Türkiye, 17 Şubat Devrimini destekleyenlerin başında gelen bir ülke olarak devrimin kazanımlarının korunması ve ülkede istikrarlı, barış ve refah içinde bir gelecek inşa edilmesi için kardeş Libya halkına her türlü desteği vermiş, bu süreçte, geçiş döneminde iktidara gelen Hükümetler ve idarede rol alan kurumlar arasında ayrım gözetmemiştir.

Libya’da akan kardeş kanının durması, barışçıl diyalog ortamının sağlanması ve her kesimin bilfiil yer aldığı bir sürece girilmesi hedefi doğrultusunda bugüne kadar yaptığımız açıklamalar ve ortaya koyduğumuz, daima halkın iradesini gözeten tutum kamuoyunca bilinmektedir.

Nitekim ülkemiz, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin birkaç gün önce (27 Ağustos 2014) kabul ettiği 2174 sayılı karardaki Temsilciler Meclisi ve Anayasa Yazım Komitesi’nin çalışmalarını kapsayıcı şekilde sürdürmesi ve tüm tarafların yapıcı bir siyasi diyaloğa girmesi çağrısını da desteklemektedir.

Hal böyle iken, devrim sonrası Libya’yı ilk ziyaret edenlerin başında gelen ve Libya halkına sonsuz desteği kuşku götürmeyen Sayın Cumhurbaşkanımızın samimiyetinden ve kardeş Libya halkına yönelik duygularından şüphe edilmesi ve sözlerinin çarpıtılıp sorgulanmaya yeltenilmesi en hafif tabiriyle haksızlıktır ve kabul edilemez.

Türkiye kardeş Libya halkının içinde bulunduğu sancılı süreci bir an evvel aşması, Meclisinin başkentinde güven içinde faaliyetlerini yürütebileceği bir barış, istikrar ve huzur ortamına kavuşması doğrultusunda her türlü desteği vermeye devam edecektir.