Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun El Salvador Dışişleri Bakanı Sayın Alexandra Hill ile Ortak Basın Toplantısı, 20 Ağustos 2019, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok kıymetli basın mensupları, bugün Ankara’da, Türkiye’de El Salvador Dışişleri Bakanı Alexandra Hill’i ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz.

Sayın Bakanın Türkiye’ye yaptığı bu ziyaret, Dışişleri Bakanı seviyesinde El Salvador’dan gelen ilk resmi ziyarettir. Daha önceki bakanlarla Türkiye-SIGA toplantıları marjında İstanbul’da da bir araya gelmiştik.

El Salvador’la ilişkilerimizi Latin Amerika açılımımız çerçevesinde daha da geliştirmek istiyoruz. Bugüne kadar gerek SIGA, ECLAC ve diğer bölgesel örgütler çerçevesinde El Salvador’la ilişkilerimizi ve işbirliğimizi geliştirmek için gayret sarf ettik.

Bugün Sayın Bakan Hill güzel bir haberle Ankara’ya geldiler ve El Salvador Ankara’da Büyükelçilik açmak istiyor. Esasen El Salvador Cumhurbaşkanı da Sayın Cumhurbaşkanımıza gönderdiği bir mektupla da bu niyetini vurgulamıştı. Biz El Salvador’un Ankara’da açılacak Büyükelçiliğine her türlü desteği vereceğiz arkadaşlarımızla beraber. Tabii ki bu adım karşısında biz de duyarsız kalamayız, dolayısıyla Türkiye olarak biz de en kısa zamanda El Salvador’da Büyükelçiliğimizi açmak için gerekli çalışmayı başlatacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla inşallah El Salvador’da Büyükelçiliğimizi açacağız.

Latin Amerika, Orta Amerika ve Karayipler bölgesinde 17 misyonumuz var, bu sayıyı daha da artıracağız. Ama misyon sayısının yanında tüm ülkelerle ve bölgesel örgütlerle de her alanda ilişkilerimizi güçlendirmek için çaba sarf edeceğiz. İşte bugün Bakan Hill’le de Türkiye-El Salvador arasında ilişkileri hangi alanda geliştirebiliriz, bunun için neler yapmamız lazım, hepsini değerlendirdik. Tabii ki ekonomik işbirliği ya da ekonomi, iki ülke arasındaki ilişkiler için en önemli unsurdur. Dolayısıyla öncelikle bu alanda eksik olan anlaşmaları imzalayıp karma ekonomi komisyonu gibi önemli mekanizmaları kurmak istiyoruz ve ticaretimizi artırmak istiyoruz, gerçekten 30 milyon doların altında bir rakam, sembolik. Potansiyele baktığımız zaman bunun çok daha fazla olabileceğini ikimiz de bugün teyit ettik.

Diğer taraftan Sayın Bakanın bugün Ankara’da Müteahhitler Birliği’yle toplantısı var, TOBB Başkanımızla bir araya gelecekler, yarın da DEİK’le İstanbul’da yine bir araya gelecekler ve de TİKA Başkanımız ve Bakan Yardımcımızla İstanbul’da bir araya gelecekler. Dolayısıyla tüm bu alanlarda ilişkilerimizi geliştirmek için neler yapacağız, bunları değerlendirmeye devam edeceğiz.

Diğer taraftan iki ülke arasındaki ilişkilerin diğer boyutlarını da bugün gözden geçirdik. Yine eğitim ve kültür alanında neler yapabiliriz, iki bakanlık arasında diplomasi akademilerimiz, think-tank’lerimiz, genç diplomatlar için yine birlikte organize edeceğimiz program gibi veya IT alanında, arşiv alanında yapabileceğimiz işbirliğini birlikte değerlendirdik.

Son olarak, El Salvador’la ilişkilerimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Karşılıklı Büyükelçiliklerimizin açılacak olmasının da sebebi budur, bugünkü ziyaretin de amacı budur.

Ben de en kısa zamanda Bakan Hill’in ziyaretine karşılık vermek için El Salvador’u ziyaret edeceğim.

Diğer taraftan, özellikle SIGA, ECLAC gibi Orta Amerika Entegrasyonu Örgütü gibi yine Amerikan Devletleri Örgütü gibi bölgesel örgütlerle de ilişkilerimizi geliştirirken en önemli ortaklarımızdan birisi El Salvador olmaya devam edecek ve bu vesileyle de hem bölgesel işbirliğimizi, hem de ikili ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğiz.

Ben Sayın Bakan Hill’e ziyaretleri için çok teşekkür ediyorum, ülkemize hoş geldiniz. Sözü size veriyorum.

Teşekkürler.

EL SALVADOR DIŞİŞLERİ BAKANI ALEXANDRA HİLL- Sayın basın mensuplarına, Sayın Bakanımıza ve burada bulunan herkese çok teşekkür etmek istiyorum.

Öncelikle Cumhurbaşkanımızın selamlarını sizlere iletiyorum.

Gerçekten biz de El Salvador Cumhuriyeti olarak Türkiye Cumhuriyeti ile güçlendirdiğimiz bu dostluk ilişkisinden çok büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ben de kişisel olarak bu iki kültürü, iki kıtayı, iki düşünce biçimini birleştiren bu güzide ülkede bulunmaktan gerçekten çok memnunum ve çok şey öğreneceğimi düşünüyorum.

Gerçekten Atatürk Türkiye’de bir devrim başlatarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Biz de şu anda El Salvador’da dünyanın en genç Cumhurbaşkanı ile bir devrim sürecindeyiz ve ülkemizi bu devrimin sonucunda daha iyi yerlere taşımak istiyoruz ve bunu dünyaya kapılarımızı açarak, farklı kültürleri öğrenerek, farklı ülkelerle ilişkilerimizi geliştirerek, farklı yatırım, ekonomik, sağlık ve kültür projelerini geliştirerek yapmaya çalışıyoruz.

Sayın Bakanın da dile getirdiği gibi bu yakınlaşma gerçekten çok önemli, tarihi bir yakınlaşma. Benim Dışişleri Bakanı olarak gerçekleştirdiğim ilk resmi ziyaretlerden bir tanesi Türkiye’ye gerçekleşti. Biz iki ülke arasındaki yatırıma, işbirliğine çok önem veriyoruz. İki ülkenin her türlü yakınlaşması bizim için çok değerli. Gerçekten bizim Cumhurbaşkanımız Sayın Bukele’nin de isteği budur, iki ülkenin yakınlaşması, iki kültürün, iki halkın, iki gelişimin, iki kalkınmanın birlikte ilerleyebilmesi ve bunu iki kardeş, dost ülke olarak birlikte yapabilmemiz.

Sayın Bakan gerçekten en derin şükranlarımı size iletmek istiyorum. Bu kadar samimi ve içten bir ağırlamadan dolayı çok teşekkür ederim.

SORU- Konuk Bakana soru sormak istiyorum, Anadolu Ajansı muhabiriyim. El Salvador’un yeni Hükümetinin ilk Dışişleri Bakanı ziyaretini gerçekleştiriyorsunuz. Bu ziyaretten sonra iki ülke arasındaki kültür, ekonomik ve siyasi ilişkiler nasıl ilerler?

EL SALVADOR DIŞİŞLERİ BAKANI ALEXANDRA HİLL- Öncelikle Sayın Bakanın da dile getirdiği gibi karşılıklı olarak Büyükelçilikler açacağız. Biz yakın zamanda Türkiye’ye El Salvador Büyükelçiliğini açacağız ve buna karşılık olarak Türkiye de El Salvador’da Büyükelçiliği açacak. Bu tabii ki projelerin kolaylaşmasını sağlayacak. Biz sadece kültür ve eğitim olarak değerlendirmiyoruz, bizim Cumhurbaşkanımız bunu bir açılım olarak değerlendiriyor, özellikle Türk yatırımlarını da ülkemize çekmek istiyoruz.

SORU- Sayın Bakan, dünkü saldırıya ilişkin bir soru sormak istiyorum. Suriye’de İdlib’de Türk konvoyuna yapılan saldırı ile ilgili dünden bu yana Rus tarafıyla temaslarınıza ilişkin bilgi verebilir misiniz? Sadece dünkü saldırı değil son dönemde buradaki Türk gözlem noktalarına artan şekilde saldırılar yapıldığını gözlemliyoruz, bu sürecin garantörü olarak Rus tarafı size nasıl bir izahatta bulunuyor, bizimle paylaşabilir misiniz?

Ayrıca, bir de Han Şeyhun’un rejimin kontrolü altına girmesinin ardından Morek’teki Türk Üssünün başka bir yere konuşlandırılması ya da çekilmesine ilişkin bir planlamanız var mı, buna ilişkin Rus tarafıyla bir temas yürütülüyor mu acaba? Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyoruz.

İdlib’de sükunetin sağlanması için Rusya’yla görüşmelerimizi sürekli yapıyoruz, en son Lavrov’la Bangkok’ta ASEAN toplantıları marjında bu konuyu enine boyuna ele almıştık. Esasen İdlib, Suriye’nin geleceği bakımından kritik bir konu. Özellikle de rejimle muhalefet arasında devam eden Astana müzakereleri her an kuruluşunu açıklayabileceğimiz anayasa komisyonu gibi ve tutukluların, zorla alıkonulan insanların değişimine benzer güven artırıcı adımların rejimle muhalefet arasında atılması bakımından, yani her bakımdan esasen Suriye’nin geleceği için önemli bir konu. Dolayısıyla burada ateşkesi sağlamamız lazım. Rejim siyasi çözüme fazla inanmadığı için askeri çözümü zorlamaya başladı. Burada rejimin garantörü kim? Rusya ve İran. Rusya ve İran, özellikle Rusların artık oralardan taciz geliyor açıklaması doğru değil, zaten menzil bakımından da son derece uzak. Ve burada İdlib için de diğer atabileceğimiz adımları da zaten konuşurken bu saldırıların ancak burada bir felakete yol açabileceğini anlatıyoruz, anlatmaya çalışıyoruz ve tüm dünyaya da bu konuda bir çağrıda bulunuyoruz. Burası Suriye’nin geleceği bakımından ve siyasi çözüm bakımından da önemlidir.

Bizim 9. gözlem noktamızın güvenliğini sağlayacak bir konvoyumuza yakın bir yerde biliyorsunuz dün bir taciz ateşi oldu ve 3 sivil öldü, 12 sivil yaralandı. Zaten Milli Savunma Bakanlığımız bu konuda gerekli açıklamayı yaptılar ve bu saldırıdan sonra da Rus muhataplarımızla temasa geçtik. Genelkurmay Başkanımız muhatabı Gerasimov’la telefonda görüştü, aynı şekilde diğer arkadaşlarımız da görüşüyor. Gerek olursa yine hem Sayın Lavrov’la ben görüşürüm, eğer bu saldırılar ya da buradaki çatışmalar durdurulmazsa tabii ki zaten Sayın Cumhurbaşkanımız da ihtiyaç olduğu zaman Sayın Putin’le görüşüyorlar. Ama şu anda Ruslarla her düzeyde temaslarımız var. Hem dünkü saldırıyla ilgili, tacizle ilgili, hem de İdlib’de genel bir ateşkesin tesis edilmesi, sükunetin sağlanmasıyla ilgili temaslarımızı sürdürüyoruz.

Diğer taraftan, dünkü misyonumuzun da görevi, konvoyumuzun da görevi; 9. gözlem noktamızın güvenliğini sağlamak. Bu gözlem noktaları da yine Rusya ve İran’la, yani Astana çerçevesinde yaptığımız mutabakat çerçevesinde kurulmuştur. Dolayısıyla bunların burada gözlem noktası vardır. Şu anda tabii bunu başka bir yere taşıma gibi bir niyetimiz de yoktur, görevini sürdürecek. Arkadaşlarımız gerekli tedbirleri, güvenlikle ilgili askeri tedbirleri alıyorlar, sahada zaten istihbaratımız da mevcut. Yani burada rejimin de esasen ateşle oynamaması gerekiyor. Daha önce de söyledik, biz burada kendi askerimizin ve gözlem noktalarımızın güvenliği için ne gerekiyorsa onu yaparız, bu konudaki kararlılığımızı da zaten herkes biliyor. Ama işin o noktaya gelmesini temenni etmeyiz. Bir an önce şu siyasi sürece ve diğer konulara odaklanmamız lazım. Ve önümüzdeki süreçte de bu konudaki çabalarımızı artıracağız. Zaten üçlü toplantı da biliyorsunuz Eylül ayında gerçekleşecek Türkiye-Rusya-İran liderler zirvesi. Diğer toplantıları da önümüzdeki süreçte Astana başta olmak üzere gerçekleştireceğiz.

SORU- Efendim, güvenli bölgeyle ilgili geçtiğimiz hafta Sayın Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar bu haftayı işaret ederek tam kapasiteyle çalışmaya başlayacak demişti. Bu müşterek harekat merkezindeki durum nedir, bir yandan da Amerika’nın da silah yardımları devam ediyor.

Harekat merkeziyle ilgili detaylar belli oldu mu, merak edilen başlıklar da var; özellikle derinlik, güvenliği kimin sağlayacağı olması.

Bir de; hem güvenli bölgeyle ilgili, hem de bölgeyle ilgili İdlib’de örneğin biz Rusya’yla beraber hareket ediyoruz, ama Rusya’nın aynı zamanda rejimle de bir hareketi söz konusu. Fırat’ın doğusu için Amerika’yla bir işbirliğimiz var, ama onların YPG ile olan durumları belli. Bizim kırmızı çizgilerimizde müttefiklerimizin durumları söz konusu, bunu nasıl yöneteceğiz ya da ileriki hamlelerde adımlarımız ne olacak? Bu konuyla ilgili de bilgi verirseniz sevinirim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu hareket merkeziyle ilgili Amerika’dan yetkililer, uzmanlar gelmeye başladılar ve bizim askerlerimizle bu konuda çalışmalar devam ediyor, bölgede çalışmalar devam ediyor.

Diğer taraftan, güvenli bölgenin oluşturulmasıyla ilgili iyi bir başlangıcın olduğunu söyledik, bu hareket merkezinin kurulması buna yöneliktir. Ve önümüzdeki süreçte güvenli bölgenin oluşması için hangi adımların atılması gerekir, bunlar zaten görev gücü çerçevesinde ve askerler arasında yürütülen teknik düzeydeki çalışmalarda ele alınan konular. Burada hep söylediğimiz şudur, Amerika’nın ikinci bir Münbiç sürecini işletmesine biz müsaade etmeyeceğiz. Yani Türkiye’yi bir taraftan oyalayarak diğer taraftan sizin de söylediğiniz gibi terör örgütlerine silah verilmesi ve işi zamana yaymasını bizim tolere etmemiz mümkün değil. Güvenli bölgeyle ilgili derinlik olsun, içeride kontrolün sağlanması olsun, yine gözlem noktaları, üstler olsun, bu teknik konularda müzakerelerimiz devam ediyor. Anlaşılan konular var, anlaşamadığımız konular var, farklı düşündüğümüz konular var. Yani ne anladığımız ve ne yapmak istediğimiz konusunda tüm konularda, her konuda anlaştık dersek olmaz, iyi bir başlangıç derken bunu söylüyoruz. İşte o farklı düşündüğümüz, farklı pozisyonlarımızın olduğu alanlarda tabii ki biz müzakeremizi sürdüreceğiz. Olur olur, eğer olmazsa zaten bizim kendi planımız var, oraya girme konusunda hazırlıklarımız da var, o adımları atma konusunda da Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları da nettir, hiçbir tereddüdümüz olmaz.

Şimdi değerli arkadaşlar, bir ülke olsun, Suriye olsun, Irak olabilir veya başka bir konu olsun, sizin çalıştığınız ülkelerin sevseniz de sevmeseniz de veya rejimle veya başka ülkelerle de angajmanı olabilir, bu doğaldır. Ama bir ülkenin, hele hele NATO’da müttefik olduğumuz bir ülkenin bir terör örgütüyle ittifak kurması kabul edilemez. Zaten bizim de şu anda mücadele ettiğimiz budur. Yani güvenli bölge dahil tüm çabalarımız esasen buradaki bu terör yuvalanmasını ortadan kaldırmaktır, bu konuda da kararlıyız. Yoksa zaten niye Rusya rejimin garantörü oldu, çünkü rejimle münasebetleri var, birlikte çalışıyorlar. Aynı şekilde İran da o sebeple Astana platformunda rejimin garantörü oldu. Bu tür temaslar olmasa zaten bu işi bir noktaya da getirmek de mümkün değil. Onların rejimle, her ne kadar biz rejimi meşru olarak görmesek de, temasını doğru bulmasak da ya da rejime verdikleri desteği doğru bulmasak da siyasi bir sürece ulaşma konusunda onların rejimle olan temasının faydalarını da görüyoruz. Burada PKK ve YPG konusunda evet kırmızı çizgimiz var, ama herkes diğer ülkelerle veya biz sevmezsek de-sevmesek de rejimlerle de ilişki içinde olabilir. Bunun dezavantajları da olur, faydası da olabilir, bizim görevimiz de bu dezavantajları avantaja çevirmektir.

Çok teşekkürler.