleterek Türkiye çapında daha fazla firmaya hizmet verebilmeyi amaçlamaktadır. Bu hedefe yönelik olarak, İtalyan Mondimpresa kuruluşu işbirliği ile oluşturulacak bir ağ üzerinden Güneydoğu Avrupa, Akdeniz havzası ve Orta Doğu'da bulunan 22 ülkenin firmalarının tanıtımına ve orta ölçekli firmalar arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesine yönelik bir proje üzerinde çalışılmaktadır. Ayrıca DEÎK-TOBB-ABD Ticaret Odası işbirliği ile oluşturulacak bir ağ üzerinden Türk ve Amerikalı küçük ve orta ölçekli firmalar arasında ticaretin geliştirilmesine yönelik projenin önümüzdeki yıl içerisinde uygulamaya geçmesi planlanmaktadır.