DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok kıymetli basın mensupları, bugün
Ankara’da, Türkiye’de El Salvador Dışişleri Bakanı Alexandra Hill’i
ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz.
Sayın Bakanın Türkiye’ye yaptığı bu ziyaret, Dışişleri Bakanı seviyesinde
El Salvador’dan gelen ilk resmi ziyarettir. Daha önceki bakanlarla
Türkiye-SIGA toplantıları marjında İstanbul’da da bir araya gelmiştik.
El Salvador’la ilişkilerimizi Latin Amerika açılımımız çerçevesinde daha da
geliştirmek istiyoruz. Bugüne kadar gerek SIGA, ECLAC ve diğer bölgesel
örgütler çerçevesinde El Salvador’la ilişkilerimizi ve işbirliğimizi
geliştirmek için gayret sarf ettik.
Bugün Sayın Bakan Hill güzel bir haberle Ankara’ya geldiler ve El Salvador
Ankara’da Büyükelçilik açmak istiyor. Esasen El Salvador Cumhurbaşkanı da
Sayın Cumhurbaşkanımıza gönderdiği bir mektupla da bu niyetini
vurgulamıştı. Biz El Salvador’un Ankara’da açılacak Büyükelçiliğine her
türlü desteği vereceğiz arkadaşlarımızla beraber. Tabii ki bu adım
karşısında biz de duyarsız kalamayız, dolayısıyla Türkiye olarak biz de en
kısa zamanda El Salvador’da Büyükelçiliğimizi açmak için gerekli çalışmayı
başlatacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla inşallah El Salvador’da
Büyükelçiliğimizi açacağız.
Latin Amerika, Orta Amerika ve Karayipler bölgesinde 17 misyonumuz var, bu
sayıyı daha da artıracağız. Ama misyon sayısının yanında tüm ülkelerle ve
bölgesel örgütlerle de her alanda ilişkilerimizi güçlendirmek için çaba
sarf edeceğiz. İşte bugün Bakan Hill’le de Türkiye-El Salvador arasında
ilişkileri hangi alanda geliştirebiliriz, bunun için neler yapmamız lazım,
hepsini değerlendirdik. Tabii ki ekonomik işbirliği ya da ekonomi, iki ülke
arasındaki ilişkiler için en önemli unsurdur. Dolayısıyla öncelikle bu
alanda eksik olan anlaşmaları imzalayıp karma ekonomi komisyonu gibi önemli
mekanizmaları kurmak istiyoruz ve ticaretimizi artırmak istiyoruz,
gerçekten 30 milyon doların altında bir rakam, sembolik. Potansiyele
baktığımız zaman bunun çok daha fazla olabileceğini ikimiz de bugün teyit
ettik.
Diğer taraftan Sayın Bakanın bugün Ankara’da Müteahhitler Birliği’yle
toplantısı var, TOBB Başkanımızla bir araya gelecekler, yarın da DEİK’le
İstanbul’da yine bir araya gelecekler ve de TİKA Başkanımız ve Bakan
Yardımcımızla İstanbul’da bir araya gelecekler. Dolayısıyla tüm bu
alanlarda ilişkilerimizi geliştirmek için neler yapacağız, bunları
değerlendirmeye devam edeceğiz.
Diğer taraftan iki ülke arasındaki ilişkilerin diğer boyutlarını da bugün
gözden geçirdik. Yine eğitim ve kültür alanında neler yapabiliriz, iki
bakanlık arasında diplomasi akademilerimiz, think-tank’lerimiz, genç
diplomatlar için yine birlikte organize edeceğimiz program gibi veya IT
alanında, arşiv alanında yapabileceğimiz işbirliğini birlikte
değerlendirdik.
Son olarak, El Salvador’la ilişkilerimizi daha da geliştirmek istiyoruz.
Karşılıklı Büyükelçiliklerimizin açılacak olmasının da sebebi budur,
bugünkü ziyaretin de amacı budur.
Ben de en kısa zamanda Bakan Hill’in ziyaretine karşılık vermek için El
Salvador’u ziyaret edeceğim.
Diğer taraftan, özellikle SIGA, ECLAC gibi Orta Amerika Entegrasyonu Örgütü
gibi yine Amerikan Devletleri Örgütü gibi bölgesel örgütlerle de
ilişkilerimizi geliştirirken en önemli ortaklarımızdan birisi El Salvador
olmaya devam edecek ve bu vesileyle de hem bölgesel işbirliğimizi, hem de
ikili ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğiz.
Ben Sayın Bakan Hill’e ziyaretleri için çok teşekkür ediyorum, ülkemize hoş
geldiniz. Sözü size veriyorum.
Teşekkürler.
EL SALVADOR DIŞİŞLERİ BAKANI ALEXANDRA HİLL- Sayın basın mensuplarına,
Sayın Bakanımıza ve burada bulunan herkese çok teşekkür etmek istiyorum.
Öncelikle Cumhurbaşkanımızın selamlarını sizlere iletiyorum.
Gerçekten biz de El Salvador Cumhuriyeti olarak Türkiye Cumhuriyeti ile
güçlendirdiğimiz bu dostluk ilişkisinden çok büyük bir memnuniyet
duyuyoruz. Ben de kişisel olarak bu iki kültürü, iki kıtayı, iki düşünce
biçimini birleştiren bu güzide ülkede bulunmaktan gerçekten çok memnunum ve
çok şey öğreneceğimi düşünüyorum.
Gerçekten Atatürk Türkiye’de bir devrim başlatarak Türkiye Cumhuriyeti’ni
kurdu. Biz de şu anda El Salvador’da dünyanın en genç Cumhurbaşkanı ile bir
devrim sürecindeyiz ve ülkemizi bu devrimin sonucunda daha iyi yerlere
taşımak istiyoruz ve bunu dünyaya kapılarımızı açarak, farklı kültürleri
öğrenerek, farklı ülkelerle ilişkilerimizi geliştirerek, farklı yatırım,
ekonomik, sağlık ve kültür projelerini geliştirerek yapmaya çalışıyoruz.
Sayın Bakanın da dile getirdiği gibi bu yakınlaşma gerçekten çok önemli,
tarihi bir yakınlaşma. Benim Dışişleri Bakanı olarak gerçekleştirdiğim ilk
resmi ziyaretlerden bir tanesi Türkiye’ye gerçekleşti. Biz iki ülke
arasındaki yatırıma, işbirliğine çok önem veriyoruz. İki ülkenin her türlü
yakınlaşması bizim için çok değerli. Gerçekten bizim Cumhurbaşkanımız Sayın
Bukele’nin de isteği budur, iki ülkenin yakınlaşması, iki kültürün, iki
halkın, iki gelişimin, iki kalkınmanın birlikte ilerleyebilmesi ve bunu iki
kardeş, dost ülke olarak birlikte yapabilmemiz.
Sayın Bakan gerçekten en derin şükranlarımı size iletmek istiyorum. Bu
kadar samimi ve içten bir ağırlamadan dolayı çok teşekkür ederim.
SORU- Konuk Bakana soru sormak istiyorum, Anadolu Ajansı muhabiriyim. El
Salvador’un yeni Hükümetinin ilk Dışişleri Bakanı ziyaretini
gerçekleştiriyorsunuz. Bu ziyaretten sonra iki ülke arasındaki kültür,
ekonomik ve siyasi ilişkiler nasıl ilerler?
EL SALVADOR DIŞİŞLERİ BAKANI ALEXANDRA HİLL- Öncelikle Sayın Bakanın da
dile getirdiği gibi karşılıklı olarak Büyükelçilikler açacağız. Biz yakın
zamanda Türkiye’ye El Salvador Büyükelçiliğini açacağız ve buna karşılık
olarak Türkiye de El Salvador’da Büyükelçiliği açacak. Bu tabii ki
projelerin kolaylaşmasını sağlayacak. Biz sadece kültür ve eğitim olarak
değerlendirmiyoruz, bizim Cumhurbaşkanımız bunu bir açılım olarak
değerlendiriyor, özellikle Türk yatırımlarını da ülkemize çekmek istiyoruz.
SORU- Sayın Bakan, dünkü saldırıya ilişkin bir soru sormak istiyorum.
Suriye’de İdlib’de Türk konvoyuna yapılan saldırı ile ilgili dünden bu yana
Rus tarafıyla temaslarınıza ilişkin bilgi verebilir misiniz? Sadece dünkü
saldırı değil son dönemde buradaki Türk gözlem noktalarına artan şekilde
saldırılar yapıldığını gözlemliyoruz, bu sürecin garantörü olarak Rus
tarafı size nasıl bir izahatta bulunuyor, bizimle paylaşabilir misiniz?
Ayrıca, bir de Han Şeyhun’un rejimin kontrolü altına girmesinin ardından
Morek’teki Türk Üssünün başka bir yere konuşlandırılması ya da çekilmesine
ilişkin bir planlamanız var mı, buna ilişkin Rus tarafıyla bir temas
yürütülüyor mu acaba? Teşekkürler.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyoruz.
İdlib’de sükunetin sağlanması için Rusya’yla görüşmelerimizi sürekli
yapıyoruz, en son Lavrov’la Bangkok’ta ASEAN toplantıları marjında bu
konuyu enine boyuna ele almıştık. Esasen İdlib, Suriye’nin geleceği
bakımından kritik bir konu. Özellikle de rejimle muhalefet arasında devam
eden Astana müzakereleri her an kuruluşunu açıklayabileceğimiz anayasa
komisyonu gibi ve tutukluların, zorla alıkonulan insanların değişimine
benzer güven artırıcı adımların rejimle muhalefet arasında atılması
bakımından, yani her bakımdan esasen Suriye’nin geleceği için önemli bir
konu. Dolayısıyla burada ateşkesi sağlamamız lazım. Rejim siyasi çözüme
fazla inanmadığı için askeri çözümü zorlamaya başladı. Burada rejimin
garantörü kim? Rusya ve İran. Rusya ve İran, özellikle Rusların artık
oralardan taciz geliyor açıklaması doğru değil, zaten menzil bakımından da
son derece uzak. Ve burada İdlib için de diğer atabileceğimiz adımları da
zaten konuşurken bu saldırıların ancak burada bir felakete yol
açabileceğini anlatıyoruz, anlatmaya çalışıyoruz ve tüm dünyaya da bu
konuda bir çağrıda bulunuyoruz. Burası Suriye’nin geleceği bakımından ve
siyasi çözüm bakımından da önemlidir.
Bizim 9. gözlem noktamızın güvenliğini sağlayacak bir konvoyumuza yakın bir
yerde biliyorsunuz dün bir taciz ateşi oldu ve 3 sivil öldü, 12 sivil
yaralandı. Zaten Milli Savunma Bakanlığımız bu konuda gerekli açıklamayı
yaptılar ve bu saldırıdan sonra da Rus muhataplarımızla temasa geçtik.
Genelkurmay Başkanımız muhatabı Gerasimov’la telefonda görüştü, aynı
şekilde diğer arkadaşlarımız da görüşüyor. Gerek olursa yine hem Sayın
Lavrov’la ben görüşürüm, eğer bu saldırılar ya da buradaki çatışmalar
durdurulmazsa tabii ki zaten Sayın Cumhurbaşkanımız da ihtiyaç olduğu zaman
Sayın Putin’le görüşüyorlar. Ama şu anda Ruslarla her düzeyde temaslarımız
var. Hem dünkü saldırıyla ilgili, tacizle ilgili, hem de İdlib’de genel bir
ateşkesin tesis edilmesi, sükunetin sağlanmasıyla ilgili temaslarımızı
sürdürüyoruz.
Diğer taraftan, dünkü misyonumuzun da görevi, konvoyumuzun da görevi; 9.
gözlem noktamızın güvenliğini sağlamak. Bu gözlem noktaları da yine Rusya
ve İran’la, yani Astana çerçevesinde yaptığımız mutabakat çerçevesinde
kurulmuştur. Dolayısıyla bunların burada gözlem noktası vardır. Şu anda
tabii bunu başka bir yere taşıma gibi bir niyetimiz de yoktur, görevini
sürdürecek. Arkadaşlarımız gerekli tedbirleri, güvenlikle ilgili askeri
tedbirleri alıyorlar, sahada zaten istihbaratımız da mevcut. Yani burada
rejimin de esasen ateşle oynamaması gerekiyor. Daha önce de söyledik, biz
burada kendi askerimizin ve gözlem noktalarımızın güvenliği için ne
gerekiyorsa onu yaparız, bu konudaki kararlılığımızı da zaten herkes
biliyor. Ama işin o noktaya gelmesini temenni etmeyiz. Bir an önce şu
siyasi sürece ve diğer konulara odaklanmamız lazım. Ve önümüzdeki süreçte
de bu konudaki çabalarımızı artıracağız. Zaten üçlü toplantı da
biliyorsunuz Eylül ayında gerçekleşecek Türkiye-Rusya-İran liderler
zirvesi. Diğer toplantıları da önümüzdeki süreçte Astana başta olmak üzere
gerçekleştireceğiz.
SORU- Efendim, güvenli bölgeyle ilgili geçtiğimiz hafta Sayın Milli Savunma
Bakanı Hulusi Akar bu haftayı işaret ederek tam kapasiteyle çalışmaya
başlayacak demişti. Bu müşterek harekat merkezindeki durum nedir, bir
yandan da Amerika’nın da silah yardımları devam ediyor.
Harekat merkeziyle ilgili detaylar belli oldu mu, merak edilen başlıklar da
var; özellikle derinlik, güvenliği kimin sağlayacağı olması.
Bir de; hem güvenli bölgeyle ilgili, hem de bölgeyle ilgili İdlib’de
örneğin biz Rusya’yla beraber hareket ediyoruz, ama Rusya’nın aynı zamanda
rejimle de bir hareketi söz konusu. Fırat’ın doğusu için Amerika’yla bir
işbirliğimiz var, ama onların YPG ile olan durumları belli. Bizim kırmızı
çizgilerimizde müttefiklerimizin durumları söz konusu, bunu nasıl
yöneteceğiz ya da ileriki hamlelerde adımlarımız ne olacak? Bu konuyla
ilgili de bilgi verirseniz sevinirim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu hareket merkeziyle ilgili
Amerika’dan yetkililer, uzmanlar gelmeye başladılar ve bizim askerlerimizle
bu konuda çalışmalar devam ediyor, bölgede çalışmalar devam ediyor.
Diğer taraftan, güvenli bölgenin oluşturulmasıyla ilgili iyi bir
başlangıcın olduğunu söyledik, bu hareket merkezinin kurulması buna
yöneliktir. Ve önümüzdeki süreçte güvenli bölgenin oluşması için hangi
adımların atılması gerekir, bunlar zaten görev gücü çerçevesinde ve
askerler arasında yürütülen teknik düzeydeki çalışmalarda ele alınan
konular. Burada hep söylediğimiz şudur, Amerika’nın ikinci bir Münbiç
sürecini işletmesine biz müsaade etmeyeceğiz. Yani Türkiye’yi bir taraftan
oyalayarak diğer taraftan sizin de söylediğiniz gibi terör örgütlerine
silah verilmesi ve işi zamana yaymasını bizim tolere etmemiz mümkün değil.
Güvenli bölgeyle ilgili derinlik olsun, içeride kontrolün sağlanması olsun,
yine gözlem noktaları, üstler olsun, bu teknik konularda müzakerelerimiz
devam ediyor. Anlaşılan konular var, anlaşamadığımız konular var, farklı
düşündüğümüz konular var. Yani ne anladığımız ve ne yapmak istediğimiz
konusunda tüm konularda, her konuda anlaştık dersek olmaz, iyi bir
başlangıç derken bunu söylüyoruz. İşte o farklı düşündüğümüz, farklı
pozisyonlarımızın olduğu alanlarda tabii ki biz müzakeremizi sürdüreceğiz.
Olur olur, eğer olmazsa zaten bizim kendi planımız var, oraya girme
konusunda hazırlıklarımız da var, o adımları atma konusunda da Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatları da nettir, hiçbir tereddüdümüz olmaz.
Şimdi değerli arkadaşlar, bir ülke olsun, Suriye olsun, Irak olabilir veya
başka bir konu olsun, sizin çalıştığınız ülkelerin sevseniz de sevmeseniz
de veya rejimle veya başka ülkelerle de angajmanı olabilir, bu doğaldır.
Ama bir ülkenin, hele hele NATO’da müttefik olduğumuz bir ülkenin bir terör
örgütüyle ittifak kurması kabul edilemez. Zaten bizim de şu anda mücadele
ettiğimiz budur. Yani güvenli bölge dahil tüm çabalarımız esasen buradaki
bu terör yuvalanmasını ortadan kaldırmaktır, bu konuda da kararlıyız. Yoksa
zaten niye Rusya rejimin garantörü oldu, çünkü rejimle münasebetleri var,
birlikte çalışıyorlar. Aynı şekilde İran da o sebeple Astana platformunda
rejimin garantörü oldu. Bu tür temaslar olmasa zaten bu işi bir noktaya da
getirmek de mümkün değil. Onların rejimle, her ne kadar biz rejimi meşru
olarak görmesek de, temasını doğru bulmasak da ya da rejime verdikleri
desteği doğru bulmasak da siyasi bir sürece ulaşma konusunda onların
rejimle olan temasının faydalarını da görüyoruz. Burada PKK ve YPG
konusunda evet kırmızı çizgimiz var, ama herkes diğer ülkelerle veya biz
sevmezsek de-sevmesek de rejimlerle de ilişki içinde olabilir. Bunun
dezavantajları da olur, faydası da olabilir, bizim görevimiz de bu
dezavantajları avantaja çevirmektir.
Çok teşekkürler.