Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Ortak Basın Toplantısı, 14 Ağustos 2018

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- … Bu konuda bazı çalışmalarımız var ve belli bir noktadan başlayarak inşallah bu sorunu da çözeceğiz.

Tabi bölgesel konular önemli. Özellikle Suriye ve şu anda gündemde olan İdlib konusunu da bugün kendi aramızda ele alacağız, İdlib’de birlikte ne yapabiliriz ve neleri önleyebiliriz, terörle mücadeleyi nasıl yapabiliriz, bunları değerlendireceğiz. Bu konuda zaten liderlerimiz Sayın Erdoğan ve Putin en son BRIC Zirvesi marjında Johannesburg’da görüştüler, sık sık telefonda görüşüyorlar, askerlerimiz, istihbaratımız ve tüm ilgili kurumlarımız da kendi arasındaki çalışmaları sürdürüyor. Bu işbirliği içinde İdlib sorununa da bir çözüm bulacağımızı umut ediyorum.

Bir kere daha Sergey Lavrov’a hoş geldin diyerek sözü kendisine bırakıyorum.

RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- … Bana Sefirler ve Daimi Temsilciler önünde bir sunum yapma fırsatı tanıdılar. Bu gerçekten bizim ilişkilerimizdeki güvenin son derece yüksek seviyede olduğunun bariz bir göstergesidir. Bizim ilişkilerimiz sürekli yükseliştedir ve ortak çabalarımıza gerekli ivmeyi kazandıran bizler, iki ülke lideridir, onlar ikili çalışmalarımızı, bütün kurum ve kuruluşların çalışmalarını bizzat koordine ediyor, tabi ki Dışişleri Bakanlıkları da bunların arasındadır.

Emin bir şekilde ticaret hacmimiz artmaktadır, geçen sene yüzde 40 oranında arttı ve büyük projeler başarılı bir şekilde hayata geçiriliyor. Türk Akımı, Akkuyu Nükleer Santralı da Rus uzmanların sayesinde Türkiye’de kuruluyor.

Kültürel ilişkilerimiz de son derece yoğun, seneye karşılıklı kültür ve turizm yılımız olacak Rusya ve Türkiye’nin.

Ve bu şartlarda büyük memnuniyetle şunu kaydediyoruz: Gerçekten Rus turist akımı son derece güzel Türk tatil beldelerine akın ediyorlar ve tatil beldeleri en popüler oldu Rus vatandaşları arasında. Galiba yeni bir rekoru kıracağız, Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa bir süre evvel bundan bahsetti.

Dış siyasetimiz bağımsızdır hem Rusya’nın, hem de Türkiye’nin. Ve bizim ortaklarımızın Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlara katılmadıklarını da olumlu değerlendiriyoruz.

Türk Sefirleri ve Daimi Temsilcileri önünde yapmış olduğum sunumda, Rus Devleti küresel gelişimin temel unsurlarıyla ilgili Rus görüşünü paylaştım, modern dünyanın meselelerine nasıl baktığımızı paylaştım ve meslektaşlarımızın sorularına cevap verdim. Çok güzel bir konuşma oldu gerçekten de, böyle konuşmalara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Dünyada aslında bir dönüm noktası yaşıyoruz, son derece gergin bir durum var, endişe verici de diyebilirim, yani iki kutuplu bir dünyadan çok kutuplu bir dünyaya geçiş yaşanıyor, çok kutuplu düzen kurmaktayız ve bu düzen bir objektif, bu süreç objektif bir gerçektir diyebilirim. Bunu çok konuştuk bugün ve tabi ki bu objektif eğilimlere bazıları karşı koymaya çalışıyor yaptırımlarla, tehditlerle, şantajla, bazı şeyleri dikte etmeye çalışmakla, hatta bazı Batı partnerlerimiz diplomasi kültürünü yitirmiş gibiler. Fakat şunu ümit ediyorum: objektif gerçekler sağduyunun galip gelmesine yardımcı olacaktır ve biz bir kez daha BM şartındaki ilkelere dönüş yapacağız. Yani bu ilkeler küresel meselelerin ortaklaşa çözüme bağlanmasını gerektiriyor, ülkelerin iç işlerine karışılmamasını, egemen ülkelerin eşit olmasını ön görüyor.

Türkiye’yle hep beraber şunun taraftarıyız: çeşitli, işte Suriye meselesi olsun bu şekilde çözülmelidir bu meseleler.

Kısa bir süre evvel son terör gruplarına karşı nasıl mücadele edebiliriz? Ve bu terör metotlarından vazgeçenlerin barışa, sivil hayata nasıl dönüşlerini sağlayabiliriz, bunları görüştük.

Ve tabi İdlib’deki bölge de, çatışmasızlık bölgesi ve bununla ilgili mutabakatlar da ele alındı.

Barışçıl çözüm arayışındayız ve bu barışçıl çözüm arayışı ışığında Ortadoğu Bölgesindeki, Kuzey Afrika’daki Libya, Yemen, Balkanlar meselesi, Ukrayna meselesi, Dağlık Karabağ sorunu ve diğer sorunları işte bu ilkelerden yola çıkarak değerlendirdik.

Bizim ülkelerimiz stratejik ortaklığımızın, dış siyasetteki stratejik ortaklığımızın artırılmasına, pekişmesine yönelik gelecekte adımlar atacaktır ve somut işbirliği konularımızı birazdan tekrar ele alacağız.

Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na ve meslektaşlarıma tarafıma göstermiş oldukları hüsnükabulden dolayı ben bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

SORU- İki Bakana olacak sorum öncelikle.

Efendim, Astana mutabakatı çerçevesinde gerilimi azaltma bölgesi ilan edilen ve Türkiye’nin de 12 gözlem noktası kurduğu İdlib’de Esad rejiminin büyük bir operasyon düzenleyeceğine ilişkin haberlere her gün bir yenisi ekleniyor ki Türkiye’nin gözlem noktasının bulunduğu bazı yerlerde küçük çaplı operasyonların başladığı haberleri var. Rusya Federasyonu, rejimin garantörü olan Rusya, Türkiye’ye rağmen bu operasyona izin verecek mi? Bunun yanı sıra İdlib konusunda Türkiye’den beklentileriniz nelerdir?

Sayın Çavuşoğlu’na ayrıca bir sorum daha olacak; Türk heyetin Vaşington ziyareti sonrasında ilk temas gerçekleşti, Büyükelçi Kılıç dün ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’la görüştü, görüşmenin Türk tarafı tarafından talep edildiği belirtilmişti, dolayısıyla yeni bir öneri koyduk mu masaya Türkiye olarak, bunu sormak isterim?

Bunun yanı sıra, tabii Brunson krizi konusunda gelinen son durum nedir, içerik paylaşabilir misiniz?

Teşekkürler.

RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Şimdi İdlib bölgesine gelince, ben de az evvel söylediklerime ilaveten şunu ifade etmek istiyorum: İdlib çatışmasızlık bölgesi, tüm çatışmasızlık bölgeleri gibi belli şartlarla oluşturuldu. Ve bu şartlardan bir tanesi şöyle bir mutabakat idi: ateşkes rejimi teröristleri kapsamayacaktır ve terörist olarak kalmak istemeyen silahlı gruplar teröristlerden kendilerini ayırmamalılar, bir ayrıştırma sağlanmalıdır. İdlib’de de aynı mutabakat devam ediyor. Tabii oradaki durum biraz daha zor, baştan beri zaten komplikeydi, kolay değildi. Cephetun-Nusra’nın orada ağır bastığı yüzündeydi, binlerce militan, hatta Birleşmiş Milletler’in istatistiklerine göre binlerce militan orada mevcut Cephetun-Nusralı. Orada Türkiye’nin gözetim noktaları kuruldu ve kuruldukça da oradaki durum biraz yatışmaya başladı. Fakat son zamanlarda son derece bazı saldırılara maruz kalınıyor orada, özellikle de Cephetun-Nusra tarafından Suriye ordusu çeşitli saldırılara maruz kalıyor, insansız hava araçları Rus Hmeymim Üssü de bunlara maruz kalıyor. Bu tarz birçok harekete başvuruyorlar. Tabii ki Suriye ordusu bu tarz hareketlere karşı mücadele etme hakkına sahiptir. Suriye ordusu kendi toprağındadır, kendi toprağında hareket ediyor, kendi bağımsızlığı uğruna savaşıyor, teröristlere karşı 2254 nolu BMGK kararına uygun olarak bunu yapıyor. Bizim de Suriye ordusuna bu hareketlerinde destek sağlama hakkımız var. Ama bunu bir kez daha söylemek istiyorum, ifade etmek istiyorum; Suriye krizi çerçevesinde bir kronik sorun var. Obama rejiminden başlayarak bu yana normal vatansever silahlı gruplar muhaliflerden Cephetun-Nusralı muhaliflerden teröristlerden daha doğrusu ayırt edilemiyor. Tabii ki Suriye’de terörle, aşırıcılıkla mücadele edenler bunu yapmalı, bu tarz unsurlarla mücadele etmelidir. Bizim askerlerimiz de Astana formatında kurulan mekanizmalar çerçevesinde bunu görüşüyor, biz de Sayın Bakanla görüşeceğiz birazdan.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.

Tabii Astana Anlaşmasıyla, Suriye’de çatışmaları, ve süreciyle sadece anlaşma değil, çatışmaları durdurmak istedik. Özellikle muhalefet ve rejim arasında da güven artırıcı adımların atılmasını da amaçladık ve bu konuda önemli mesafeler kat ettik. Şu anda İdlib bölgesinde esasen yapılması gereken şey son derece nettir. Evet, bizim 12 tane gözlem noktamız var. Bu gözlem noktalarının amacı, çatışmalar veya ihlaller olduğu zaman, ateşkesi bozan taraf olduğu zaman bunların tespit edilmesi ve garantör ülkeler olarak buna yönelik tedbirleri birlikte almamızdır.

İdlib bölgesinde 3 milyondan fazla sivil yaşadığı söyleniyor. Ama İdlib bölgesinde bazı terörist, terör grupları da var. Bunlar esasen Halep’ten geldi, Doğu Guta’dan geldi, yine Homs’tan geldi. Özellikle daha önce kuşatılmış bölgelerden açılan koridorlar sonrasında silahlarıyla beraber geldiler. Bu terörist gruplar sadece başkalarına veya İdlib bölgesinin dışına değil ama özellikle İdlib içindeki sivillere ve muhalif gruplara da tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla yapılacak iş basit; biz sonuç alıcı bir stratejiyle Rusya’yla beraber, diğer ortaklarımızla beraber, istihbaratlarımız, askeri güçlerimiz bu teröristleri tespit edip onları etkisiz hale getirmemiz lazım. Yani terörist var diye tüm İdlib’i bombalamak, hastaneleri, okulları bombalamak, sivilleri bombalamak öldürmek bir katliam olur ve ciddi bir kriz yaratır, yani felaket olur ve çatışmalar, problemler uzun uzun devam eder. O nedenle iki taraf, yani ılımlı muhalefetle bir kere radikalleri ayırmak lazım. Ayrı noktalardaki teröristler belli, onları tespit etmek lazım. Esasen ılımlı muhalefet ve halk da bu teröristlerden çok rahatsız olduğuna göre onlara karşı hep birlikte mücadeleyi yapmak lazım, bunu başarmamız lazım. Bu bizlerin, yani ülkelerimizin, halklarımızın güvenliği için de önemli, Suriye’nin geleceği için de önemli.

Bolton’la Büyükelçimiz Serdar Kılıç’ın görüşmesiyle ilgili bir soru sordunuz. Esasen Beyaz Saray bu görüşmeyi ayarladı ve Beyaz Saray’la zaten doğal olarak tabii Büyükelçimiz arasında da temaslar devam ediyor. Amerika’da bir karmaşa var, bu sorunu çözmek isteyen gruplar da var, krizi sürdürmek isteyen, bundan beslenen gruplar da var, iç politika kaygısıyla davrananlar da var. Ama başka bir problem de; farklı kurumlar var, farklı düşünceler var, farklı pozisyonlar var, kendi aralarında iletişim var mı-yok mu, iyi polis-kötü polis oynayan var mı-yok mu, tam bir kargaşa var gerçekten ve kimin ne yaptığı da belli değil. Sadece bize yönelik değil, diğer ülkelerle yaşanan krizlerde de bunu zaten görebiliyoruz.

Büyükelçimizin Bolton’a söylediği nettir, daha önce üzerinde konuştuğumuz meseleler var, bunlarla ilgili taslak yol haritalarımız var, eylem planlarımız var. Tüm bu konulardaki bilgileri bir kere daha güncelledik, çünkü birisinin bildiğini diğeri bilmiyoruz diyor, aynı kurum içinde de böyle şeyler yaşanıyor. Ve net bir mesajı yine de verdi Büyükelçimiz, yani baskıyla, tehditle ya da yaptırımlarla Türkiye’yle ilişkilerde ancak bir kaos olur, yani kötüye gider, Amerika Birleşik Devletleri yaptırım ve tehdit dilini bir kenara bırakıp diyalogla Türkiye’yle ilişkileri geliştirebilir mesajını vermiştir.

Brunson’ın durumu da zaten belli, sağlık sebebiyle şu anda hapishanede değil ev hapsinde kendi evinde. Bugün de yanlış bilmiyorsam zaten Maslahatgüzar da, konsolosluk erişimi orada da devam ediyor, kendisini ziyaret edecek. Sonuçta Brunson’ın durumunda herhangi bir değişiklik yok.

SORU- Washington’un Rusya, İran ve Türkiye’ye karşı uyguladığı yaptırım politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ayrıca, bu politika ülkeler arasında koordinasyona, Suriye krizinin çözümünde ve mülteciler … nasıl etki edecek?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kime soru?

SORU- Sayın Lavrov’a.

RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Yani siz zaten Astana Sürecinin katılımcı üyelerini saydınız burada. Elbette hiçbir, yani Suriye kriziyle bağlanması gerekmiyor Amerikalıların yaptığı açıklamaları. Yani bizim ülkelere yaptırımlar uygulamaya dair açıklamalar yapıyorlar. Objektif olarak elbette biz Batının, Amerika’nın, sadece Amerika’nın da değil şöyle bir şeyi var, bunu seziyoruz: Astana Sürecinin somut neticeler elde etmesini engellemek istiyorlar, yani başarılı olmayan bir format diye telkin etmeye çalışıyorlar dünyaya. Bu tarz teşebbüslere daha evvel de başvurdular ve herhalde başvuracaklar da. Fakat Türkiye, Rusya ve İran’ın her zaman şu ya da bu meselede anlaşamadıklarına rağmen Suriye krizinde, Suriye meselesinde, kendilerine bir sağduyu … somut meseleleri çözmeye irade gösterdiler. Bütün bunlar Suriye’deki durumun da iyileşmesine yardımcı oldu. Tek-tük teröristler, militanlar orada kalıyor, ama en önemli hedefimiz dediğim gibi Cephetun-Nusra.

Yani Amerika’nın bu Astana 3’lüsünü bir şekilde dengesiz hale getirmek için yaptırımlar uygulamıyor diye düşünüyorum, fakat genel anlamda Batının tutumu, mültecilerle ilgili tutumu gerçekten şaşırtıcıdır, yani hem temkinli davranıyorlar. Gerçekten Rusya ve Fransa’nın beraber katıldığı çok faydalı bir etkinlik oldu insani yardım konusunda, fakat Suriye’de önemli olan oradaki altyapının yeniden kurulması, ki Türkiye’den, Lübnan’dan, Ürdün’den, Avrupa’dan mülteciler kendi oturdukları kendi yerlerine, kendi evlerin dönmeye başlasınlar, bu süreç devam ediyor. Irak’tan da dahil olmak üzere çeşitli ülkelerden mülteciler dönüyor ve bu süreci her şekilde desteklememiz gerekiyor.

Şöyle tuhaf bir anlaşma, açıklamayla da karşılaştık: Mülteciler konusunda Yüksek Komiserin mültecilerin Suriye’ye dönüşünün biraz erken olduğunu ifade etti. Gerçekten böyle bir açıklama yaptıysa, herhalde düzgün bir şekilde bilgilendirilmedi, hatta belki daha ciddi bir şey de olabilir bunun altında.

Fakat yaptırımların artırılması, siyaseti nasıl değerlendiğimize gelince, gayrimeşru bir siyasettir bu. Ve genelde bazı ülkeler her yerde, her şeyde öncü olmak istiyor ve parayı verip dünya meselelerinde düdüğü çaldırmaya çalışıyor, yani uluslararası piyasalarda adil rekabet yoluyla değil tek taraflı, korumacı tedbirler, yaptırımlar uyguluyorlar, adil olmayan bir rekabete başvuruyorlar ve böylelikle kendi iş adamları için elverişli zemin hazırlamak için ve bununla da kendi müttefiklerini cezalandırıyorlar aslında. Tabi bu siyaset sanıyorum çok uzun bir süre devam edemeyecek.

SORU- Avrupa’dan ABD’nin uyguladığı mali yaptırımlara yönelik Amerika’yı kınayan açıklamalar geldi. Mali yaptırımlardan kastım, hem İran’a, hem de Türkiye’ye yönelik mali yaptırımlara ilişkin açıklamalar geldi. Bu açıklamaları siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ve ilaveten her iki Bakana da şunu sormak istiyorum, Sayın Lavrov ve Sayın Çavuşoğlu’na: Acaba uluslararası ticarette ABD’nin uyguladığı bu yaptırımlara karşı yerel para birimleriyle ticaret konusu gündemde midir, bizim Rusya’yla ilişkilerimizde gündemde midir?

Ve aynı zamanda, hem İran’a, hem de Türkiye’ye yönelik yaptırımlar konusunda Rusya’nın pozisyonu ya da desteği nasıl olacaktır?

Teşekkürler.

RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Yani ben yaptırımlarla ilgili zaten açıklamamı yaptım, gayrimeşru, illegal olduğunu düşünüyoruz ve uluslararası ticaretin tüm ilkelerine aykırıdır ve de Birleşmiş Milletler’in ilkelerine ve kararlarına da aykırıdır. Bu kararlara göre, tek taraflı ekonomik yaptırımlar gayrimeşrudur.

Bu gayrimeşru engelleri nasıl ortadan kaldırabileceğimize gelince, evet, gerçekten milli paralarla ticaret birkaç senedir önümüzdeki hedeflerden bir tanesidir, Rusya Devlet Başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı da bu hedeflerden bahsediyor. Rusya ve İran arasında bu tarz ve Çin Halk Cumhuriyeti’yle de bu tarz mutabakatlarımız oldu ve hatta bu mutabakatları hayata geçirmekteyiz. Yani milli ticaretimizde milli paralarla ödeme yaptığımız oluyor.

Kanaatimce bu tarz son derece doları bu şekilde kaba istismar etmeleri şuna yol açacak: Aslında doların nüfuzu eninde, sonunda azalacak ve birçok ülke dolardan vazgeçmeye başlayacak, daha güvenilir ortaklara yönelecek.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.

ABD’nin veya herhangi bir ülkenin prensip olarak biz yaptırımlarına karşıyız. Birleşmiş Milletler’in aldığı yaptırım kararlarına hepimiz uyuyoruz, bu zaten bağlayıcıdır terör örgütlerine ya da bazı ülkelere.

Diğer taraftan, biz Avrupa Birliği’nin de Rusya’ya yönelik yaptırımlarına hiçbir zaman katılmadığımız gibi, karşı olduğumuzu da net bir şekilde söyledik. İran’a yönelik yaptırımlara da katılmayacağımızı söyledik. Bir ülke tek başına karar alacak ve diğer ülkelere de empoze etmeye çalışacak, artık böyle bir dünya yok, bunu kabullenmeleri gerekiyor. Yaptırım kararı alırken istişare ettin mi, danıştın mı veya görüş aldın mı? Yok, tek başına karar alacaksın, tüm Avrupa uyacak, tüm dünya uyacak. Şu anda ABD’nin İran’a yönelik yaptırımından Avrupa da rahatsız, geçen hafta Sergey’le beraber Singapur’daydık, Asya Pasifik bölgelerindeki ülkelerin hepsi de rahatsız, bir şekilde herkes İran’dan gaz alıyor, petrol alıyor. Ve NATO Zirvesinde Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat Sayın Trump’a bu tavırlarının yanlış olduğunu ve Türkiye’nin örneğin Rusya’dan da, İran’dan da, Azerbaycan’dan ve Irak’tan petrol ve gaz aldığını söyledi ve almaya devam edeceğimizi de açık bir şekilde vurgulamadı.

Dolayısıyla artık bu kabadayılık devrinin bitmesi gerekiyor. Eğer ABD itibarlı bir ülke olarak devam etmek istiyorsa, bu tek başına dayatmalarla olmaz ve diğer ülkelerin endişelerini dinleyerek ve herkesi eşit ortak görerek olur; şu andaki yönetimde maalesef bu yok.

Şimdi bu Sergey’in de söylediği gibi bir kelebek etkisi yaratmaya başladı. Son Türkiye’ye yönelik bu saldırılarından dolayı Avrupa’da ciddi bir endişe var, çünkü ABD parasını ve diğer elindeki güçleri artık sadece Türkiye’ye değil, tüm ülkelere ve Avrupa’ya da özellikle, Avrupa’nın özellikle önemli ülkelerine de saldırmak için kullanmaya başladı, dolayısıyla dolardan kaçma eğilimini şimdiden görmeye başladık. Bu esasen ABD’nin ve ABD’nin parasının, yani doların itibarını da zedeliyor. ABD’nin bir an öne bu hatalı politikalarından vazgeçmesi gerekiyor.

Dolayısıyla Avrupa’daki tepki ve endişenin iki boyutu var.

Birincisi, istikrarlı, ekonomisi güçlü bir Türkiye Avrupa için ve tüm komşular için önemlidir.

İkincisi, bugün Türkiye, yarın Avrupa Birliği ya da Avrupa ülkesi olabilir, zaten NATO Zirvesinde de bunu tüm liderler gördü.

SORU- Ben Amerika konusuna değinmek istiyorum, Sayın Sergey Beye olacak sorum.

Amerika stratejik saldırı silahlarının sınırlandırılması anlaşmasına yeni Rus silahlarının ne derece uygun olduğu konusunu görüşmek istiyor. Teknik parametreler üzerinde mi görüşülecek bu konu, yoksa ABD bunu bahane olarak kullanarak anlaşmadan çıkacak mı?

RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Aslında konuşulması oldukça zor bir konu, yani Vaşington’da önümüzdeki günlerde, hatta saatlerde nelerin olup-biteceğini tahmin etmek son derece zor bir meseledir. Ben birçok uzmanın ve idarelerinin birçok uzmanından bu anlaşmayı uzatmaya niyetli olduklarını duydum. Sayın Devlet Başkanı Putin’in de dediği gibi, anladığım kadarıyla Vaşington’da bu stratejik saldırı silahlarının anlaşması Kongre’deki oturumlarda geçti. Yani Amerika’nın bizimle bu konuyu görüşmekten değil, Cumhurbaşkanlıklarının talimatı yönünde neler olup-bitiyor, yani Rusya’nın yeni silahlarıyla anlaşma … bağdaştırıyor, bu konuyu bizimle görüşmek istiyorlar. Helsinki’de Devlet Başkanımızın ve Cumhurbaşkanının görüşü çerçevesinde ben Sayın Pompeo’yla görüştüm ve stratejik istikrarla ilgili tüm konularda diyaloga hazır olduğumuzu beyan ettim. Amerika somut sorular sormak istiyorlarsa bizlere, işte bir platformu var bunun için.