Dışişleri Bakanı Sn. Ahmet Davutoğlu'nun İngiliz The Guardian Gazetesinde Yayımlanan Makalesinin Gayriresmi Tercümesi, 16 Haziran 2013 Dışişleri Bakanı Sn. Ahmet Davutoğlu'nun Liberation Gazetesinde Yayımlanan Mülakatı, 9 Temmuz 2012 Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Die Presse Gazetesinde (Avusturya) Yayımlanan Makalesi, 22 Mart 2012 Dışişleri Bakanı Sn. Ahmet Davutoğlu’nun Nihom Keizai Shimbun (Japonya) Gazetesinde Yayımlanan Mülakatı, 8 Ocak 2012 Sn. Bakanımızın Le Monde Gazetesinde (Fransa) 21 Aralık 2011 Tarihinde Yayımlanan Mülakatı Sn. Bakanımızın Libération Gazetesinde (Fransa) 21 Aralık 2011 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sn. Bakanımızın Der Spiegel Dergisinde (Almanya) Yayımlanan Mülakatı, 12 Aralık 2011 Sayın Bakanımızın Süddeutsche Zeitung Gazetesinde (Almanya) 08.12.2011 tarihinde yayımlanan makalesi Sayın Bakanımızın Le Matin Gazetesinde (Fas) 14.11.2011 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımız ile İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini'nin La Repubblica Gazetesinde (İtalya) 09.11.2010 Tarihinde Yayımlanan Ortak Makaleleri Sayın Bakanımızın Egemen Kazakistan Gazetesinde (Kazakistan) 16.02.2010 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Oslobodjenje Gazetesinde (Bosna-Hersek) 14.12.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Vjesnik Gazetesinde (Hırvatistan) 12.12.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımız ile İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini'nin Corriere della Sera Gazetesinde (İtalya) 18.11.2009 Tarihinde Yayımlanan Ortak Makaleleri Sayın Bakanımızın 55, Albania, Shqip ve Gazeta Shqiptare Gazetelerinde (Arnavutluk) 18.10.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Dnevni Avaz Gazetesinde (Bosna-Hersek) 17.10.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Al-Dustour Gazetesinde (Ürdün) 10.09.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Rezonansi Gazetesinde (Gürcistan) 7.09.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Pobjeda Gazetesinde (Karadağ) 24.07.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Politika Gazetesinde (Sırbistan) 23.07.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Adevarul Gazetesinde (Romanya) 03.07.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi
Sayın Bakanımızın Vjesnik Gazetesinde (Hırvatistan) 12.12.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi



AVRUPA BİRLİĞİ YOLUNDA İLERLEYEN İKİ MÜTTEFİK :  

TÜRKİYE VE HIRVATİSTAN

 

 

Türkiye ile Hırvatistan arasındaki ilişkilerin tarihi çok eski dönemlere uzanmaktadır. Türklerle Hırvatların tarihteki ilk karşılaşmaları sanılanın aksine çok daha öncelere, 7. yüzyılın başlarına rastlar. Zira, Avar Türkleri ile Hırvatların 7. yüzyılda Alp Dağları’nın doğusunda karşı karşıya geldiklerini biliyoruz. İki halk arasındaki karşılıklı kültürel etkileşim o dönemden itibaren başlamıştır. Bu nedenle bugün Hırvatça’da çok sayıda Türkçe kelime bulunması şaşırtıcı değildir. İki ulusun yüzyıllar boyunca yakın ilişkiler içerisinde oldukları ve birbirlerini tanıdıkları inkar edilemez bir gerçektir.

 

1891 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun Rijeka Konsolosu olarak atanan Nikolaki Nikolaides tarafından 1. Dünya Savaşı sonuna kadar Osmanlı Konsolosluğu binası olarak kullanılan binanın Rijeka halkı arasında halen “Turska Kuça” (Türkevi) olarak anılması ve bu bina hakkında Rijeka’daki Türk-Hırvat Dostluk Derneği’nin girişimiyle bir tanıtım kitabı hazırlanmış olması, ilişkilerimizin tarihini yansıtan güzel örneklerdir.

 

Keza, Ilok kentindeki hamam, Jakovo kentindeki türbe, Drnis kentindeki kule ve mezarlık gibi tarihi eserler, ortak tarihimizin izlerini taşımaktadır. Bu eserlerin restorasyonu, tarihin yaşatılması bakımından önem taşımaktadır.

 

Dubrovnik’teki Hırvatistan Devlet Arşivi’nde Osmanlı döneminden kalan pek çok elyazması eser bulunmaktadır. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün geçtiğimiz yıl Hırvatistan’a yaptığı ziyaret sırasında yenilenen, ülkelerimiz arasındaki “Arşivlerarası İşbirliği Protokolü”nün de yardımıyla Dubrovnik’teki eserlerin çağdaş bilim dünyasına kazandırılabilecek olması heyecan vericidir.

 

Avrupa’da komünizmin çöküşü, Soğuk Savaş’ın bitişi ve Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte, Türkiye-Hırvatistan ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmıştır. İki ülkenin, bugün pek çok konuda ortak çıkarlara ve benzer dünya görüşlerine sahip olmaları, Türkiye-Hırvatistan ilişkilerinde 10-15 yıl gibi kısa bir sürede ne kadar uzun bir mesafe katedildiğini açıkça göstermektedir.

 

İkili ilişkiler her alanda sorunsuz yürümenin ötesinde siyasi, askeri ve ekonomik alanda günden güne gelişmektedir. Öte yandan Türk ve Hırvat Hükümetleri birbirlerini diplomasi alanında da desteklemektedir.

İki ülkenin bölgesel ve uluslararası konulara yaklaşımları büyük ölçüde örtüşmektedir.

Gerçekten de bugün Türkiye ve Hırvatistan NATO üyelikleri çerçevesinde müttefik konumunda bulunmakta, Avrupa-Atlantik ortaklığını Avrupa kıtasında barış ve istikrarın temel taşı olarak görmektedirler.

Türkiye ile Hırvatistan’ın, 3 Ekim 2005 tarihinde, aynı gün, Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerine birlikte başlamış olmaları mutlu bir tesadüf teşkil etmiştir. Halen AB müzakerecisi konumunda sadece iki ülke bulunmaktadır, bu iki ülkenin Türkiye ve Hırvatistan olması, bize bu alanda da birlikte çalışma şansı vermiş ve ülkelerimizin işbirliğini pekiştirici etki yapmıştır.

Bunlara ilaveten, başta Bosna-Hersek olmak üzere Güneydoğu Avrupa bölgesindeki pek çok meselede Türkiye ve Hırvatistan’ın ortak anlayış içerisinde olduklarını ve birlikte hareket ettiklerini görmek memnuniyet vericidir. Güneydoğu Avrupa’daki stratejik konumu muvacehesinde Hırvatistan, ülkemiz bakımından önem arzeden bir ülkedir. Bölgedeki potansiyel bunalım noktalarının ortasındaki coğrafi konumu Hırvatistan’ı Güneydoğu Avrupa’nın en önemli aktörleri arasına yerleştirmiştir.

Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı sıfatıyla 1931’de toplanan Balkan Konferansı’na katılan Mustafa Kemal Atatürk, Balkan uluslarının, kültür ve medeniyet alanında işbirliğinin önemini vurgulamış, bazı acı hatıraları içerse de ortak tarihimizi bir başlangıç noktası kabul etmek gereğini vurgulamıştır.

 

Atatürk, bölgesel işbirliği ve dayanışmanın önemine dikkat çeken bu konuşmasıyla, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Balkanlar’a, Osmanlı devletinin toprak kayıplarının etkisi altında bakmadığını, Balkan ülkelerinin bağımsız kimliklerini geleceğe dönük bir yaklaşımla kabul etmekte olduğunu ortaya koymuştur.

 

1990’lı yıllarda komünist rejimlerin yıkılması ve ardından yaşanan bölgesel buhranlar sırasında Türkiye Balkanlar’a yeniden canlı bir ilgi beslemeye başlamıştır.

 

1990’lardan itibaren uluslararası politikada gözlemlediğimiz dramatik değişiklikler Avrupa düzeyinde ve küresel düzeyde güvenlik kavramına da yepyeni boyutlar getirmiştir.

 

Bu yeni koşullar bağlamında, günümüzde artık Güneydoğu Avrupa olarak adlandırılan bölgemizin güvenliği ile ilgili kaygıların bölgesel boyutları aşarak bütün dünyayı ilgilendirir nitelikte olması gerektiğini kabul etmek gerekmektedir. Bunun en önemli nedeni, uluslararası politikadaki önemli aktörlerin dünyanın belli başlı büyük devletlerinin Güneydoğu Avrupa’daki siyasi dinamiklerle ilgilenmeleri ve bu ilginin giderek artıyor olmasıdır.

 

Günümüzde Güneydoğu Avrupa’nın güvenliğini geniş Avrupa bağlamında ele alma mecburiyeti vardır. Bu durum, geniş Avrupa güvenlik sisteminin çekirdeğinde bulunan Hırvatistan’ın Avrupa-Atlantik sistemiyle entegrasyonunun taşıdığı önemi ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, Hırvatistan’ın NATO üyeliğini başından beri destekleyen Türkiye, geçtiğimiz Nisan ayında yapılan NATO Zirvesi’nde Hırvatistan’ın resmen NATO üyesi oluşunu büyük memnuniyetle karşılamıştır.

 

Güneydoğu Avrupa’da güvenlik ve istikrarın korunması, Türkiye’nin dış politika öncelikleri arasında yer almaktadır. Türkiye, uluslararası toplumun diğer üyeleri ile birlikte, Hırvatistan’ın, Güneydoğu Avrupa’da istikrara hizmet eden barışçı ve dengeli politikalarını takdirle izlemekte, böylesine güvenilir ve dost bir ülkeyle NATO bağlamında müttefik olmaktan kıvanç duymaktadır.

 

Son yıllarda iki ülke arasındaki üst düzey ziyaretlerin ivme kazandığını ve bunun ikili ilişkilere önemli katkılarda bulunduğunu memnuniyetle gözlemliyoruz. Geçen sene Sayın Cumhurbaşkanımızın Hırvatistan’a gerçekleştirdiği ziyaret ve Hırvat meslektaşım Sayın Gordan Jandrokovic’in ülkemizi ziyareti bu bağlamda büyük önemi haizdir. Ayrıca, bu sene Hırvatistan’dan ülkemize Başbakan düzeyinde gerçekleştirilen ziyaret de iki ülke arasındaki ilişkilere büyük katkı sağlamıştır.  

 

Türkiye ile Hırvatistan arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin de geliştiğini memnuniyetle gözlemliyoruz. Son beş yılda, ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi iki katına çıkmıştır. Halihazırdaki küresel ekonomik krizin sona ermesini müteakiben ülkelerimiz arasında ticaret hacminin ivme kazanacağına inanıyoruz. Türkiye ve Hırvatistan arasında ticari ve ekonomik alanda halen karşılıklı olarak kullanılmayı bekleyen büyük bir potansiyelin var olduğu gerçektir.  

 

Bir Türk firmasının yabancı ortağıyla birlikte 2004 yılında tamamladığı  Zagreb-Split otoyolunun, Zagreb’den Adriyatik sahillerine ulaşımı hızlandırmış ve kolaylaştırmış olması memnuniyet vericidir. Keza iki Türk firmasının, Akdeniz’in incisi Dubrovnik’te otelcilik alanında yatırım yapmış olmasının, diğer Türk firmalarını da turizm alanında Hırvatistan’da yatırım yapmaya teşvik etmesini umuyoruz. Son olarak, Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birinin, Şibenik’te marina projesine başlamış olması, bu alanda atılan önemli adımlardan birini teşkil etmiştir.  Aynı şekilde Hırvat firmalarını da Türk pazarında görmeyi arzu ediyoruz.

 

Bu bağlamda, iki ülke arasında 2003 yılında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması, ticari ilişkilerimizin geliştirilmesinde güçlü bir zemin teşkil etmektedir.  Düzenli olarak gerçekleştirilen Türkiye-Hırvatistan İş Konseyi toplantılarında iki ülke işadamları, ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesine yönelik olarak atılabilecek yeni adımları ve gerçekleştirilebilecek atılımları ele alma fırsatı bulmaktadırlar.

 

Ülkeler arasındaki insani bağların kültürel ve turistik etkileşimlerle kuvvetlendiği günümüz dünyasında, Türkiye ile Hırvatistan arasında da karşılıklı kültür ve turizm alışverişinin arttırılmasına çalışılmaktadır.  Bu bağlamda Zagreb Üniversitesi bünyesindeki Türkoloji Fakültesinin varlığı ve bu fakültedeki eğitimleri süresince Türkiye’ye gönülden bağlanan Hırvat gençleri yetişmesi, Türkiye adına büyük bir kazançtır.

 

Türkiye ve Hırvatistan’ın, aynı coğrafyayı paylaşmaları, geleceklerini Avrupa-Atlantik kurumlarında görmeleri, bölgesel ve uluslararası meselelerle ilgili olarak örtüşen vizyon ve çıkarlara sahip olmaları, iki ülke arasında gelişen ilişkilerin temelini oluşturmaktadır.

Yolları yaklaşık 14 yüzyıl önce kesişen halklarımızın, dört yıl önce de Avrupa Birliği üyeliğine yönelik yolculuklarının aynı gün başlaması, kader birlikteliğimizin sembolik bir göstergesini teşkil etmiştir.

Hırvatistan’da AB üyelik hedefi hususunda geniş tabanlı bir mutabakat bulunması ve kamuoyu desteğinin yüksekliği, bu hedefin Hırvatistan’da milli bir proje ve ülkenin birinci önceliği haline geldiğini ortaya koymaktadır.

 

Hırvatistan’ın AB üyeliği süreci Türkiye tarafından yakından takip edilmekte, Hırvatistan’ın kaydettiği ilerleme takdirle karşılanmaktadır.

 

AB üyeliği sürecinde karşılaşılan güçlüklerin giderilmesi yönünde attığı olumlu adımlar sayesinde Hırvatistan’ın, AB katılım müzakerelerini en kısa zamanda tamamlayacağını beklemek yanlış olmayacaktır. Çok haklı bir şekilde “güzel ülkemiz” olarak isimlendirilen milli marşı ile son derece mütenasip güzel ülke Hırvatistan, hiç şüphesiz en kısa sürede AB içinde Türkiye’ye dost ülkeler arasındaki yerini alacaktır.

 

Bir Hırvat atasözü “Bize karşı saygı, kendi elimizdedir” der. 20. Yüzyılın son on yılında, paylaşılan değerler zemininde yeni bir ortaklığın temelini atan Türkiye ve Hırvatistan’ın, bölgede ve dünyada saygınlık uyandıracaklarına ve bunu gelecek kuşaklara taşıyacaklarına içtenlikle inanıyorum.

Orijinal Kesit için tıklayınız