Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adel Bin Ahmed Al-Jubeir İle Ortak Basın Toplantısı, 8 Eylül 2016, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları, bugün Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ve aziz kardeşim Adel Jubeir’i ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.

Dün kendisiyle Londra’da beraberdik, Suriye toplantısına katıldık ve muhalefetin ortaya koyduğu vizyon belgesine olan desteğimizi yineledik. Değerli kardeşim Adel Jubeir daha önceden telefon açarak Londra’dan sonra Ankara’ya gelip ziyaret etmek istediğini söylemişti, biz de memnuniyetle kabul ettik.

Bu vesileyle 15 Temmuz darbe girişimi gecesi ve sonrasında telefon açarak Türkiye’ye desteğini bildiren değerli kardeşim Adel Jubeir’e huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi Kral Selman da Sayın Cumhurbaşkanımızı arayan ilk liderlerden birisi olmuştur. O zor günlerde bizim yanımızda olan Suudi Arabistan yönetimine ve Suudi Arabistan halkına, kardeşlerimize bir kere daha teşekkür ediyorum.

Bugünkü toplantımızda bu süreçle ilgili kardeşim Adel’e bilgi verdim, ikili ilişkilerimizi değerlendirme fırsatı bulduk. Yine hatırlayacağınız gibi Suudi Arabistan’la Türkiye arasındaki ilişkileri bir üst seviyeye çıkarttık ve koordinasyon konseyi kurduk. Bu stratejik mekanizmanın eşbaşkanlığını birlikte yürütüyoruz. Mekanizma, ekonomiden savunmaya kadar birçok alanı kapsıyor, bu konuları görüşmek için 8 komite oluşturduk ve komiteler çalışmalarını sürdürüyor. New York’tan sonra Ekim ayında veya en geç Kasım ayında ilk toplantıyı Türkiye’de gerçekleştireceğiz. Amacımız, Türkiye-Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri daha da güçlendirmek ve her alanda işbirliğimizi daha da sağlamlaştırmak.

Suriye, Irak, Yemen gibi bölgesel konularda tam görüş birliği içindeyiz. Bugün Suriye’deki durumu, Irak ve Yemen’i de konuşma fırsatı bulduk. Bir an evvel ateşkesin sağlanması, siyasi dönüşümün gerçekleşmesi ve Suriye, Irak, Yemen’e istikrarın gelmesi en büyük ortak arzumuzdur. Önümüzdeki süreçte de bu çabalarımızı birlikte sürdüreceğiz.

Bildiğiniz gibi, bu ziyaret hac mevsiminde gerçekleşiyor. Bu sene de 52 binden fazla Türk hacı adayı Mekke’ye, Medine’ye gitti. Öncelikle Suudi Arabistan yönetimine hac döneminde aldıkları tedbirler ve hacıların kolayca ibadetlerini yerine getirmesine yönelik sağladıkları imkânlar için çok teşekkür ediyorum.

Gerek umre zamanı, gerekse hac döneminde Mekke’ye, Medeni’ye, kutsal topraklara giden vatandaşlarımız Suudi Arabistanlı kardeşlerimizin sağladıkları imkânlar sayesinde ibadetlerini kolayca yapabiliyorlar ve kendilerini evinde hissediyorlar.

Bir kere daha teşekkür ediyorum ve sevgili kardeşim Adel Jubeir’e hoş geldin diyorum.

(Not: Konuk Bakan Arapça konuşmuştur. Arapça-Türkçe ardıl çevirinin deşifresidir)

SUUDİ ARABİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI ADEL BİN AHMED AL-JUBEİR- Ben de sayın kardeşim Mevlüt Çavuşoğlu’na bir kez daha çok teşekkür etmek istiyorum.

İki ülke arasındaki ilişkiler köklü, tarihi ve stratejik ilişkilerdir. Her iki ülke arasında birçok konuda hemen hemen görüş birliği mevcuttur. Bildiğiniz gibi Suudi Arabistan 15 Temmuz gecesinde ve sonraki olaylarda Türkiye’yi arayan ilk ülkelerden bir tanesidir. Bu konuda Türkiye’deki arkadaşlarımıza, Türkiye’deki yönetime desteklerimizi bir kez daha yinelemiştik.

Türkiye’de halk tarafından seçilen Türk Hükümetinin almış olduğu bütün yasal tedbirleri desteklediğimizi ve bir kez daha kardeşlerimizin yanında, burada omuz omuza birlikte olduğumuzu bir kez daha burada yinelemek istiyoruz ki kardeşlerimiz bu zor günlerde bu olayları bir an önce atlatmış olsunlar.

Sayın kardeşimin de dediği gibi, ben de bir kez daha vurgulamak istiyorum ki Irak’taki, Yemen’deki ve Suriye’deki olayları ve oradaki terörle nasıl baş edebileceğimiz gibi konuları ele aldık. Bildiğiniz gibi ilişkilerimiz çok iyi düzeydedir ve ilişkileri daha ileri seviyeye çıkartmak için görüş birliği içindeyiz.

Yine aynı şekilde iki ülke arasında kurulmuş olan stratejik işbirliği konseyi mekanizmasının bir an önce toplantısını arzu etmekteyiz. Bu işbirliği konseyi Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve aynı zamanda Suudi Arabistan Kralı Kral Selman tarafından ele alınmıştır ve kurulması için fikir birliğine varılmıştır.

Bir kez daha Sayın Bakanın da söylemiş olduğu gibi ele aldığımız bütün konularda görüş birliği içerisindeyiz. Özellikle Suriye’de, Irak’ta ve Yemen’de terörle baş edebilmek konusunda görüşlerimiz aynı.

Türkiye’ye bir kez daha buradan teşekkür etmek istiyorum.

Sayın Bakanın da söylediği gibi hac mevsiminde bütün tedbirleri almış durumdayız.

Konukseverliği için Sayın Bakana buradan tekrar teşekkür etmek istiyorum.

Kendisiyle bundan sonraki dönemde de toplantılarımızı, görüşmelerimizi çok yakın bir işbirliği içerisinde sürdüreceğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum.

SORU- Öncelikle misafir Sayın Bakana sormak istiyorum.

Suriye konusunda özellikle çok merak edilen bir konu, Türkiye’nin şu anda Suriye’nin kuzeyinde yürüttüğü operasyona ilişkin olarak Suudi yönetiminin düşünceleri nelerdir? İleriye yönelik bu konuda bir işbirliği söz konusu olabilir mi?

Halihazırda masada olan ve bahsi geçen bir konu da Rakka’ya olası bir operasyon. Bu konuda da Suudi tarafının nasıl baktığını merak ediyoruz?

İkinci soru da Sayın Bakan Çavuşoğlu’na olacak.

Alman parlamenterlerin İncirlik Üssü’nü ziyaret edebileceği yönünde bir izin ve kabul çıktığı yönünde bazı haberler çıktı. Bunu doğrulatabilir misiniz?

Bir de, Almanya’nın sanırım yine İncirlik’e yönelik bir yatırımı söz konusu olabilir mi, bununla ilgili detaylar var mı elinizde?

SUUDİ ARABİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI ADEL BİN AHMED AL-JUBEİR- Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde yapmış olduğu bu askeri faaliyetler tabii ki Türkiye’nin güvenliği açısından önemli. Bildiğiniz gibi Suudi Arabistan, DAİŞ’e ve teröre karşı Suriye’de özellikle uluslararası bir koalisyon kurulması ve terörün üstesinden gelinmesi için bu konuda öneri sunan ilk ülkelerden bir tanesidir ve Suudi Arabistan da fiilen bu konuda ilk girişimlerde bulunmuştur.

Şu anda iki ülke arasında işbirliği var ve bu ilişkiler çok daha güçlenerek devam etmektedir. Askeri yönden, istihbari yönden işbirliği ve aynı zamanda görüş alış verişi devam etmektedir. Ilımlı Suriye muhalefetinin biraraya gelmesi konusunda her iki ülke işbirliği yaparak başlangıçtan bu yana çabalarını sürdürmektedirler. Suriye’nin desteklenmesi için Uluslararası Grup adı altında Suudi Arabistan ve Türkiye bu konunun öncülüğünü yapmaktadır ve başlangıçtan beri çabalarını bu yönde devam ettirmektedir. Şöyle diyebilirim ki, ilk günden itibaren, Suriye krizi çıktığından bu yana Türkiye’yle Suudi Arabistan’ın tutumu aynı tutumdur, hiç değişmemiştir.

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, sorunuz için çok teşekkür ediyoruz.

Bundestag -Almanya Federal Meclisi- Savunma Komisyonu’nun üyelerine İncirlik’i ziyaret etmeleri için gerekli izni vermemiştik. Bunun da sebebi belliydi, Meclis’te, Bundestag’da sözde soykırımla ilgili aldıkları karardan dolayı bu izni vermedik. Bu izni verebilmemiz için Almanya’ya ortaya koyduğumuz şart da belliydi. Almanya da bu şartı yerine getirdi. Yaptığı açıklamayla bu kararın hiçbir hukuki bağlayıcılığın olmadığını vurguladı. Esasen dünyada herkese -özellikle de Parlamentolara- örnek ve rehber olabilecek bir açıklama yaptı. Yani, ‘soykırım tabiri hukuki bir tabirdir, jenerik ve siyasi bir tabir değildir, bunun için de mahkeme kararı gerekmektedir’.

Bu anlamda Almanya bizim beklentimizi karşıladı. Ayrıca, ‘Biz istediğimizi yaparız, istediğimizi de alırız’ anlayışının Türkiye için geçerli olmadığını, Türkiye’den her istediklerini alamayacaklarını net bir şekilde gördüler. Yani Türkiye’ye yönelik nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğini, Türkiye’ye istedikleri gibi muamele edemeyeceklerini de anlamış oldular. Türkiye’ye yönelik olumlu adım atan herkese biz de adım atarız. Adam gibi davranan herkese biz de olumlu bakarız. Aksi yönde düşüncesi olan ve Türkiye’ye yönelik bir tavır içinde olana da gerekli cevabı veririz.

Teşekkür ediyorum.

SORU- Sorumuz Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Sayın Adel Jubeir’e. Bildiğiniz gibi dün de Suriye’deki çözümle ilgili açıklamalarınız vardı. Bu çözüm çerçevesinde pratik olan birtakım konular üzerinde durmuştunuz. Bildiğiniz gibi Riyad Hicab Suriye’de ılımlı muhalefetin bir çözüm önerisini de, vizyonunu da ortaya atmıştı. Buradaki fiili olan ve gerçek olan nedir sizce? Bu birincisi.

İkincisi, aynı zamanda siz söylemiştiniz Beşar Esad mutlaka Suriye’den ayrılmalıdır veya yönetimden uzaklaştırılmalıdır. Bu ise ister siyasi olabilir, ister askeri yönde olabilir. Suudi Arabistan’ın bu meyanda acaba askeri yönde olduğu takdirde bir girişimi olabilecek mi, olmayacak mı?

Sayın Bakanımız, ikinci sorumuz sizlere, az önce söylemiştiniz Suudi Arabistan’la ilişkileri en üst seviyeye çıkarma arzusundayız. Bu ilişkiler içerisinde askeri yakınlaşma da çok üst seviyelere çıkacak mı? Sorunun ikinci kısmına gelince, Suriye konusuyla ilgili Esad’ın mutlaka uzaklaştırılması meselesi. Bu yönde de Fırat Kalkanı Operasyonunun Suriye’nin derinliklerine kadar gidebilecek mi? Bu operasyonla ilgili bilgi…

SUUDİ ARABİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI ADEL BİN AHMED AL- JUBEİR- Bildiğiniz gibi Suriye muhalefeti dün çözüm konusunda bir vizyon ortaya atmıştı. Bu çözüm vizyonu, Birleşmiş Milletler 2254 nolu kararının aynı zamanda Cenevre 1 görüşmeleri çerçevesinde olmasını öngörmektedir. Suriye’de yeni bir gelecek kurma açısından çok önemli bir vizyon belgesi, çözüm belgesi. Çok dakik, çok hassas ve kapsayıcı bir şekilde hazırlanan bir vizyon. Dün Londra’daki toplantıya katılan bütün ülkeler tarafından da gayet olumlu bir şekilde karşılanmıştır. Şunu gösterdi bize: Muhalefetin ciddi bir şekilde gerçekten siyasi operasyonlara katılmasını ve siyasi yönden bu olayın çözümü istediklerini. Tabii ki dünyanın da bu konuda Birleşmiş Milletler’in kararları var. 2254 no. lu karar çerçevesinde bu işin çözümü. Ancak maalesef Esad yönetimi ve yandaşları bunu reddetmekte. Bu vizyonun yapılabilmesi için pratik çözümler konusunda tabii ki çok ciddi adımlar atılması gerekmekte. Suriye’nin bütün bölgelerine insani yardımların ulaşabilmesi için güvenli bazı yolların açılması gerekmekte. Ve yine 2254 nolu BM kararının uygulanabilmesi içinde görüşmelerin çok ciddi bir şekilde yapılması. Tabii ki burada herkes, her şey Suriye yönetimine bağlı. Rejim ciddi değildi, ateşkese bağlı kalmadı ve aynı zamanda olayı her zaman geciktirmek için elinden gelen çabayı gösterdi. Tabii ki siyasi bir çözüme varmak için sorumluluk almak istemiyorlar. Suriye muhalefetinin vizyonu ve görüşü çok açıktır. Bakalım önümüzdeki dönemde Suriye yönetiminin görüşü ne olacak.

Esad’ın ayrılması konusunda: Bir insan düşünün ki 400 bin kişinin ölümünden sorumlu. 12 milyon Suriyelinin yerinden yurdundan eden ve aynı zamanda Suriye’yi bu hale getiren bu insanın orada kalması ve devam etmesi mümkün değildir. Şu anda askeri direnişi devam etmektedir, ancak Allah’ın izniyle buna bir son verilecektir. İki yöntem olduğunu söylüyorduk biz, bunun bir tanesi siyasi yöntem aynı zamanda yumuşak bir şekilde ilerleyerek sonuca ulaşması, ikinci şıkkı da askeri yönüydü.

Sonuçta şu olacaktır: Özgür bir Suriye olacaktır, toprağıyla, her yönüyle birleşik bir Suriye olacaktır ve bir Suriye olacaktır ki içinde Esad yoktur.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum. Öncelikle Suriye konusunda Adel Jubeir kardeşimin söylediklerine tamamen katılıyorum. Bize göre de Esad’lı bir geçiş süreci olmaz, Esad’lı bir çözüm olmaz. 600 bin insanın ölümüne sebep olan, daha dün klorin gazı kullanan bir kişinin yönetimde kalması demek, Suriye’de kaosun devam etmesi demektir.

Esasen Esad siyasi dönüşüm konusunda fırsatı, halkın talepleri olduğu zaman bunlara olumlu cevap vermek yerine silahla cevap vererek başından kaçırmıştır.

Şu anda sınırımızın diğer tarafında devam eden operasyona gelince, Cerablus’tan başlayıp sınırımızı şu anda kapatan DEAŞ’a karşı yönelik operasyon devam edecek, bizim de desteğimiz devam edecek. Kuzeyden, güneye yönelik operasyonların devam etmesi gerekiyor. Münbiç cebi dediğimiz bölgenin DEAŞ’a tamamen kapatılması gerekiyor, buradan teröristlerin temizlenmesi gerekiyor. Böylelikle bu alanın güvenli bölge olması da sağlanacaktır. Gönüllü bir şekilde Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin görmek istedikleri, eğer dönmek isterlerse onların dönmesi için gerekli şartların oluşması konusunda da Suudi Arabistan’la ve diğer müttefiklerimizle birlikte çalışacağız. Daha şimdiden dönüşler başladı, dün sadece Cerablus’a 200’den fazla Suriyeli geçti. Suudi Arabistan’la askeri işbirliğimize gelince esasen bu alanda işbirliğimiz mevcut. Teröre karşı Suudi Arabistan’ın önerdiği, oluşmakta olan birliğe, güce biz her türlü katkıyı sağlıyoruz. Bunun içinde askeri boyutu var, istihbari boyutu var, diplomasi boyutu var ve tüm toplantılara her alanda katılım sağlıyoruz. Hatırlayacaksınız, Suudi Arabistan liderliğinde Yemen operasyonu başladığı zaman her türlü katkıyı sağlayabileceğimizi bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız Kral Selman’a söylemişti. Yine DEAŞ’a karşı operasyonlara katılmak üzere Türkiye’de İncirlik Üssü’nde Suudi Arabistan savaş uçakları ve askeri personel var. Tüm bunlar bu alanda da işbirliğimizin göstergeleri. Ama ihtiyaç duyduğu alanlarda biz bu işbirliğimizi genişletmeye ve güçlendirmeye hazırız, bu konuda da mutabıkız.

Teşekkürler.