Fransız Senato’sunun ve Ulusal Meclisi’nin Barış Pınarı Harekatı hakkında
kabul ettiği kararları şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.
Suriye topraklarında bir terör devleti kurmaya çalışan Fransa’nın uğradığı
hayalkırıklığı sonucu bu kararı aldığı gayet iyi anlaşılmaktadır.
Fransız Parlamentosu ve bu kararlara destek veren Fransız Hükümeti,
attıkları bu adımlarla, AB tarafından da terör örgütü olarak tanımlanan
PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG ile saf tuttuklarını tüm dünyaya bir kez
daha ilan etmiştir. Teröristlerin Elysee Sarayı’nda en üst düzeyde kabul
gördüğü bu ülkenin parlamentosunun tutumu bizim için şaşırtıcı değildir.
Türkiye’nin terör örgütü DEAŞ’a karşı bir başka terör örgütü olan
PYD/YPG’yle ortaklık kurulmaması yönünde müttefiklerine yaptığı müteaddit
uyarılara karşın Fransa, Türkiye’nin ulusal güvenliğine karşı hayati bir
tehdit oluşturan bu terör örgütünü DEAŞ’la mücadele kisvesi altında
desteklemiş; PYD/YPG ile Suriyeli Kürtleri bir tutma hatasında ısrar
etmiştir.
Fransız Parlamentosu ve Hükümeti’nin gerçeklik algısını felç eden sözde
“PYD/YPG romantizmi”, Kürtleri temsil ettiği iddiasındaki bu terör
örgütünün Suriye’de tahakküm altında tuttuğu bölgelerde, başta Araplar ve
Kürtler olmak üzere Türkmen ve Hıristiyanlar dahil tüm topluluklara
uyguladığı zulme karşı Fransa’nın gözlerini kör ve kulaklarını sağır
etmiştir.
Evvelce her vesileyle ifade edildiği üzere, Barış Pınarı Harekatı
uluslararası hukuk temelinde, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesinden
kaynaklanan meşru müdafaa hakkımız ve BM Güvenlik Konseyi’nin terörizmle
mücadeleye ilişkin kararları uyarınca yürütülmüştür. Harekatın meşruiyeti,
ABD ve Rusya ile yaptığımız son anlaşmalarla da tescil edilmiştir.
Bugüne kadar defaatle uluslararası kamuoyuna ve en üst düzeyde yabancı
resmi muhataplarımıza yaptığımız açıklamalarla, Parlamento’daki karar
süreçlerinde Parlamento üyeleri ve Hükümet yetkilileri tarafından dile
getirilen iddiaların tamamı evvelce tarafımızca yalanlanmış veyahut gerekli
izahat getirilmiştir. Tarafımızdan yapılan tüm girişim ve açıklamalara
rağmen Fransız Parlamentosu’nun gerçeklerle bağdaşmayan kararlar kabul
etmesi, ancak Türkiye’ye karşı önyargılı ve sağduyudan yoksun tutumuyla ve
Fransa’nın Suriye konusunda içinde bulunduğu çaresizlikle izah edilebilir.
Hiçbir ülke DEAŞ ile mücadelede Türkiye’ye ders veremez. Suriye sahasındaki
DEAŞ mensubu vatandaşlarının sorumluluğunu almakta dahi ikircikli hareket
eden bir devletin, DEAŞ’a karşı sahada göğüs göğüse mücadele etmiş, şehit
vermiş ve sürekli operasyon düzenleyen Türkiye’ye ithamda bulunmaya hiçbir
hakkı yoktur.
Barış Pınarı Harekatı’nın Suriye ihtilafına siyasi çözüm bulma çabalarını
sekteye uğratacağını iddia edenlerin aldığı bu kararların sonuncusunun,
siyasi sürece yeni bir ivme getiren Anayasa Komitesi’nin ilk toplantısını
yaptığı tarihle aynı gün kabul edilmesi ancak tarihi bir ironidir.
Fransız Parlamentosu’nu ve Hükümeti’ni, terörle mücadelede teröristlerin
değil, NATO ve Avrupalı Müttefiki Türkiye’nin safını tutmaya ve Türkiye’yle
dayanışma göstermeye bir kez daha davet ediyoruz.