Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Kudret Özersay ile Ortak Basın Toplantısı, 3 Eylül 2018, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok kıymetli basın mensupları, bugün Ankara’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay kardeşimi ağırlamaktan mutluluk duyuyorum.

Kendisiyle gerek Ada’da, gerekse burada düzenli bir şekilde görüşüyoruz. Özellikle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesi ve Kıbrıs’la ilgili yine BM Genel Sekreterinin Danışman olarak Bayan Lute’ı görevlendirmesi ve garantör ülkeler arasında da bazı konuların gayri resmi bir şekilde görüşmeye başladığı bir dönemde değerli mevkidaşım ve kardeşim Kudret Beyle Kıbrıs meselesini değerlendirmeye başladık; biraz sonra heyetlerimizle yine çalışma yemeğinde bu konuları konuşacağız.

Elbette Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye arasındaki bağları güçlendirmek için çalışıyoruz. Yine her zaman söylediğim gibi, KKTC’nin uluslararası alanda görünürlüğünü artırmak için de birlikte çaba sarf ediyoruz. En son Türk Konseyi Toplantısında yine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki izolasyonların kalkması için gerekli mesajları da verdik, yine ortak bildiride de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türk halkıyla dayanışma içinde olacağımızı ve haksız izolasyonların kalkması gerektiğini de ortak bildiriye koyduk. Uluslararası alanda yine KKTC pasaportunun geçerli olması, yine KKTC temsilcilik sayısının artması konusunda da beraber çalışıyoruz.

Yine iki bakanlık arasında biliyorsunuz bilişim teknolojileri konusunda, yine dijital arşiv projesi konusunda işbirliğimiz var.

Ayrıca, genç diplomatların eğitimi ve tecrübe paylaşımı konusunda da ortak program düzenliyoruz ve önümüzdeki günlerde yine KKTC’de yeni göreve başlayan aday meslek memuru genç diplomat arkadaşlarımızı Ankara’da Bakanlığımızda ağırlamaktan mutluluk duyacağız.

Kıbrıs sürecinin tekrar konuşulmaya başladığı bir dönemde bizim mesajlarımız gayet net. Biz her zaman kalıcı, adil ve siyasi eşitlik üzerine kurulacak bir çözümü savunuyoruz. Bu konuda gerek Cenevre’de, gerek Crans-Montana’da biz KKTC olarak ve Türkiye olarak üzerimize düşeni yaptık, fakat çözüm istemeyen Rum tarafı yine bu toplantılarda, konferanslarda da aynı tavrı sergiledi, elindeki gücü paylaşmak istemeyen, yönetimi paylaşmak istemeyen bir tavır sergiledi. Önümüzdeki süreçte neyi, nasıl müzakere edeceğimizi ve sonuç odaklı bir müzakere sürecinin nasıl başlayacağını öncelikle kendi aramızda biz KKTC ve Türkiye olarak, yine diğer garantör ülkelerle ve taraflar arasında bunların konuşulması gerekiyor. Ve sonuç alıcı bir müzakere olacaksa, biraz önce söylediğim kriterler çerçevesinde, ancak o zaman başlamak lazım, yani laf olsun diye yine uzun zaman kaybına hiç kimsenin tahammülü yok; BM Genel Sekreteri ve kadrosu da aynı şekilde düşünüyor.

Önümüzdeki günlerde tekrar New York’ta beraber olacağız, Ankara’da da beraber olacağız. Ben o nedenle sözlerimi burada sonlandırırken, sözü Kudret Beye bırakıyorum.

Hoş geldiniz.

Buyrun lütfen.

KKTC DIŞİŞLERİ BAKANI KUDRET ÖZERSAY- Çok teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Değerli dostum Sayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun böyle kritik bir dönemde zamanlaması son derece önemli, böyle bir davet yaptığı için kendisine teşekkür ediyorum.

Dünyanın başka bölgelerinde olduğu gibi, Doğu Akdeniz’de de mevcut güç dengeleri takdir ederseniz ki değişiyor, uluslararası ve bölgesel aktörler arasında bu ilişkiler adeta yeniden şekilleniyor. Biz Doğu Akdeniz’de yer almakta olan ekonomik, siyasi ve askeri gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Bugün bu konuları müttefikimiz, stratejik ortağımız garantör Türkiye ile hem görüşmeye başladık, hem de heyetler arası yapacağımız görüşmelerde daha detaylı bir biçimde de ele alacağız.

Takdir ederseniz ki, değişen dünya konjonktüründe Kıbrıs Adası’nın stratejik önemi daha da bir artmış durumdadır, tam da böyle bir dönemde en az Kıbrıslı Rumlar kadar Kıbrıs Türk halkının da hak sahibi olduğu doğal kaynaklar konusunu da bugünkü görüşmelerimizde hem ele almaya başladık, hem de biraz daha detaylı bir biçimde konuşacağız.

Biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak her zaman uzlaşma ve işbirliği arayışı içerisinde olduk, bu tavrımız sadece çözüm müzakereleri için değil, aynı zamanda olası bir çözümsüzlük durumunda iki taraf arasında Ada’da işbirliğinin ve Ada etrafında, Doğu Akdeniz’de farklı aktörler arasında işbirliğinin desteklenmesi şeklinde oldu biliyorsunuz. Doğu Akdeniz bölgesinde doğal kaynaklar konusunda, Kıbrıs’a dair diğer konularda da hem Kıbrıs Türk halkının, hem de Türkiye’nin hak ve menfaatlerine halel getirmeyecek bir iyi niyet anlayışı ortaya koyduk, bundan sonra da bu yaklaşıma devam edeceğiz. Biz Türkiye’yle ilgili de bu bölgede ekonomide ve enerjide ilgili tüm aktörler arasında yaratılacak karşılıklı bağımlılığın bölgede barış ve istikrarın en önemli güvencesi olacağına inanıyoruz. Bu bağlamda da uluslararası aktörlere çok önemli görevler düştüğü kanaatindeyiz. Kıbrıs Rum tarafının, Sayın Bakanın da az önce söylediği gibi, hem çözüm, hem de bölgesel işbirliğine sıcak bakmasını sağlayacak bir zihniyet değişimi yaşaması için, yerleşmiş kalıpların dışında bazı adımların atılmasının artık şart olduğunu, elzem olduğunu düşünüyoruz.

Bugün Sayın Çavuşoğlu’yla, ay sonu New York’ta Sayın Bakanın da az önce söylediği gibi gerçekleştirilecek olan Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantıları sırasında Kıbrıs’a dair olası temasları ve gelişmeleri de ele aldık, bazı görüş alış verişlerinde bulunduk. Özetle bugün ele aldığımız tüm konularda ve birazdan ele alacağımız konularda, Türkiye’yle tam bir mutabakat ve tam bir görüş birliği içerisinde olduğumuzu görmekten memnuniyet duyuyorum. Ve bir kez daha Sayın Bakana saygıdeğer dostuma zamanlaması ve içeriği itibariyle son derece önemli olan bu daveti yaptığı için bir kez daha çok teşekkür ediyorum.

SORU- Sayın Bakanım, 7 Eylül’deki önemli toplantı öncesinde İdlib’deki son durum hakkında bir şey söyleyebilir misiniz ve toplantının bu duruma etkisi neler olacak, ne öngörüyorsunuz?

Ayrıca, James Jeffrey ziyareti hakkındaki öngörüleriniz neler? Masaya yatırılacak konular hakkında bize bilgi verir misiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.

İdlib’de ateşkesin sürdürülmesi için, Astana anlaşmasının devamı için ve rejimin ihlallerini önlemek için gerek İran nezdinde, gerekse Rusya nezdinde temaslarımızı sürdürüyoruz. Biliyorsunuz Cevat Zarif Ankara’daydı. Biz Savunma Bakanımız ve MİT Başkanımızla beraber Moskova’ya gittik. Şimdi askerlerimiz arasında, istihbaratlarımız arasında, Dışişleri Bakanlığımızla bu konuda görüşmeler sürüyor. Nasıl engellenir, nasıl bundan sonra buralarda adımlar atılır, yine terör örgütlerine karşı birlikte neler yapılabilir, bunları konuşuyoruz. Ama her zaman söylediğimiz bir şey var, İdlib’de ateşkesin bozulması, rejimin saldırması Suriye için ve bu bölgeler için bir felaket olur, insani bakımdan, güvenlik bakımından, her bakımdan gerçekten tam bir felaket olur.

Diğer taraftan, İdlib bölgesi Astana anlaşmasıyla belirlenen çatışmasızlık bölgeleri ya da gerginliği azaltıcı bölgelerden son kalanıdır ve 3,5 milyon insan burada yaşıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız elbette bu konuları Tahran’da Cumhurbaşkanı Ruhani ve yine Başkan Putin’le görüşeceğiz, zirvede bunları ele alacağız. Ama biz zirve öncesi temaslarımızı sürdürüyoruz, hazırlıklarımızı yapıyoruz ki buradan sağlıklı bir karar çıksın.

İkinci sorunuz…

SORU- James Jeffrey…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- James Jeffrey’nin görevlendirilmesi. Yani biz James Jeffrey’i tanıyoruz, daha önce Ankara’da Büyükelçilik yaptı, Türkçeyi de iyi konuşuyor ve kendisinin hem Suriye Özel Temsilcisi olarak atanmasını isabetli buluyoruz, bölgeyi de yakından biliyor. Türkiye’ye gelip bu konuları bizimle görüşmesi de önemli. Elbette sadece İdlib meselesi değil, tüm Suriye’yle ilgili düşüncelerimizi, Suriye’nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü bakımından, siyasi çözüm ve insani yardımlar ve de Amerika’nın PKK, YPG’ye verdiği destek ve silahları mutlaka gündeme getireceğiz Ankara temaslarında.

SORU- İki bakanı da ilgilendiren, iki ülkeyi de yakından ilgilendiren bir konu var Doğu Akdeniz’de hidrokarbon araştırmasına ilişkin olarak. Bir tarafta Rum Kesiminin yapmış olduğu çalışmalar konuşulurken, tartışılırken, diğer tarafta sizin açıklamalarınız çok önemliydi, hidrokarbon araştırma çalışmalarına başlanacağını söylemiştiniz. Takvim belli mi, nasıl bir çalışma yürütülecek ve diğer ülkelerle ilişkiler nasıl olacak bu bağlamda?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette bu bölgede, yani Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ekonomik alanı var, yine özellikle Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de kıta sahanlığı ve karasuları var. Biz her ikisinin korunması için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de talebi üzerine gerekli tedbirleri her zaman aldık ve alıyoruz. Ve bu bölgede daha önce biliyorsunuz bazı sondajların başlamasını da engelledik. Şimdi biz de platform aldık ve sondajlara başlayabiliriz. Bunun hazırlığını Enerji Bakanlığımız gayet güzel bir şekilde yapıyor. Daha önce şu anda Hazine ve Maliye Bakanımız olan Berat Bey özellikle bu platformun alınmasında büyük gayreti oldu ve gerekli hazırlıkları yaptılar. Ve sonbaharda böyle bir sondaj başlayabilir. Ama diğer taraftan biz diğer ülkelerle burada sondaj yapabilecek şirketlerin ülkeleriyle de Avrupa Birliği’yle de ve Yunanistan’la da garantör ülkelerle de bunu görüşüyoruz. Yarın İzmir’de Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocias'la da biraraya geleceğiz. Kendisi restore edilen Başkonsolosluğun açılışı için geliyor. Biz zaten bazen Yunanistan’da, bazen Türkiye’de biraz önce söylediğim gibi Kıbrıs meselesi dahil bazı konuları gayri resmi bir şekilde görüşüyoruz. Yarın kendisiyle tüm bu konuları orada da görüşeceğiz. Yani burada önemli olan şudur: Rum Kesimi bir taraftan çözüme yanaşmıyor, diğer taraftan Kıbrıs Türk halkının haklarını görmezden gelerek tek taraflı bu faaliyetlere gidiyor, bunun kendilerine bir faydası yok. Böyle devam ederlerse biz de her türlü tedbiri alacağız, almaya devam edeceğiz ve sondajlara da başlayacağız. Biz de Kıbrıs Türk halkının hakkını, ekonomik çıkarlarını elbette koruyacağız. Ama Doğu Akdeniz’de Türkiye Cumhuriyetinin de hakları var o hakkımızı da elbette arayacağız ve gereğini de yapacağız.

KKTC DIŞİŞLERİ BAKANI KUDRET ÖZERSAY- Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak Kıbrıs’ta kapsamlı bir çözüm bulunmasa bile iki taraf arasında diyalog yoluyla gelin bu konuyu birlikte ele alalım, gerekirse birlikte araştıralım, bu kaynakları birlikte kullanalım çağrısı yaptık. Bu olgun çağrımız halen daha geçerli. Öte yandan tek taraflı olarak Kıbrıs Türk halkının iradesini yok sayarak Kıbrıs Rum tarafı bu çalışmalara devam edecekse nasıl ki Kıbrıs Rum tarafı bazı şirketlere lisans vererek bu çalışmaları ileriye taşıdı kazı aşamasına girdi. Biz de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına daha önce lisans verdiğimiz çerçevede kazı çalışmalarına yakında başlayacağız. Gönül ister ki iki tarafın diyaloğuyla ve ortak rızası temelinde ileriye doğru gidilsin. Kıbrıs sorunu çözülmeden de bunun mümkün olduğunu düşünüyoruz. Ama Sayın Bakanın da dediği gibi mademki bu kapasite artık vardır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kara sularında, kıta sahanlığında ve 1960 anlaşmalarından kaynaklanan tarihsel hakları bağlamında adanın her tarafında bu bağlamda hak iddiasına sahip olan bir devlettir.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkürler.