KKTC CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI- Değerli basın mensupları, bugün Sayın
Çavuşoğlu’yla bir kez daha bir araya gelme fırsatımız oldu. Kendisi ve
değerli heyet mensubu arkadaşlarına hoş geldiniz diyorum.
Önce baş başa, daha sonra da Meclis’teki parti liderlerimizle etraflı
görüşmeler yaptık. Kuşkusuz görüşmemizin odak noktasını tahmin edeceğiniz
gibi Kıbrıs konusu teşkil etmiştir. Elbette Adamızın çevresindeki doğalgaz
kaynakları konusunu da değerlendirme fırsatımız oldu.
Birlikte vardığımız ortak tespitler var, bunun altını ben çizmek istiyorum.
Bir kere hepimiz Kıbrıs’ta bir çözümü istiyoruz, bir çözümün gerekli
olduğuna inanıyoruz ve bunun ancak müzakerelerle elde edilebileceğinin de
bilincindeyiz, bunun Birleşmiş Milletler çerçevesinde yürütüleceğinin de
bilincindeyiz. Ama bir şeyin de altını kalın çizgilerle çizmek istiyoruz, o
da, iş ola müzakere döneminin artık kapandığının bilinmesini de istiyoruz.
Ucu açık, sonuç odaklı olmayan bir müzakere süreci 50 yıldır denendi, artık
bunun döneminin geçtiği kanaatindeyiz, zaten Genel Sekreter de bunu
raporunda açıklıkla ifade etti bilindiği gibi, o süreçler artık eskiye ait,
geçmişe ait süreçlerdir dedi. Dolayısıyla sonuç odaklı ve zaman tahditli
olacak bir süreç eğer başlarsa, ancak o şekilde sonuç verebileceğine
inanıyoruz. Herhangi bir çözümün adı ne olursa olsun özünün siyasi eşitlik
olacağının da altını çizdik hep birlikte. Ve ne acıdır ki Rum tarafının bu
konuda ve diğer başka konularda da geriye doğru adımlar atmakta olduğunun
da tespitini yaptık ve bu geriye gidişlerin elbette çözüm için bize umut
vermediğini de belirtmekte yarar var.
Değerli basın mensupları, artık geldiğimiz kavşakta bazı şeyleri açıklıkla
ifade etmenin zamanı geldiği kanaatindeyim. O da şudur, Crans-Montana’da
çok ciddi müzakereler yürütüldü ve orada o süreç bitmek üzereyken, çözümsüz
olarak dağılmak üzereyken Sayın Anastasiadis’in Rum lider olarak Sayın
Bakana, Sayın Çavuşoğlu’na bir yaklaşımı oldu, bu yansıdı çeşitli
şekillerde, ama bu benim ağzımdan pek ifade edilmedi bugüne kadar. Ancak
bunun ifade edilmesinin zamanı geldiği kanaatindeyim. Sayın Çavuşoğlu’na
yetkiyi paylaşmakta Rum toplumunun hazır olmadığı ve artık iki devletli bir
çözümün gündeme gelmesi gerektiğine dair birtakım sözler söyledi Sayın
Anastasiadis. Daha sonra Kıbrıs’ta biliyorsunuz kendi ifadesiyle gevşek
federasyon, loose federasyon şeklinde bir şeyler söyledi. Benimle 26 Ekim
tarihinde yaptığı görüşmede desentralizasyondan bahsetti, yani yetkilerin
iki kurucu tarafta daha çok toplanmasından, merkezden daha fazla yetkinin
iki kurucu tarafa aktarılmasından söz etti. Tabii şunun altını da çizmekte
yarar görüyorum: Hangi yetkileri aktaralım sorusunun cevabı alınamadı, altı
boş kaldı bu önerilerin.
Ancak Sayın Lute’un çabalarının devam etmekte olduğu bu noktada ben şu
çağrıyı yapmak ihtiyacındayım, ne istiyor Sayın Anastasiadis, Rum liderliği
Rum toplumu adına neyi talep etmektedir, neyi görüşmek istemektedir, bunu
açıklıkla ifade etmesi gerekir ki bu ortaya koyduğu seçenekleri açık
kalplilikle oturalım konuşalım. Biz kendisine, hayır, biz bunları
konuşmayız etmeyiz şeklinde yaklaşmadık. Anımsayacaksınız, desentralizasyon
konusu ilk ortaya atıldığında da asıl bu konuyu talep edenin öteden beri
Kıbrıs Türk tarafının olduğu, Rum tarafı hep merkezin yetkilerinin
artırılması için çaba gösterdiği, şimdi gelinen noktada eğer kanatlar daha
güçlü olsun deniyorsa biz buna kapımızı kapatmadık demiştik. Eğer gerçekten
ne istediği konusunda bizimle bir gayriresmi de olsa bir görüşmeye hazırsa,
bunları kendisiyle etraflı olarak konuşmaya ve karşılıklı kabul edilebilir,
tüm tarafların kazançlı çıkabileceği bu adaya barış ve huzur getirecek bir
uzlaşmayı görüşüp sağlamaya hazırız. Yeter ki ne istediğimizi bilelim.
Sayın Lute’un çabalarının bunu sağlamasını umut ediyoruz, müzakere
edebilmek için bir zemin var mı, sonuç alabilmek için bizi bir yere
götürecek ortak bir anlayış var mı bunun çabası içerisindedir bildiğiniz
gibi Sayın Lute. Muhtemelen Şubat ayı içerisinde gelme ihtimali var, onun
tarihleri tam kesinleşmiş değil. Ancak şunun da altını çizeyim yeri
gelmişken, biliyorsunuz Avrupa Parlamentosu seçimleri var Mayıs ayında,
Güney Kıbrıs’ta da, Yunanistan’da da bu seçimler var, bir Brexit süreci
var. Türkiye’de 31 Mart tarihinde yerel seçimler var, İngiltere’nin Brexit
süreci var, Yunanistan’da Mayıs ayında Avrupa Parlamentosu seçimleriyle
birlikte genel seçimler de mi birleşir, bu da söz konusu olabilir.
Dolayısıyla ben geçen gün de ifade etmiştim, herhangi bir ciddi
hareketlenme olabilecekse eğer, Haziran’dan önce bu görünmüyor.
Doğalgazla ilgili olarak da görüşlerimizi paylaştık Sayın Bakan ile ve
parti liderleriyle. O konuda da hepimizin görüşü çok açık ve net. Doğalgaz
Kıbrıs’ın etrafında, ama bütün Kıbrıslılara ait. Kıbrıs’ın her iki
toplumunun da hakkı olan bir kaynak. Ya bunu bir gerginlik vesilesi olarak
devam ettirirsiniz ki Rum tarafı bugün bunu yapıyor ne yazık ki, ya da bu
konuda akıl yolunda buluşulur, işbirliği geliştirilir ve bundan herkes
kazançlı çıkar. Akıl yolu bana bu doğalgazda iki tarafın da daha işin
başından işbirliği yapmasını ve eğer ciddi bir kaynak varsa bunun Türkiye
üstünden Avrupa’ya naklinin en akılcı, en ucuz, herkese en fazla kazanç
getirecek yol olduğunu söylüyor. Biz bu akıl yolunun gerçekleşmesini
temenni ediyoruz. Ama temenniyle de durmak mümkün değil, Kıbrıs Türk
tarafı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte
doğalgaz alanındaki haklarını sonuna kadar savunmaya ve fiilen o konuda
gereğini yapmaya da devam edecektir. Bu anlamda gerek Türkiye kendi
alanında, gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yetkilendirdiği
alanlarda fiili sondaj çalışmaları dahil her türlü çalışmayı yapacaktır
önümüzdeki dönemde.
Bunun yanında son olarak şunu da ifade edeyim, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin her alanda
gelişip güçlenmesi her iki tarafın da arzusudur. Bu anlamda zaten
yürütülmekte olan çalışmalar da var. Bundan sonraki süreçte de Kuzey
Kıbrıs’ın ekonomisini çok daha iyi noktalara götürecek projelerin
gelişmesini arzu ediyoruz ve bu yönde de işbirliğimiz devam edecektir.
Sayın Bakana bir kez daha bu ziyaretleri için, yaptığımız çalışmalar için
teşekkür ediyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sayın Cumhurbaşkanım, ben de sizlere çok
teşekkür ediyorum.
Bugün gerçekten Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunmaktan, bir kere
daha burada bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Zatıâlinize ve
Hükümetinize göstermiş olduğunuz ilgi için çok teşekkür ediyorum.
Değerli basın mensupları, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da vurguladığı gibi bugün
baş başa ve Başbakan ve Dışişleri Bakanı dahil Meclis’te bulunan siyasi
partilerin genel başkanlarıyla çok verimli toplantılar gerçekleştirdik. Bu
toplantılarda öncelikle Türkiye ve KKTC olarak ikili işbirliğimizi, ekonomi
ve eğitim başta olmak üzere her alanda işbirliğimizi nasıl geliştireceğiz,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne daha fazla desteği nasıl verebiliriz,
bunları konuştuk.
Diğer taraftan, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da yine vurguladığı gibi, Kıbrıs
meselesini enine boyuna değerlendirdik. Son toplantımızdan bu yana
gayriresmi bir şekilde sürdürdüğümüz temaslar hakkında Sayın
Cumhurbaşkanına ve siyasi parti başkanlarına bilgi verdim ve bundan sonra
nasıl bu süreci yürüteceğiz, birlikte nasıl çalışacağız; bunları ele aldık.
Geçmişte bizim Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak, Kıbrıs Türk
halkı olarak destek verdiğimiz süreçler neden başarısız oldu? Ve bundan
sonra neyi müzakere edeceğiz, ne yapmamız lazım, bunları değerlendirdik,
bana göre son derece faydalı toplantılar oldu. En son Crans-Montana’da
federasyon için masaya oturduk. Ve 11 günlük süre içinde esneklik gösteren,
yapıcı olan çözüm isteyen Kuzey Kıbrıs Türk halkıydı ve onun
temsilcileriydi, Sayın Cumhurbaşkanı ve arkadaşlarımız ve aynı şekilde
Türkiye’ydi. Fakat 11 günlük sürede bir şeyi gördük, Anastasiadis ve Rum
tarafı daha önce Ada’da ve Mont Pelerin’de yaklaşım sağlanan konulardan
bile geri adım attılar. Ve burada bir gerçeği gördük ki Rum Kesimi hiçbir
şeyi Türk tarafıyla paylaşmaya hazır değil. Sayın Anastasiadis’le ikili
görüşmelerimizde zaten bunu itiraf etti. Sonra New York’ta kendisiyle
görüştüğümüzde başka seçenekler üzerinde de duruldu. Şimdi her gün farklı
şeyler söyleyerek zaman kazanmaya çalışmak akılcı bir yaklaşım değil. Ne
istiyoruz, neyi müzakere edeceğiz, niçin müzakere edeceğiz, parametreleri
nedir? Ne kadar zaman içinde bunu müzakere edeceğiz? Olacaksa da,
olmayacaksa da bunu göreceğiz, görmemiz lazım. Dolayısıyla biz yeni bir
müzakereye başlamak için her şeyden önce neyi müzakere edeceğimiz konusunda
hemfikir olmamız lazım. Bu konuda Yunanistan’ın da aynı düşündüğünü
görüyorum, hatta Rum Kesimi de aynı düşünüyor, İngiltere’de, biz de böyle.
Boşuna bir daha zaman kaybetmeyelim. Kıbrıs’ta halkları umutlandırıp bir
daha hayal kırıklığı yaşatmayalım. Bizim derdimiz bu, biz hep çözüm
istedik, istediğimiz şey zor bir şey de değil. Siyasi eşitliğe dayanan, iki
kesimliliğe dayanan adil, kalıcı bir çözüm istedik. Ama bir taraf, ben
çözüm istemiyorum, paylaşmak istemiyorum, birlikte yaşamak istemiyorum
diyorsa, o zaman oturup düşünmemiz lazım, nedir bunun sebebi, ne yapmamız
lazım?
İşte bugün bunu arkadaşlarımızla, Sayın Cumhurbaşkanıyla değerlendirdik. Ve
bundan sonraki süreçte bu tutumuzu, bu düşüncelerimizi bugüne kadar olduğu
gibi Birleşmiş Milletler dahil herkesle paylaşmaya devam edeceğiz. Bugüne
kadar yaptığımız gayriresmi görüşmelerde ve temaslarda bu düşüncelerimizi
paylaştık. Biz hiçbir seçeneği dışlamıyoruz veya herhangi birisini de
empoze etmiyoruz. Ama kimse de diğer seçenekleri de dışlamasın ve tüm
seçenekleri ortaya koyalım, değerlendirelim ve bir umut ışığı varsa,
anlaşabiliyorsak müzakereye başlayalım. Laf olsun diye müzakereye
başlamanın bir anlamı yoktur.
Bugün tabii Kıbrıs etrafında hidrokarbon kaynaklarını da değerlendirdik. Bu
konuda da Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk halkının istediği son derece
basit. Burada herkesin kabul ettiği bir şey var, Kıbrıs Türk halkının da bu
rezervler üzerinde hakkı var. O zaman bu kabul ediliyorsa, bu hak garanti
altına alınması lazım. Tek taraflı sondaj ya da sismik araştırmalar yerine,
ortak bir çözüm bularak bu zenginlikler varsa ortaya çıkarılması lazım ve
hakça paylaşılması lazım.
Efendim, Türk tarafını tanıma anlamına gelir. Hayır, öyle bir şey yok.
Bugün Tayvan olsun, başka modeller var. Herkes ticari işbirliği yapıyor,
alıyor, satıyor anlaşmalar yapıyor, ama bu devlet olarak tanıdığı anlamına
da gelmez. Ama bu kadar uzağa gitmeye gerek yok. Şurada eğer iki tarafın da
hakkı var diyorsak başka formüller bulunabilir. Avrupa Birliği’nden de
bizim bugüne kadar istediğimiz buydu, siz bir formül bulun. Şirketler
üzerinden olabilir, başka bir yöntemle olabilir. Efendim, ben kaynaklar
ortaya çıktıktan sonra, sattıktan sonra bunu paylaşırım. O zaman
paylaşacaksan, şimdi niye garanti altına almıyorsun? Şimdi yapamam. Şimdi
yapamıyorsan o zaman nasıl yapacaksın? Bunların hepsi işte samimiyetsiz
yaklaşımların sonucudur. O zaman biz de diyoruz ki, siz tek taraflı yapmaya
devam ederseniz, biz de Kuzey Kıbrıs Türk halkının hakkını koruruz ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin münhasır ekonomik bölgelerinde ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na verdiği ruhsatlar
çerçevesinde artık sadece sismik araştırma değil sondajı da yapacağız. İki
tane platformumuz var. Bir tanesi geldi, şimdi Alanya 1 bölgesinde, hemen
Kıbrıs’ın kuzeyinde. İkinci platformumuz da Şubat’ta geliyor ve bunları
güneye kaydıracağız ve bu alanlarda artık biz de sondaja başlayacağız. Eğer
Rum tarafının arzusu buysa, biz de gereğini yapacağız ve yapıyoruz.
Ben bugün verimli toplantılar için, görüşmeler için Sayın Cumhurbaşkanına
ve tüm arkadaşlarımıza bir kere daha teşekkür ediyorum. Sizlere de ayrıca
ilginiz için çok teşekkür ediyorum.
Evet buyurun.
SORU- (İngilizce konuşma)
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.
Biraz önce söylediğim gibi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ruhsat
verdiği alanlar var, bu alanlarda sondajlar yapacağız. Ayrıca, Türkiye’nin
kayda geçirdiği münhasır ekonomik bölgeler var ve bu münhasır ekonomik
bölgeler de bellidir ve bu bölgelerde de yine şu anda sismik
araştırmalarımızı sürdürüyoruz ve bazı noktalar üzerinde özellikle
yoğunlaştılar. Ve bu noktalar tam olarak bu sismik araştırmalar sonucunda
belli olduktan sonra o noktalarda sondajlarımıza başlayacağız.
Çok teşekkür ediyorum.
SORU- Sayın Başkan, Lute’un temaslarından bir sonuç çıkmaması halinde ya da
Lute’un temaslarından bir sonuç çıkıp Crans-Montana tarzı bir zirvede yine
bir sonuç alınamaması halinde bizi nasıl bir gelecek bekler?
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kendinizi tanıtmadınız?
SORU- Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’ndan Levent Kutay efendim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ederim.
KKTC CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI- Bana mı sordunuz?
SORU- Evet Sayın Başkanım.
KKTC CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI- Vallahi bu konularda iki şeyi hep
paralel yapmamız gerektiğini ben yıllardır söylüyorum. Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’ni ekonomisi ve demokrasisiyle, altyapısıyla, her şeyiyle
geliştirmek, o yönde mücadele etmek, uğraş vermek, dış ilişkilerini
geliştirmek hiç ertelenemez bir görevdir diye ben bunu yıllardır parti
liderliğim döneminden söylemekteyim. Öte yandan da çözüm bekleyen bir
sorunumuz var, bu da bir vakıa, Kıbrıs sorunu. Daha önce Eide’ydi gelen,
ondan önce başkasıydı, şimdi gerçi geçici bir danışman olarak görevi
farklıdır Sayın Lute’un. Devam eder mi, etmez mi, nasıl gelişecek? Onu hep
birlikte göreceğiz. Ancak bir yandan bu söylediğim şekilde çalışmalarımızı
yürüteceğiz, daha iyiye, daha güzele gitmeye çalışacağız öte yandan da
Kıbrıs sorununu çözmek için elimizden geleni yapacağız. Haklarımızı
koruyarak iki tarafın da mutlu olabileceği, tüm tarafların kazançlı
çıkabileceği bir çözüm yaratabilirsek bu herkes için iyi olur. Adamız için
de iyi olur, Türk-Yunan ilişkileri için de iyi olur, Türk-Avrupa Birliği
ilişkileri için de iyi olur, Türk-Yunan ilişkileri için de ve bölgenin
istikrarı için de iyi olur. O nedenle, ben hep çözümü destekleyen, isteyen
bir lider oldum, bunun için de uğraşmaya devam ettim, uğraşmaya da devam
edeceğim biraz önce anlattığım çerçevede. Ama bu tek taraflı, bizim
elimizde olan bir şey değil. Dolayısıyla eğer Lute olur veya bir başkası
olur, gelir çaba harcar, ama sonuç olmaz, o zaman hayat devam eder. Biz her
şeyimizi bir çözüme endekslemiş konumda olamayız, böyle bir lüksümüz yok.
Ama çözüm için uğraşmaya çalışmamız lazım, çünkü doğrusu budur. Herkes için
iyi olacak olan budur. Ama bizim dışımızdaki nedenlerle olamıyorsa ki
bugüne kadar da böyle oldu Levent Bey, 2004’te çözümü isteyen biz olduk,
yüzde 65 oranında evet diyen biz olduk. Crans-Montana’da çözümü zorlayan
taraf yine biz olduk, ama olmadı. Olmadı, hayat da durmadı, yine öyle
olacak.
SORU- Sayın Bakanım, aynı soruyu size yöneltmek isterim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Zamanımız kalmadı. Sayın Cumhurbaşkanı
cevapladı zaten.
KKTC CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI- Bitti mi sorular? Peki, çok teşekkür
ediyoruz arkadaşlar.