Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı Sayın Nikos Kotzias ile Ortak Basın Toplantısı, 24 Ekim 2017, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları; bugün Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias’ı ve heyetini ülkemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Kendileri dün akşamüstü Ankara’ya geldiler ve dün akşam yemeğinde birçok ikili ve bölgesel konuları birlikte değerlendirdik. Heyetlerimizle beraber bugün Bakanlığımızda çalışmalarımızı sürdürdük. Basın toplantısından sonra Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmek için buradan hareket edeceğiz.

Bu vesileyle Yunanistan’ın yeni Ankara Büyükelçisi Petros Mavroidis’e başarılar diliyorum, tebrik ediyorum. Dün güven mektubunu Sayın Cumhurbaşkanımıza sundular. Bakanlığımız ve şahsım olarak her zaman iyi işbirliği içinde, diyalog içinde olacağımızdan şüphem yok.

Nikos Kotzias’la biz gerek ikili ziyaretler kapsamında, gerekse uluslararası toplantılar vesilesiyle bugüne kadar diyaloğumuzu samimi bir şekilde sürdürdük. Son dönemde ülkelerimiz arasındaki üst düzey ziyaretlerden mutluluk duyuyoruz. Ama önümüzdeki süreçte karşılıklı ziyaretler devam edecek. Ve 2018’in ilk iki ayında, büyük olasılıkla, Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantımızı Selanik’te gerçekleştireceğiz.

Nikos Kotzias’la Yunanistan’la ilişkilerimizi samimi bir şekilde, hemfikir olduğumuz konular var, olmadığımız konular var, ama ortak çıkarlarımız var; ikili ilişkilerimizi geliştirmek için, sorunlu alanlarda güven artırıcı adımları atmak için çalışıyoruz. Gerçekten olumlu gündem temelinde ilişkilerimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Ve Yunanistan’la coğrafi yakınlığımız bize işbirliği olanakları sunuyor. Nikos’un her zaman sevdiğim bir sözü var, Allah bizi komşu yapmış diye, belki kendisi tekrar eder, çok doğru bir yaklaşım. Dolayısıyla iki komşu ülke olarak son 7 yılda ticaret, ekonomi, ulaştırma ve turizm gibi birçok alanda önemli ilerlemeler kaydettik, birçok anlaşmalar imzaladık. Bugün şöyle bir gözden geçirdik kaç tanesini onaylamışız, Parlamentolarımız tarafından onaylanmış iki tarafta da, kaç tanesi onaylanmamış, hangi anlaşmayı ne kadar uygulamışız. Bizim bir görevimiz de, sadece Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantılarını hazırlamak ya da koordine etmek değil sonrasını da takip etmek. Yani imzalanan anlaşmaların onaylanması ve uygulanması sürecini de birlikte takip ediyoruz. Ve özellikle ulaştırma alanında çok önemli projeleri hayata geçirdik, geçiyoruz. İstanbul-Selanik hızlı tren projesi üzerinde çalışıyoruz, İzmir’le Selanik arasında ropax hattı projesi ve İpsala-Kipi sınırında ikinci bir köprü projesi gibi somut projeleri hayata geçirdik, geçiriyoruz. Ve hedefimiz, ikili ticaret hacmini de 10 milyar dolara çıkarmak. Potansiyel var. Yunanistan ekonomisi toparlandı, büyüyor, Türkiye’nin ekonomisi yüzde 6 civarında büyüyor. Dolayısıyla yarın Ege Ekonomik Forumu İzmir’de düzenlenecek. Bu tür mekanizmaları da hayata geçirerek biz ikili ticaret hacmimizi rahatlıkla 10 milyar dolara çıkarabiliriz. Bunun için belki karma ekonomik komisyonu mekanizmasını da kurmakta fayda var, işadamlarımızı biraraya getirmemiz lazım.

Özellikle turizm konusuna önem veriyoruz. Karşılıklı ziyaretlerin sayısı 1 milyon civarında, gerçekten bu önemli bir rakamdır. Ve bizim vatandaşlarımız Yunanistan’a ve Yunan adalarına gitmekten mutluluk duyuyor. Aynı şekilde Yunanistan vatandaşlarının da İstanbul’a ve Anadolu’ya gelmekten mutluluk duyduğunu görüyoruz.

Ve bugün bazı özellikle ortak kültürel mirasımızın karşılıklı restorasyonuna yönelik bazı önerilerimiz, tekliflerimiz oldu ki bunlar bizim ortak mirasımız, birlikte sahip çıkmak lazım.

Kıbrıs konusunu tabii dün akşam değerlendirdik. Nikos Kotzias’la beraber Crans-Montana’da yaklaşık 11 gün müzakereleri sürdürdük, fakat maalesef bir sonuç elde edemedik. Türkiye adına şunu söylemek isterim: Gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve garantör ülke olarak Türkiye tüm bu süreçlerde yapıcı bir rol oynadı ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergiledi. Ve zaten parametreleri, kriterleri, çerçevesi belliydi. Crans-Montana’da da bu samimiyeti gösterdiğimize inanıyoruz, ama maalesef oradan bir sonuç çıkmadı. Neticede bundan sonra hangi adımları atabiliriz? Kendi aramızda böyle sık sık zaten Nikos’la biraraya geliyoruz, gayriresmi toplantılar da yapıyoruz. Ne olur, ne zaman hangi adımları atarız; bunları da değerlendirdik. Biz Türkiye olarak ve KKTC olarak da zaten kendi aramızda hangi, özellikle güneydeki seçimlerden sonra hangi adımlar atılır bunları da değerlendiriyoruz, değerlendirmeye de devam etmemiz lazım. Sonuçta Kıbrıs’ta bir çözüm herkesin yararınadır, biz böyle düşünüyoruz.

Batı Trakya Türklerinin haklarıyla ilgili de yine dün akşam biraz değerlendirdik. Öğretmen konusunda bir-iki ufak tefek şey vardı, ama biz onları kendi aramızda hallettik ve yapıcı yaklaşımla ve özellikle de kültür, eğitim gibi ve dini azınlıklar gibi konuları siyasete alet etmediğimiz zaman çözüme kolay gidebiliyoruz. Esasen bu konuları siyasetin dışında tutmak lazım, insan odaklı bakmamız lazım ve insan hakkı olarak bakmamız lazım. Biz var olan mevcut sorunların da bu anlayış içinde çözülmesini arzu ediyoruz. Ve özellikle Batı Trakya Türklerinin haklarıyla ilgili tabii beklentilerimizi, taleplerimizi her zaman gerek Nikos’yla görüştüğümüz zaman, gerekse Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız muhataplarıyla görüştükleri zaman dile getiriyorlar. Biz de bu düşüncelerimizi, beklentilerimizi samimi bir şekilde paylaştık.

Diğer taraftan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra biliyorsunuz 8 tane eski asker Yunanistan’a firar etti. Maalesef Yunan mahkemeleri bu 8 kişiyi Türkiye’ye iade etmedi. Bu bizde ciddi bir hayal kırıklığı yarattı, çünkü Yunanistan da geçmişte darbelerden çok çeken bir ülkedir, Yunan milleti keza öyle. Dolayısıyla biz Yunanistan Anayasası ve yasalarına göre bu kişilerin iade edilmesini bekliyorduk ve bu beklentimiz maalesef karşılanmadı.

Diğer taraftan yine Sayın Cumhurbaşkanımızı öldürmek için Marmaris’te bulunan iki eski askerin de yine Yunanistan’a kaçtığını öğrendik ve bunların iade edilmesi talebimizi bir kere daha gündeme getirdik.

Aynı şekilde terörle mücadelede de işbirliğimizi artırmamız lazım. Özellikle DHKP-C’ye karşı Yunanistan geçmişte bazı adımlar attı, bunları memnuniyetle karşılıyoruz. Ama hala DHKP-C ve PKK mevcudiyetinin olduğunu da kabul etmemiz lazım ve bunların buralarda faaliyetlerine izin verilmemesi gerekiyor. Çünkü terör hepimizin düşmanıdır, terör yok edilmelidir ve terörle mücadelede birlikte çalışmalıyız. Ben bu konuları da yine Nikos Kotzias’la samimi bir şekilde değerlendirme fırsatı bulduğum için ayrıca mutluyum.

Neticede bir taraftan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konsey Toplantısının hazırlıklarını yaptık, bir taraftan ikili meseleleri değerlendirme fırsatı bulduk, ikili ilişkileri ilgilendiren konuları. Güven artırıcı adımları atma konusunda yine teyitleştik.

Ayrıca, bizleri de ilgilendiren bölgesel konuları da değerlendirdik. Göç konusunu değerlendirdik, bu sadece Yunanistan’la Türkiye’nin bir meselesi değil, ama Yunanistan ve Türkiye bu işin adeta merkezinde. Yine Suriye’deki durumu, Irak’taki durumu değerlendirdik ve Libya, Libya’daki durum özellikle hassasiyetini devam ettiriyor. Memnuniyetle gördüm ki bu konularda Yunanistan’la Türkiye’nin görüşleri örtüşüyor, yani görüş ayrılığımız yok. Çünkü bu iki ülkenin buralarda gizli bir gündemi ya da ajandası yok. Buraların istikrarı, güvenliği bizler için de çok önemli, biz bu açıdan bakıyoruz. Ve bundan sonraki süreçte bu konularda, bölgesel konularda da işbirliğimizi sürdürmeyi arzu ediyoruz.

Bu düşüncelerle Nikos Kotzias’a, değerli mevkidaşıma bir kere daha Türkiye’ye hoş geldin diyerek sözü kendisine bırakmak istiyorum.

YUNANİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI NİKOS KOTZİAS- Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na beni Ankara’ya davetinden dolayı teşekkür ediyorum. Her geldiğimde sürekli güzelleşen bir şehirle karşılaşıyorum.

Bize karşılıklı olarak görüş alışverişinde bulunma fırsatı veren bu daveti için teşekkür ediyorum. Her ne kadar diplomasi ön planda gidiyor olsa da, gidebilirse iki ülke arasında pozitif bir gündem yaratabiliriz.

Ayrıca, bugün Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da görüşeceğim için mutluyum, komşu ülkenin önemli bir lideri kendisi.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde her zaman daha yakın, dostane, insani ilişkileri oluşturmayı arzu ediyoruz. Halklarımız ve ülkelerimiz bu işbirliğinin geliştirilmesinden her zaman kazançlı çıkacaklar ve üçüncü tarafların bizim ilişkilerimize müdahale etmelerine fırsat vermemeliyiz.

Zor bir dünyada yaşıyoruz, çok hızlı değişimlerin yaşandığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu süreçte birçok insan kendisini güvensizlik içerisinde ve geleceğe yönelik planlar yapamama günceliyle yaşıyorlar. Bu kadar hızlı değişen dünyada Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin her zaman gelişiyor olması gerekir, daha iyiye gidiyor olması gerekir.

Ülkelerimiz krizlerin dolu olduğu bir bölgede yaşıyorlar. Gerek Ukrayna’ya bakarsanız, gerek Libya’ya bakarsanız, gerek Suriye ve Irak’a bakarsanız bu krizleri görüyorsunuz. Biz iki ülke olarak bölgede barışı istiyoruz, istikrarı istiyoruz. Onun için de işbirliği yapmak mecburiyetindeyiz ve bu yönde de fikirlerimizi ve görüşlerimizi teati etmek zorundayız. Sürekli değişen ve istikrarsız olan bir dünyada bizim bir istikrar çapası olmamız gerekiyor.

Dostluğumuzu samimiyetle devam ettirmek zorundayız. Tabii ki görüş farklılıklarımız var, anlaştığımız konular var, ancak önümüzde pozitif bir gündem var. Biz bunu her zaman destekliyoruz, bunu büyük bir tutkuyla destekliyoruz, çünkü şahsi ilişkilerimiz de var.

Türkiye’nin yaşamış olduğu demokrasi depremlerini biz de kendi ülkemizde yaşadık, bunları biliyoruz, anlıyoruz. Bizler ayrıca büyük bir samimiyetle ve inançla Türkiye’nin AB yönelimini sürekli desteklemiş bir ülkeyiz. AB’ye girmiş bir Türkiye’den bizim ülkemizin en fazla kazançlı olacak bir AB üyesi olduğunu biliyoruz ve buna inanıyoruz. Başkalarının bu konuda iki dillilik veya çifte standart uygulamalarını da uygun görmüyoruz, kabul etmiyoruz.

Bu istikrarsız dönemde iletişim kanallarını açık tutmamızın önemi büyüktür. Aynı zamanda Dışişleri Bakanları arasındaki temasların, ilişkilerin öneminin bilincindeyiz. Çok farklı Bakanlıkların da kendi aralarındaki koordinasyonunu sağlayabiliriz.

Bugün göç konusundaki işbirliğimizi görüştük, Kültür Bakanlıkları arasında temasların gerçekleştirilmesi konusunu görüştük. Önümüzdeki yıl Şubat ayında, en önemlisi de iki ülke arasındaki beşinci Yüksek Düzeyli İşbirliği Konsey Toplantısını birçok halkın tarihi açısından ve bizler için de tarihi bir şehir olan Selanik’te gerçekleştirilmesi konusunu değerlendirdik.

Aynı zamanda bugün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a da resmi olarak ülkemizi ziyaret etmesi konusunda davetimizi ileteceğiz. Kendi ülkemizin Cumhurbaşkanı büyük bir memnuniyetle kendisini Yunanistan’da ağırlamaktan mutlu olacak. Bu konudaki resmi davetimizi kendisine ileteceğiz bugün.

Genel olarak Sayın Mevlüt’le birlikte pozitif bir ajandayı tartıştık. Yani turizm alanında ilişkilerimizi nasıl geliştirebiliriz, her iki ülkenin de çok güzel kıyıları var, bunları değerlendirmemiz gerekir. Ayrıca, ulaştırma alanında ortak projeler konusunu karşılıklı olarak görüştük, değerlendirdik ve işbirliği yapmaya karar aldık. Diğer taraftan eğitim alanında, özellikle yüksek eğitim alanında nasıl işbirliği yapabileceğimizi değerlendirdik.

Ayrıca, Dışişleri Bakanlıkları arasında her alanda işbirliğinin geliştirilmesi konusunda mutabakat verdik. Ülkelerimiz karşılıklı, bizim ülkemizdeki Genel Sekreter ve diğer siyasi dairelerin Genel Müdürleri arasındaki ilişkilerin de, temaslarının devam etmesi ve beşinci Yüksek Düzeyli İşbirliği Konsey Toplantısının koordinasyonu konusunda, görevlendirilmeleri konusunda mutabakata vardık. Var olan sorunları, her iki ülke ilişkilerine engel olan ilişkilerdeki sorunların aşılması yönünde çalışmaların uygun olacağı konusunda mutabakata vardık.

Ayrıca, Müslüman eğitiminin daha iyi işlemesi için var olan sorunları görüştük. Aynı zamanda İstanbul’daki Rum azınlığın eğitim konusundaki var olan bazı bürokratik engellerin aşılması ve bu konuda daha ileriye gidilmesi ve çözüm bulunması konusunda mutabakata vardık.

Bir kez daha Sayın Mevlüt’e göstermiş olduğu misafirperverlikten dolayı çok teşekkür ediyorum. Bu Türk ruhunun da aynı zamanda bir ifadesidir. Ben de kendisine tabii aynı şekilde bu misafirperverliğe cevap vereceğime emin olabilirsiniz. Son kez Girit’e gelmişti, kendisini misafir etmiştim. Bir dahaki gelişinde daha farklı bir adreste bulunabiliriz.

Biz iki ülkenin Dışişleri Bakanlarının ülkelerimizin farklı bölgelerinde buluşmasının o bölgelere ayrı bir turizmin gelişmesine ve ekonomik gelişmesine katkıda bulunacağına inanıyoruz.

Ayrıca, kendisine misafirperverliğinden dolayı bir kez daha teşekkür ediyoruz ve bu görüşmemizin devamında Sayın Cumhurbaşkanını ziyaretimizle devam edeceğiz.

Teşekkür ediyorum.

SORU- Nikos Meletis, … Kanalından.

Sayın Bakan, bu dönemde Türkiye ile Avrupa Birliği arasında ciddi bir kriz var. Yunanistan Türkiye’nin AB yönelimini destekliyor. Şimdi burada şunu sormak istiyorum: Kamuoyunda var olan bazı konulardaki tereddütlere nasıl cevap veriyorsunuz? Yani Türk uçaklarının Ege’de yerleşime açık bölgeler üzerinde sürekli uçması konusunda toplumda var olan endişeleri nasıl cevaplıyorsunuz? Bugün mesela bir tane tatbikat vardı yine Kıbrıs’ta, bu konuda ciddi sıkıntılar vardı.

Ayrıca, göç konusunda biliyorsunuz son yıllarda Türkiye’den gelen göç akımında artış var ve Türkiye maalesef birçok zaman bunu mağdur Yunanistan olacak şekilde AB’ye karşı kullanıyor; bu konuda ne düşünüyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu soru bana mı, Nikos’a mı?

Şimdi her şeye karşılıklı bakmak lazım. Mesela biz Türkiye’deki azınlığın Rum olduğunu, Rum azınlık olduğunu kabul ediyoruz. Mesela Nikos Müslüman azınlık diyor, başka Müslüman azınlıklar da var Yunanistan’da, oradakilerin Türk olduğunu kabullenmekte niye zorlanıyoruz, onu anlamadım. Bir de, İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları var, onları da uygulamak lazım.

Şimdi Ege konusunda gerginliği azaltabilmek için ya da gerginlik olmaması için istikşafi görüşmelerin devam etmesi gerektiği konusunda hemfikiriz, teyitleştik. Esasen bu işler karşılıklı, tek taraflı olmuyor, iki tarafın da bu konularda daha dikkatli olması gerekiyor. Ve provokatif eylem ve söylemlerden kaçınmak lazım. Bu konuda özellikle Yunanistan Savunma Bakanının da, biliyoruz iktidarda koalisyonda küçük partinin de Genel Başkanı, Hükümeti kurmak için onunla çalışmak durumunda kaldılar, Nikos, hep onun şahsi olarak iyi bir insan olduğunu bana anlatıyor ama şahsi mesele değil bu iki ülke arasındaki mesele. Dolayısıyla sık sık provokatif açıklamalarını da görüyoruz. Biz bu sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla, pozitif gündemle çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde gerginlik artar, tırmanır, kaza çıkar, başka şey olur; bunlardan özellikle kaçınmak gerekiyor.

Diğer taraftan, kaçak göçmen sayısında artış olduğunu söylediniz, bilmiyorum bu rakamları nereden alıyorsunuz ama, ben size bazı rakamlar vereyim. 2015 Eylül ayında Türkiye’den Yunan adalarına günlük geçen, yani kaçak olarak geçen göçmen sayısı 7500 civarındaydı. Sonra 2016 yılının ilk aylarında günde 2 bin kişi geçiyordu. Göç anlaşmasını imzaladıktan sonra ve ortak çalışmalardan sonra bu rakam 50’ye düştü. Şimdi 7500’den 50’ye düştü, siz diyorsunuz ki artış var. Size bu rakamları kim veriyor? Üstelik Yunanistan kimi geri göndermeye karar verdiyse biz kabul ediyoruz, harfiyen anlaşmamıza uyuyoruz. Ayrıca, Yunanistan’la da ikili geri kabul anlaşmamız var, bunun da gereğini biz hep yaptık ve hatta daha fazla sayı, yani Avrupa Birliği’yle göç anlaşması kapsamında Yunan adalarından aldığımız kişi sayısından daha fazlasını kendi aramızdaki ikili anlaşma gereği biz aldık. Bu konularda biz işbirliği yapıyoruz da, rakamların arttığını kim söylüyor? Yaz aylarında 50 olan bu rakam 70-80’e çıkmış bazı günlerde. 7500’den 50’ye düştüğünü söylemiyorsunuz, 50’nin 60’a 70’e çıktığını söylüyorsunuz. Ama burada bugün dostum Nikos’tan da bir kere rica ettim, siz de Avrupa Birliği’ne hatırlatın ki sözünde dursun. Bu anlaşmanın gereğini biz yapıyoruz da Avrupa Birliği 2016 yılında 3 milyar Avro ödemesi gerekiyordu buradaki göçmenler için, bugün 880 milyon Avro sadece ödediği para. Bu parayı da bana ödemiyor, buradaki Suriyeli göçmenlere ödüyor. Ve bu parayı gönderirken de şartlar koyuyor; okullar açılmasın, yani bu çocukları okula göndermeyeceğiz de ne yapacağız? Hani çağdaş medeni Avrupa’daydık, Avrupa Birliği’ydik?

Diğer taraftan 2017 ve 2018 için de ilave 3 milyar Avro sözü vardı, Nikos zaten bunların detaylarını hepsini biliyor. O yüzden biraz daha Avrupa Birliği’ne sözünüzü yerine getirin diye hatırlatmada bulunmak gerekiyor. Türkiye’ye ancak teşekkür etmek gerekir, çünkü Türkiye yükümlülüklerini yerine getiriyor. Türkiye dürüst bir ülkedir, ne söz verirse onu yerine getirir. Ama Avrupa Birliği’nde aynı yaklaşımı göremedik.

Diğer taraftan bugüne kadar Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine Yunanistan’ın destek verdiğini söylediniz, ben de size katılıyorum. Gerçekten Yunanistan ikili ilişkilerimizin en gergin olduğu dönemlerde bile veya soğuk olduğu günlerde bile Kıbrıs konusunda bir mutabakata varamamamıza rağmen, mesela Kıbrıs Avrupa Birliği üyelik sürecimizde her zaman bir engel olduğu için Kıbrıs’ı örnek verdim, Yunanistan, Türkiye’nin AB üyeliğine desteğini hiçbir zaman kesmedi, yani fikrini hiçbir zaman değiştirmedi. Daha da önemlisi; sadece bizim olduğumuz ortamlarda değil bizim olmadığımız toplantılarda da Yunanistan dürüst bir şekilde Türkiye Avrupa Birliği’ne üye olmalıdır ve Türkiye’nin Avrupa Birliği için önemli bir ülke olduğunu hep söylemiştir. Hem üye olmalıdır demiştir, hem de Türkiye’nin önemini anlatmıştır. O yüzden Yunanistan’a biz bu bakımdan da teşekkür ediyoruz.

Biraz uzun cevap oldu, ama provokatif bir soru olduğu için.

SORU- Zuhal Demirci, Anadolu Ajansı.

Ben sorumu her iki Bakana da yöneltmek istiyorum.

Türkiye ile Yunanistan arasında terörle mücadele bağlamında bir sorum olacaktı. Siz de konuşmanızın başında ifade etmiştiniz, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Yunanistan’a kaçan 8 darbeci askerin iadesine ilişkin süreç ikili görüşmelerde ele alındı mı, bu darbeci askerlerin iadesiyle ilgili son duruma ilişkin sizden bilgi alabilir miyiz?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Nikos, you want to be first?

YUNANİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI NİKOS KOTZİAS- …

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Nikos, Crans-Montana’da da hep böyle yapıyordun, önce Mevlüt konuşsun diye. Sen hocasın, bir kere de önce sen konuş da bir şeyler öğrenelim.

YUNANİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI NİKOS KOTZİAS- Hanımefendinin bahsettiği bölüm sizdendi, bizden değildi.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu konuyu zaten değerlendirdiğimizi söyledik, yani bu konuda gerçekten biz hayal kırıklığına uğradık. Hem 8 hain darbeci, FETÖ’cü hain Yunanistan’a geçti, hem de yine Cumhurbaşkanımıza suikast girişiminde bulunan yine 2 FETÖ’cü hain de Ege’den Yunanistan’a kaçtı. Bunların Yunanistan’a gitmemesi için o günlerde biz Nikos’yla sık sık telefonda da görüştük hangi tedbirleri alabiliriz diye. Ama onun dışında bizim elimizde bir rakam var, hain darbe girişiminden bu yana 995 kişi Yunanistan’da sığınmacı olarak başvurmuş. Tabi bunların hepsini incelemek lazım, kaç tanesi FETÖ’cü, kaç tanesi işte bundan yararlanarak gitti? Biz tabi komşumuz ve ilişkilerimizi her geçen gün güvene dayalı geliştirdiğimiz Yunanistan’ın FETÖ’cüler için adeta bir sığınma üssü olmasını arzu etmeyiz. Dolayısıyla bu başvuruları da titizlikle değerlendireceklerini ve Yunanistan Anayasasına ve yasalarına göre değerlendireceklerini ve hainlere prim vermeyeceklerine inanıyoruz kötü bir tecrübeye rağmen, yani 8 kişiyle ilgili verilen mahkeme kararına rağmen hala bu inancımızı tam olarak yitirmedik, onu da söylemek isterim.

Çünkü teröristlere ve darbeye prim vermemek lazım. Şimdi geçmişte DHKP-C vardı, oradan kaçak olarak Türkiye’ye gelen bir DHKP-C mensubu biliyorsunuz Amerikan Büyükelçiliğine bombalı saldırıda bulundu, canlı bombaydı, yine DHKP-C teröristleri değişik şehirlerde terör saldırılarında bulundu, ondan sonra Yunanistan’ın çok ciddi adımları da oldu. Yani biz yapılanları da takdir ediyoruz, ama terörle mücadelede daha sıkı işbirliği yapmamız gerektiği de bir gerçektir.

Evet Nikos.

YUNANİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI NİKOS KOTZİAS- Darbeler benim hoşuma gitmiyor. 1967’den 1974’e kadar Yunanistan’da ben bir delikanlı olarak bu askeri darbeyi yaşadım ve ben bu darbenin mağdurlarından birisiyim. Benim askeri hakimlerimi de hatırlıyorum. Bizim şu andaki Atina’daki Hükümetimizin tamamı darbelere karşı olan mensuplardan oluşuyor ve bunların neredeyse tamamına yakını da bu Yunanistan’daki cuntanın mağdurları, mensuplarıdır.

Ben Moğolistan’da bulunmuştum, orada bir Avrupa ve Asya toplantısıyla ilgili olarak, Türkiye’deki darbe girişimi sırasında ve acil olarak o toplantıdan geri dönerek Türkiye’deki demokratik rejime olan desteğimizi ifade ettik ve Türkiye’deki demokratik kurumların muhafazasından ve devamından yana olan görüşümüzü ifade ettik. Ve tabi ki demokrasiye karşı silah kaldırmış olan herkesin adalete hesap vermesi gerekir ve Türkiye Cumhuriyeti adaletine hesap vermesi gerekir. Yunanistan’da siyasi iltica talebinde bulunanlar bunu gerek adaletin, gerekse Hükümetin kararından bağımsız olarak burada bir adaletin vermiş olduğu bir karar var, bunlar bazılarımızın hoşuna gidiyor, bazılarımızın hoşuna gitmiyor, bunun farkındayım, ancak buna saygı duymak zorundayız. Ancak Yunan adalet mahkemeleri var olan bu demokratik kurumlara karşı her zaman saygılarını gösteriyorlar ve kendi yöntemleriyle kararlarını veriyorlar, bazı kararları hoşumuza gidiyor, bazıları hoşumuza gitmiyor, ancak bunlara saygı göstermemiz gerekir.

Ondan öte, bu gerek hani adaletin bir konusu değil veya siyasetçilerin bir konusu değil diye bir itiraz gelirse, tamam, bunu da anlayışla karşılarız.

Terör konusuyla ilgili olarak, biz ne terörist örgütlerden, ne de teröristlerden hoşlanmayan ve sevmeyen bir ülkeyiz. Ben bir akademisyen olarak 17 yaşında sahte bir isimle yazmış olduğum bir makalemde ve cuntanın ilk yılında yazmış olduğum bir makalemde terörizme karşı bir makaleydi ve tabi ki askeri cuntaya karşı bir makaleydi. Korku yaratmak amacıyla demokrasiyi kullanmaya çalışan herkese karşı biz karşıyız.

Sorunuz için teşekkür ediyorum.