DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Perşembe günü, yani yarın, saat 10'da
Kudüs kararı BM Genel Kurulu'nda görüşülecek ve oylanacaktır. Amerika'nın
aldığı yanlış kararın uygulanmaması için hatta Amerika'nın geri adım atması
için her türlü çabayı sarf edeceğimizi en başından söylemiştik. Ve dünya
vicdanı bu alınan yanlış karardan, uluslararası hukuka aykırı olan, BM
kararlarını hiçe sayan bu kararı reddetmiştir. Biz de 13 Aralık, geçtiğimiz
Çarşamba günü, geçen hafta, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde
İstanbul'da düzenlediğimiz İİT Olağanüstü Zirvesinde aldığımız kararlarla
ve ortak deklarasyonla bu karara karşı olduğumuzu net bir şekilde ortaya
koyduk. O gün tüm dünyaya güçlü mesajlar verdik ve Filistin-Kudüs davasını
takip edeceğimizi ve uluslararası platformda Filistin’in hakkını
arayacağımızı söylemiştik. Bu çerçevede 17 Aralık’ta Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyine bir karar tasarısı sunuldu, biz de bunu destekledik,
çaba sarf ettik. Fakat Türkiye tabii Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyinin üyesi şu anda değil. Buradaki oylamada ABD dışında tüm ülkeler
Filistin’i, Kudüs’ü destekleyen ve bu Amerika’nın aldığı karara karşı olan
bir tutum sergiledi, yani buraya sunulan karar tasarısını desteklediler,
olumlu yönde oy verdiler. Bir tek Amerika tek başına bu kararın aleyhine oy
verdi. Tabii ki Güvenlik Konseyi daimi üyesi olduğu için veto etmiş oluyor.
Bu işin peşini bırakmayacağımızı ve Genel Kurula getireceğimizi
söylemiştik. Filistin, Yemen ve diğer İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi
gibi kuruluşlarla ve kardeş ülkelerle yaptığımız başvurular neticesinde
biraz önce söylediğim gibi yarın Genel Kurul’da oylama olacak.
Biz buradan güçlü bir destek bekliyoruz. Çünkü biraz önce söyledim, bu
karardan sadece Müslümanlar değil Hristiyanlar da çok rahatsız oldu;
Katolikler, Ortodokslar, Protestanlar, kim olursa olsun. Aynı şekilde
Musevilerin büyük bir bölümü, önemli bir kısmı da bu karara karşı.
Dolayısıyla vicdanı olan herkes hukuka aykırı ve Filistin’in haklarını gasp
eden bu karara karşı durdu.
Şimdi yarın New York’ta yapılacak oylamadan önce tek başına kalan ABD’nin
şimdi tehdit yöntemine başvurduğunu görüyoruz; oradaki tüm temsilciliklere,
daimi temsilcilere mektup göndererek kimin ne oy verdiğini takip edeceğiz,
bunu Başkana rapor edeceğiz ve tek tek isimlerini alacağız. Yani ne
yapacaksınız isimleri alacaksınız da, o ülkelerin de mi işgal edilmesine
müsaade edeceksiniz ya da onları cezalandıracak mısınız? Artık dünya
değişti, artık ben güçlüyüm, o nedenle de haklıyım anlayışı değişti, artık
dünya haksızlıklara isyan ediyor. Artı, hiçbir onurlu millet, hiçbir
şerefli devlet bu tür baskılara boyun eğmez, herkes vicdanının sesini ve
milletinin isteği doğrultusunda ve vicdanının sesi doğrultusunda oy
kullanır, yarın da öyle olacak, kimse bu baskılara boyun eğmeyecektir.
Dolayısıyla ABD’nin bu yöntemden de vazgeçmesi lazım, ülkeleri ve
milletleri tehdit etmemesi lazım, bu son derece yanlış bir yöntemdir.
Söylediğim gibi hiçbir onurlu millet, şerefli devlet bu tür baskılara boyun
eğmez ve eğmeyecektir. İnşallah yarın kardeşim Riad Malki’yle beraber de
Filistin davasını Birleşmiş Milletler nezdinde de en iyi şekilde
savunacağız. Kendisine de özellikle çok teşekkür ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla New York’a gidiyoruz. Sayın
Başbakanımıza da bilgi verdik, kendisi Bangladeş’ten dönüyordu. Ve yarın
orada inşallah iyi bir neticeyi alacağımızı düşünüyorum.
Bu düşüncelerle sizlere teşekkür ederken kardeşim Riad Malki’ye sözü
veriyorum.
FİLİSTİN DIŞİŞLERİ BAKANI RİAD MALKİ- Sayın kardeşim Mevlüt Beye çok çok
teşekkür ediyorum. Yarın hepimiz bir tarihe şahitlik edeceğiz, bugünler
hepimiz bir tarihe şahitlik ediyoruz. Yarın dediğim gibi tarihe şahitlik
ederken bu dönemde kısmi de olsa bir adaletin yerini bulduğuna da şahitlik
edeceğimizi umut ediyorum. Bu uzun on yıllardır süren dönem, uzun on
yıllardır Filistin’in dikkate alınmaması sürecinde adım atacağımıza,
ileriye gidebileceğimizi umuyorum.
Yarın Mevlüt Beyle beraber New York’a gidiyor olmaktan büyük memnuniyet
duyuyorum. Yarın hepimiz beraber tarihe şahitlik ediyor olacağız, tarihin
yazılışına şahitlik ediyor olacağız.
2012 yılını hatırlıyorum, 2012 yılında da o zamanın Dışişleri Bakanı Sayın
Ahmet Davutoğlu da Türkiye adına bir girişimde bulunarak Filistin
Devleti’nin gözlemci statüsünde, tam üye olarak değil bir gözlemci
statüsünde kabul edilmesi için girişimde bulunmuştu. Yarın Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu’yla beraber New York’ta yine kendisi Türkiye’yi temsilen orada
bulunacak, tarihe beraber şahitlik edeceğiz.
Amerika Birleşik Devletleri Yönetimi 6 Aralık tarihinde Kudüs’ün İsrail’in
başkenti olarak tanınmasıyla ilgili bir karar aldı. Amerika Birleşik
Devletleri bu konuda ciddi bir yanlış yaptı. Bu kararın düzeltilmesi için
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aldığı kararı da veto etti. Ve
böyle yaparak da bir başka hata daha yapmış oldu. Ayrıca, bir de ünlü bir
mektubun ilgili kişilere, ilgili taraflara gönderilmesini sağlayarak tehdit
etmeye de çalıştı. Burada ülkelerin kendi kararlarını veto etmek için,
oylarını etkilemek için, hatta onların yaptıkları üzerinde bir tehdit
unsuru oluşturabilmek için isimlerini alacaklarını ve bu konuyla daha sonra
ilgili şekilde ilgileneceklerini de bu mektuplarında belirttiler.
Bizler artık yeni bir dünya düzeninin tanımlandığını görüyoruz. Amerika
Birleşik Devletleri Yönetimi bu yeni siyasi gerçekliğe damgasını vuruyor.
Birçok ülke bu konuda itirazlarını dile getirdi. Yarın da birçok ülke bu
konudaki itirazlarını oylamada gösterecekler. Umuyoruz ki bu devletler,
birçok devlet vicdanının sesini, adaleti oylarını bu karar lehinde
kullanarak gösterecektir. OIC ve Arap Ligi’nin de bu konuda aldığı kararı
destekleyeceklerdir.