Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel García-Margallo ile Ortak Basın Toplantısı, 7 Ekim 2016, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları, bugün İspanya Dışişleri Bakanı değerli dostum Jose Manuel Garcia-Margallo’yu ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Biraz önce kendisiyle başbaşa ve heyetlerarası görüşmeler yaptık, ikili işbirliğimizi değerlendirdik.

Ben öncelikle 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından bana telefon açarak, daha sonra da Dışişleri Bakanlığı olarak yaptıkları açıklamayla Türk halkına ve Türk demokrasisine verdikleri güçlü destek ve gösterdikleri dayanışma için çok teşekkür ediyorum.

Aynı şekilde İspanya Başbakanı Rajoy da bize ilk destek veren liderlerden biri oldu, güçlü bir şekilde İspanya’nın ve kendisinin desteğini bizlere iletti.

Bugünkü görüşmemizde FETÖ terör örgütüyle ilgili bilgileri de dostum Jose’yle paylaştım. İspanya’da FETÖ’ye bağlı kişiler ve gruplarla ilgili elimizdeki bilgileri de kendilerine verdik. İlgili kurumlarımız bundan sonraki süreçte daha yakın temas içinde olacak. İşbirliği içinde önümüzdeki süreçte FETÖ’yle ilgili gerekli adımları atacağız.

İspanya’yla siyasi ilişkilerimiz gerçekten mükemmel düzeyde, her alanda birbirimize destek oluyoruz. En son Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi seçimlerinde İspanya bizden daha fazla oy alarak seçildi, ama Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde de iki yıldır gerçekten çok aktif, dengeli ve objektif bir rol üstlendi. Kendilerini bir kere daha kutluyorum.

Diğer taraftan, ikili ticaret hacmimiz sürekli artıyor, ticaret hacmimiz 10 milyarın üzerine çıktı. İspanya bizim sekizinci ticaret ortağımız, ama biz ilk beşe, ilk üçe girmek istiyoruz, bu potansiyeli de görüyoruz. İspanya’nın Türkiye’deki yatırımları, yatırım miktarı hem firma sayısı, hem de miktar olarak artıyor. Aynı şekilde İspanyol firmaları Türkiye’nin en önemli projelerinde sorumluluk üstleniyor. Marmaray bunlardan bir tanesi. Yine metro ve raylı sistem gibi birçok projede İspanyol firmalarıyla çalışıyoruz. Biz bugün bu işbirliğimizi daha da geliştirmek, genişletmek ve güçlendirmek konusunda ortak irademizi belirttik.

İspanya Avrupa Birliği içinde Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine en güçlü destek veren ülkelerin başında gelmektedir. Bugünkü toplantımızda göç meselesi, vize serbestisi, geri kabul anlaşması gibi konularda da görüş alışverişinde bulunduk.

İspanya’yla birlikte Medeniyetlerarası İttifak Dostlar Grubu’nun eşbaşkanlığını yapıyoruz. Bugün kendisiyle yaptığımız görüşmede önümüzdeki süreçte medeniyetlerarası ittifak, kültürlerarası diyalog ve hoşgörü gibi konularda daha fazla çaba sarf etmemiz gerektiğini vurguladık. Esasen bugün medeniyetlerarası ittifaka, hoşgörüye, toleransa her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var, çünkü başta Avrupa olmak üzere farklı olanlara hoşgörüsüzlük, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı, Hıristiyan karşıtlığı, yine antisemitizm gibi hepimizi tehdit eden akımlar maalesef giderek artıyor ve aşırı ırkçı partiler giderek desteğini artırıyor. İşte tam böyle bir durumda her zamankinden daha fazla medeniyetlerarası ittifaka ihtiyacımız var. Dolayısıyla, İspanya’yla Türkiye’nin bu işbirliğinin gerçekten bundan sonraki süreçte artarak devam etmesi gerekiyor.

İspanya’yla birlikte DEAŞ’a karşı koalisyonun içinde aktif rol oynuyoruz. Aynı şekilde Uluslararası Suriye Destek Grubu’nun içindeyiz. Amacımız DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı mücadele etmek ve onları yenilgiye uğratmak. Amacımız aynı şekilde Suriye, Irak, Libya gibi ülkelerde de siyasi çözüm yoluyla istikrarı ve barışı geri getirmektir, bugün bu konuları da değerlendirdik. Ayrıca Türkiye’nin terörle mücadelesi konusunda dostum Jose’ye bilgi verdim. Bugün Türkiye PKK, PYD, YPG, DHKP-C, DEAŞ gibi birçok terör örgütüyle bazen aynı cephede, bazen farklı cephelerde ama aynı anda mücadele ediyor ve tüm bu mücadelemizde de çok şükür büyük başarılar elde ediyoruz. Hem DEAŞ’a hem de PKK ve diğer terör örgütlerine karşı bu mücadelemiz onları tamamen yenilgiye uğratıncaya kadar devam edecek. Ya terörü bırakacaklar, silahı bırakacaklar ya da yenilgiye uğrayacaklar.

Terörle mücadele konusunda bizi en iyi anlayabilecek ülke İspanya’dır, çünkü İspanya da terör belasından çok çekti. Masum insanlar, çocuklar, kadınlar öldürüldü ve İspanya’yla terörle mücadele konusunda da işbirliğimizi kurumsallaştırmak istiyoruz.

Ben bu duygularla bir kere daha Jose’ye hoş geldin diyorum ve sözü kendisine bırakıyorum.

(NOT: Konuk Bakan basın toplantısında İspanyolca konuşmuştur. Deşifre, İspanyolca’dan Türkçe’ye yapılan ardıl tercümenin metnidir)

İSPANYA DIŞİŞLERİ BAKANI JOSÉ MANUEL GARCÍA-MARGALLO- Merhabalar herkese. Sevgili mevkidaşım Sayın Mevlüt davetiniz için çok teşekkürler, herkese bir kere daha teşekkür etmek istiyorum ve hepinizi selamlamak istiyorum.

Bu noktada diyebiliriz ki, İspanya Türkiye’yi tüm kalbiyle destekliyor. Bu noktada karşılıklı olarak çeşitli konularda işbirliği yapacağımızı buna da açık olduğumuzu söylemek istiyorum. Zaten toplantılarımız esnasında bazı anlaşmalar çerçevesinde bu konuda da görüş teatisinde bulunduk.

Bu noktada şunu söyleyebiliriz ki: İspanya ve Türkiye dost ve müttefik iki ülkedir, aynı zamanda stratejik ortaklıkları da bulunmuştur ve Transatlantik örgütte işbirliği içerisinde bulunmaktadırlar. İspanya hem geçmişte, hem de şu anda Türkiye’yi hep desteklemiştir ve yine Avrupa Birliği üyeliği yolunda da desteklemeye devam edecektir.

Bu noktada iki ülke arasındaki ilişkilerin çok boyutlu olarak ilerlediğini söyleyebiliriz. Bu ilişkilerin kendi içerisinde de birçok farklı noktası vardır. Bu açıların içerisinde güvenlikten, terörizme karşı işbirliğinden ve aynı zamanda ticaret ve dostluk ilişkilerinden bahsedebiliriz.

Aynı zamanda şunu da belirtmek istiyorum ki, önümüzdeki günlerde iki tarafın da İçişleri Bakanlığınca bir toplantı düzenlenecek ve bu toplantı da terörizme karşı savaşla ilgili olacak. Ekonomik ilişkilere bakacak olursak, belki bu ilişkilerin şu anda çok arzulanan bir seviyede olmadığını söyleyebiliriz, ama ben burada hala birçok fırsatın olduğunu düşünüyorum ve bu noktada da ekonomik ilişkileri karşılıklı olarak daha da ilerletmek mümkün olacaktır.

Karşılıklı olarak ülkelerin iş kapasitesini de artıracağını düşünüyorum. Bu coğrafi olarak da mümkün, çünkü şu anda dünyanın farklı bölgelerinde de farklı iş imkanları var. İspanya, Afrika, Sahra Afrikası ve yine Latin Amerika’da ticari olarak çalışmalar yürütülüyor ve bu bölgelerde katma değer üretiliyor ve aynı şey Türkiye için de geçerli. Biz belki bu kıtalardaki işbirliğimizi de aynı minvalde ilerletebiliriz.

Şunu tekrarlamak istiyorum: Türkiye’ye gelişimizdeki birinci amaç, İspanyol halkının Türk halkına olan desteğini göstermektir. Özellikle akim bırakılan darbe girişiminin ardından İspanyol halkının sizlere desteğini göstermek amacıyla buradayız. Aynı şekilde Sayın Başbakan Rajoy da ben buraya gelmeden evvel sizlere bu konudaki desteğini iletmemi rica etti.

Terörizm konusuna değinecek olursak şunu da tekrar hatırlatmak lazım: İspanya’da terörizmden acı çeken, maalesef bunun kurbanı olan ülkelerden biriydi. Yine İspanya’da 1970’lerde başlayan terörle mücadele savaşı devam ediyor ve mesela bunun son saldırısını da maalesef 2011 yılında yaşadık. Yine Madrid’de gerçekleşen bu terör saldırısından sonra da birçok insan hayatını kaybetmişti. Yine Avrupa’da zaman zaman dış tehditler meydana gelebilmekte o yüzden bir kere daha terörizmin aslında uluslararası bir mesele olduğunu söylemek gerekiyor.

Göçmenler konusuna değinecek olursak, Türkiye bu aşamaya kadar göçmenlerle alakalı çok önemli bir rol oynadı ve inanıyoruz ki yakın zaman içerisinde de bu konuda gerekli çözüm adımları atılacaktır. Bu noktada ben Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki göçmenler anlaşmasını tekrarlamak istiyorum, bu anlaşma da halihazırda çok güzel bir şekilde devam ediyor. Türkiye insani yardım alanında gerçekten çok büyük bir rol oynadı, üstüne düşen vazifeyi fazlasıyla yerine getirdi ve bu anlaşma kapsamında bu durumun daha da iyiye gideceğini düşünüyoruz. İspanya da aslında geri planda olmakla birlikte, yapmış olduğu finansal yardımla yine göçmenlere desteğini gösterdi.


Vizelerin kaldırılmasına ilişkin olarak da şu anda Avrupa Konseyi’nde beş kriterin tartışıldığını biliyorum. Bu kriterlerden bir tanesi terörizmle alakalı bir madde, anti-terörizm maddesi ve tüm kriterler yerine getirildikten sonra da zannediyorum ki vizelerin kaldırılması konusunda da gerekli işlemler başlayacaktır.

DEAŞ’a karşı olan işbirliğinin de bir kere daha altını çizmek istiyorum. İspanya, Türkiye gibi Suriye Uluslararası Destek Grubu’nun da bir üyesi ve bu bağlamda New York kentinde bazı toplantılar gerçekleştirdik. İspanya DEAŞ’a karşı bu mücadelede yer almaktadır.

Bunun yanısıra, Irak’ta, Suriye’de, Musul’da ve Halep’te bazı gelişmeler yaşandığını biliyoruz. Bunlara da çözüm bulunması tabii ki bizim de öncelikli isteklerimiz arasında ve Fransa’da da şu anda Güvenlik Konseyi’nde bu gibi konular ele alınıyor ve alınmaya devam edecek.

Burada tabii farklı çözümler tartışılıyor. Özellikle Halep açısından bakacak olursak amaç burada devam edegelen meselelere bir an önce acil ve kalıcı bir çözüm bulmaktır. Özellikle Halep’te ve bu bölgede yaşayan insanların da korunması ve insani yardımların da buralara ulaştırabilmesi için acil çözümlerin bulunması gerekiyor.

Halep’te çözümün bulabilmesi için atılması gereken 5 tane adım olduğunu düşünüyorum. Öncelikli olarak buradaki kişilerin silahlarını bırakması, ardından bombalamaların acilen durması ve üçüncü olarak buralara insani yardımın temin edilebilmesi ve ardından da Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinin acil bir eylem planı oluşturarak bu bölgeyle ilgili çözüme dair seçenekler sunması. Son olarak da, bu bölgede diyaloğun açılabilmesi ve geliştirilebilmesi. Bunlar acil çözüm planlarının içerisinde bizim ulaşmayı hedeflediğimiz beş farklı hedef.

Ben bu fırsatı değerlendirerek buradan sizler aracılığıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne bir çağrıda bulunmak istiyorum. Artık acil olarak bu duruma bir çözüm bulunması gerekiyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu alanda bir çözüm üretmesi gerekiyor, çünkü bu aşamaya kadar binlerce insan hayatını kaybetti ve biliyoruz ki, ölenlerden 100 bin tanesi çocuk. O yüzden bu konuda daha fazla beklemeden acil ve kesin bir çözüme ihtiyaç var.

Ben de Sayın Mevkidaşım gibi Medeniyetler İttifakı’ndan bahsetmek istiyorum. Malumunuz Türkiye ve İspanya olarak Medeniyetler İttifakı’nın iki eşbaşkanıyız ve bu bağlamda da diyaloğun geliştirilmesini arzuluyoruz. Bu ittifak Akdeniz’i, Balkanları hatta Afrika’ya kadar uzanan çok geniş bir bölgeyi içerisine alıyor. İşte o yüzden bu noktada diyaloğun geliştirilmesi konusunda eyleme ihtiyacımız var.

Bu noktada bir de şu fikirden bahsetmek istiyorum: Bizler özellikle terörizme karşı savaşırken belki çözüm olarak özel mahkemelerin kurulabileceğini düşünüyoruz ve bu fikri Romanya’yla da tartışmıştık. Belki bu ceza mahkemelerinde terör suçluları yargılanabilir. Bu fikri Aralık ayında Türkiye’yle de görüşebileceğiz çünkü ön görüşmelerimizi başka ülkelerle yapmıştık. Böyle bir fikir terörizme karşı savaşta çözüm olabilir diye düşünüyorum.

Çok teşekkürler.

SORU- Öncelikli olarak her iki bakana da merhabalar demek istiyorum ve bu siyasi ve askeri işbirliklerinizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Öncelikli sorum her iki Dışişleri Bakanına olacak: Acaba DEAŞ’a karşı olan savaşta ilişkilerinizi nasıl genişletmeyi, ilerletmeyi ve de genişletmeyi düşünüyorsunuz.

İkinci olarak da İspanya Dışişleri Bakanımıza bir soru sormak istiyorum. Acaba şu anki seçim durumu nedir? Sosyalist Parti bugün içerisinde herhangi bir ilerleme kaydetti mi? Seçimlerin son durumuyla ilgili bizi bilgilendirebilir misiniz?

İSPANYA DIŞİŞLERİ BAKANI JOSÉ MANUEL GARCÍA-MARGALLO- Daha öncede söylediğim gibi, biz her zaman DEAŞ’a karşı olan bu işbirliğinde hem emniyet ve istihbarat alanlarında, hem de İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları arasındaki işbirliği açısından Türkiye’nin yanındayız. Karşılıklı ilişkilerimiz iyileşerek devam etmekte, bunun altını çizebilirim. Şunu da söylemek istiyorum: İspanya’nın da terörizm deneyimi olduğu için biz Türkiye’yi çok yakından anlıyoruz ve siyasi olarak da kardeş ülke Türkiye’nin yanındayız. Bu işbirliği her zaman böyle yakın bir şekilde devam edecek.

Sorunuzun ikinci kısmına ilişkin olarak, malumunuz sabah fırsatım olmadığı için İspanya’da devam eden bu tatlı atışmaları takip edemedim. Şu anda tabii ki görüşmeler devam ediyor ve ben bu sürecin özellikle 31 Ekim’e kadar koalisyon çalışmalarının hızlanacağına eminim. Çünkü her iki siyasi parti de kendi siyasi çıkarlarını ülkenin çıkarları önüne koymayacaklar ve de ülkemizin menfaatine katkı sağlayacak ortak bir noktada buluşacaklar.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum sorunuz için. Terörün ve teröristlerin her türlüsüyle mücadele etmek için öncelikle kararlı ve iyi bir stratejiye sahip olmamız gerekiyor.

DEAŞ’a karşı bugüne kadar yaptığımız mücadelede istediğimiz sonucu elde edemememizin sebebi de maalesef 65 ülke olmamıza rağmen koalisyon içinde sonuç odaklı bir stratejimizin olmamasıydı. Sadece hava saldırılarıyla DEAŞ’ı yenilgiye uğratabileceğimizi düşündük.

Türkiye’nin de desteklediği Cerablus’tan güneye doğru başlatılan DEAŞ’a karşı operasyonun ne kadar önemli bir sonuç verdiğini gördük. Esasen karadan yapılan operasyonlarla DEAŞ’ı kısa sürede yenilgiye uğratabileceğimizi de hep beraber anlamış olduk.

DEAŞ’ı Irak ve Suriye’den temizleyebilmek için bu kararlı adımları atmaya devam etmeliyiz. Aynı şekilde 125 ülkeden yabancı terörist savaşçı bugüne kadar Suriye’ye geçip DEAŞ ya da diğer örgütlerine katıldı. Bizim aldığımız tedbirlerle son zamanlarda bu yabancı terörist savaşçı geçişinde çok ciddi bir azalma oldu. Yüzlerce, binlerce insanı durdurduk, yakaladık ve geri gönderdik. Dolayısıyla, kaynak ülkelerinde bu konuda daha ciddi adımlar atması gerekiyor, tedbirler alması gerekiyor.

Üçüncü bir yöntem ise, DEAŞ’ın ideolojisini öldürmektir. DEAŞ bizim dinimiz İslam’ı kullanarak terör faaliyetlerinde bulunuyor. Oysa bizim dinimiz barış dinidir, İslam’ın anlamı da barıştır. Hep birlikte Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın her zaman yaptığı gibi, DEAŞ’ın İslam’ı ve Müslümanları temsil etmediğini, kanlı bir terör örgütü olduğunu vurgulamamız gerekiyor. DEAŞ’a katılmak isteyen insanlara da yaşadıkları ülkelerde bunu çok iyi anlatabilmemiz gerekiyor.

SORU- Sevil Erkuş, Hürriyet Daily News. Sayın Çavuşoğlu size sormak istiyorum. Önümüzdeki günlerde Musul’da gerçekleştirilmesi gereken operasyonla ilgili koalisyon güçleriyle yapılan görüşmelerde, Türkiye söz konusu operasyona şu anda Irak’ta bulunan Türk kuvvetlerinin sahada katılımı önerisini getirdi mi? Bu konu görüşülüyor mu acaba? Hem katılımı, hem de belki sonradan oluşturulacak tahkim gücünün parçası olması konusu. Yoksa gündemde sadece Türk kuvvetlerinin eğittiği Sünni milislerin katılımı mı var acaba?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir operasyona çıkarken öncesini, operasyonunun kendisini ve daha da önemlisi sonrasını iyi planlamak lazım, öngörmek lazım.

Cerablus’ta yerel güçlerle sürdürülen mücadelenin başarısı ortada. Daha sonra buraların güvenliğini de o bölgenin insanları temin ediyor. Esasen başarının sebebi de bu, yani yerel sahiplenme çok önemli. Biz aynı anlayışın Musul’da da sürdürülmesini istiyoruz. Esasen Cerablus ve o bölgede elde edilen başarılar Musul’daki yerel güçlerin de cesaretini artırmıştır, kendilerine olan güveni geri getirmiştir. Biz Musul operasyonunun da Musul’daki yerel güçler tarafından hayata geçirilmesini isteriz. Bu en gerçekçi yaklaşımdır.
Mezhepçilik anlayışıyla dışarıdan Şii milislerin operasyona dahil edilmesi, daha sonra onların burada kalması Musul’a barışı ve huzuru getirmez. Tam tersi orta ve uzun vadede maalesef o bölgenin sorunları artarak devam eder. Oradaki Sünni halkın, birbirinden tehlikeli olan Şii milislerle DEAŞ arasında seçim yapmak zorunda bırakılmaması gerekiyor. Bizim orada Başika Kampında eğitip donattığımız güçler yerel güçler, esasen Musul’un kendi insanları. İçlerinde Araplar var, Kürtler var, Türkmen var, Yezidiler var dolayısıyla, bu yerel güçlerin de DEAŞ’a karşı operasyona katılması operasyonunun başarısı için önemli.

Burada farklı ülkelerin özellikle müttefik ülkelerin de gerek Peşmerge olsun, gerek Irak güçleri olsun eğit-donat programını sürdürdüğünü biliyoruz. Dolayısıyla, koalisyon içindeki ülkelerin buradaki kuvvetleri de bizim Cerablus’ta yaptığımız gibi buradaki yerel güçlere destek verebilir, onları kuvvetlendirebilir, danışmanlık görevi yapabilir ve sonuçta DEAŞ’ı da buradan, Musul’dan da temizleyebiliriz. Biz bugüne kadar DEAŞ’a karşı her türlü mücadelenin içinde yer aldık, aktif katılım sağladık, Musul’da da DEAŞ’a karşı mücadelede her türlü desteği vermeye hazırız.