İnsan Hakları: Hedefler ve gelişmeler

İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi Türkiye’nin öncelikli siyasi hedefleri arasında yer almaktadır. Bu doğrultuda ülkemiz özellikle son yıllarda, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi ile temel hak ve özgürlüklere saygının tam olarak sağlanması amacıyla kapsamlı bir reform sürecinden geçmektedir.

Vatandaşlarımızın insan hakları alanındaki istek ve beklentilerinin temel yönlendirici rol oynadığı reformlarda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) içtihatları ile Avrupa Birliği (AB) Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program ışığında Kopenhag kriterlerine uyum boyutu da göz önünde tutulmaktadır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Konseyi (AK) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi uluslararası örgütler ile saygın yerel ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının gözlem ve raporları da uygun şekilde dikkate alınmaktadır.

Temel hak ve özgürlüklere saygının tam olarak yerleşmesi için gerekli alt yapıyı oluşturmaya yönelik reform stratejisinin üç temel boyutu bulunmaktadır: Mevzuatımızda gerekli değişikliklerin yapılması, uluslararası insan hakları sözleşmelerine taraf olunması ve reformların uygulamaya tam olarak yansımasına yönelik önlemler alınması.

BM sözleşmeleri, AGİT belgeleri, AİHS ve diğer AK belgeleri, AİHM’nin içtihadı ve Kopenhag kriterleri ışığında mevzuatımız gözden geçirilerek, iyileştirilmektedir. Bu çerçevede, Ekim 2001 ayında yapılan kapsamlı Anayasa değişikliklerini izleyen dönemde sekiz reform paketi ile Mayıs 2004’te bir dizi Anayasa değişikliği daha kabul edilmiştir. Nisan 2006’da kamuoyuna açıklanan “9. Uyum Paketi” çerçevesinde öngörülen yasal ve idari düzenlemelerin büyük bir çoğunluğu hayata geçirilmiş olup, süreç devam etmektedir.

Anayasanın 90. maddesine getirilen değişiklikle temel hak ve özgürlükler konusundaki ulusal yasaların uluslararası insan hakları sözleşmelerinde yer alan hükümlerle farklılık içermesi halinde uluslararası sözleşmelerde yer alan hükümlerin geçerli kılınması, 2002 yılının başında yeni Medeni Kanun’un ve Eylül 2004’te yeni Türk Ceza Kanun’nun kabul edilmesi yasal reformların önemli aşamalarını oluşturmaktadır.

Mayıs 2008’de yürürlüğe giren "Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"la düşünce ve ifade özgürlüğü alanında ilerleme kaydedilmiştir. Temmuz 2010’da Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan değişiklikle, teröre ilişkin suç işlemekle itham edilen çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmalarını sağlamıştır.

Ülkemiz cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik olarak uluslararası alanda yapılan çalışmalara katkıda bulunmaktadır. Türkiye, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine (CEDAW) 1985’ten beri taraftır. Ayrıca, CEDAW’a ilişkin İhtiyari Protokol 2002 yılında onaylanmıştır. 2010 yılı Haziran ayında yapılan seçimlerde, Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi (CEDAW) üyeliğine, bu komitenin eski başkan ve üyelerinden Prof. Dr. Feride Acar seçilmiştir. Türkiye’nin evsahipliği yaptığı uluslararası organizasyonlar da ülkemizin kadın hakları alanında yükselen bir uluslararası aktör konumunun göstergeleridir. Son olarak, kadınların küresel ekonomideki yerlerini güçlendirmeyi hedefleyen ve ABD’de mukim "Global Summit of Women" isimli kuruluş tarafından düzenlenen 21. Küresel Kadın Zirvesi Bakanlığımız ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün katkıları ile İstanbul’da gerçekleştirilmiştir.

Türkiye, çocuk haklarını korumak ve çocukların yaşam koşullarını daha iyi hale getirmek için her türlü çabayı göstermektedir. Ükemiz Çocuk Haklarına dair Sözleşmeyi ve bu sözleşmeye ek Çocuk Satışı, Fahişeliği ve Pornografisi hakkında İhtiyari Protokol ile Çocukların Silahlı Çatışmalarda Yeralması hakkında İhtiyari Protokolü imzalamış ve onaylamıştır. Sözleşme'nin bireysel başvuru hakkına ilişkin İhtiyari Protokol'ü ise 24 Eylül 2012 tarihinde imzalamıştır. Türkiye Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin denetim organı olan Çocuk Hakları Komitesi’ne ikinci ve üçüncü dönem ülke raporunu 2008 yılında sunmuştur.

12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumla kabul edilen Anayasa değişikliği paketinde yer alan düzenlemeler sayesinde birçok alanda temel hak ve özgürlükler genişletilmiş ve anayasal sistemimiz uluslararası yükümlülüklerimize uygun hale getirilmiştir. Yapılan değişiklikler, AİHM kararlarında işaret edilen bazı eksiklerimizin giderilmesine ve AK İnsan Hakları Komiseri, Venedik Komisyonu, AK Irkçılık ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele Komisyonu, AKPM Denetim Komisyonu, BM Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi, BM Irkçılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi ve diğer bazı uluslararası denetim mekanizmalarının yanı sıra Avrupa Birliği ilerleme raporları ve diğer vesilelerle ortaya konan bir dizi saptama ve tavsiyelerin yerine getirilmesine imkan vermiştir.

Bu çerçevede, pozitif ayrımcılık, kişisel verilerin korunması, çocuk hakları, örgütlenme özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, bilgi edinme hakkı, ombudsmanlık kurumu, seçme ve seçilme hakları, askeri yargının görev alanı ve denetimi, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun oluşumu konularında önemli gelişmeler sağlanmıştır.

Uluslararası insan hakları belgeleri açısından bakıldığında, Türkiye’nin büyük bir ilerleme kaydettiği görülecektir. Ülkemiz BM’nin temel insan hakları sözleşmelerine taraftır. Ayrıca, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye ek Birinci İhtiyari Protokol Kasım 2006’da, İkinci İhtiyari Protokol ise Mart 2006’da onaylanarak, ülkemiz açısından yürürlük kazanmışlardır. İşkence ve kötü muamele ile mücadele kapsamında, BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokol Eylül 2005’te imzalanmış, 27 Eylül 2011 itibarıyla Protokol'e taraf olunmuştur.

Türkiye, Kasım 2003’te ölüm cezasının kaldırılmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 6 Numaralı Protokol’ü onaylamıştır. Ölüm cezasını her koşulda kaldıran 13 Numaralı Protokolün onay işlemleri de Şubat 2006’da tamamlanmış ve anılan Protokol ülkemiz açısından yürürlüğe girmiştir.

Reformların uygulamaya etkin şekilde yansıması için gerekli adımlar atılmaktadır. AK ve AB ile işbirliği içinde, emniyet ve yargı mensuplarına yönelik insan hakları eğitimi projeleri başlatılmış ve sürdürülmektedir. Ayrıca, çeşitli Avrupa ülkeleriyle ikili düzeyde benzer programlar yürütülmektedir.

Yürütülmekte olan kapsamlı reform süreci sonucunda, özellikle şu alanlarda büyük gelişme kaydedilmiştir: Ölüm cezasının kaldırılması, işkence ile mücadele, ceza ve tevkif evi reformu, düşünce ve ifade özgürlüğü, dernek kurma ve toplanma hürriyeti, din özgürlüğü, yargının işleyişi, sivil-asker ilişkileri, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ve yolsuzlukla mücadele.

Ülkemiz, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin Avrupa genelinde yerleşmesi ve derinleştirilmesi amacıyla faaliyetlerini sürdüren Avrupa Konseyi’nin de, Kasım 2010 – Mayıs 2011 tarihleri arasında Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığını yürütmüştür.

ULUSLARARASI MEKANİZMALARLA İŞBİRLİĞİ:

Türkiye, BM sözleşme dışı mekanizmaları çerçevesinde görev yapan özel raportörler ve özel temsilcilere açık davette bulunan ülkeler arasında yer almaktadır. Özel raportörler ve temsilciler ülkemizi bu çerçevede ziyaret etmektedirler.

Ülkemiz Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (AİÖK) ile etkin işbirliği içindedir. Gözaltı koşulları ve ceza ve tevkif evlerindeki koşullar AİÖK’ün tavsiyelerine uygun şekilde iyileştirilmiştir. AİÖK’ün ülkemize yapmış olduğu ziyaretlere ilişkin raporları ve bu raporlara Hükümetimizin yanıtları, Hükümetimizin izni ile kamuoyuna açıklanmaktadır.

İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ:

Yasal ve idari reformların yanı sıra, eğitim yoluyla insan hakları bilincinin geliştirilmesine yönelik faaliyetler yoğunlaştırılmıştır. İlköğretim müfredatında insan hakları konuları okutulmaktadır. Liselerde ise demokrasi ve insan hakları konulu seçmeli dersler verilmektedir. Çeşitli üniversitelerde yeni insan hakları merkezleri açılmıştır. Polis Akademisi’nde insan hakları dersi zorunlu hale getirilmiştir. Memur adaylarının hazırlık programlarına insan hakları kursları da dahil edilmiştir.

Emniyet ve yargı mensupları için AK, AB ve çeşitli Avrupa ülkeleriyle işbirliği içerisinde insan hakları programları sürdürülmektedir.

İNSAN HAKLARI KURUMLARI:

İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalarda bulunmak üzere 2001 yılında Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı kurulmuştur. İnsan Hakları Başkanlığı, insan hakları ile ilgili konularda görevli kuruluşlarla sürekli temas halinde bulunmak ve bu kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamakla görevlidir.

Ülkemizin Birleşmiş Milletler Paris İlkeleri’yle uyumlu bir Ulusal İnsan Hakları Kurumu kurma kararı çerçevesinde, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu Haziran 2012 TBMM'de kabul edilmiştir. Keza Kamu Denetçiliği Kanunu, Haziran 2012'de Meclis'ten geçmiştir.

Gerçekleştirilmekte olan Reformların uygulamaya yansımasını gözden geçirmek amacıyla Reform İzleme Grubu (RİG) adı altında siyasi düzeyde özel bir izleme mekanizması oluşturulmuştur. Dışişleri, Adalet ve İçişleri Bakanlarının yanı sıra Devlet Bakanı ve Başmüzakereci’nin eşbaşkanlığında yürütülen çalışmalara sözkonusu üç Bakanlığın üst düzey temsilcilerinin yanı sıra Avrupa Birliği Genel Sekreteri, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı gibi üst düzey bürokratlar da katkıda bulunmaktadır. RİG uygulamaya ilişkin konuları ele almak üzere düzenli olarak toplanmaktadır.

İnsan haklarından sorumlu Başbakan Yardımcısı başkanlığında toplanan, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı Müsteşarlarından oluşan İnsan Hakları Üst Kurulu hükümet kanadında insan hakları konularını yürütmektedir. Üst Kurul’un görevleri arasında hükümet ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerini bir araya getiren İnsan Hakları Danışma Kurulu tarafından iletilen raporları da ele almak da bulunmaktadır. Üst Kurul ile Danışma Kurulu’nun sekretarya hizmetleri İnsan Hakları Başkanlığı tarafından yerine getirilmektedir.

İllerde ve ilçelerde insan hakları kurulları oluşturulmuştur. Bu kurullar insan hakları ihlalleri şikayetlerini ele alıp incelemekte ve bulgularını idari ve/veya yasal önlem alınması amacıyla yetkili makamlara iletmektedir. İl ve ilçe kurulları yerel düzeyde insan hakları eğitimi programları da yürütmektedirler. Sözkonusu kurulların çalışmalarına akademisyenler, Baro temsilcileri, Sanayi ve Ticaret Odası temsilcileri, Tabipler Odası temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetim temsilcileri katılmaktadırlar.

Dışişleri Bakanlığı’nda insan hakları konularıyla ilgilenen Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcılığı (AKGY) bulunmaktadır. BM, AK ve AGİT gibi uluslararası forumlarla, çeşitli ülkelerle ikili düzeyde insan hakları konularının yürütülmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde ülkemiz aleyhindeki başvuruların ele alınması AKGY’nin görev alanına girmektedir.

Ayrıca, TBMM bünyesinde faaliyet gösteren ve bir anlamda ulusal izleme mekanizması işlevini yerine getiren İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu (İHİK) bulunmaktadır. İHİK ceza ve tevkif evlerindeki koşulları yerinde incelemekte, sivil toplum kuruluşlarıyla yakın bir işbirliği yürütmekte ve bulgularını gerekli önlemlerin alınması amacıyla Hükümet’e iletmektedir.