Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Filistin Dışişleri Bakanı Riad Malki ile Ortak Basın Toplantısı, 20 Aralık 2017, İstanbul

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Perşembe günü, yani yarın, saat 10'da Kudüs kararı BM Genel Kurulu'nda görüşülecek ve oylanacaktır. Amerika'nın aldığı yanlış kararın uygulanmaması için hatta Amerika'nın geri adım atması için her türlü çabayı sarf edeceğimizi en başından söylemiştik. Ve dünya vicdanı bu alınan yanlış karardan, uluslararası hukuka aykırı olan, BM kararlarını hiçe sayan bu kararı reddetmiştir. Biz de 13 Aralık, geçtiğimiz Çarşamba günü, geçen hafta, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde İstanbul'da düzenlediğimiz İİT Olağanüstü Zirvesinde aldığımız kararlarla ve ortak deklarasyonla bu karara karşı olduğumuzu net bir şekilde ortaya koyduk. O gün tüm dünyaya güçlü mesajlar verdik ve Filistin-Kudüs davasını takip edeceğimizi ve uluslararası platformda Filistin’in hakkını arayacağımızı söylemiştik. Bu çerçevede 17 Aralık’ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine bir karar tasarısı sunuldu, biz de bunu destekledik, çaba sarf ettik. Fakat Türkiye tabii Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin üyesi şu anda değil. Buradaki oylamada ABD dışında tüm ülkeler Filistin’i, Kudüs’ü destekleyen ve bu Amerika’nın aldığı karara karşı olan bir tutum sergiledi, yani buraya sunulan karar tasarısını desteklediler, olumlu yönde oy verdiler. Bir tek Amerika tek başına bu kararın aleyhine oy verdi. Tabii ki Güvenlik Konseyi daimi üyesi olduğu için veto etmiş oluyor. Bu işin peşini bırakmayacağımızı ve Genel Kurula getireceğimizi söylemiştik. Filistin, Yemen ve diğer İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi gibi kuruluşlarla ve kardeş ülkelerle yaptığımız başvurular neticesinde biraz önce söylediğim gibi yarın Genel Kurul’da oylama olacak.

Biz buradan güçlü bir destek bekliyoruz. Çünkü biraz önce söyledim, bu karardan sadece Müslümanlar değil Hristiyanlar da çok rahatsız oldu; Katolikler, Ortodokslar, Protestanlar, kim olursa olsun. Aynı şekilde Musevilerin büyük bir bölümü, önemli bir kısmı da bu karara karşı. Dolayısıyla vicdanı olan herkes hukuka aykırı ve Filistin’in haklarını gasp eden bu karara karşı durdu.

Şimdi yarın New York’ta yapılacak oylamadan önce tek başına kalan ABD’nin şimdi tehdit yöntemine başvurduğunu görüyoruz; oradaki tüm temsilciliklere, daimi temsilcilere mektup göndererek kimin ne oy verdiğini takip edeceğiz, bunu Başkana rapor edeceğiz ve tek tek isimlerini alacağız. Yani ne yapacaksınız isimleri alacaksınız da, o ülkelerin de mi işgal edilmesine müsaade edeceksiniz ya da onları cezalandıracak mısınız? Artık dünya değişti, artık ben güçlüyüm, o nedenle de haklıyım anlayışı değişti, artık dünya haksızlıklara isyan ediyor. Artı, hiçbir onurlu millet, hiçbir şerefli devlet bu tür baskılara boyun eğmez, herkes vicdanının sesini ve milletinin isteği doğrultusunda ve vicdanının sesi doğrultusunda oy kullanır, yarın da öyle olacak, kimse bu baskılara boyun eğmeyecektir. Dolayısıyla ABD’nin bu yöntemden de vazgeçmesi lazım, ülkeleri ve milletleri tehdit etmemesi lazım, bu son derece yanlış bir yöntemdir. Söylediğim gibi hiçbir onurlu millet, şerefli devlet bu tür baskılara boyun eğmez ve eğmeyecektir. İnşallah yarın kardeşim Riad Malki’yle beraber de Filistin davasını Birleşmiş Milletler nezdinde de en iyi şekilde savunacağız. Kendisine de özellikle çok teşekkür ediyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla New York’a gidiyoruz. Sayın Başbakanımıza da bilgi verdik, kendisi Bangladeş’ten dönüyordu. Ve yarın orada inşallah iyi bir neticeyi alacağımızı düşünüyorum.

Bu düşüncelerle sizlere teşekkür ederken kardeşim Riad Malki’ye sözü veriyorum.

FİLİSTİN DIŞİŞLERİ BAKANI RİAD MALKİ- Sayın kardeşim Mevlüt Beye çok çok teşekkür ediyorum. Yarın hepimiz bir tarihe şahitlik edeceğiz, bugünler hepimiz bir tarihe şahitlik ediyoruz. Yarın dediğim gibi tarihe şahitlik ederken bu dönemde kısmi de olsa bir adaletin yerini bulduğuna da şahitlik edeceğimizi umut ediyorum. Bu uzun on yıllardır süren dönem, uzun on yıllardır Filistin’in dikkate alınmaması sürecinde adım atacağımıza, ileriye gidebileceğimizi umuyorum.

Yarın Mevlüt Beyle beraber New York’a gidiyor olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Yarın hepimiz beraber tarihe şahitlik ediyor olacağız, tarihin yazılışına şahitlik ediyor olacağız.

2012 yılını hatırlıyorum, 2012 yılında da o zamanın Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu da Türkiye adına bir girişimde bulunarak Filistin Devleti’nin gözlemci statüsünde, tam üye olarak değil bir gözlemci statüsünde kabul edilmesi için girişimde bulunmuştu. Yarın Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’yla beraber New York’ta yine kendisi Türkiye’yi temsilen orada bulunacak, tarihe beraber şahitlik edeceğiz.

Amerika Birleşik Devletleri Yönetimi 6 Aralık tarihinde Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasıyla ilgili bir karar aldı. Amerika Birleşik Devletleri bu konuda ciddi bir yanlış yaptı. Bu kararın düzeltilmesi için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aldığı kararı da veto etti. Ve böyle yaparak da bir başka hata daha yapmış oldu. Ayrıca, bir de ünlü bir mektubun ilgili kişilere, ilgili taraflara gönderilmesini sağlayarak tehdit etmeye de çalıştı. Burada ülkelerin kendi kararlarını veto etmek için, oylarını etkilemek için, hatta onların yaptıkları üzerinde bir tehdit unsuru oluşturabilmek için isimlerini alacaklarını ve bu konuyla daha sonra ilgili şekilde ilgileneceklerini de bu mektuplarında belirttiler.

Bizler artık yeni bir dünya düzeninin tanımlandığını görüyoruz. Amerika Birleşik Devletleri Yönetimi bu yeni siyasi gerçekliğe damgasını vuruyor. Birçok ülke bu konuda itirazlarını dile getirdi. Yarın da birçok ülke bu konudaki itirazlarını oylamada gösterecekler. Umuyoruz ki bu devletler, birçok devlet vicdanının sesini, adaleti oylarını bu karar lehinde kullanarak gösterecektir. OIC ve Arap Ligi’nin de bu konuda aldığı kararı destekleyeceklerdir.