DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- … Bu konuda bazı çalışmalarımız var ve
belli bir noktadan başlayarak inşallah bu sorunu da çözeceğiz.
Tabi bölgesel konular önemli. Özellikle Suriye ve şu anda gündemde olan
İdlib konusunu da bugün kendi aramızda ele alacağız, İdlib’de birlikte ne
yapabiliriz ve neleri önleyebiliriz, terörle mücadeleyi nasıl yapabiliriz,
bunları değerlendireceğiz. Bu konuda zaten liderlerimiz Sayın Erdoğan ve
Putin en son BRIC Zirvesi marjında Johannesburg’da görüştüler, sık sık
telefonda görüşüyorlar, askerlerimiz, istihbaratımız ve tüm ilgili
kurumlarımız da kendi arasındaki çalışmaları sürdürüyor. Bu işbirliği
içinde İdlib sorununa da bir çözüm bulacağımızı umut ediyorum.
Bir kere daha Sergey Lavrov’a hoş geldin diyerek sözü kendisine
bırakıyorum.
RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- … Bana Sefirler ve Daimi Temsilciler
önünde bir sunum yapma fırsatı tanıdılar. Bu gerçekten bizim
ilişkilerimizdeki güvenin son derece yüksek seviyede olduğunun bariz bir
göstergesidir. Bizim ilişkilerimiz sürekli yükseliştedir ve ortak
çabalarımıza gerekli ivmeyi kazandıran bizler, iki ülke lideridir, onlar
ikili çalışmalarımızı, bütün kurum ve kuruluşların çalışmalarını bizzat
koordine ediyor, tabi ki Dışişleri Bakanlıkları da bunların arasındadır.
Emin bir şekilde ticaret hacmimiz artmaktadır, geçen sene yüzde 40 oranında
arttı ve büyük projeler başarılı bir şekilde hayata geçiriliyor. Türk
Akımı, Akkuyu Nükleer Santralı da Rus uzmanların sayesinde Türkiye’de
kuruluyor.
Kültürel ilişkilerimiz de son derece yoğun, seneye karşılıklı kültür ve
turizm yılımız olacak Rusya ve Türkiye’nin.
Ve bu şartlarda büyük memnuniyetle şunu kaydediyoruz: Gerçekten Rus turist
akımı son derece güzel Türk tatil beldelerine akın ediyorlar ve tatil
beldeleri en popüler oldu Rus vatandaşları arasında. Galiba yeni bir rekoru
kıracağız, Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa bir süre evvel bundan bahsetti.
Dış siyasetimiz bağımsızdır hem Rusya’nın, hem de Türkiye’nin. Ve bizim
ortaklarımızın Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlara katılmadıklarını da
olumlu değerlendiriyoruz.
Türk Sefirleri ve Daimi Temsilcileri önünde yapmış olduğum sunumda, Rus
Devleti küresel gelişimin temel unsurlarıyla ilgili Rus görüşünü paylaştım,
modern dünyanın meselelerine nasıl baktığımızı paylaştım ve
meslektaşlarımızın sorularına cevap verdim. Çok güzel bir konuşma oldu
gerçekten de, böyle konuşmalara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Dünyada aslında bir dönüm noktası yaşıyoruz, son derece gergin bir durum
var, endişe verici de diyebilirim, yani iki kutuplu bir dünyadan çok
kutuplu bir dünyaya geçiş yaşanıyor, çok kutuplu düzen kurmaktayız ve bu
düzen bir objektif, bu süreç objektif bir gerçektir diyebilirim. Bunu çok
konuştuk bugün ve tabi ki bu objektif eğilimlere bazıları karşı koymaya
çalışıyor yaptırımlarla, tehditlerle, şantajla, bazı şeyleri dikte etmeye
çalışmakla, hatta bazı Batı partnerlerimiz diplomasi kültürünü yitirmiş
gibiler. Fakat şunu ümit ediyorum: objektif gerçekler sağduyunun galip
gelmesine yardımcı olacaktır ve biz bir kez daha BM şartındaki ilkelere
dönüş yapacağız. Yani bu ilkeler küresel meselelerin ortaklaşa çözüme
bağlanmasını gerektiriyor, ülkelerin iç işlerine karışılmamasını, egemen
ülkelerin eşit olmasını ön görüyor.
Türkiye’yle hep beraber şunun taraftarıyız: çeşitli, işte Suriye meselesi
olsun bu şekilde çözülmelidir bu meseleler.
Kısa bir süre evvel son terör gruplarına karşı nasıl mücadele edebiliriz?
Ve bu terör metotlarından vazgeçenlerin barışa, sivil hayata nasıl
dönüşlerini sağlayabiliriz, bunları görüştük.
Ve tabi İdlib’deki bölge de, çatışmasızlık bölgesi ve bununla ilgili
mutabakatlar da ele alındı.
Barışçıl çözüm arayışındayız ve bu barışçıl çözüm arayışı ışığında Ortadoğu
Bölgesindeki, Kuzey Afrika’daki Libya, Yemen, Balkanlar meselesi, Ukrayna
meselesi, Dağlık Karabağ sorunu ve diğer sorunları işte bu ilkelerden yola
çıkarak değerlendirdik.
Bizim ülkelerimiz stratejik ortaklığımızın, dış siyasetteki stratejik
ortaklığımızın artırılmasına, pekişmesine yönelik gelecekte adımlar
atacaktır ve somut işbirliği konularımızı birazdan tekrar ele alacağız.
Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na ve meslektaşlarıma tarafıma göstermiş oldukları
hüsnükabulden dolayı ben bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
SORU- İki Bakana olacak sorum öncelikle.
Efendim, Astana mutabakatı çerçevesinde gerilimi azaltma bölgesi ilan
edilen ve Türkiye’nin de 12 gözlem noktası kurduğu İdlib’de Esad rejiminin
büyük bir operasyon düzenleyeceğine ilişkin haberlere her gün bir yenisi
ekleniyor ki Türkiye’nin gözlem noktasının bulunduğu bazı yerlerde küçük
çaplı operasyonların başladığı haberleri var. Rusya Federasyonu, rejimin
garantörü olan Rusya, Türkiye’ye rağmen bu operasyona izin verecek mi?
Bunun yanı sıra İdlib konusunda Türkiye’den beklentileriniz nelerdir?
Sayın Çavuşoğlu’na ayrıca bir sorum daha olacak; Türk heyetin Vaşington
ziyareti sonrasında ilk temas gerçekleşti, Büyükelçi Kılıç dün ABD Ulusal
Güvenlik Danışmanı Bolton’la görüştü, görüşmenin Türk tarafı tarafından
talep edildiği belirtilmişti, dolayısıyla yeni bir öneri koyduk mu masaya
Türkiye olarak, bunu sormak isterim?
Bunun yanı sıra, tabii Brunson krizi konusunda gelinen son durum nedir,
içerik paylaşabilir misiniz?
Teşekkürler.
RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Şimdi İdlib bölgesine gelince, ben de
az evvel söylediklerime ilaveten şunu ifade etmek istiyorum: İdlib
çatışmasızlık bölgesi, tüm çatışmasızlık bölgeleri gibi belli şartlarla
oluşturuldu. Ve bu şartlardan bir tanesi şöyle bir mutabakat idi: ateşkes
rejimi teröristleri kapsamayacaktır ve terörist olarak kalmak istemeyen
silahlı gruplar teröristlerden kendilerini ayırmamalılar, bir ayrıştırma
sağlanmalıdır. İdlib’de de aynı mutabakat devam ediyor. Tabii oradaki durum
biraz daha zor, baştan beri zaten komplikeydi, kolay değildi.
Cephetun-Nusra’nın orada ağır bastığı yüzündeydi, binlerce militan, hatta
Birleşmiş Milletler’in istatistiklerine göre binlerce militan orada mevcut
Cephetun-Nusralı. Orada Türkiye’nin gözetim noktaları kuruldu ve kuruldukça
da oradaki durum biraz yatışmaya başladı. Fakat son zamanlarda son derece
bazı saldırılara maruz kalınıyor orada, özellikle de Cephetun-Nusra
tarafından Suriye ordusu çeşitli saldırılara maruz kalıyor, insansız hava
araçları Rus Hmeymim Üssü de bunlara maruz kalıyor. Bu tarz birçok harekete
başvuruyorlar. Tabii ki Suriye ordusu bu tarz hareketlere karşı mücadele
etme hakkına sahiptir. Suriye ordusu kendi toprağındadır, kendi toprağında
hareket ediyor, kendi bağımsızlığı uğruna savaşıyor, teröristlere karşı
2254 nolu BMGK kararına uygun olarak bunu yapıyor. Bizim de Suriye ordusuna
bu hareketlerinde destek sağlama hakkımız var. Ama bunu bir kez daha
söylemek istiyorum, ifade etmek istiyorum; Suriye krizi çerçevesinde bir
kronik sorun var. Obama rejiminden başlayarak bu yana normal vatansever
silahlı gruplar muhaliflerden Cephetun-Nusralı muhaliflerden teröristlerden
daha doğrusu ayırt edilemiyor. Tabii ki Suriye’de terörle, aşırıcılıkla
mücadele edenler bunu yapmalı, bu tarz unsurlarla mücadele etmelidir. Bizim
askerlerimiz de Astana formatında kurulan mekanizmalar çerçevesinde bunu
görüşüyor, biz de Sayın Bakanla görüşeceğiz birazdan.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.
Tabii Astana Anlaşmasıyla, Suriye’de çatışmaları, ve süreciyle sadece
anlaşma değil, çatışmaları durdurmak istedik. Özellikle muhalefet ve rejim
arasında da güven artırıcı adımların atılmasını da amaçladık ve bu konuda
önemli mesafeler kat ettik. Şu anda İdlib bölgesinde esasen yapılması
gereken şey son derece nettir. Evet, bizim 12 tane gözlem noktamız var. Bu
gözlem noktalarının amacı, çatışmalar veya ihlaller olduğu zaman, ateşkesi
bozan taraf olduğu zaman bunların tespit edilmesi ve garantör ülkeler
olarak buna yönelik tedbirleri birlikte almamızdır.
İdlib bölgesinde 3 milyondan fazla sivil yaşadığı söyleniyor. Ama İdlib
bölgesinde bazı terörist, terör grupları da var. Bunlar esasen Halep’ten
geldi, Doğu Guta’dan geldi, yine Homs’tan geldi. Özellikle daha önce
kuşatılmış bölgelerden açılan koridorlar sonrasında silahlarıyla beraber
geldiler. Bu terörist gruplar sadece başkalarına veya İdlib bölgesinin
dışına değil ama özellikle İdlib içindeki sivillere ve muhalif gruplara da
tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla yapılacak iş basit; biz sonuç alıcı bir
stratejiyle Rusya’yla beraber, diğer ortaklarımızla beraber,
istihbaratlarımız, askeri güçlerimiz bu teröristleri tespit edip onları
etkisiz hale getirmemiz lazım. Yani terörist var diye tüm İdlib’i
bombalamak, hastaneleri, okulları bombalamak, sivilleri bombalamak öldürmek
bir katliam olur ve ciddi bir kriz yaratır, yani felaket olur ve
çatışmalar, problemler uzun uzun devam eder. O nedenle iki taraf, yani
ılımlı muhalefetle bir kere radikalleri ayırmak lazım. Ayrı noktalardaki
teröristler belli, onları tespit etmek lazım. Esasen ılımlı muhalefet ve
halk da bu teröristlerden çok rahatsız olduğuna göre onlara karşı hep
birlikte mücadeleyi yapmak lazım, bunu başarmamız lazım. Bu bizlerin, yani
ülkelerimizin, halklarımızın güvenliği için de önemli, Suriye’nin geleceği
için de önemli.
Bolton’la Büyükelçimiz Serdar Kılıç’ın görüşmesiyle ilgili bir soru
sordunuz. Esasen Beyaz Saray bu görüşmeyi ayarladı ve Beyaz Saray’la zaten
doğal olarak tabii Büyükelçimiz arasında da temaslar devam ediyor.
Amerika’da bir karmaşa var, bu sorunu çözmek isteyen gruplar da var, krizi
sürdürmek isteyen, bundan beslenen gruplar da var, iç politika kaygısıyla
davrananlar da var. Ama başka bir problem de; farklı kurumlar var, farklı
düşünceler var, farklı pozisyonlar var, kendi aralarında iletişim var
mı-yok mu, iyi polis-kötü polis oynayan var mı-yok mu, tam bir kargaşa var
gerçekten ve kimin ne yaptığı da belli değil. Sadece bize yönelik değil,
diğer ülkelerle yaşanan krizlerde de bunu zaten görebiliyoruz.
Büyükelçimizin Bolton’a söylediği nettir, daha önce üzerinde konuştuğumuz
meseleler var, bunlarla ilgili taslak yol haritalarımız var, eylem
planlarımız var. Tüm bu konulardaki bilgileri bir kere daha güncelledik,
çünkü birisinin bildiğini diğeri bilmiyoruz diyor, aynı kurum içinde de
böyle şeyler yaşanıyor. Ve net bir mesajı yine de verdi Büyükelçimiz, yani
baskıyla, tehditle ya da yaptırımlarla Türkiye’yle ilişkilerde ancak bir
kaos olur, yani kötüye gider, Amerika Birleşik Devletleri yaptırım ve
tehdit dilini bir kenara bırakıp diyalogla Türkiye’yle ilişkileri
geliştirebilir mesajını vermiştir.
Brunson’ın durumu da zaten belli, sağlık sebebiyle şu anda hapishanede
değil ev hapsinde kendi evinde. Bugün de yanlış bilmiyorsam zaten
Maslahatgüzar da, konsolosluk erişimi orada da devam ediyor, kendisini
ziyaret edecek. Sonuçta Brunson’ın durumunda herhangi bir değişiklik yok.
SORU- Washington’un Rusya, İran ve Türkiye’ye karşı uyguladığı yaptırım
politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ayrıca, bu politika ülkeler arasında koordinasyona, Suriye krizinin
çözümünde ve mülteciler … nasıl etki edecek?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kime soru?
SORU- Sayın Lavrov’a.
RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Yani siz zaten Astana Sürecinin
katılımcı üyelerini saydınız burada. Elbette hiçbir, yani Suriye kriziyle
bağlanması gerekmiyor Amerikalıların yaptığı açıklamaları. Yani bizim
ülkelere yaptırımlar uygulamaya dair açıklamalar yapıyorlar. Objektif
olarak elbette biz Batının, Amerika’nın, sadece Amerika’nın da değil şöyle
bir şeyi var, bunu seziyoruz: Astana Sürecinin somut neticeler elde
etmesini engellemek istiyorlar, yani başarılı olmayan bir format diye
telkin etmeye çalışıyorlar dünyaya. Bu tarz teşebbüslere daha evvel de
başvurdular ve herhalde başvuracaklar da. Fakat Türkiye, Rusya ve İran’ın
her zaman şu ya da bu meselede anlaşamadıklarına rağmen Suriye krizinde,
Suriye meselesinde, kendilerine bir sağduyu … somut meseleleri çözmeye
irade gösterdiler. Bütün bunlar Suriye’deki durumun da iyileşmesine
yardımcı oldu. Tek-tük teröristler, militanlar orada kalıyor, ama en önemli
hedefimiz dediğim gibi Cephetun-Nusra.
Yani Amerika’nın bu Astana 3’lüsünü bir şekilde dengesiz hale getirmek için
yaptırımlar uygulamıyor diye düşünüyorum, fakat genel anlamda Batının
tutumu, mültecilerle ilgili tutumu gerçekten şaşırtıcıdır, yani hem
temkinli davranıyorlar. Gerçekten Rusya ve Fransa’nın beraber katıldığı çok
faydalı bir etkinlik oldu insani yardım konusunda, fakat Suriye’de önemli
olan oradaki altyapının yeniden kurulması, ki Türkiye’den, Lübnan’dan,
Ürdün’den, Avrupa’dan mülteciler kendi oturdukları kendi yerlerine, kendi
evlerin dönmeye başlasınlar, bu süreç devam ediyor. Irak’tan da dahil olmak
üzere çeşitli ülkelerden mülteciler dönüyor ve bu süreci her şekilde
desteklememiz gerekiyor.
Şöyle tuhaf bir anlaşma, açıklamayla da karşılaştık: Mülteciler konusunda
Yüksek Komiserin mültecilerin Suriye’ye dönüşünün biraz erken olduğunu
ifade etti. Gerçekten böyle bir açıklama yaptıysa, herhalde düzgün bir
şekilde bilgilendirilmedi, hatta belki daha ciddi bir şey de olabilir bunun
altında.
Fakat yaptırımların artırılması, siyaseti nasıl değerlendiğimize gelince,
gayrimeşru bir siyasettir bu. Ve genelde bazı ülkeler her yerde, her şeyde
öncü olmak istiyor ve parayı verip dünya meselelerinde düdüğü çaldırmaya
çalışıyor, yani uluslararası piyasalarda adil rekabet yoluyla değil tek
taraflı, korumacı tedbirler, yaptırımlar uyguluyorlar, adil olmayan bir
rekabete başvuruyorlar ve böylelikle kendi iş adamları için elverişli zemin
hazırlamak için ve bununla da kendi müttefiklerini cezalandırıyorlar
aslında. Tabi bu siyaset sanıyorum çok uzun bir süre devam edemeyecek.
SORU- Avrupa’dan ABD’nin uyguladığı mali yaptırımlara yönelik Amerika’yı
kınayan açıklamalar geldi. Mali yaptırımlardan kastım, hem İran’a, hem de
Türkiye’ye yönelik mali yaptırımlara ilişkin açıklamalar geldi. Bu
açıklamaları siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ve ilaveten her iki Bakana da şunu sormak istiyorum, Sayın Lavrov ve Sayın
Çavuşoğlu’na: Acaba uluslararası ticarette ABD’nin uyguladığı bu
yaptırımlara karşı yerel para birimleriyle ticaret konusu gündemde midir,
bizim Rusya’yla ilişkilerimizde gündemde midir?
Ve aynı zamanda, hem İran’a, hem de Türkiye’ye yönelik yaptırımlar
konusunda Rusya’nın pozisyonu ya da desteği nasıl olacaktır?
Teşekkürler.
RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Yani ben yaptırımlarla ilgili zaten
açıklamamı yaptım, gayrimeşru, illegal olduğunu düşünüyoruz ve uluslararası
ticaretin tüm ilkelerine aykırıdır ve de Birleşmiş Milletler’in ilkelerine
ve kararlarına da aykırıdır. Bu kararlara göre, tek taraflı ekonomik
yaptırımlar gayrimeşrudur.
Bu gayrimeşru engelleri nasıl ortadan kaldırabileceğimize gelince, evet,
gerçekten milli paralarla ticaret birkaç senedir önümüzdeki hedeflerden bir
tanesidir, Rusya Devlet Başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı da bu hedeflerden
bahsediyor. Rusya ve İran arasında bu tarz ve Çin Halk Cumhuriyeti’yle de
bu tarz mutabakatlarımız oldu ve hatta bu mutabakatları hayata
geçirmekteyiz. Yani milli ticaretimizde milli paralarla ödeme yaptığımız
oluyor.
Kanaatimce bu tarz son derece doları bu şekilde kaba istismar etmeleri şuna
yol açacak: Aslında doların nüfuzu eninde, sonunda azalacak ve birçok ülke
dolardan vazgeçmeye başlayacak, daha güvenilir ortaklara yönelecek.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.
ABD’nin veya herhangi bir ülkenin prensip olarak biz yaptırımlarına
karşıyız. Birleşmiş Milletler’in aldığı yaptırım kararlarına hepimiz
uyuyoruz, bu zaten bağlayıcıdır terör örgütlerine ya da bazı ülkelere.
Diğer taraftan, biz Avrupa Birliği’nin de Rusya’ya yönelik yaptırımlarına
hiçbir zaman katılmadığımız gibi, karşı olduğumuzu da net bir şekilde
söyledik. İran’a yönelik yaptırımlara da katılmayacağımızı söyledik. Bir
ülke tek başına karar alacak ve diğer ülkelere de empoze etmeye çalışacak,
artık böyle bir dünya yok, bunu kabullenmeleri gerekiyor. Yaptırım kararı
alırken istişare ettin mi, danıştın mı veya görüş aldın mı? Yok, tek başına
karar alacaksın, tüm Avrupa uyacak, tüm dünya uyacak. Şu anda ABD’nin
İran’a yönelik yaptırımından Avrupa da rahatsız, geçen hafta Sergey’le
beraber Singapur’daydık, Asya Pasifik bölgelerindeki ülkelerin hepsi de
rahatsız, bir şekilde herkes İran’dan gaz alıyor, petrol alıyor. Ve NATO
Zirvesinde Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat Sayın Trump’a bu tavırlarının
yanlış olduğunu ve Türkiye’nin örneğin Rusya’dan da, İran’dan da,
Azerbaycan’dan ve Irak’tan petrol ve gaz aldığını söyledi ve almaya devam
edeceğimizi de açık bir şekilde vurgulamadı.
Dolayısıyla artık bu kabadayılık devrinin bitmesi gerekiyor. Eğer ABD
itibarlı bir ülke olarak devam etmek istiyorsa, bu tek başına dayatmalarla
olmaz ve diğer ülkelerin endişelerini dinleyerek ve herkesi eşit ortak
görerek olur; şu andaki yönetimde maalesef bu yok.
Şimdi bu Sergey’in de söylediği gibi bir kelebek etkisi yaratmaya başladı.
Son Türkiye’ye yönelik bu saldırılarından dolayı Avrupa’da ciddi bir endişe
var, çünkü ABD parasını ve diğer elindeki güçleri artık sadece Türkiye’ye
değil, tüm ülkelere ve Avrupa’ya da özellikle, Avrupa’nın özellikle önemli
ülkelerine de saldırmak için kullanmaya başladı, dolayısıyla dolardan kaçma
eğilimini şimdiden görmeye başladık. Bu esasen ABD’nin ve ABD’nin
parasının, yani doların itibarını da zedeliyor. ABD’nin bir an öne bu
hatalı politikalarından vazgeçmesi gerekiyor.
Dolayısıyla Avrupa’daki tepki ve endişenin iki boyutu var.
Birincisi, istikrarlı, ekonomisi güçlü bir Türkiye Avrupa için ve tüm
komşular için önemlidir.
İkincisi, bugün Türkiye, yarın Avrupa Birliği ya da Avrupa ülkesi olabilir,
zaten NATO Zirvesinde de bunu tüm liderler gördü.
SORU- Ben Amerika konusuna değinmek istiyorum, Sayın Sergey Beye olacak
sorum.
Amerika stratejik saldırı silahlarının sınırlandırılması anlaşmasına yeni
Rus silahlarının ne derece uygun olduğu konusunu görüşmek istiyor. Teknik
parametreler üzerinde mi görüşülecek bu konu, yoksa ABD bunu bahane olarak
kullanarak anlaşmadan çıkacak mı?
RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Aslında konuşulması oldukça zor bir
konu, yani Vaşington’da önümüzdeki günlerde, hatta saatlerde nelerin
olup-biteceğini tahmin etmek son derece zor bir meseledir. Ben birçok
uzmanın ve idarelerinin birçok uzmanından bu anlaşmayı uzatmaya niyetli
olduklarını duydum. Sayın Devlet Başkanı Putin’in de dediği gibi, anladığım
kadarıyla Vaşington’da bu stratejik saldırı silahlarının anlaşması
Kongre’deki oturumlarda geçti. Yani Amerika’nın bizimle bu konuyu
görüşmekten değil, Cumhurbaşkanlıklarının talimatı yönünde neler
olup-bitiyor, yani Rusya’nın yeni silahlarıyla anlaşma … bağdaştırıyor, bu
konuyu bizimle görüşmek istiyorlar. Helsinki’de Devlet Başkanımızın ve
Cumhurbaşkanının görüşü çerçevesinde ben Sayın Pompeo’yla görüştüm ve
stratejik istikrarla ilgili tüm konularda diyaloga hazır olduğumuzu beyan
ettim. Amerika somut sorular sormak istiyorlarsa bizlere, işte bir
platformu var bunun için.