Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Estonya Dışişleri Bakanı Sayın Sven Mikser ile Ortak Basın Toplantısı, 18.07.2017, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları; bugün Estonya Dışişleri Bakanı, dostum Sven Mikser’i Ankara’da ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.

Buraya gelmeden önce Sayın Başbakanımız tarafından kabul edildi, çok çok faydalı bir görüşme gerçekleştirildi. Çalışma yemeğimizde ve baş-başa yaptığımız görüşmelerde elbette Türkiye-Estonya ilişkilerini de konuştuk. Estonya, Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını yürütüyor. O sebepten dolayı Türkiye-AB ilişkilerini, Avrupa’yı, bölgesel konuları da değerlendirme fırsatı bulduk: Irak, Suriye, Libya gibi hepimizi yakından ilgilendiren, Göç Anlaşması, Türkiye’deki göçmenlerin durumu, birlikte ne yapabiliriz?

Öncelikle Estonya’yı çok faal başlayan Dönem Başkanlığı için tebrik ediyorum ve çok yoğun, proaktif bir 6 ay Dönem Başkanlığı geçireceklerini görüyoruz. Çevre Bakanımızı da ilk gayri resmi bakanlar toplantısına davet ettiler, teşekkür ediyoruz. Yıl içinde, yani önümüzdeki hafta içinde düzenleyecekleri faaliyetlere katılmaya gayret göstereceğiz ve Estonya Dönem Başkanlığını güçlü bir şekilde desteklemeye devam edeceğiz. Önceliklerini de gerçekçi buluyoruz. Avrupa ve Avrupa Birliği’nin ihtiyaçlarının karşılandığını görüyoruz burada.

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri özellikle son 1 yıldır kolay bir süreçten geçmiyor, sebeplerini de hepimiz biliyoruz, sizler de biliyorsunuz. Ama özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın Brüksel’de mini NATO Zirvesi kapsamında AB Komisyonu Başkanı Juncker ve AB Konseyi Başkanı Tusk’la yaptığı görüşme, yine Avrupa Parlamentosu Başkanı Tajani’yle gerçekleştirdiği görüşmeler ilişkilerimizde yeni bir sayfa açılması için vesile oldu. O gün ortaya çıkan yol haritasını da faydalı buluyoruz.

AB Bakanımız Ömer Çelik bugün Brüksel’de Karma İstişare Komitesiyle beraber. 25 Temmuz’da Brüksel’de gerçekleşecek Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısı’na AB Bakanımızla birlikte katılacağız. Bir sene Türkiye’de, bir sene Brüksel’de toplantılar gerçekleşiyor biliyorsunuz. Önümüzdeki süreçte Avrupa Birliği’yle olan ilişkilerimizi daha ileriye götürme gayretimiz var. Fakat bunun da karşılıklı olması lazım samimi bir şekilde.

Kıbrıs sorunu her zaman önümüzde bir engeldi. Fakat Crans-Montana’da Kıbrıs sorununun çözümünü kimin istediği, kimin istemediği net bir şekilde ortaya çıkıyor. BM Genel Sekreteri de, Avrupa Birliği de bunu net bir şekilde gördü. Dolayısıyla Avrupa Birliği ülkelerinin de Kıbrıs sorununun arkasına sığınmaması gerekiyor artık. 2004 yılında referandumdan sonra sözünü tutmadı Avrupa Birliği ve şimdi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki ambargoların, kısıtlamaların bir an önce kalkması lazım, bir kere insani değildir. Bu çağda bir tarafı hak etmediği şekilde üye yapıyorsunuz, diğer tarafı baskı altında tutuyorsunuz, insani olmayan yaptırımlar uyguluyorsunuz; bu doğru bir şey değil. Ama önümüzdeki süreçte biz sadece Kıbrıs konusu değil diğer konularda da Avrupa Birliği’yle işbirliğimizi sürdürmek isteriz. Avrupa Birliği’nden samimiyet bekliyoruz.

Estonya, başından beri Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini desteklemiştir ve her zaman yapıcı eleştirilerde de bulunmuştur, dost bir ülkedir. Ama doğruları da her platformda da söylemiştir; Türkiye’nin Avrupa Birliği ve Avrupa için önemini de vurgulamıştır.

Bu sene birinci yıl dönümünde hain darbe girişiminde verdiğimiz şehitleri anıyoruz. Estonya geçen sene darbe girişiminden sonra Türkiye’ye en güçlü destek veren ülkelerden biri olmuştur. O günkü Dışişleri Bakanı Marina Kaljurand ülkemizi ziyaret etmişti, o zaman Estonya Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığını yapıyordu. Şimdi ise değerli dostum Sven Mikser Avrupa Birliği Konsey Başkanlığı döneminde ve hain darbe girişiminin yıldönümünde ülkemizi ziyaret etmiştir, kendisine çok teşekkür ediyorum.

Elbette tek konumuz Türkiye’nin AB üyeliği değil, bölgesel konuları bir an önce değerlendirdik. Irak ve Suriye konusunda Astana süreci, Cenevre süreci ve Irak’ta yaşanan süreç hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Önümüzdeki süreçte inşallah tekrar sık sık biraraya geleceğiz.

Kendisi sadece dost bir ülkenin Dışişleri Bakanı değil, benim şahsi dostum. Parlamento’da Dış İlişkiler Komisyonu Başkanıyken kendisiyle tanışmıştık, o günden bu yana temaslarımız ve dostluğumuz devam ediyor. Kendisini ülkemizde ağırlamaktan büyük bir mutluluk duydum.

Hoş geldin diyerek sözü kendisine bırakmak istiyorum.

ESTONYA DIŞİŞLERİ BAKANI SVEN MİKSER- Çok teşekkür ederim. Öncelikle hem mevkidaşım, hem dostum Sayın Çavuşoğlu’na beni ve heyetimi Ankara’da kabul ettiği için teşekkür ederek başlamak isterim.

Darbe girişiminin yıldönümünden birkaç gün sonraya denk geldi ziyaretim. Bu vesileyle tekrar bu darbe girişimini çok güçlü bir şekilde kınadığımızı vurgulamak isterim. Bir yıl önce de hem Estonya, hem Avrupa Birliği bu darbe girişimini kınamıştı. Aynı zamanda darbe girişimi sırasında yaşamını yitirenlerin yakınlarına da başsağlığı dileklerimi iletmek isterim. Türk halkı ve Türk Devleti’yle dayanışma içinde olduğumuzu söylemek isterim.

Aşırıcılık ve terörle mücadele gibi konularda da işbirliği içerisindeyiz. Çağımızın en büyük sorunu olan terör, ortak sorunumuz ve bizi biraraya getiren bir sorun. Bu mücadelede hep beraber zafer kazanmaya çalışıyoruz. Estonya-Türkiye ilişkilerine gelecek olursak, ikili ilişkilerimiz mükemmel, aynı zamanda çok eski ilişkiler. Geçen yüzyılın tüm savaşlarına rağmen çok uzun bir süredir çok yakın ve dostane ilişkilerimiz var.

Estonya, Türkiye’den sadece dostluk görmekle kalmadı, aynı zamanda hedeflerine ulaşmak için çaba gösterirken ve çalışırken bu çalışmalarına da destek buldu. NATO’da müttefik olarak yer alıyoruz, güvenlik konularında işbirliği yapıyoruz, küresel zorlukları ve aynı zamanda genel anlamıyla güvenlikle ilgili sorunları ele almakta beraber çalışıyoruz.

İki ülke arasında gerçekleşen ziyaretlere baktığımız zaman da oldukça yoğun bir takvim olduğunu görüyoruz. Bu yoğun ziyaretlerin böyle devam edeceğini de düşünüyoruz. Ben aynı zamanda mevkidaşım Sayın Çavuşoğlu’nu Tallinn’de yapılacak olan gayri resmi bakanlar komitesi toplantısına da davet ettim, bu toplantı Eylül ayında yapılacak ve böylece ikili ilişkilerimizi de daha da güçlendiriyor olacağız.

Ticari ilişkilerimize, iş ilişkilerimize baktığımızda, bunların da oldukça iyi olduğunu görüyoruz, ama tabii bunlar daha da iyileştirilebilir. Yakın zaman önce Türkiye’den iki tane feribot satın aldı Estonya, gerçekten çok da iyi karşılandı bu Estonya’da. Aynı zamanda İstanbul-Tallinn arasında Türk Hava Yolları direkt uçuşlarının başlamış olması da iki ülke halkını yakınlaştıran ve başka ülkelere seyahati kolaylaştıran önemli bir fırsat.

1 Temmuz itibariyle Estonya, Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını üstlendi, dolayısıyla ikili ilişkilerimizin yanı sıra Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini de ele aldık.

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri bağlamında, her şeyden önce Türkiye bir aday ülke, ama aynı zamanda birçok politik alanda da partnerimiz, ortağımız. Biz görüşmemizde aynı zamanda mülteci konusunu da ele aldık. Dünyanın gerçekten çok karmaşık ve zor krizlerinin yaşandığı yakın bölgelerden gelen 3 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yaptığı için Türkiye’yi de tebrik etmek isterim.

Türkiye bir aday ülke olarak en yüksek demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğü standartlarını uygulamayı istiyor ve biz de Estonya olarak Avrupa Birliği’nin genişlemesini destekleyen bir ülkeyiz. Özellikle aramızda sorunlar yaşandığı zamanlarda, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin kendi iç birtakım sorunlarını da çözmesi gerek, bunu da beraber yapacağız. Ortak hedefe doğru yürürken, bu ortak hedef de tabii ki en hızlı şekilde Türkiye’nin aday ülke statüsünden üye statüsüne geçmesi.

Aynı zamanda bizim için bazı zorluklar yaratan önemli bazı konuları da ele aldığımızı söylemek isterim, bu da önemli.

Aynı zamanda hem Sayın Çavuşoğlu, hem Başbakan, hem de Meclis Başkanıyla bölgesel güvenlik sorunlarını da ele aldığımız için çok memnunum. Körfez’deki krizi, Irak’ı, Suriye’yi, Libya’yı, Kuzey Afrika’yı ele aldık, bunların hepsi tabii ki hem Türkiye, hem Avrupa Birliği için ortak kaygılar.

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Var mı soru?

SORU- Sayın Çavuşoğlu, sorum size olacak.

Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23-24 Temmuz’da Körfez ülkelerini bir ziyareti söz konusu. Katar krizinin çözümüne nasıl katkı sağlayacak bu ziyaret? Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. Daha önce de Sayın Cumhurbaşkanımızın bölgeyi ziyaret etmek istediğini söylemiştik, şimdi takvim belli oldu.

Esasen bu ziyaretin amacı; bu istemediğimiz, bizi üzen krizin çözümüne katkı sağlamaktır. Bugüne kadar arabuluculuk yapmaya çalışan başta Kuveyt olmak üzere, en son Rex Tillerson da bölgeye gitti, bu şekilde çaba sarf eden ülke ve kişilere de ciddi destek verdik. Benim de bir Körfez turum olmuştu ve Türkiye olarak burada düşüncelerimizi çok açık, net bir şekilde paylaşırken sorunun da diyalog içinde ve kardeşlik hukuku içinde çözülmesi gerektiğini ve bu konuda da özellikle Suudi Arabistan Kralı Selman’ın önemli rol oynayabileceğini, ağabeylik yapabileceğini de vurgulamıştık. Umarım Sayın Cumhurbaşkanımızın bölgeye yapacağı bu ziyaret bu krizin çözülmesine vesile olur, ziyaretin amacı da bu zaten.

SORU- Ece Nur Çolak, Anadolu Ajansı. Benim sorum konuk Sayın Bakana olacak.

Efendim, ikiniz de değindiniz, Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda ortak bir irade var, bu şekilde adımlar atılıyor, çabalar var, ama aynı zamanda Güney Kıbrıs Rum Kesiminin Kıbrıs’ta, Akdeniz’de doğalgaz sondaj çalışmalarına başladığı yönünde haberler geliyor bugün.

Estonya’nın AB Dönem Başkanı olarak bu konuda bu tür provokatif davranışlara karşı bir çağrısı olur mu? İlişkileri zedeleyen bir durum söz konusu.

ESTONYA DIŞİŞLERİ BAKANI SVEN MİKSER- Estonya Dönem Başkanlığı sırasında oldukça yapıcı bir şekilde çalışmayı amaçlıyor, istiyor ve Avrupa Birliği’nin tek bir sesle konuşmasını sağlamak için çalışmalarını yürütecek. Bir konsensüs oluşturup ortak hedefleri geliştirmek yönünde çalışacak. Gümrük Birliği’nin modernizasyonu veya katılım müzakereleri bağlamında ortak hedefler doğrultusunda çalışmaya devam edecektir. Tabi bazı üye devletler açısından bazı zorluklar ve sıkıntılar var, özellikle bazı fasılların açılıp kapatılması konusunda 28 üye ülkenin almış olduğu ortak bir karar var. Ama yapıcı olmayan birtakım adımlar atılırsa biz de elimizden geleni yaparak bu konulara çözüm bulmaya çalışacağız.

Uluslararası camia ve bizler, hepimiz bu sefer Kıbrıs sorununun çözümü konusunda gerçekten çok umutluyduk, dolayısıyla hayal kırıklığına uğradığımızı söyleyebilirim, oldukça üzücü bir hüsran oldu bu. Ama bu demek değildir ki bu konunun çözümü konusunda çalışmayı bırakacağız, Kıbrıs sorunun çözümü yolunda çalışmalarımıza devam edeceğiz ve ortak hedeflerimiz doğrultusunda yapıcı bir şekilde ilerlemeye devam edeceğiz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek taraflı burada adım atması doğru değildir. Çünkü Kıbrıs Adası etrafındaki rezervlerde Kıbrıs Türk halkının da hakları vardır. Bir taraftan Crans-Montana’da müzakereler sürerken tek taraflı böyle adım atması esasen Rum Kesimi’nin ve Yunanistan’ın gerçek niyetini de ortaya koyuyor. Onların planı şuydu: Bu süreci uzatmak 12’sine kadar uzatmak ve ertelemek, 12’sinde tek taraflı bu attıkları adım karşısında Türkiye ve KKTC birlikte tabi ki duyarsız kalmayacak adım atacak ve bunu bahane göstererek masadan kaçacaklardı bu planı biz gördük, ama istedikleri gibi olmadı tabi. Crans-Montana’da süreç onların yüzünden tıkandı ve Genel Sekreter böyle bir şekilde devam edilemeyeceği kararını verdi. Burada iyi niyet yok. Şimdi madem Türk tarafının hakkı var bunu da kendileri söylüyor, o zaman niye çözüme odaklanmıyorsun da tek taraflı faaliyette bulunuyorsun? Ama alıştılar 2004’te referandumda Annan Planı’nı reddettiler abileri onları ödüllendirdi hemen AB’ye aldılar, şımarttılar tabi. Ne yapsalar destek buluyorlar şimdi orada da küçücük bir taraf üye ve Avrupa Birliği sürecinin Türkiye’nin sadece üyeliği değil, birçok süreci de tıkıyorlar. Esasen Avrupa Birliği de buna çanak tutuyor doğrusu.

Bir de Kıbrıs sorununun iki sebeple çözülmesini istedik. Ada’da barış ve Doğu Akdeniz bölgesinde istikrar olması için. Zaten parametreleri, kriterleri belliydi, bizim de kırmızı çizgilerimiz belliydi. Kimler Avrupa Birliği içinde hangi ülkeler Kıbrıs sorununun arkasına saklanıyordu onların gerçek yüzünü görmeyi de çok istiyordum işin doğrusu. Ama artık bundan sonra başka süreçler olacak Kıbrıs’ta. Ömür boyu bu şekilde gidemez bunu da söylemek durumundayım.

Biz iktidara geldiğimiz günden bu yana herkesten bir adım önde olduk çözüm için ve hiç tereddüt etmedik siyasi riskler de aldık. Ama bir taraf istemiyorsa o zaman çaresine de bakmak lazım. İnşallah bugün Kıbrıs’a gideceğim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ve burada da istişareler yapacağız zaten yetkililerle, Sayın Cumhurbaşkanıyla, Meclis Başkanıyla ve siyasi partilerle birlikte. Gelecekle ilgili nasıl bir yol haritası belirleyeceğiz bunları da istişare edip görüşeceğiz ve kararlaştıracağız.

Çok teşekkür ediyorum.