Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile Ortak Basın Toplantısı, 16 Nisan 2018, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- … yıl ve her zaman faaliyetlerinin yanında olacağız, kendisini desteklemeye devam edeceğiz.

Bu ziyaret 11-12 Temmuz’da yapılacak NATO Zirvesinin de bir hazırlığı niteliğindedir. Ve bugün NATO Zirvesinin gündemindeki muhtemel konuları arkadaşlarımızla beraber değerlendirdik. Ve NATO Zirvesinin terörle mücadelede önemli kararlar almasını bekliyoruz. Aynı şekilde genişleme politikasının bu zirvede de teyit edilmesini bekliyoruz. Makedonya’nın, Bosna Hersek’in ve yine Gürcistan’ın NATO’ya dahil edilmesi için gerekli süreçlerin başlatılması, somut adımların atılmasını biz Türkiye olarak destekliyoruz, kısaca NATO’nun genişlemesinden yanayız.

Stoltenberg’in Türkiye’ye verdiği destek için huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Sadece buraya gelirken yaptığı açıklamalar değil, göreve geldiği günden bu yana yaptığı objektif açıklamalar, dengeli açıklamalar ve terörle mücadele konusunda Türkiye’ye verdiği destek takdire şayandır. Sadece darbe sonrasında yaptığı ziyaret marjında değil, her platformda Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tehditlerin farkında olduğunu tüm müttefiklere ve dünyaya açık net bir şekilde anlatan bir Genel Sekreterdir o yüzden kendisine teşekkür ediyoruz.

Elbette NATO’dan terörle mücadelemize daha fazla destek bekliyoruz. Tehdidin illa bir bloktan ya da bir ülkeden gelmesi şart değil. NATO tehditlere karşı müttefiklerini korumak için kurulmuştur. Dolayısıyla, tehdit nereden gelirse gelsin bu tehdidi bertaraf etmek için veya müttefikleri korumak, kollamak için birlikte çalışmamız lazım. Sadece belli ülkelerin, belli müttefiklerin tehditlerini dikkate almak olmaz. O zaman ittifakın ne anlamı var, ittifaka ne gerek var? Biz tüm terör örgütleriyle mücadele ediyoruz ve terörle mücadelede çifte standart ve ayrımcılığa karşıyız; adı ne olursa olsun, ideolojisi ne olursa olsun terör örgütlerinin hepsine karşı kolektif bir anlayışla mücadele etmemiz gerekiyor. Ve Genel Sekreterin de bu anlayış içinde olduğunu biliyoruz, kendisine de bir kere daha teşekkür ediyoruz. Ve diğer müttefiklerin de bu anlayışa, bu çizgiye gelmesini arzu ediyoruz ve zirvenin de önemli konulardan bir tanesi terörle mücadele olacak başlangıçta da söyledim PKK, YPG, PYD, FETÖ, DEAŞ, El-Nusra adı ne olursa olsun tüm terör örgütleriyle Türkiye olarak biz mücadele etmeye de devam edeceğiz.

NATO’nun önemli bir üyesiyiz, NATO’ya katkılarımız bugüne kadar herkesten daha fazla olmuştur, en az herkes kadar olmuştur bazı alanlarda. Bundan sonraki süreçte de NATO’nun yurt dışındaki misyonlarını da destekleyeceğiz ve NATO’nun tüm faaliyetlerine elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz. NATO’nun birliği, beraberliği önemli, güçlü olması önemli. Ama NATO’da aynı şekilde Türkiye’nin beklentilerini karşılamalıdır. Hava savunma sistemi konusundaki beklentilerimizin de karşılanmasını bekliyoruz.

Tüm bu konuları bugün kendi aramızda görüştük. Bu sabah Savunma Bakanımızla da Jens görüştü. Öğleden sonra Sayın Cumhurbaşkanımız bizi kabul edecekler. Gün boyunca Türkiye NATO ilişkilerini ve bölgesel konuları da değerlendireceğiz.

Bugün biz yine görüşmelerimizde Suriye’de ki durum, Irak, Libya gibi bölgesel konuları da değerlendirme fırsatı bulduk. Ve NATO’nun özellikle teröre karşı bugün terörden çeken ülkelerin kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik eğitim faaliyetlerini biz destekliyoruz, Zirvede bunu da birlikte ele alacağız Dolayısıyla, bölgesel konularda görüş alışverişi fırsatı bulduğumuz için de ayrıca mutluyuz. Ben bu düşüncelerle Jens Stoltenberg’e bir kere daha Türkiye’ye hoş geldin diyerek, sözü kendilerine bırakıyorum.

NATO GENEL SEKRETERİ JENS STOLTENBERG- Çavuşoğlu çok teşekkür ederim benim sevgili dostum Mevlüt. Tekrar Ankara’da bulunmak benim için çok büyük bir mutluluk. Sizin de söylediğiniz gibi Ankara’ya yedinci gelişim; bu kadar çok NATO ülkesini hiç ziyaret etmedim. Türkiye kadar çok gittiğim bir yer olmadı. Misafirperverliğini, sıcak karşılamanız için hem bana hem delegasyonuna çok teşekkür ederim çok güzel bir öğle yemeği yedik, güzel bir toplantı yaptık ve çeşitli konuları ele aldık.

Benim Ankara’ya yaptığım bu kadar çok ziyaret aslında ülkenizin NATO ittifakında oynadığı rolün öneminde bir göstergesi. Türkiye ortak güvenlik çalışmalarımıza birçok farklı şekilde katkıda bulunuyor. Siz ittifakta kilit bir rol oynayan bir müttefiksiniz ve çok teşekkür ediyoruz katkılarınız için. NATO operasyonlarına, harekâtlarına ve DEAŞ’la mücadeleye büyük katkıda bulunuyorsunuz. Konya’dan bizim erken uyarı ve gözlem uçaklarımız DEAŞ’la mücadele uluslararası koalisyonuna katkıda bulunmak için kalkıyor. Türkiye aynı zamanda Afganistan’da önemli bir rol oynuyor birçok destek sağlıyor ve aynı zamanda Afgan ulusal ordusuna ve güvenlik güçlerine de finansman sağlıyor.

Bunun yanı sıra NATO’nun Kosova’daki misyonuna da destek sağlıyor. Aktif olarak Türkiye oradaki eğitim faaliyetlerimizi, Irak’ta ki özür dilerim eğitim faaliyetlerimizi destekliyor. Dolayısıyla, Türkiye ittifakımız için çok fazla şey yapıyor, kendisi büyük güvenlik tehditleriyle karşı karşıya olmasına rağmen. Başka hiçbir NATO üyesi Türkiye kadar çok fazla terör saldırısıyla karşı karşıya kalmamıştır. Aynı zamanda bu bölgede istikrarsızlığa maruz kalan en fazla maruz kalan ülkesiniz. 3,5 milyondan fazla mülteciye Türkiye ev sahipliği yapıyor, ama yalnız değilsiniz. NATO sizinle dayanışma içerisinde yanınızdadır. Beşinci maddemiz güvenlik güvencesi ittifakın aslında kilit prensibinin altını çiziyor birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Biz Türkiye’yi güvence tedbirleriyle de destekliyoruz erken uyarı ve gözlem uçakları aynı zamanda tatbikatlar ve denizde yapılan çalışmalarla. Ve 2013’ten bu yana Türkiye’nin sınırlarının Suriye’den gelen tehditlere karşı korunması için de katkı da veriyoruz. Ve Türkiye’nin talebiyle biz bu yıl buradaki batarya konuşlandırmamızı genişlettik. Aynı zamanda burada Türkiye’de bulunan radarlı hava savunma sistemine de destek veriyoruz. İzmir’de ki Kara Kuvvetleri Komutanlığımız da yine NATO’nun Türkiye’deki mevcudiyetinin öneminin altını çiziyor. Uzun yıllar boyunca NATO aynı zamanda askeri altyapının finansmanı açısından da milyarca katkıda bulunmuştur dolayısıyla, Türkiye NATO için önemlidir, NATO Türkiye için önemlidir ve ittifakın 29 müttefikin gücü de buradan gelmektedir, birlikte yan yana durarak birbirlerini koruyorlar.

Bugün NATO’nun Brüksel’de Temmuz ayında yapılacak zirvesiyle ilgili görüşmelerimizi yaptık. NATO 70 yıldır vatandaşlarına, değerlerine, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve bireysel özgürlüklere uygun bir şekilde korumaya çalışmaktadır ve 2014’ten bu yana müşterek savunma çalışmaları güçlendirilmiştir. Ve daha fazla kuvvet, daha fazla hazırlık ve daha güçlü siber ve füze savunma sistemleri sağlanmıştır ve aynı zamanda harcamalar artmıştır. Biz aynı zamanda terörizmle mücadelede de çalışmalarımızı daha arttırdık. Afganistan’daki misyonumuz da dahil olmak üzere Türkiye’den de büyük destek alıyoruz ve biz diğer ortaklarımıza da verdiğimiz desteği arttırıyoruz.

Temmuz ayında yapılacak olan Zirvede Irak’taki eğitim misyonunu tartışacağız. Oradaki yerel güçlerin kendi ülkelerini istikrara kavuşturmaları ve ülkedeki terör tehditlerini DEAŞ gibi tekrar ortaya çıkmalarını engellemeleri için yardım edeceğiz ve aynı zamanda Türkiye’nin de bu misyona katkıda bulunacağını düşünüyorum.

Suriye’deki durumu da tartıştık. Sayın Bakan Çavuşoğlu Zeytin Dalı Operasyonu Harekatı hakkında da beni bilgilendirdi. Türkiye’nin bu konuda şeffaflıkla hareket etmesini büyük takdirle karşılıyorum. Duma’ya yapılan kimyasal silahtan saldırısını ele aldık. Kuzey Atlantik Konseyi NATO müttefikleri tarafından bilgilendirildi Fransa, ABD ve Birleşik Krallık bilgilendirdi. Ve Suriye rejiminin kimyasal silah yeteneklerinin azaltılması ve bu tür saldırıların önlenmesi amaçlanıyor. Burada NATO kimyasal silahların Suriye rejimi tarafından sürekli olarak kullanılmasını kınıyor ve barış ve güvenliğe büyük tehdit olarak görülüyor. Bu tür hareketlerden sorumlu olanlar hesap vermelidir ve dolayısıyla kimyasal silahların kullanılması engellenmelidir. Bu çatışmanın askeri bir çözümü yok dolayısıyla, NATO Birleşmiş Milletlerin çalışmalarını da destekliyor. Birleşmiş Milletlerin Suriye’de ki çatışmaya barışçıl yollarla bir çözüm bulma çalışmalarına destek veriyor.

Sayın Çavuşoğlu, beni kabul ettiğiniz için, görüşmeleriniz için çok teşekkür ederim. Sizle birlikte çalışmayı da büyük sabırsızlıkla bekliyoruz.

SORU- Sayın Bakan, sorum size olacak öncelikle efendim.

Bugünkü görüşmelerde de Suriye başlığını ele aldığınızı söylediniz. Özellikle ABD öncülüğündeki Suriye saldırısının ardından Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un dikkat çekici bazı açıklamaları oldu efendim. Özellikle bu saldırının ardından bu operasyonla birlikte Türkiye ve Rusya’nın farklı cephelerde yer aldığına dikkat çekerek Türkiye’yle, Rusya’yı ayırdık yönünde bazı açıklamaları yansıdı. Birincisi, bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir diğeri de yine açıklamaların devamı olarak, eğer Doğu Guta’da kimyasal saldırılar artmasaydı Türkiye’ye gelip Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ve Ruhani’yle birlikte görüşme planlıyordum şeklinde açıklamaları oldu. Böyle bir plan var mıydı ve böyle bir plan olacak mı?

Teşekkür ediyorum, sağolun.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.

Maalesef birçok Avrupalı dostumuz işin ciddiyetinden uzak, popülizmi tercih ediyorlar. Ve Fransa Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamalar da farklı ülkeler tarafından da yalanlandı. Bir Cumhurbaşkanı’na yakışır bir şekilde açıklama bekliyoruz. Macron Ankara’da üçlü zirve yapıldığı zaman yapılmadan önce Ankara’ya gelmek istediğini ve bu zirveye katılmak istediğini söyledi, Cumhurbaşkanımıza söyledi. Cumhurbaşkanımız da Rusya Devlet Başkanı Putin’i aradı, İran Cumhurbaşkanı Ruhani’yi de aradı. Rusya herhangi bir mahsuru yok gelebilir dedi, İran ise üçlü toplantımızı yapalım, daha sonra 3+1 Fransa’yla da bir toplantı yaparız dedi. Ama bu olaylar, yani bu gelişmeler Suriye’de Doğu Guta’da kimyasal silahların kullanılmasından önceydi, bu olaydan önceydi, bu olayla hiçbir ilgisi yok, bağı yok. Bundan bağımsız gelmek istedi ve üçlü toplantıya dahil edilmeyince de tabi gelmedi, yani olayı başka yere çekmesin. Doğruları söyleyelim ki herkes bilsin. Bunları açıklamak durumunda kalmamalıydık, ama gerçeği söylemeyince bir Cumhurbaşkanı biz söylemek durumundayız bu bir.

İkincisi, biz başından beri her zaman kimyasal silahlara da karşıyız, nükleer silahlara karşıyız. Ve rejimin kimyasal silah kullanmasına başından beri karşıydık ve en ağır şekilde cezalandırılmasını da talep ettik. Her defasında bu bölgeden delillerin toplanması ve bu delillerin Lahey’e Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütüne ulaşması konusunda da her türlü desteği verdik. Sahada yine işbirliğimiz oldu tüm müttefiklerimizle buna Fransa’da dahil. Yani bu saldırı olduğu için biz Rusya’yla ya da İran’la farklı düşünmedik. Daha önce kimyasal silah kullandığı zaman da karşıydık, o zaman da bir öncekinde ABD’nin bir müdahalesi oldu. Bizim İran ve Rusya’yla Astana ve Soçi’yle başlayan bir işbirliğimiz oldu. Bu işbirliğinin tek amacı ateşkesi tesis etmek ve bu şekilde de kimyasal silahların kullanılmasını da önlemek, çatışmasızlık bölgelerini oluşturmak, güven arttırıcı adımların atılmasını sağlamak ve siyasi sürece bu şekilde katkı sağlamaktı, bu süreçten de önemli kazanımlar elde ettik. Ama Cenevre’de siyasi süreçte bunun taçlanması gerekiyor. Ama bu süreçte de biz her iki ülkeyle rejim konusunda ve rejimin sahadaki saldırıları konusunda da hep farklı düşündük. Yani farklı düşünebiliriz, farklı düşündük diye diğer alanlardaki işbirliğimizi sonlandırmayız. Farklı düşündüğümüz alanları parantez içine alıyoruz işbirliğimize devam ediyoruz. Veya o konuda işbirliği var diye bu konuda da ilkeli tutumumuzdan vazgeçecek değiliz, yani burada işin özünden ayrılmamak gerekir. Fransa burada bir müdahalede bulundu o nedenle Türkiye’yle Rusya’yı ayrıştırdı sözü doğru bir söz değil. Bizim farklı düşüncelerimiz olabilir, ama Rusya’yla ilişkilerimiz Fransa Cumhurbaşkanının ayıracağı kadar zayıf değildir, Rusya’yla güçlü ilişkilerimiz var. Ama Rusya’yla ilişkilerimiz bizim NATO’yla ilişkilerimize ya da müttefikliğimize alternatif değil, buraya da zarar vermemesi gerekiyor veya Fransa’yla veya ABD’yle ilişkilerimizin de bir alternatifi değildir. Biz her ülkeyle ilişkilerimizi güçlü tutmak durumundayız. Dolayısıyla, bu tür açıklamalar doğru açıklamalar değil, biraz daha ciddiyete davet ediyoruz.

SORU- TRT Arapça’dan ben.

Dün Anadolu Ajansına bir açıklama yaptınız, uluslararası toplum kimyasal silahların Esad rejimi tarafından kullanılmasına hoş görüyle bakamaz, ama biliyorsunuz Esad 500 binden fazla insanı farklı silahlar kullanarak öldürdü bu konuda ne düşünüyorsunuz?

NATO GENEL SEKRETERİ JENS STOLTENBERG- Kimyasal silahlar yasa dışı, kimyasal silahlar yasaklanmış durumda. Ben Brüksel’de yaşıyorum, Birinci Dünya Savaşında kimyasal silahların kullanıldığı bir yerden çok uzakta değilim. 100 yıl önce gerçekten kimyasal silahların korkunç kullanımının korkunç barbarca etkilerini gördük dolayısıyla, bir uluslararası sözleşme bu savaştan sonra yapıldı ve kimyasal silahların kullanılması yasaklandı. Dolayısıyla, tüm uluslararası toplumun bu yasağı desteklemesi gerekir, kimyasal silahların yasaklanmasını desteklemesi gerekir. Kimyasal silahlar kullanılırken sessiz kalamayız tepki vermek zorundayız ve sorumlu olanların da hesap vermesini sağlamalıyız ve NATO müttefiklerinin yaptığı da bu oldu. Önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde bu konuyu gündeme getirdiler Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Birleşik Krallık sürekli olarak tekrar tekrar bağımsız bir soruşturmanın yapılmasını talep etti Birleşmiş Milletler tarafından Duma’da ne olduğuna dair. Bu Rusya tarafından sürekli olarak bloke edildi. Ve daha önce bağımsız soruşturmalar yapılmıştı ve bu soruşturmaların sonucunda Esad rejiminin kimyasal silahların kullanımının arkasında olduğu kanıtlanmıştı. Ancak bu sefer bu soruşturma gerçekleşemedi ve NATO müttefiklerine de hafta sonu ya da Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan akşamda farklı davranma şansı bırakmadı. Bu harekât tüm NATO müttefikleri tarafından desteklendi. Hem Ankara’dan Türkiye’den gelen desteği, bu hava operasyonuna desteğinden dolayı Türkiye’ye çok teşekkür ediyorum Ankara ve Türkiye’ye ve aynı zamanda Cumartesi günü bütün NATO müttefiklerinin ortak konsensüsüne verdiği destekten dolayı da teşekkür ediyorum.

Kimyasal silahların kullanılmasına kesinlikle karşıyız, daha önce de söylediğim gibi sorumlu olanların hesap vermesi gerekir. Ve aynı zamanda bu hava operasyonunun amacı aslında Suriye rejiminin kimyasal silah yeteneklerinin azaltılması, yani bir caydırıcılık mesajı veriyor. Uluslararası toplumun, kimyasal silahlar kullanıldığında cevap verdiği ve kimyasal silahların yasaklanmasını desteklediğine dair de bir mesaj vermiş oluyoruz. Duma’da kullanılan kimyasal silahlar Esad rejiminin destekçileri olan Rusya ve İran’la kontrol ettiği, hareket ettiği alanda gerçekleşmiş, NATO müttefikleriyle de paylaşılan istihbarat var. Ama aynı zamanda farklı kaynaklardan, açık medya haberlerinden, raporlarından Duma’da kimyasal silahların kullanıldığını biliyoruz. Ve aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü de kimyasal silah kullanımıyla tutarlı semptomlar sergileyen siviller olduğunu söylüyor. Dolayısıyla, harekete geçmek için çok fazla sebebimiz vardı, harekete geçmeseydik kimyasal silahlar yasağına zarar vermiş olurduk. Ve NATO müttefikleri de kimyasal silahların yasak olması sebebiyle bu harekatı gerçekleştirdi.

SORU- … Bugün Başbakan Binali Yıldırım da açıkladı Ege Denizinde aidiyeti belli olmayan bir adaya Yunan bayrağı dikildiği ve bunun Türk SAT komandoları tarafından o kayalıklarından indirildiği şeklinde. Yunanistan’la Türkiye arasındaki bu gerilimi NATO Genel Sekreteri nasıl değerlendirir?

İkincisi, Sayın Bakan, ilave tedbirler olacak mı, özellikle Yunanistan’la yaşanan bu gerginliğin ardından?

Teşekkürler.

NATO GENEL SEKRETERİ JENS STOLTENBERG- ... ve ortak güvenliğimize, müşterek savunmamıza farklı şekillerde destek vermektedir. Türkiye önemli hem coğrafi konumu sebebiyle, Irak ve Suriye’ye yakınlığı sebebiyle dolayısıyla, terörle mücadelede özellikle Türkiye çok önemli, başka hiçbir müttefik Türkiye kadar çok terör saldırısıyla karşı karşıya kalmamıştır dolayısıyla, NATO’nun Türkiye’deki mevcudiyeti de bu ülkeye destek olmak içindir.

Farklı askeri yeteneklerle mevcuduz burada, birtakım güvence tedbirlerimiz var. Bunun anlamı şu: Burada daha fazla deniz ve hava mevcudiyetimiz var ve aynı zamanda daha fazla tatbikat yapıyoruz, erken uyarı ve gözlem uçaklarımız var. Ve hava savunma ve balistik füze savunma sistemleri İspanyol ve İtalyan bataryaları Suriye sınırı boyunca bulunuyor bu şekilde destek veriyoruz ve aynı zamanda Türkiye’ye farklı şekillerde destek veriyoruz. Mesela Konya’da erken uyarı ve gözlem uçakları Awacs uçakları var burada yine DEAŞ’la mücadele koalisyonuna destek veriyor.

Bunun yanı sıra Türkiye’nin askeri altyapısına da büyük yatırımda bulunuyoruz, finansman sağlıyoruz. Milyarca dolar yıllar içerisinde yardımda bulunduk, yatırımda bulunduk dolayısıyla, Türkiye çok önemli bir müttefik. Türkiye’ye çok teşekkür etmek istiyorum bizim terörle mücadele çalışmalarımıza katkıda bulunduğu için. Sadece DEAŞ’le mücadele değil, burada katkı verdi, ama aynı zamanda Afganistan’daki mevcudiyeti ve bunun yanı sıra NATO’nun eğitim faaliyetlerinin Irak gibi ülkelerde daha da geliştirilmesi konusunda verdiği destek de çok önemli, gelecekte bunu yapmayı planlıyoruz Irak’ta.

Şunun da altını çizmek isterim: Tüm NATO müttefikleri Türkiye’yi çok değerli bir ittifak olarak görmektedir ve Türkiye’nin bu ittifak içerisinde bulunmasının önemini anlıyoruz. Onlarca yıldır Türkiye önemli bir müttefik olmuştur ve olmaya da devam edecektir, özellikle çok büyük güvenlik sınamalarıyla karşı karşıya olduğumuz bu dönemde.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum Jens.

Esasen bazı ülkelerde bazı siyasetçiler ya da basından bu tür açıklamalar geliyor, burada tüm o ülkeler, müttefikler ya da o ülkelerin tamamı yönetenler dahil Türkiye’nin NATO üyeliğine karşıdır anlamını çıkarmamamız lazım. Maalesef Türkiye’de, Avrupa Parlamentosundan 730-740 tane Avrupa parlamenteri var, bir açıklama geldiği zaman o yönde veya bu yönde olumlu ya da olumsuz tüm Avrupa Birliği’nin görüşü gibi yansıtıyoruz, böyle alıyoruz, bu işleri o kadar büyütmemek lazım. Birinci ağızdan Genel Sekreterden ve ülkeyi yönetenlerden, yani diğer müttefiklerimizi yönetenlerden Türkiye’nin NATO üyeliğine karşı bir açıklama olmadığı gibi tam tersi açıklamalar gelmiştir.

Sorduğunuz ikinci soruya cevabım şudur: Yunanistan bizim komşumuzdur, Yunanistan’la ilişkilerimizi geliştirmek için her alanda geliştirmek için birlikte adımlar da attık. Sayın Cumhurbaşkanımızın 65 yıl sonra ilk defa Cumhurbaşkanı olarak Atina’ya ve Batı Trakya’ya yaptığı ziyaret çok anlamlı, sembolik bir ziyaretti ve çok da faydalı oldu. Var olan sorunları da açıkça konuştuk, ama pozitif gündeme nasıl odaklanabileceğimizi de yine birlikte değerlendirdik.

En son Yunanistan’ın uçağı düştüğü zaman Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım Bey, Yunanistan Başbakanı Çipras’ı aradı üzüntülerimizi, taziyelerimizi milletimiz adına da iletti. İki komşuyuz iyi günde de kötü günde de beraber olmamız gerekiyor. Sorunlar var mı? Var. İhtilaflı konularımız var mı? Evet var. Bu ihtilaflı konulara bir çözüm bulmak için epeydir istikşafi görüşmeleri de sürdürüyoruz. Bizden önceki hükümetlerin başlattığı bu görüşmeler faydalı olmuştur, yani olay veya görüş ayrılığı olduğu zaman tırmandırmadan üstesinden gelmemiz lazım. Evet, daha önceki anlaşmalarla Lozan Barış Anlaşması dahil, anlaşmalarla kimin olduğu belirlenmeyen adacıklar var, kayalıklar var. Yunanistan başından beri bizim diyor, biz de Türkiye olarak hayır bizim diyoruz. Ama bu konuda bir görüş birliği yok ya da çözüme kavuşturulmamış, aidiyeti belli olmayan adacıklar diyoruz. Yapılması gereken şey, gerginliğe yol açacak adımlardan kaçınmaktır. Bu yaz Kardak’ta biliyorsunuz Yunanistan bazı tırmandırıcı adımlar attı, biz de gerekli tedbirleri aldık. Bir tane bot geldi bizim hücum botumuza çarptı, biz söylüyoruz her zaman yani burada tehlikeli adımlar atmayın, bir kaza çıkabilir ya da askerlerimizin elinden bir kaza çıkabilir. Maalesef bir Savunma Bakanı var kimisine göre iyi çocuk, kimisine göre şımarık çocuk Yunanlılara göre söylüyorum popülizmi seviyor, zaten aşırı sağ partiden biliyorsunuz, partinin de lideri, tamam da yani onun şımarıklığı iki ülke arasındaki ilişkileri bozacak düzeye gelmemesi lazım. Dün akşam da üç tane sivil sanırım böyle bir davranışta bulunmuş, komandolarımız gitti aldı bu problem değil gene alırız, yaparız, ama bunlara ne gerek var? Karşı tarafın bu tür adımlardan kaçınması gerekiyor. Ve durup dururken ilişkileri gerecek ya da Ege’de bir krize yol açacak adım atmamaları gerekiyor, attıkları zaman da karşılığını buluyorlar. Dolayısıyla, bu popülizmin de Yunanistan’a da bir faydası yok. Biz iki NATO müttefiki ülke olarak daha pozitif gündeme odaklanmamız lazım. İkili ilişkilerimizi somut projelerle, demiryolu projeleriyle, İzmir - Selanik arası biliyorsunuz seferlerle, gemi seferleriyle ve ticaret, diğer alanlardaki işbirliğimizle daha da güçlendirmenin yolunu tercih etmemiz lazım.

SORU- Çok teşekkürler, sorum İngilizce olacak. Sayın Çavuşoğlu’na sormak istiyorum.

Türkiye, daha önce Sayın Cumhurbaşkanı da, NATO’dan daha güçlü bir destek talebinde bulunmuştu Zeytin Dalı Harekatına NATO’nun daha fazla destek vermesini istemişti Afrin’deki. Amerika Birleşik Devletleri’yle de biraz sorunlu bir duruma getirmişti bu harekat. Bugün Sayın Stoltenberg sizin istediğiniz, talep ettiğiniz türde bir destek verileceğini söyledi mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.

Her şeyden önce bizim çağrımız, yani müttefiklere ve NATO’ya çağrımız terörle mücadelede bize daha fazla destek vermeleri yönünde. Sözlerimin başında da söyledim, bugün müttefiklere yönelik en büyük tehdit terördür, terör örgütleridir. Dolayısıyla, terör örgütleriyle mücadele etmek sadece bir müttefikin görevi olmamalı. Terörle mücadelede de çifte standarttan uzak durmamız lazım, maalesef bu çifte standart açıkça ortadadır.

Biz Afrin operasyonunu sürdürürken bu bölgede NATO’dan herhangi bir destek istemedik. Zaten başarılı bir şekilde Sayın Genel Sekreterin de söylediği gibi son derece şeffaf, başarılı bir operasyon yürüttük. Ve siviller ölmedi, diğer bölgelerdeki çatışmalara bakın, YPG’yle, Amerika’nın, Rakka’daki operasyonlarına bakın, Musul operasyonuna bakın, diğer şehirlerde rejimin saldırılarına bakın yüzlerce, binlerce sivil öldü, kısa sürede de operasyon tamamlandı. Şimdi buralara insani yardım ulaştırmada, bu insanların yaşam standartlarını yükseltmede, ihtiyaçlarını karşılamada hep beraber işbirliği yapmamız lazım.