Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Malta Dışişleri ve Ticaretin Geliştirilmesi Bakanı Sayın Carmelo Abela ile Ortak Basın Toplantısı, 14 Aralık 2017, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları, bugün Malta Dışişleri Bakanı Carmelo Abela’yı ülkemizde Ankara’da ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz.

Carmelo Abela aynı zamanda bu ziyareti kapsamında Malta’nın Ankara’daki Büyükelçiliğinin açılışını yaptı. Dost ülke Malta’nın ülkemizde Ankara’da Büyükelçilik açmasından biz büyük bir mutluluk duyuyoruz. Biz bu yıl Malta’yla diplomatik ilişkilerimizin tesis edilmesinin 50.yılını kutluyoruz. Dolayısıyla, Sayın Bakan Carmelo Abela’nın ziyareti bu bakımdan da anlamlı oldu. Malta’yla siyasi ilişkilerimiz mükemmel düzeyde, ekonomik ilişkilerimiz her geçen gün gelişiyor. İkili ticaret hacmimizde geçtiğimiz yıl biraz düşüş olmuştu, ama tekrar artış başladı, karşılıklı yatırım miktarı artıyor dolayısıyla, siyasi ilişlerimizin yanında ekonomik ilişkilerimizin de daha iyi olması için çalışıyoruz ve ortak ticaret ve ekonomik komisyonun toplanması için de hazırlıklarımızı başlattık.

Malta Türkiye’nin AB üyeliğine en güçlü desteği veren ülkelerden bir tanesidir, kendilerine teşekkür ediyoruz. Malta’nın AB Dönem Başkanlığında bize verdiği destek için teşekkür ediyoruz ve AB Dışişleri Bakanlarıyla en verimli, en samimi, en anlamlı toplantıyı da yine Malta’nın Dönem Başkanlığında gerçekleştirdik. Özelikle bir önceki Bakan George Vella’ya da bu vesileyle bu toplantı için teşekkür etmek istiyorum. Carmelo Abela’yla bugün ikili ilişkilerimizin yanında bölgesel konuları da değerlendirdik, özellikle Libya’yı değerlendirme fırsatı bulduk ki bu konularda, bölgesel konularda, Ortadoğu konusunda ve Libya konusunda görüşlerimiz tamamen örtüşüyor.

Yine Ortadoğu konusunda Filistin-İsrail meselesinde ve en son ABD Başkanı Trump’ın aldığı yanlış karar konusunda da Malta’yla görüşlerimiz tamamen örtüşüyor. Malta bağımsız Filistin Devletini tanıyan Avrupa ülkelerinden bir tanesidir. Dün İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde önemli kararlar aldık ve tüm dünyaya Doğu Kudüs’ün başkent olduğu, 1967 sınırlarıyla bağımsız Filistin Devletini tanımaya davet ettik tüm dünyayı, tanımayan ülkelere bu çağrıda bulunduk. Dolayısıyla, bundan sonra ki süreçte bağımsız Filistin Devletinin diğer ülkeler tarafından tanınması için yoğun çaba sarf edeceğiz. Malta’nın Dışişleri Bakanı Carmelo Abela’ya bir kere daha hoş geldin diyorum ve sözü kendisine bırakmak istiyorum.

MALTA DIŞİŞLERİ BAKANI CARMELO ABELA- Öncelikle çok teşekkür ediyorum Sayın Ekselansları, Sayın Bakanım Mevlüt Çavuşoğlu, beni bu şekilde sıcak bir ortamda karşıladığınız ve misafirperverliğiniz için sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Bu fırsat için, sizlerle hem ikili düzeyde ele aldığınız konular hem de uluslararası seviyede ele aldığımız konular için müteşekkirim.

Bakan olarak diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 50.yılını kutlama vesilesiyle de burada bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Aynı zamanda Ankara’da mukim Büyükelçiliğimizin resmi açılışını yapmak üzere burada olmaktan da ayrıca memnuniyet duyuyorum.

Burada resmi açılışını gerçekleştirdiğimiz Büyükelçiliğimiz Malta’nın Türkiye’ye atfettiği önemin altını biz kez daha çiziyor. İkili ilişkilere atfettiğimiz önem ve dostluğumuza verdiğimiz önem aşikardır. Her iki halkın da birbirini daha iyi tanıması için ikili ticaret ilişkilerimizin geliştirilmesinin yanı sıra, turizminde geliştirilmesi bizlerin dileğidir. İki halkın birbirini daha sık bir şekilde ziyaret etmesini arzu ediyoruz.

Şimdi biraz kültürden bahsetmek isterim müsaade ederseniz. Başkentimiz Valletta 2018 yılı için Avrupa Kültür Başkenti olarak tanınmıştır. Bu vesileyle bunu fırsat bilerek her iki halkın da dostluğunu arttırmak üzere adımlar atması kültürel anlamda birbirini daha yakından tanıması adına bunu kullanabileceğimizi, bu fırsattan yararlanabileceğimizi düşünüyorum.

İkili ilişkilerimizi güçlendirme yönünde bu sabah gerçekleştirdiğimiz toplantıda da karşılaştığım, gördüğüm üzere her iki tarafta da hem Malta hem de Türkiye tarafında ciddi bir irade söz konusudur. İkili ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi için bunu fırsatlar silsilesi olarak görüyorum, bu yönde ilerleyeceğimizi umuyorum.

Bu sabah ele aldığımız ikili ilişkilerin yanı sıra uluslararası hususlara da değinme fırsatımız oldu. Elbette ki uluslararası konulara geldiğimizde İsrail ve Filistin meselesi su üstüne çıkıyor. Tek taraflı verilmiş olan Kudüs’ün Başkent ilan edilmesi kararına bizler tabi ki tamamen karşı bir noktadayız, bu konudaki duruşumuz nettir, kesindir. Burada erişilecek olan çözüm iki devletin kendisi arasında tartışması ve başkenti iki devlet olarak belirlemeleri yönünde olmalıdır.

Libya konusuna geldiğimizde coğrafi olarak bölgede, Akdeniz’de ve Avrupa Birliğini nezdinde çok önemli bir noktada bulunduğunu vurgulamak gerekiyor. Özellikle bölgenin, Akdeniz’in ve Avrupa Birliğinin istikrarı açısından, Libya’nın önemi aşikardır, büyüktür. Sadece göç anlamında değil, siyasi istikrarın da sağlanmasında Libya ciddi anlamda önem arz etmektedir. Biz bu konudaki desteğimizi tabi ki kesintisiz ve kesin olarak sağlıyoruz. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de kendi isteklerini bu konuda belirttiler, sadece iki taraf arasında değil, uluslararası ve bölgesel anlamda değil, Libya’nın ekonomik açıdan ve yatırım açısından da desteklenmesi yönündeki fikirlerini söylediler. Bu konudaki yaklaşımın bütüncül olması gerektiğini özellikle vurgulamamamız gerekiyor.

Nihai olarak, Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerine de değinmek isterim. Bölgede kilit bir oyuncu ve önemli kilit bir noktaya ve öneme sahip olan Türkiye’nin tabi ki olabilecek en farklı seviyelerde Avrupa Birliği’yle ilişkilerinin ve irtibatının değişmediğinin devamı konusunda bizler eksiksiz bir destek sağlıyoruz. Özellikle belirtmek istediğim konu, Avrupa Birliği - Türkiye bağlamında Türkiye’nin mülteci krizine karşı sunduğu bu yanıttır. Sadece Türk Hükümetinin bu konuda sağladığı destek değil, Türk halkı tarafından da bu konuda sağlanmış olan eksiksiz destek adına ve bu değerli destek adına takdirlerimizi ve teşekkürlerimizi sunmak isterim.

Sayın Bakan, nihai olarak sizlere, sizlerle tanışma fırsatı için müteşekkir olduğumu belirtir, ileride de sizlerle ilişkilerimizin geliştirilmesi yönünde çalışmak için arzumuzun altını çizmek isteriz.

SORU- Anadolu Ajansı, Uğur Çil. Sayın Abela’ya iki sorum olacaktı. Öncelikle, bugün Malta’nın Ankara Büyükelçiliği açıldı. 50 yıllık bir geçmişe sahip olan ikili ilişkiler çerçevesinde oldukça önemli bir adımdı. Sayın Bakanımız Türkiye-Malta ilişkilerinin geleceğini nasıl değerlendiriyor?

Ve Türkiye’nin AB’ye yönelik süreci hakkındaki yorumlarını almak istiyorum.

Teşekkürler.

MALTA DIŞİŞLERİ BAKANI CARMELO ABELA- İlk sorunuza yanıt vermek gerekirse, Malta-Türkiye kapsamında ikili ilişkilerimiz hakikaten eksiksiz ve mükemmel seviyede ilerlemektedir. Bugün Büyükelçiliğimizin Ankara’da açılışıyla bu ikili ilişkilerimizin bu statüsü bir kez daha teyit edilmiş oldu. Ve diğer konu ise, ileride de ilişkilerimizin daha da derinleştirilmesi yönünde bir iradenin mevcudiyetinin de altını çizmiş oldu bugünkü açılış. Bizler Türkiye’yle olan ilişkilerimizi her seviyede ilerletmek, sürdürmek ve daha da derinleştirmek arzusundayız, gerek ticaret, gerek kültür, gerek diğer bütün aşamalarda bunu sürdürebilmeyi arzu ediyoruz. Birlikte çalışarak bunları da başaracağımıza eminim.

Sayın Bakanıma bugünkü toplantıda ele aldığımız her konu için ayrıca teşekkür ediyorum.

Konulardan bir tanesi de bazı projelerdi, bu projeler bağlamında da siyasi ve birçok seviyede iradenin mevcudiyetinden bahsedebiliriz.

Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri açısından ise, Türkiye’nin daha da önceden söylediğim gibi kilit bir ülke olduğu, kilit ve vazgeçilmez bir noktada olduğunu vurgulamalıyım. Bizler bu aşamada karşılıklı açık diyaloğun sürdürülmesini sağlamalıyız ve de çalışmalarımıza hız kesmeden devam etmeliyiz. Açık diyalog arkadaşlıkları, dostlukları dost ülkelerin vazgeçilmezidir ve birbirlerine eksiksiz ve engelsiz bir iletişimdir. Bizler bu bölgede kilit olarak sadece Türkiye açısından değil, Avrupa açısından da Türkiye’nin bu süreç içesinde bulunması ayrıca önem arz ediyor. Biz de üye olmadan önce karşılamak zorunda olduğumuz bazı kriterler vardı, bu yolculukta kriterlerimizi karşıladık. Aynı şekilde Türkiye de bu yönde ilerliyor. Hem Türkiye, hem AB adına vazgeçilmez bir önem olarak görüyorum Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne dahil olma sürecini.

SORU- CNN Türk, Büşra Arslantaş. Efendim, size iki sorum olacak.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Olağanüstü Zirvesinde alınan kararların ardından muhalefetin bir önerisi var, Doğu Kudüs’e Büyükelçilik açılması yönünde. Bu konuda ne derseniz?

Diğer yandan, S-400’lerle ilgili sorum olacak, imzalar ne zaman atılacak? Diğer yandan, Rusya’nın teslimattan önce askerlerini Türkiye’de konuşlandıracağı ve bir üs talebinde bulunabileceği ifade ediliyor. Böyle bir ön bilgi var mı size ulaşan?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.

Öncelikle dün İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde çok güçlü mesajlar verildi ve iki önemli kararı çok yakından takip edeceğiz, aldığımız kararı.

Birincisi; Amerika’ya yaptığımız çağrı, yani son derece yanlış ve bölgeyi kaosa sürükleyen karardan Amerika’nın vazgeçmesi için çalışmaya hep birlikte kararlı bir şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Sadece İslam ülkeleri olarak değil, görüyorsunuz dünyada Vatikan dahil, başta Vatikan olmak üzere, Musevilerin birçoğunun da yine karşı olduğunu görüyoruz. Tüm dünya, İsrail dışında, İsrail’in de bölündüğünü görüyoruz keza, bu karara karşı. Dolayısıyla tüm dünyanın karşı olduğu bir kararı kabul etmek mümkün değil, uygulanması da mümkün değil, ben yaptım oldu olmaz. Bu kararın değiştirilmesi gerekiyor, yani Amerika’nın geri adım atması için, kararın değiştirilmesi için her türlü çalışmayı kararlı bir şekilde sürdüreceğiz.

İkincisi ise; yine bağımsız Filistin Devleti’nin tanınmasıdır. Ve bizim aldığımız kararlar uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler kararlarına uygundur, Amerika gibi bunları hiçe sayan karar almadık biz. Dolayısıyla başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti’nin tanımayan ülkeler tarafından da tanınması ve resmen bir devlet olması için her türlü çabayı sarf edeceğiz. Ve bugün Avrupa’da bağımsız Filistin Devleti’ni tanımak isteyen ülkelerin olduğunu görüyoruz. Biraz önce Malta’nın zaten tanıdığını söylemiştik. Ama dünyada başka ülkeler de var henüz tanımayan ve ciddi bir kararlılık var, işte bunu başarmamız lazım, zaten bunu başardığımız zaman tabi ki Büyükelçilikler de bağımsız Filistin Devleti’nin başkenti Doğu Kudüs’te açılacaktır, bunu resmen bizim başarmamız gerekiyor. Dün yine bir kıvılcım daha yaktık İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde ve Doğu Kudüs’ün bağımsız Filistin Devleti’nin başkenti olduğunu deklare ettik, aldığımız kararlar da Dışişleri Bakanları Konseyinin aldığı kararda da var, ortak deklarasyonda da var, İstanbul Deklarasyonunda da net bir şekilde var.

İkinci sorunuza gelirsek; S-400 konusunda bir sorun yok, sadece kredilendirme konusunda en son Putin’in ziyaretinde mutabakat sağlandı, bunun kağıda dökülmesi ve detayların konuşulması gerekiyor, uzmanlarımız bunu sürdürüyor, tamamlandıktan sonra belki de bu hafta içinde bu imzalanacak.

Yine S-400’ün Türkiye’ye konuşlandırılmasıyla ilgili teknik çalışmalarımız da elbette bundan sonra başlayacaktır. Nasıl nükleer enerji santrali kurulması aşamasında kendi mühendislerimizi, kendi teknisyenlerimizi eğitiyorsak, ki bu eğitim çalışmaları Rusya’da da devam ediyor, Türkiye’de devam ediyor, hatta bazı Macaristan gibi ülkelerle ileride de bu eğitim çalışmalarını başlatmayı düşünüyoruz, onlardan teklif geldi. Macaristan ve bazı Orta Avrupa ülkeleri bu konuda gerçekten eskiden beri iyi bir düzeyde. Dolayısıyla bu mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz nükleer enerji santrallerini ileride işletecektir. Aynı şekilde S-400’ün konuşlandırılması Türkiye’de, satın aldıktan sonra ve kullanılmasıyla ilgili de askeri ve sivil mühendislerimizi ve teknisyenlerimizi yetiştireceğiz, eğitim çalışmalarını burada ve Rusya’da, elbette gerekirse Rusya’da da yaparız. Eğer kurulurken Rusya’dan teknisyen ve mühendis ihtiyacı olursa, onlar da gelir Türkiye’de bu çalışmaları yaparlar dönerler. Yani mühendisin ya da teknisyenin asker olması demek ya da sivil olması demek, yani arada bir fark yoktur, bunlar teknisyen, Rusya’nın buraya asker konuşlandırması anlamına gelmez, silahlı asker konuşlandırması anlamına gelmez, bu bir teknik çalışmadır, ihtiyaç olursa mühendisler ve teknisyenler gelebilir, kurulum olur, ondan sonra kendi teknisyenlerimiz, askerlerimiz, mühendislerimiz bunun bakımını da yapar, gerektiği zaman ihtiyaç duyulursa bizim kendi ekibimizle, askerlerimizle biz bunları kullanacağız. Dolayısıyla bu çalışmalar Rusya’nın Türkiye’ye asker konuşlandırması anlamına gelmez, bu fikir nereden çıktı anlamak mümkün değil, yani bunu mukayese etmek bile işin doğrusu abestir, bu sadece teknik bir çalışmadır.

Teşekkür ediyorum.