DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları, bugün
Malta Dışişleri Bakanı Carmelo Abela’yı ülkemizde Ankara’da ağırlamaktan
büyük bir mutluluk duyuyoruz.
Carmelo Abela aynı zamanda bu ziyareti kapsamında Malta’nın Ankara’daki
Büyükelçiliğinin açılışını yaptı. Dost ülke Malta’nın ülkemizde Ankara’da
Büyükelçilik açmasından biz büyük bir mutluluk duyuyoruz. Biz bu yıl
Malta’yla diplomatik ilişkilerimizin tesis edilmesinin 50.yılını
kutluyoruz. Dolayısıyla, Sayın Bakan Carmelo Abela’nın ziyareti bu bakımdan
da anlamlı oldu. Malta’yla siyasi ilişkilerimiz mükemmel düzeyde, ekonomik
ilişkilerimiz her geçen gün gelişiyor. İkili ticaret hacmimizde geçtiğimiz
yıl biraz düşüş olmuştu, ama tekrar artış başladı, karşılıklı yatırım
miktarı artıyor dolayısıyla, siyasi ilişlerimizin yanında ekonomik
ilişkilerimizin de daha iyi olması için çalışıyoruz ve ortak ticaret ve
ekonomik komisyonun toplanması için de hazırlıklarımızı başlattık.
Malta Türkiye’nin AB üyeliğine en güçlü desteği veren ülkelerden bir
tanesidir, kendilerine teşekkür ediyoruz. Malta’nın AB Dönem Başkanlığında
bize verdiği destek için teşekkür ediyoruz ve AB Dışişleri Bakanlarıyla en
verimli, en samimi, en anlamlı toplantıyı da yine Malta’nın Dönem
Başkanlığında gerçekleştirdik. Özelikle bir önceki Bakan George Vella’ya da
bu vesileyle bu toplantı için teşekkür etmek istiyorum. Carmelo Abela’yla
bugün ikili ilişkilerimizin yanında bölgesel konuları da değerlendirdik,
özellikle Libya’yı değerlendirme fırsatı bulduk ki bu konularda, bölgesel
konularda, Ortadoğu konusunda ve Libya konusunda görüşlerimiz tamamen
örtüşüyor.
Yine Ortadoğu konusunda Filistin-İsrail meselesinde ve en son ABD Başkanı
Trump’ın aldığı yanlış karar konusunda da Malta’yla görüşlerimiz tamamen
örtüşüyor. Malta bağımsız Filistin Devletini tanıyan Avrupa ülkelerinden
bir tanesidir. Dün İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde önemli kararlar
aldık ve tüm dünyaya Doğu Kudüs’ün başkent olduğu, 1967 sınırlarıyla
bağımsız Filistin Devletini tanımaya davet ettik tüm dünyayı, tanımayan
ülkelere bu çağrıda bulunduk. Dolayısıyla, bundan sonra ki süreçte bağımsız
Filistin Devletinin diğer ülkeler tarafından tanınması için yoğun çaba sarf
edeceğiz. Malta’nın Dışişleri Bakanı Carmelo Abela’ya bir kere daha hoş
geldin diyorum ve sözü kendisine bırakmak istiyorum.
MALTA DIŞİŞLERİ BAKANI CARMELO ABELA- Öncelikle çok teşekkür ediyorum Sayın
Ekselansları, Sayın Bakanım Mevlüt Çavuşoğlu, beni bu şekilde sıcak bir
ortamda karşıladığınız ve misafirperverliğiniz için sonsuz teşekkürlerimi
iletiyorum. Bu fırsat için, sizlerle hem ikili düzeyde ele aldığınız
konular hem de uluslararası seviyede ele aldığımız konular için
müteşekkirim.
Bakan olarak diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 50.yılını kutlama
vesilesiyle de burada bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Aynı
zamanda Ankara’da mukim Büyükelçiliğimizin resmi açılışını yapmak üzere
burada olmaktan da ayrıca memnuniyet duyuyorum.
Burada resmi açılışını gerçekleştirdiğimiz Büyükelçiliğimiz Malta’nın
Türkiye’ye atfettiği önemin altını biz kez daha çiziyor. İkili ilişkilere
atfettiğimiz önem ve dostluğumuza verdiğimiz önem aşikardır. Her iki halkın
da birbirini daha iyi tanıması için ikili ticaret ilişkilerimizin
geliştirilmesinin yanı sıra, turizminde geliştirilmesi bizlerin dileğidir.
İki halkın birbirini daha sık bir şekilde ziyaret etmesini arzu ediyoruz.
Şimdi biraz kültürden bahsetmek isterim müsaade ederseniz. Başkentimiz
Valletta 2018 yılı için Avrupa Kültür Başkenti olarak tanınmıştır. Bu
vesileyle bunu fırsat bilerek her iki halkın da dostluğunu arttırmak üzere
adımlar atması kültürel anlamda birbirini daha yakından tanıması adına bunu
kullanabileceğimizi, bu fırsattan yararlanabileceğimizi düşünüyorum.
İkili ilişkilerimizi güçlendirme yönünde bu sabah gerçekleştirdiğimiz
toplantıda da karşılaştığım, gördüğüm üzere her iki tarafta da hem Malta
hem de Türkiye tarafında ciddi bir irade söz konusudur. İkili
ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi için bunu fırsatlar silsilesi olarak
görüyorum, bu yönde ilerleyeceğimizi umuyorum.
Bu sabah ele aldığımız ikili ilişkilerin yanı sıra uluslararası hususlara
da değinme fırsatımız oldu. Elbette ki uluslararası konulara geldiğimizde
İsrail ve Filistin meselesi su üstüne çıkıyor. Tek taraflı verilmiş olan
Kudüs’ün Başkent ilan edilmesi kararına bizler tabi ki tamamen karşı bir
noktadayız, bu konudaki duruşumuz nettir, kesindir. Burada erişilecek olan
çözüm iki devletin kendisi arasında tartışması ve başkenti iki devlet
olarak belirlemeleri yönünde olmalıdır.
Libya konusuna geldiğimizde coğrafi olarak bölgede, Akdeniz’de ve Avrupa
Birliğini nezdinde çok önemli bir noktada bulunduğunu vurgulamak gerekiyor.
Özellikle bölgenin, Akdeniz’in ve Avrupa Birliğinin istikrarı açısından,
Libya’nın önemi aşikardır, büyüktür. Sadece göç anlamında değil, siyasi
istikrarın da sağlanmasında Libya ciddi anlamda önem arz etmektedir. Biz bu
konudaki desteğimizi tabi ki kesintisiz ve kesin olarak sağlıyoruz.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de kendi isteklerini bu konuda
belirttiler, sadece iki taraf arasında değil, uluslararası ve bölgesel
anlamda değil, Libya’nın ekonomik açıdan ve yatırım açısından da
desteklenmesi yönündeki fikirlerini söylediler. Bu konudaki yaklaşımın
bütüncül olması gerektiğini özellikle vurgulamamamız gerekiyor.
Nihai olarak, Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerine de değinmek isterim.
Bölgede kilit bir oyuncu ve önemli kilit bir noktaya ve öneme sahip olan
Türkiye’nin tabi ki olabilecek en farklı seviyelerde Avrupa Birliği’yle
ilişkilerinin ve irtibatının değişmediğinin devamı konusunda bizler
eksiksiz bir destek sağlıyoruz. Özellikle belirtmek istediğim konu, Avrupa
Birliği - Türkiye bağlamında Türkiye’nin mülteci krizine karşı sunduğu bu
yanıttır. Sadece Türk Hükümetinin bu konuda sağladığı destek değil, Türk
halkı tarafından da bu konuda sağlanmış olan eksiksiz destek adına ve bu
değerli destek adına takdirlerimizi ve teşekkürlerimizi sunmak isterim.
Sayın Bakan, nihai olarak sizlere, sizlerle tanışma fırsatı için müteşekkir
olduğumu belirtir, ileride de sizlerle ilişkilerimizin geliştirilmesi
yönünde çalışmak için arzumuzun altını çizmek isteriz.
SORU- Anadolu Ajansı, Uğur Çil. Sayın Abela’ya iki sorum olacaktı.
Öncelikle, bugün Malta’nın Ankara Büyükelçiliği açıldı. 50 yıllık bir
geçmişe sahip olan ikili ilişkiler çerçevesinde oldukça önemli bir adımdı.
Sayın Bakanımız Türkiye-Malta ilişkilerinin geleceğini nasıl
değerlendiriyor?
Ve Türkiye’nin AB’ye yönelik süreci hakkındaki yorumlarını almak istiyorum.
Teşekkürler.
MALTA DIŞİŞLERİ BAKANI CARMELO ABELA- İlk sorunuza yanıt vermek gerekirse,
Malta-Türkiye kapsamında ikili ilişkilerimiz hakikaten eksiksiz ve mükemmel
seviyede ilerlemektedir. Bugün Büyükelçiliğimizin Ankara’da açılışıyla bu
ikili ilişkilerimizin bu statüsü bir kez daha teyit edilmiş oldu. Ve diğer
konu ise, ileride de ilişkilerimizin daha da derinleştirilmesi yönünde bir
iradenin mevcudiyetinin de altını çizmiş oldu bugünkü açılış. Bizler
Türkiye’yle olan ilişkilerimizi her seviyede ilerletmek, sürdürmek ve daha
da derinleştirmek arzusundayız, gerek ticaret, gerek kültür, gerek diğer
bütün aşamalarda bunu sürdürebilmeyi arzu ediyoruz. Birlikte çalışarak
bunları da başaracağımıza eminim.
Sayın Bakanıma bugünkü toplantıda ele aldığımız her konu için ayrıca
teşekkür ediyorum.
Konulardan bir tanesi de bazı projelerdi, bu projeler bağlamında da siyasi
ve birçok seviyede iradenin mevcudiyetinden bahsedebiliriz.
Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri açısından ise, Türkiye’nin daha da
önceden söylediğim gibi kilit bir ülke olduğu, kilit ve vazgeçilmez bir
noktada olduğunu vurgulamalıyım. Bizler bu aşamada karşılıklı açık
diyaloğun sürdürülmesini sağlamalıyız ve de çalışmalarımıza hız kesmeden
devam etmeliyiz. Açık diyalog arkadaşlıkları, dostlukları dost ülkelerin
vazgeçilmezidir ve birbirlerine eksiksiz ve engelsiz bir iletişimdir.
Bizler bu bölgede kilit olarak sadece Türkiye açısından değil, Avrupa
açısından da Türkiye’nin bu süreç içesinde bulunması ayrıca önem arz
ediyor. Biz de üye olmadan önce karşılamak zorunda olduğumuz bazı kriterler
vardı, bu yolculukta kriterlerimizi karşıladık. Aynı şekilde Türkiye de bu
yönde ilerliyor. Hem Türkiye, hem AB adına vazgeçilmez bir önem olarak
görüyorum Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne dahil olma sürecini.
SORU- CNN Türk, Büşra Arslantaş. Efendim, size iki sorum olacak.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Olağanüstü Zirvesinde alınan kararların
ardından muhalefetin bir önerisi var, Doğu Kudüs’e Büyükelçilik açılması
yönünde. Bu konuda ne derseniz?
Diğer yandan, S-400’lerle ilgili sorum olacak, imzalar ne zaman atılacak?
Diğer yandan, Rusya’nın teslimattan önce askerlerini Türkiye’de
konuşlandıracağı ve bir üs talebinde bulunabileceği ifade ediliyor. Böyle
bir ön bilgi var mı size ulaşan?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.
Öncelikle dün İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde çok güçlü mesajlar
verildi ve iki önemli kararı çok yakından takip edeceğiz, aldığımız kararı.
Birincisi; Amerika’ya yaptığımız çağrı, yani son derece yanlış ve bölgeyi
kaosa sürükleyen karardan Amerika’nın vazgeçmesi için çalışmaya hep
birlikte kararlı bir şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Sadece İslam
ülkeleri olarak değil, görüyorsunuz dünyada Vatikan dahil, başta Vatikan
olmak üzere, Musevilerin birçoğunun da yine karşı olduğunu görüyoruz. Tüm
dünya, İsrail dışında, İsrail’in de bölündüğünü görüyoruz keza, bu karara
karşı. Dolayısıyla tüm dünyanın karşı olduğu bir kararı kabul etmek mümkün
değil, uygulanması da mümkün değil, ben yaptım oldu olmaz. Bu kararın
değiştirilmesi gerekiyor, yani Amerika’nın geri adım atması için, kararın
değiştirilmesi için her türlü çalışmayı kararlı bir şekilde sürdüreceğiz.
İkincisi ise; yine bağımsız Filistin Devleti’nin tanınmasıdır. Ve bizim
aldığımız kararlar uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler kararlarına
uygundur, Amerika gibi bunları hiçe sayan karar almadık biz. Dolayısıyla
başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti’nin tanımayan ülkeler
tarafından da tanınması ve resmen bir devlet olması için her türlü çabayı
sarf edeceğiz. Ve bugün Avrupa’da bağımsız Filistin Devleti’ni tanımak
isteyen ülkelerin olduğunu görüyoruz. Biraz önce Malta’nın zaten tanıdığını
söylemiştik. Ama dünyada başka ülkeler de var henüz tanımayan ve ciddi bir
kararlılık var, işte bunu başarmamız lazım, zaten bunu başardığımız zaman
tabi ki Büyükelçilikler de bağımsız Filistin Devleti’nin başkenti Doğu
Kudüs’te açılacaktır, bunu resmen bizim başarmamız gerekiyor. Dün yine bir
kıvılcım daha yaktık İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde ve Doğu Kudüs’ün
bağımsız Filistin Devleti’nin başkenti olduğunu deklare ettik, aldığımız
kararlar da Dışişleri Bakanları Konseyinin aldığı kararda da var, ortak
deklarasyonda da var, İstanbul Deklarasyonunda da net bir şekilde var.
İkinci sorunuza gelirsek; S-400 konusunda bir sorun yok, sadece
kredilendirme konusunda en son Putin’in ziyaretinde mutabakat sağlandı,
bunun kağıda dökülmesi ve detayların konuşulması gerekiyor, uzmanlarımız
bunu sürdürüyor, tamamlandıktan sonra belki de bu hafta içinde bu
imzalanacak.
Yine S-400’ün Türkiye’ye konuşlandırılmasıyla ilgili teknik çalışmalarımız
da elbette bundan sonra başlayacaktır. Nasıl nükleer enerji santrali
kurulması aşamasında kendi mühendislerimizi, kendi teknisyenlerimizi
eğitiyorsak, ki bu eğitim çalışmaları Rusya’da da devam ediyor, Türkiye’de
devam ediyor, hatta bazı Macaristan gibi ülkelerle ileride de bu eğitim
çalışmalarını başlatmayı düşünüyoruz, onlardan teklif geldi. Macaristan ve
bazı Orta Avrupa ülkeleri bu konuda gerçekten eskiden beri iyi bir düzeyde.
Dolayısıyla bu mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz nükleer enerji
santrallerini ileride işletecektir. Aynı şekilde S-400’ün konuşlandırılması
Türkiye’de, satın aldıktan sonra ve kullanılmasıyla ilgili de askeri ve
sivil mühendislerimizi ve teknisyenlerimizi yetiştireceğiz, eğitim
çalışmalarını burada ve Rusya’da, elbette gerekirse Rusya’da da yaparız.
Eğer kurulurken Rusya’dan teknisyen ve mühendis ihtiyacı olursa, onlar da
gelir Türkiye’de bu çalışmaları yaparlar dönerler. Yani mühendisin ya da
teknisyenin asker olması demek ya da sivil olması demek, yani arada bir
fark yoktur, bunlar teknisyen, Rusya’nın buraya asker konuşlandırması
anlamına gelmez, silahlı asker konuşlandırması anlamına gelmez, bu bir
teknik çalışmadır, ihtiyaç olursa mühendisler ve teknisyenler gelebilir,
kurulum olur, ondan sonra kendi teknisyenlerimiz, askerlerimiz,
mühendislerimiz bunun bakımını da yapar, gerektiği zaman ihtiyaç duyulursa
bizim kendi ekibimizle, askerlerimizle biz bunları kullanacağız.
Dolayısıyla bu çalışmalar Rusya’nın Türkiye’ye asker konuşlandırması
anlamına gelmez, bu fikir nereden çıktı anlamak mümkün değil, yani bunu
mukayese etmek bile işin doğrusu abestir, bu sadece teknik bir çalışmadır.
Teşekkür ediyorum.