Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun İslam İşbirliği Teşkilatı
Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı’na Hazırlık Mahiyetindeki Dışişleri
Bakanları Konseyi Toplantısı Açılışında Yaptığı Konuşma, 18 Mayıs 2018,
İstanbul
Mübarek Ramazan-ı Şerif’e ne yazık ki Filistin’den gelen acı haberlerle
girdik. Gazze’de yaşananlar hepimizi yasa boğdu. Vicdan sahibi hiç kimse bu
utanç tablosuna sessiz kalamazdı, sessiz kalamaz.
Sizler dünyanın çeşitli köşelerinden gelerek ayağınızın tozuyla bugünkü
toplantımıza katılıyorsunuz. Buradaki varlığınızla Filistinli
kardeşlerimizle dayanışma içinde olduğunuzu, onlara asla yalnız
olmadıklarını hissettirdiniz. Sadece İslam dünyasının değil, tüm insanlığın
vicdanını kanatan bir yaraya merhem olmaya çalışıyoruz. Hepinize ayrı ayrı
bir kere daha çok teşekkür ediyorum ve toplantımızı açıyorum.
Değerli Bakanlar,
Saygıdeğer katılımcılar,
Sevgili kardeşlerim,
Şimdi usul kararlarımız gereği Divan’ın seçimi ve kabulüne geçiyoruz.
Yaptığımız istişareler sonucunda Divan’ın Başkan Türkiye ve Daimi Üye
Filistin’in yanı sıra Afganistan ve Gine’den oluşturulması öngörülüyor.
Buna itirazı olan var mı? İtiraz olmadığını görüyoruz, çok teşekkür
ediyorum. Divanı bu şekilde onaylayabiliriz. Şimdi toplantı başkanı
sıfatıyla açılış konuşmamı yapacağım.
Değerli kardeşlerim,
Filistinli kardeşlerimizle dayanışmamızı sergilemek ve maruz bırakıldıkları
vahşi katliamı lanetlemek için liderlerimiz bu akşam İslam İşbirliği
Teşkilatı Olağanüstü Zirvesinde bir araya gelecekler. Biz de İslam
İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları olarak Zirvenin hazırlığını yapmak
ve kabul edilecek nihai bildiriyi ele almak üzere bugün burada toplandık.
İstanbul’da düzenlediğimiz Olağanüstü İslam Zirvesinin ardından ülkemiz ve
Yemen tarafından sunulan karar Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 128
ülkenin ezici çoğunluğuyla kabul edilmişti. Bu şekilde uluslararası toplum
ABD’nin hukuk dışı kararına güçlü tepkisini göstermişti. Ancak ABD
yönetimi, biraz önce de söylediğim gibi uluslararası hukukun en temel
ilkelerini ve uluslararası toplumun iradesini yok saymaktan vazgeçmedi.
Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyarak büyük bir provokasyona imza attı. İsrail
ise ABD’nin bu fütursuz tutumundan da cesaret alarak masum Filistinlileri
soğukkanlılıkla katletti. 60’dan fazla kardeşimiz şehit oldu. Bunların
içinde kadınlar var, çocuklar var ve bebekler var. Hepsine Allah’tan rahmet
diliyorum. Yaralanan binlerce Filistinliye de acil şifa dileklerimizi
buradan gönderiyoruz.
İsrail’in insanlık suçuna ümmet olarak, birlik içinde en sert tepkiyi
vermemiz gerekiyor. Filistinli kardeşlerimize daha fazla destek olmalı,
Filistin meselesinin çözümü için elimizi taşın altına koymalıyız. Aksi
takdirde barış sürecinin yerleşik parametrelerinin aşındırılması ve iki
devletli çözüm vizyonunun ortadan kaldırılmasını engelleyemeyiz.
Değerli kardeşlerim,
Zirve sonunda kabul edeceğimiz bildiride Filistin davasının ve Kudüs-ü
Şerif’in ümmetimiz için merkezi konumunu bir kez daha vurgulamış olacağız.
Bu kutsal şehrin tarihi statüsünün değiştirilmesine izin vermeyeceğimizi
hep birlikte haykıracağız. Bu doğrultuda birlik olmalı ve başka ülkelerin
ABD örneğini takip etmelerini engellemeliyiz. Ancak maalesef bazı İslam
İşbirliği Teşkilatı üyelerinin dahi Filistin davasına yeterince sahip
çıkmadıklarını görmek bizleri üzüyor. New York’ta Genel Kurul oylamasında
bazı İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin çekimser oy kullandığını,
bazılarının oy kullanmadığını, hatta aleyhimize oy kullandığı maalesef
üzülerek gördük. Dolayısıyla, buna karşı da bizim tedbirlerimizi almamız
gerekiyor.
Bugün Filistin’de ve bölgemizde karşı karşıya kaldığımız sorunların
bölgesel sahiplenme eksiliğinden de kaynaklandığını göz ardı edemeyiz.
Dolayısıyla öz eleştiriyi de yapmamız gerekiyor. ABD’nin adımı Ortadoğu
Barış Sürecinin zeminini tahrip etti. Bunun uluslararası barış ve güvenliği
tehdit ettiğini bildirimizde açıkça belirttik. İşgalin, İsrail’in işgal,
şiddet ve zulüm politikalarının sona erme zamanı da çoktan geçmiştir.
Katliamlardan sorumlu İsrail makamlarının ve savunmasız insanlara silah
doğrultan İsrail askerlerinin hesap vermelerini sağlamalıyız. Bildirimizde
uluslararası topluma çağrıda bulunarak, başta BM olmak üzere tüm
uluslararası kuruluşları üzerine düşeni yapmaya davet ediyoruz. Filistinli
kardeşlerimizin ekonomik olarak da desteklenmeleri gerekiyor. Ayrıca
yerlerinden edilen Filistinli mültecilerin de geleceğe umutla
bakabilmelerini hep birlikte sağlamalıyız. Bu çerçevede, Birleşmiş
Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mülteciler için Yardım ve Bayındırlık
Ajansı’na, yani UNRWA, desteğimizin devamı, hatta artırarak devamı büyük
önem taşıyor. Kalkınma Vakıf Fonunun teşkilini de olumlu buluyoruz. Tüm bu
hususlara bildirimizde elbette yer verdik sizlerin katkılarıyla.
Kıymetli kardeşlerim; sözlerime son verirken Filistin’de yaşanan vahşi
katliamı bir kez daha lanetliyor, Filistinli kardeşlerimize kararlı
desteğimizi sürdüreceğimizi vurguluyorum. Bir kez daha Ramazan-ı
Şerif’inizi can-ı gönülden tebrik ediyorum. Müslüman alemine ve tüm
insanlığa barış ve huzur getirmesini diliyorum.