Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Lübnan Dışişleri Bakanı Gibran Bassil İle Gerçekleştirdiği Ortak Basın Toplantısı, 2 Aralık 2016, Beyrut


DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Beyrut’a gelip Türkiye’nin Lübnan’daki siyasi sürecine desteğini ifade etmek istedik. Türkiye’nin Lübnan’ın toprak bütünlüğüne ve meşruiyetine olan desteğini iletmek istiyoruz. Dışişleri Bakanı ile görüşerek Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın ve Hükümetimizin mesajlarını ilettik. Lübnan’daki siyasi süreçte, seçim sürecine ilişkin olumlu mesajlarımızı ilettik. Eminim ki yeni Hükümet kabinesinin oluşumu ve Meclis seçimleri konusunda da çalışmalar dengeli bir şekilde gerçekleştirecektir. Lübnan Meclis Başkanı ile bugün görüşeceğim ve sözkonusu görüşme Meclislerimiz arasındaki ilişkilerin yakınlaştırılması için son derece önemli. Sayın Başbakan Tammam Salam ile görüştüm, aynı şekilde Saad Hariri ile de ikili konuları görüşeceğiz. Bununla birlikte öğle yemeğinde konuşmalarımıza devam edip bölgesel konuları da ele alacağız. Bizler karşılıklı olarak ilişkilerimizi daha da derinleştirmek ve güçlendirmek için istekliyiz, işbirliğimizi derinleştirmek için imzalamış olduğumuz serbest ticaret anlaşmasını yürürlüğe koymamız ve ticaret hacmimizi yükseltmemiz gerekiyor ki bu sayede ortaya koymuş olduğumuz hedeflere ulaşabilelim. İşadamlarımız üçüncü ülkelerde, Afrika’da ve Ortadoğu’da beraber çalışabilirler. İşadamlarıyla geçtiğimiz akşam buluştum; sadece Türkiye veya Lübnan’da değil, başka ülkelerde özellikle Latin Amerika ve Afrika kıtasında da beraber çalışabileceklerini söylediler. Kültürel konular da tabii ki önemli. Lübnan ve Türk vatandaşları arasındaki ilişkiler son derece eşsiz, tarihi ilişkilerdir ve bunlar gözlemlerime göre tarihi duygulara dayanmaktadır.

Dolayısıyla, bizler buradaki Lübnanlıları herhangi bir ayrım gözetmeksizin desteklemeye devam edeceğiz. TİKA da buradaki kalkınma programlarına destek vermektedir. Bizler tabii ki Lübnanlıların iç savaştan ve terörizmden kaçan mültecileri giderek daha fazla ağırlamasını takdirle karşılıyoruz. Biz de kendi ülkemizde 3 milyon mülteciyi ağırlıyoruz ve bunların 2.8 milyonu Suriye’den gelen mülteciler, dolayısıyla Suriye’deki durum aslında ülkelerimizde de etki göstermekte ve terörizm bu etkilerden birisi. Mültecilerin yoğun göç hareketi de bunun ikinci etkisidir. Bu sebeple Suriye’nin istikrarı ve güvenliği güçlendirilmelidir ve bizim bu anlamda ortak bir yaklaşımımız var. Ateşkes derhal geciktirilmeksizin beyan edilmeli, çünkü Halep’teki durum son derece kritik. Bunun dışında insani yardım ve siyasi istişarelerin tekrar kaldığı yerden devam etmesi en iyi çözüm olacaktır. Terör örgütlerine de karşı durmalıyız, bizim istikrarımıza ve güvenliğimize tehditte bulunan terör örgütlerine karşı durmalıyız. Biz derken Türkiye, Lübnan’ı ve diğer ülkeleri kast ediyorum. Bizler daha istekli olmalıyız ve daha iyi stratejilerle DEAŞ’ı, El-Nusra’yı ve diğer terör örgütlerini devirmeliyiz. Türkiye aktif bir şekilde mücadele etmektedir. Eminim ki bu ziyaretim ilişkilerimiz için başka bir dönüm noktası teşkil edecektir. Önümüzdeki süreç içerisinde ülkelerimizde üst düzey siyasi istişarelerin gerçekleştirilmesi için koordineli bir şekilde çalışacağız. Çeşitli toplantılarda ve ortamlarda karşılaşma fırsatı bulduk ve karşılıklı olarak endişelerimizi paylaştık. Aynı şekilde ülkemiz, uluslarımız ve bölgemiz ile ilgili konuları paylaştık, ben bu işbirliğinden ve burada olmaktan son derece memnunum. İki yıl önce de Lübnan’ı ziyaret konusunda kendilerine söz vermiştim ve nihayet bunu gerçekleştirebilmiş olmaktan dolayı çok mutluyum.

Lavrov’un dün ifade etmiş olduğu gibi Suriye’deki çeşitli aktörler ile görüşüyorlar bu da gerçekçi ve mantıklıdır. Siyasi çözüm istiyorsanız ve ulusal bütünlük sağlamak istiyorsanız, Suriye içerisinde toprak bütünlüğünü dikkate alarak herkesin biraraya gelmesi gerekir ve ilk önce ve her şeyden önce ateşkesin sağlanması gerekir. Türkiye, İran, Suriye, Lübnan, İran, Rusya ve Lübnan ile görüşmektedir. Bizim ortak çabalarımızın dışında bu ikili çabalar tabii ki yardımcı çabalardır, hepimizin ortak bir hedefi var. Bu ortak hedef de Suriye’deki mevcut durumun sona erdirilmesidir ve bu çabaların dışında bizler aynı şekilde çeşitli gruplar arasındaki görüşmeleri de destekleyeceğiz.

Bana dün ateşkese karşı olduğunu söylemedi. Açık bir şekilde Rusya’nın ihtilafların son bulmasından yana olduğunu söyledi ve siyasi çözümden yana olduğunu söyledi. Fakat tabii ki somut uygulamalar görmeliyiz ve (bu kapsamda) birçok görüşmeler ve anlaşmalar yapıldı. ABD ve Rusya arasında bir anlaşma gerçekleştirildi fakat uygulamaya konulamadı.

SORU- Suriye’nin geleceğinde Beşar Esad için yer var mıdır?

LÜBNAN DIŞİŞLERİ BAKANI GİBRAN BASSİL- Lübnan’ın pozisyonu bu konuda açıktır. Bu Lübnanlıların kararı değil, Suriyelilerin kararı ve tercihi olacaktır. Suriyeliler de kendi gelecekleri ve kendi rejimleri hakkında karar vereceklerdir, bizler de onların alacağı karara saygı duymak ve Suriye’yle bütün bir şekilde onların toprak bütünlüğü ve güvenliğini dikkate alarak seküler rejim olarak onlarla çalışmalıyız. Tüm bölgede yeterli şekilde ifade özgürlüğü olmalıdır.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kuşkusuz herkes Beşar Esad’ın 600 bin kişinin hayatını Suriye’de kaybetmiş olmasından sorumlu olduğunu inkâr edemez. Herkes bunu biliyor dolayısıyla, buradaki hayatını kaybedenlerin yakınları, aileleri ve bu rejimden acı çekmiş olan insanları dikkate aldığımızda bunları değerlendirmeye alabilirsiniz. Fakat bir kişinin üzerine ısrar etmek ya da bir kişinin çıkarları ve gücünü dikkate almaktan ziyade, tüm ulusun ne düşündüğünü dikkate alıyoruz ve Suriyelilerin ne düşündüğünü dikkate alıyoruz. Sadece 600 bin kişiyi öldüren bir kişinin ne düşündüğünü dikkate almak yerine. Dolayısıyla, Esad’ın ulusal bütünlüğü güçlendirebileceğini düşünmüyoruz, bu gerçekçi bir yaklaşım. Biz Esad rejimini desteklemedik çünkü kendi vatandaşlarını öldürmeye başladı. Biz Suriye’yi ve Suriyelileri destekledik. Fakat bu aşamada gerçekçi olmamız gerekir, yaklaşık 600 bin kişiyi öldüren bir kişi, bir ülkeyi artık yönetmemeli.

Teşekkür ederim.