Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı ile Ortak Basın Toplantısı, 25 Ocak 2019, Lefkoşa

KKTC CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI- Değerli basın mensupları, bugün Sayın Çavuşoğlu’yla bir kez daha bir araya gelme fırsatımız oldu. Kendisi ve değerli heyet mensubu arkadaşlarına hoş geldiniz diyorum.

Önce baş başa, daha sonra da Meclis’teki parti liderlerimizle etraflı görüşmeler yaptık. Kuşkusuz görüşmemizin odak noktasını tahmin edeceğiniz gibi Kıbrıs konusu teşkil etmiştir. Elbette Adamızın çevresindeki doğalgaz kaynakları konusunu da değerlendirme fırsatımız oldu.

Birlikte vardığımız ortak tespitler var, bunun altını ben çizmek istiyorum. Bir kere hepimiz Kıbrıs’ta bir çözümü istiyoruz, bir çözümün gerekli olduğuna inanıyoruz ve bunun ancak müzakerelerle elde edilebileceğinin de bilincindeyiz, bunun Birleşmiş Milletler çerçevesinde yürütüleceğinin de bilincindeyiz. Ama bir şeyin de altını kalın çizgilerle çizmek istiyoruz, o da, iş ola müzakere döneminin artık kapandığının bilinmesini de istiyoruz. Ucu açık, sonuç odaklı olmayan bir müzakere süreci 50 yıldır denendi, artık bunun döneminin geçtiği kanaatindeyiz, zaten Genel Sekreter de bunu raporunda açıklıkla ifade etti bilindiği gibi, o süreçler artık eskiye ait, geçmişe ait süreçlerdir dedi. Dolayısıyla sonuç odaklı ve zaman tahditli olacak bir süreç eğer başlarsa, ancak o şekilde sonuç verebileceğine inanıyoruz. Herhangi bir çözümün adı ne olursa olsun özünün siyasi eşitlik olacağının da altını çizdik hep birlikte. Ve ne acıdır ki Rum tarafının bu konuda ve diğer başka konularda da geriye doğru adımlar atmakta olduğunun da tespitini yaptık ve bu geriye gidişlerin elbette çözüm için bize umut vermediğini de belirtmekte yarar var.

Değerli basın mensupları, artık geldiğimiz kavşakta bazı şeyleri açıklıkla ifade etmenin zamanı geldiği kanaatindeyim. O da şudur, Crans-Montana’da çok ciddi müzakereler yürütüldü ve orada o süreç bitmek üzereyken, çözümsüz olarak dağılmak üzereyken Sayın Anastasiadis’in Rum lider olarak Sayın Bakana, Sayın Çavuşoğlu’na bir yaklaşımı oldu, bu yansıdı çeşitli şekillerde, ama bu benim ağzımdan pek ifade edilmedi bugüne kadar. Ancak bunun ifade edilmesinin zamanı geldiği kanaatindeyim. Sayın Çavuşoğlu’na yetkiyi paylaşmakta Rum toplumunun hazır olmadığı ve artık iki devletli bir çözümün gündeme gelmesi gerektiğine dair birtakım sözler söyledi Sayın Anastasiadis. Daha sonra Kıbrıs’ta biliyorsunuz kendi ifadesiyle gevşek federasyon, loose federasyon şeklinde bir şeyler söyledi. Benimle 26 Ekim tarihinde yaptığı görüşmede desentralizasyondan bahsetti, yani yetkilerin iki kurucu tarafta daha çok toplanmasından, merkezden daha fazla yetkinin iki kurucu tarafa aktarılmasından söz etti. Tabii şunun altını da çizmekte yarar görüyorum: Hangi yetkileri aktaralım sorusunun cevabı alınamadı, altı boş kaldı bu önerilerin.

Ancak Sayın Lute’un çabalarının devam etmekte olduğu bu noktada ben şu çağrıyı yapmak ihtiyacındayım, ne istiyor Sayın Anastasiadis, Rum liderliği Rum toplumu adına neyi talep etmektedir, neyi görüşmek istemektedir, bunu açıklıkla ifade etmesi gerekir ki bu ortaya koyduğu seçenekleri açık kalplilikle oturalım konuşalım. Biz kendisine, hayır, biz bunları konuşmayız etmeyiz şeklinde yaklaşmadık. Anımsayacaksınız, desentralizasyon konusu ilk ortaya atıldığında da asıl bu konuyu talep edenin öteden beri Kıbrıs Türk tarafının olduğu, Rum tarafı hep merkezin yetkilerinin artırılması için çaba gösterdiği, şimdi gelinen noktada eğer kanatlar daha güçlü olsun deniyorsa biz buna kapımızı kapatmadık demiştik. Eğer gerçekten ne istediği konusunda bizimle bir gayriresmi de olsa bir görüşmeye hazırsa, bunları kendisiyle etraflı olarak konuşmaya ve karşılıklı kabul edilebilir, tüm tarafların kazançlı çıkabileceği bu adaya barış ve huzur getirecek bir uzlaşmayı görüşüp sağlamaya hazırız. Yeter ki ne istediğimizi bilelim. Sayın Lute’un çabalarının bunu sağlamasını umut ediyoruz, müzakere edebilmek için bir zemin var mı, sonuç alabilmek için bizi bir yere götürecek ortak bir anlayış var mı bunun çabası içerisindedir bildiğiniz gibi Sayın Lute. Muhtemelen Şubat ayı içerisinde gelme ihtimali var, onun tarihleri tam kesinleşmiş değil. Ancak şunun da altını çizeyim yeri gelmişken, biliyorsunuz Avrupa Parlamentosu seçimleri var Mayıs ayında, Güney Kıbrıs’ta da, Yunanistan’da da bu seçimler var, bir Brexit süreci var. Türkiye’de 31 Mart tarihinde yerel seçimler var, İngiltere’nin Brexit süreci var, Yunanistan’da Mayıs ayında Avrupa Parlamentosu seçimleriyle birlikte genel seçimler de mi birleşir, bu da söz konusu olabilir. Dolayısıyla ben geçen gün de ifade etmiştim, herhangi bir ciddi hareketlenme olabilecekse eğer, Haziran’dan önce bu görünmüyor.

Doğalgazla ilgili olarak da görüşlerimizi paylaştık Sayın Bakan ile ve parti liderleriyle. O konuda da hepimizin görüşü çok açık ve net. Doğalgaz Kıbrıs’ın etrafında, ama bütün Kıbrıslılara ait. Kıbrıs’ın her iki toplumunun da hakkı olan bir kaynak. Ya bunu bir gerginlik vesilesi olarak devam ettirirsiniz ki Rum tarafı bugün bunu yapıyor ne yazık ki, ya da bu konuda akıl yolunda buluşulur, işbirliği geliştirilir ve bundan herkes kazançlı çıkar. Akıl yolu bana bu doğalgazda iki tarafın da daha işin başından işbirliği yapmasını ve eğer ciddi bir kaynak varsa bunun Türkiye üstünden Avrupa’ya naklinin en akılcı, en ucuz, herkese en fazla kazanç getirecek yol olduğunu söylüyor. Biz bu akıl yolunun gerçekleşmesini temenni ediyoruz. Ama temenniyle de durmak mümkün değil, Kıbrıs Türk tarafı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte doğalgaz alanındaki haklarını sonuna kadar savunmaya ve fiilen o konuda gereğini yapmaya da devam edecektir. Bu anlamda gerek Türkiye kendi alanında, gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yetkilendirdiği alanlarda fiili sondaj çalışmaları dahil her türlü çalışmayı yapacaktır önümüzdeki dönemde.

Bunun yanında son olarak şunu da ifade edeyim, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin her alanda gelişip güçlenmesi her iki tarafın da arzusudur. Bu anlamda zaten yürütülmekte olan çalışmalar da var. Bundan sonraki süreçte de Kuzey Kıbrıs’ın ekonomisini çok daha iyi noktalara götürecek projelerin gelişmesini arzu ediyoruz ve bu yönde de işbirliğimiz devam edecektir.

Sayın Bakana bir kez daha bu ziyaretleri için, yaptığımız çalışmalar için teşekkür ediyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sayın Cumhurbaşkanım, ben de sizlere çok teşekkür ediyorum.

Bugün gerçekten Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunmaktan, bir kere daha burada bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Zatıâlinize ve Hükümetinize göstermiş olduğunuz ilgi için çok teşekkür ediyorum.

Değerli basın mensupları, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da vurguladığı gibi bugün baş başa ve Başbakan ve Dışişleri Bakanı dahil Meclis’te bulunan siyasi partilerin genel başkanlarıyla çok verimli toplantılar gerçekleştirdik. Bu toplantılarda öncelikle Türkiye ve KKTC olarak ikili işbirliğimizi, ekonomi ve eğitim başta olmak üzere her alanda işbirliğimizi nasıl geliştireceğiz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne daha fazla desteği nasıl verebiliriz, bunları konuştuk.

Diğer taraftan, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da yine vurguladığı gibi, Kıbrıs meselesini enine boyuna değerlendirdik. Son toplantımızdan bu yana gayriresmi bir şekilde sürdürdüğümüz temaslar hakkında Sayın Cumhurbaşkanına ve siyasi parti başkanlarına bilgi verdim ve bundan sonra nasıl bu süreci yürüteceğiz, birlikte nasıl çalışacağız; bunları ele aldık. Geçmişte bizim Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak, Kıbrıs Türk halkı olarak destek verdiğimiz süreçler neden başarısız oldu? Ve bundan sonra neyi müzakere edeceğiz, ne yapmamız lazım, bunları değerlendirdik, bana göre son derece faydalı toplantılar oldu. En son Crans-Montana’da federasyon için masaya oturduk. Ve 11 günlük süre içinde esneklik gösteren, yapıcı olan çözüm isteyen Kuzey Kıbrıs Türk halkıydı ve onun temsilcileriydi, Sayın Cumhurbaşkanı ve arkadaşlarımız ve aynı şekilde Türkiye’ydi. Fakat 11 günlük sürede bir şeyi gördük, Anastasiadis ve Rum tarafı daha önce Ada’da ve Mont Pelerin’de yaklaşım sağlanan konulardan bile geri adım attılar. Ve burada bir gerçeği gördük ki Rum Kesimi hiçbir şeyi Türk tarafıyla paylaşmaya hazır değil. Sayın Anastasiadis’le ikili görüşmelerimizde zaten bunu itiraf etti. Sonra New York’ta kendisiyle görüştüğümüzde başka seçenekler üzerinde de duruldu. Şimdi her gün farklı şeyler söyleyerek zaman kazanmaya çalışmak akılcı bir yaklaşım değil. Ne istiyoruz, neyi müzakere edeceğiz, niçin müzakere edeceğiz, parametreleri nedir? Ne kadar zaman içinde bunu müzakere edeceğiz? Olacaksa da, olmayacaksa da bunu göreceğiz, görmemiz lazım. Dolayısıyla biz yeni bir müzakereye başlamak için her şeyden önce neyi müzakere edeceğimiz konusunda hemfikir olmamız lazım. Bu konuda Yunanistan’ın da aynı düşündüğünü görüyorum, hatta Rum Kesimi de aynı düşünüyor, İngiltere’de, biz de böyle. Boşuna bir daha zaman kaybetmeyelim. Kıbrıs’ta halkları umutlandırıp bir daha hayal kırıklığı yaşatmayalım. Bizim derdimiz bu, biz hep çözüm istedik, istediğimiz şey zor bir şey de değil. Siyasi eşitliğe dayanan, iki kesimliliğe dayanan adil, kalıcı bir çözüm istedik. Ama bir taraf, ben çözüm istemiyorum, paylaşmak istemiyorum, birlikte yaşamak istemiyorum diyorsa, o zaman oturup düşünmemiz lazım, nedir bunun sebebi, ne yapmamız lazım?

İşte bugün bunu arkadaşlarımızla, Sayın Cumhurbaşkanıyla değerlendirdik. Ve bundan sonraki süreçte bu tutumuzu, bu düşüncelerimizi bugüne kadar olduğu gibi Birleşmiş Milletler dahil herkesle paylaşmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar yaptığımız gayriresmi görüşmelerde ve temaslarda bu düşüncelerimizi paylaştık. Biz hiçbir seçeneği dışlamıyoruz veya herhangi birisini de empoze etmiyoruz. Ama kimse de diğer seçenekleri de dışlamasın ve tüm seçenekleri ortaya koyalım, değerlendirelim ve bir umut ışığı varsa, anlaşabiliyorsak müzakereye başlayalım. Laf olsun diye müzakereye başlamanın bir anlamı yoktur.

Bugün tabii Kıbrıs etrafında hidrokarbon kaynaklarını da değerlendirdik. Bu konuda da Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk halkının istediği son derece basit. Burada herkesin kabul ettiği bir şey var, Kıbrıs Türk halkının da bu rezervler üzerinde hakkı var. O zaman bu kabul ediliyorsa, bu hak garanti altına alınması lazım. Tek taraflı sondaj ya da sismik araştırmalar yerine, ortak bir çözüm bularak bu zenginlikler varsa ortaya çıkarılması lazım ve hakça paylaşılması lazım.

Efendim, Türk tarafını tanıma anlamına gelir. Hayır, öyle bir şey yok. Bugün Tayvan olsun, başka modeller var. Herkes ticari işbirliği yapıyor, alıyor, satıyor anlaşmalar yapıyor, ama bu devlet olarak tanıdığı anlamına da gelmez. Ama bu kadar uzağa gitmeye gerek yok. Şurada eğer iki tarafın da hakkı var diyorsak başka formüller bulunabilir. Avrupa Birliği’nden de bizim bugüne kadar istediğimiz buydu, siz bir formül bulun. Şirketler üzerinden olabilir, başka bir yöntemle olabilir. Efendim, ben kaynaklar ortaya çıktıktan sonra, sattıktan sonra bunu paylaşırım. O zaman paylaşacaksan, şimdi niye garanti altına almıyorsun? Şimdi yapamam. Şimdi yapamıyorsan o zaman nasıl yapacaksın? Bunların hepsi işte samimiyetsiz yaklaşımların sonucudur. O zaman biz de diyoruz ki, siz tek taraflı yapmaya devam ederseniz, biz de Kuzey Kıbrıs Türk halkının hakkını koruruz ve Türkiye Cumhuriyeti’nin münhasır ekonomik bölgelerinde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na verdiği ruhsatlar çerçevesinde artık sadece sismik araştırma değil sondajı da yapacağız. İki tane platformumuz var. Bir tanesi geldi, şimdi Alanya 1 bölgesinde, hemen Kıbrıs’ın kuzeyinde. İkinci platformumuz da Şubat’ta geliyor ve bunları güneye kaydıracağız ve bu alanlarda artık biz de sondaja başlayacağız. Eğer Rum tarafının arzusu buysa, biz de gereğini yapacağız ve yapıyoruz.

Ben bugün verimli toplantılar için, görüşmeler için Sayın Cumhurbaşkanına ve tüm arkadaşlarımıza bir kere daha teşekkür ediyorum. Sizlere de ayrıca ilginiz için çok teşekkür ediyorum.

Evet buyurun.

SORU- (İngilizce konuşma)

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.

Biraz önce söylediğim gibi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ruhsat verdiği alanlar var, bu alanlarda sondajlar yapacağız. Ayrıca, Türkiye’nin kayda geçirdiği münhasır ekonomik bölgeler var ve bu münhasır ekonomik bölgeler de bellidir ve bu bölgelerde de yine şu anda sismik araştırmalarımızı sürdürüyoruz ve bazı noktalar üzerinde özellikle yoğunlaştılar. Ve bu noktalar tam olarak bu sismik araştırmalar sonucunda belli olduktan sonra o noktalarda sondajlarımıza başlayacağız.

Çok teşekkür ediyorum.

SORU- Sayın Başkan, Lute’un temaslarından bir sonuç çıkmaması halinde ya da Lute’un temaslarından bir sonuç çıkıp Crans-Montana tarzı bir zirvede yine bir sonuç alınamaması halinde bizi nasıl bir gelecek bekler?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kendinizi tanıtmadınız?

SORU- Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’ndan Levent Kutay efendim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ederim.

KKTC CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI- Bana mı sordunuz?

SORU- Evet Sayın Başkanım.

KKTC CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI- Vallahi bu konularda iki şeyi hep paralel yapmamız gerektiğini ben yıllardır söylüyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ekonomisi ve demokrasisiyle, altyapısıyla, her şeyiyle geliştirmek, o yönde mücadele etmek, uğraş vermek, dış ilişkilerini geliştirmek hiç ertelenemez bir görevdir diye ben bunu yıllardır parti liderliğim döneminden söylemekteyim. Öte yandan da çözüm bekleyen bir sorunumuz var, bu da bir vakıa, Kıbrıs sorunu. Daha önce Eide’ydi gelen, ondan önce başkasıydı, şimdi gerçi geçici bir danışman olarak görevi farklıdır Sayın Lute’un. Devam eder mi, etmez mi, nasıl gelişecek? Onu hep birlikte göreceğiz. Ancak bir yandan bu söylediğim şekilde çalışmalarımızı yürüteceğiz, daha iyiye, daha güzele gitmeye çalışacağız öte yandan da Kıbrıs sorununu çözmek için elimizden geleni yapacağız. Haklarımızı koruyarak iki tarafın da mutlu olabileceği, tüm tarafların kazançlı çıkabileceği bir çözüm yaratabilirsek bu herkes için iyi olur. Adamız için de iyi olur, Türk-Yunan ilişkileri için de iyi olur, Türk-Avrupa Birliği ilişkileri için de iyi olur, Türk-Yunan ilişkileri için de ve bölgenin istikrarı için de iyi olur. O nedenle, ben hep çözümü destekleyen, isteyen bir lider oldum, bunun için de uğraşmaya devam ettim, uğraşmaya da devam edeceğim biraz önce anlattığım çerçevede. Ama bu tek taraflı, bizim elimizde olan bir şey değil. Dolayısıyla eğer Lute olur veya bir başkası olur, gelir çaba harcar, ama sonuç olmaz, o zaman hayat devam eder. Biz her şeyimizi bir çözüme endekslemiş konumda olamayız, böyle bir lüksümüz yok. Ama çözüm için uğraşmaya çalışmamız lazım, çünkü doğrusu budur. Herkes için iyi olacak olan budur. Ama bizim dışımızdaki nedenlerle olamıyorsa ki bugüne kadar da böyle oldu Levent Bey, 2004’te çözümü isteyen biz olduk, yüzde 65 oranında evet diyen biz olduk. Crans-Montana’da çözümü zorlayan taraf yine biz olduk, ama olmadı. Olmadı, hayat da durmadı, yine öyle olacak.

SORU- Sayın Bakanım, aynı soruyu size yöneltmek isterim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Zamanımız kalmadı. Sayın Cumhurbaşkanı cevapladı zaten.

KKTC CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI- Bitti mi sorular? Peki, çok teşekkür ediyoruz arkadaşlar.