DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok kıymetli basın mensupları, bugün
Ankara’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri
Bakanı Kudret Özersay kardeşimi ağırlamaktan mutluluk duyuyorum.
Kendisiyle gerek Ada’da, gerekse burada düzenli bir şekilde görüşüyoruz.
Özellikle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesi ve Kıbrıs’la ilgili yine
BM Genel Sekreterinin Danışman olarak Bayan Lute’ı görevlendirmesi ve
garantör ülkeler arasında da bazı konuların gayri resmi bir şekilde
görüşmeye başladığı bir dönemde değerli mevkidaşım ve kardeşim Kudret Beyle
Kıbrıs meselesini değerlendirmeye başladık; biraz sonra heyetlerimizle yine
çalışma yemeğinde bu konuları konuşacağız.
Elbette Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye arasındaki bağları
güçlendirmek için çalışıyoruz. Yine her zaman söylediğim gibi, KKTC’nin
uluslararası alanda görünürlüğünü artırmak için de birlikte çaba sarf
ediyoruz. En son Türk Konseyi Toplantısında yine Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti üzerindeki izolasyonların kalkması için gerekli mesajları da
verdik, yine ortak bildiride de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs
Türk halkıyla dayanışma içinde olacağımızı ve haksız izolasyonların
kalkması gerektiğini de ortak bildiriye koyduk. Uluslararası alanda yine
KKTC pasaportunun geçerli olması, yine KKTC temsilcilik sayısının artması
konusunda da beraber çalışıyoruz.
Yine iki bakanlık arasında biliyorsunuz bilişim teknolojileri konusunda,
yine dijital arşiv projesi konusunda işbirliğimiz var.
Ayrıca, genç diplomatların eğitimi ve tecrübe paylaşımı konusunda da ortak
program düzenliyoruz ve önümüzdeki günlerde yine KKTC’de yeni göreve
başlayan aday meslek memuru genç diplomat arkadaşlarımızı Ankara’da
Bakanlığımızda ağırlamaktan mutluluk duyacağız.
Kıbrıs sürecinin tekrar konuşulmaya başladığı bir dönemde bizim
mesajlarımız gayet net. Biz her zaman kalıcı, adil ve siyasi eşitlik
üzerine kurulacak bir çözümü savunuyoruz. Bu konuda gerek Cenevre’de, gerek
Crans-Montana’da biz KKTC olarak ve Türkiye olarak üzerimize düşeni yaptık,
fakat çözüm istemeyen Rum tarafı yine bu toplantılarda, konferanslarda da
aynı tavrı sergiledi, elindeki gücü paylaşmak istemeyen, yönetimi paylaşmak
istemeyen bir tavır sergiledi. Önümüzdeki süreçte neyi, nasıl müzakere
edeceğimizi ve sonuç odaklı bir müzakere sürecinin nasıl başlayacağını
öncelikle kendi aramızda biz KKTC ve Türkiye olarak, yine diğer garantör
ülkelerle ve taraflar arasında bunların konuşulması gerekiyor. Ve sonuç
alıcı bir müzakere olacaksa, biraz önce söylediğim kriterler çerçevesinde,
ancak o zaman başlamak lazım, yani laf olsun diye yine uzun zaman kaybına
hiç kimsenin tahammülü yok; BM Genel Sekreteri ve kadrosu da aynı şekilde
düşünüyor.
Önümüzdeki günlerde tekrar New York’ta beraber olacağız, Ankara’da da
beraber olacağız. Ben o nedenle sözlerimi burada sonlandırırken, sözü
Kudret Beye bırakıyorum.
Hoş geldiniz.
Buyrun lütfen.
KKTC DIŞİŞLERİ BAKANI KUDRET ÖZERSAY- Çok teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Değerli dostum Sayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun böyle kritik bir
dönemde zamanlaması son derece önemli, böyle bir davet yaptığı için
kendisine teşekkür ediyorum.
Dünyanın başka bölgelerinde olduğu gibi, Doğu Akdeniz’de de mevcut güç
dengeleri takdir ederseniz ki değişiyor, uluslararası ve bölgesel aktörler
arasında bu ilişkiler adeta yeniden şekilleniyor. Biz Doğu Akdeniz’de yer
almakta olan ekonomik, siyasi ve askeri gelişmeleri çok yakından takip
ediyoruz. Bugün bu konuları müttefikimiz, stratejik ortağımız garantör
Türkiye ile hem görüşmeye başladık, hem de heyetler arası yapacağımız
görüşmelerde daha detaylı bir biçimde de ele alacağız.
Takdir ederseniz ki, değişen dünya konjonktüründe Kıbrıs Adası’nın
stratejik önemi daha da bir artmış durumdadır, tam da böyle bir dönemde en
az Kıbrıslı Rumlar kadar Kıbrıs Türk halkının da hak sahibi olduğu doğal
kaynaklar konusunu da bugünkü görüşmelerimizde hem ele almaya başladık, hem
de biraz daha detaylı bir biçimde konuşacağız.
Biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak her zaman uzlaşma ve işbirliği
arayışı içerisinde olduk, bu tavrımız sadece çözüm müzakereleri için değil,
aynı zamanda olası bir çözümsüzlük durumunda iki taraf arasında Ada’da
işbirliğinin ve Ada etrafında, Doğu Akdeniz’de farklı aktörler arasında
işbirliğinin desteklenmesi şeklinde oldu biliyorsunuz. Doğu Akdeniz
bölgesinde doğal kaynaklar konusunda, Kıbrıs’a dair diğer konularda da hem
Kıbrıs Türk halkının, hem de Türkiye’nin hak ve menfaatlerine halel
getirmeyecek bir iyi niyet anlayışı ortaya koyduk, bundan sonra da bu
yaklaşıma devam edeceğiz. Biz Türkiye’yle ilgili de bu bölgede ekonomide ve
enerjide ilgili tüm aktörler arasında yaratılacak karşılıklı bağımlılığın
bölgede barış ve istikrarın en önemli güvencesi olacağına inanıyoruz. Bu
bağlamda da uluslararası aktörlere çok önemli görevler düştüğü
kanaatindeyiz. Kıbrıs Rum tarafının, Sayın Bakanın da az önce söylediği
gibi, hem çözüm, hem de bölgesel işbirliğine sıcak bakmasını sağlayacak bir
zihniyet değişimi yaşaması için, yerleşmiş kalıpların dışında bazı
adımların atılmasının artık şart olduğunu, elzem olduğunu düşünüyoruz.
Bugün Sayın Çavuşoğlu’yla, ay sonu New York’ta Sayın Bakanın da az önce
söylediği gibi gerçekleştirilecek olan Birleşmiş Milletler Genel Kurul
toplantıları sırasında Kıbrıs’a dair olası temasları ve gelişmeleri de ele
aldık, bazı görüş alış verişlerinde bulunduk. Özetle bugün ele aldığımız
tüm konularda ve birazdan ele alacağımız konularda, Türkiye’yle tam bir
mutabakat ve tam bir görüş birliği içerisinde olduğumuzu görmekten
memnuniyet duyuyorum. Ve bir kez daha Sayın Bakana saygıdeğer dostuma
zamanlaması ve içeriği itibariyle son derece önemli olan bu daveti yaptığı
için bir kez daha çok teşekkür ediyorum.
SORU- Sayın Bakanım, 7 Eylül’deki önemli toplantı öncesinde İdlib’deki son
durum hakkında bir şey söyleyebilir misiniz ve toplantının bu duruma etkisi
neler olacak, ne öngörüyorsunuz?
Ayrıca, James Jeffrey ziyareti hakkındaki öngörüleriniz neler? Masaya
yatırılacak konular hakkında bize bilgi verir misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.
İdlib’de ateşkesin sürdürülmesi için, Astana anlaşmasının devamı için ve
rejimin ihlallerini önlemek için gerek İran nezdinde, gerekse Rusya
nezdinde temaslarımızı sürdürüyoruz. Biliyorsunuz Cevat Zarif Ankara’daydı.
Biz Savunma Bakanımız ve MİT Başkanımızla beraber Moskova’ya gittik. Şimdi
askerlerimiz arasında, istihbaratlarımız arasında, Dışişleri Bakanlığımızla
bu konuda görüşmeler sürüyor. Nasıl engellenir, nasıl bundan sonra
buralarda adımlar atılır, yine terör örgütlerine karşı birlikte neler
yapılabilir, bunları konuşuyoruz. Ama her zaman söylediğimiz bir şey var,
İdlib’de ateşkesin bozulması, rejimin saldırması Suriye için ve bu bölgeler
için bir felaket olur, insani bakımdan, güvenlik bakımından, her bakımdan
gerçekten tam bir felaket olur.
Diğer taraftan, İdlib bölgesi Astana anlaşmasıyla belirlenen çatışmasızlık
bölgeleri ya da gerginliği azaltıcı bölgelerden son kalanıdır ve 3,5 milyon
insan burada yaşıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız elbette bu konuları Tahran’da
Cumhurbaşkanı Ruhani ve yine Başkan Putin’le görüşeceğiz, zirvede bunları
ele alacağız. Ama biz zirve öncesi temaslarımızı sürdürüyoruz,
hazırlıklarımızı yapıyoruz ki buradan sağlıklı bir karar çıksın.
İkinci sorunuz…
SORU- James Jeffrey…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- James Jeffrey’nin görevlendirilmesi.
Yani biz James Jeffrey’i tanıyoruz, daha önce Ankara’da Büyükelçilik yaptı,
Türkçeyi de iyi konuşuyor ve kendisinin hem Suriye Özel Temsilcisi olarak
atanmasını isabetli buluyoruz, bölgeyi de yakından biliyor. Türkiye’ye
gelip bu konuları bizimle görüşmesi de önemli. Elbette sadece İdlib
meselesi değil, tüm Suriye’yle ilgili düşüncelerimizi, Suriye’nin sınır
bütünlüğü, toprak bütünlüğü bakımından, siyasi çözüm ve insani yardımlar ve
de Amerika’nın PKK, YPG’ye verdiği destek ve silahları mutlaka gündeme
getireceğiz Ankara temaslarında.
SORU- İki bakanı da ilgilendiren, iki ülkeyi de yakından ilgilendiren bir
konu var Doğu Akdeniz’de hidrokarbon araştırmasına ilişkin olarak. Bir
tarafta Rum Kesiminin yapmış olduğu çalışmalar konuşulurken, tartışılırken,
diğer tarafta sizin açıklamalarınız çok önemliydi, hidrokarbon araştırma
çalışmalarına başlanacağını söylemiştiniz. Takvim belli mi, nasıl bir
çalışma yürütülecek ve diğer ülkelerle ilişkiler nasıl olacak bu bağlamda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette bu bölgede, yani Doğu Akdeniz’de
Türkiye’nin ekonomik alanı var, yine özellikle Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
de kıta sahanlığı ve karasuları var. Biz her ikisinin korunması için Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de talebi üzerine gerekli tedbirleri her zaman
aldık ve alıyoruz. Ve bu bölgede daha önce biliyorsunuz bazı sondajların
başlamasını da engelledik. Şimdi biz de platform aldık ve sondajlara
başlayabiliriz. Bunun hazırlığını Enerji Bakanlığımız gayet güzel bir
şekilde yapıyor. Daha önce şu anda Hazine ve Maliye Bakanımız olan Berat
Bey özellikle bu platformun alınmasında büyük gayreti oldu ve gerekli
hazırlıkları yaptılar. Ve sonbaharda böyle bir sondaj başlayabilir. Ama
diğer taraftan biz diğer ülkelerle burada sondaj yapabilecek şirketlerin
ülkeleriyle de Avrupa Birliği’yle de ve Yunanistan’la da garantör ülkelerle
de bunu görüşüyoruz. Yarın İzmir’de Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocias'la
da biraraya geleceğiz. Kendisi restore edilen Başkonsolosluğun açılışı için
geliyor. Biz zaten bazen Yunanistan’da, bazen Türkiye’de biraz önce
söylediğim gibi Kıbrıs meselesi dahil bazı konuları gayri resmi bir şekilde
görüşüyoruz. Yarın kendisiyle tüm bu konuları orada da görüşeceğiz. Yani
burada önemli olan şudur: Rum Kesimi bir taraftan çözüme yanaşmıyor, diğer
taraftan Kıbrıs Türk halkının haklarını görmezden gelerek tek taraflı bu
faaliyetlere gidiyor, bunun kendilerine bir faydası yok. Böyle devam
ederlerse biz de her türlü tedbiri alacağız, almaya devam edeceğiz ve
sondajlara da başlayacağız. Biz de Kıbrıs Türk halkının hakkını, ekonomik
çıkarlarını elbette koruyacağız. Ama Doğu Akdeniz’de Türkiye Cumhuriyetinin
de hakları var o hakkımızı da elbette arayacağız ve gereğini de yapacağız.
KKTC DIŞİŞLERİ BAKANI KUDRET ÖZERSAY- Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak
Kıbrıs’ta kapsamlı bir çözüm bulunmasa bile iki taraf arasında diyalog
yoluyla gelin bu konuyu birlikte ele alalım, gerekirse birlikte
araştıralım, bu kaynakları birlikte kullanalım çağrısı yaptık. Bu olgun
çağrımız halen daha geçerli. Öte yandan tek taraflı olarak Kıbrıs Türk
halkının iradesini yok sayarak Kıbrıs Rum tarafı bu çalışmalara devam
edecekse nasıl ki Kıbrıs Rum tarafı bazı şirketlere lisans vererek bu
çalışmaları ileriye taşıdı kazı aşamasına girdi. Biz de Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti olarak Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına daha önce lisans
verdiğimiz çerçevede kazı çalışmalarına yakında başlayacağız. Gönül ister
ki iki tarafın diyaloğuyla ve ortak rızası temelinde ileriye doğru
gidilsin. Kıbrıs sorunu çözülmeden de bunun mümkün olduğunu düşünüyoruz.
Ama Sayın Bakanın da dediği gibi mademki bu kapasite artık vardır, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kara sularında, kıta sahanlığında ve 1960
anlaşmalarından kaynaklanan tarihsel hakları bağlamında adanın her
tarafında bu bağlamda hak iddiasına sahip olan bir devlettir.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkürler.