DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları; bugün
Estonya Dışişleri Bakanı, dostum Sven Mikser’i Ankara’da ağırlamaktan büyük
bir mutluluk duyuyorum.
Buraya gelmeden önce Sayın Başbakanımız tarafından kabul edildi, çok çok
faydalı bir görüşme gerçekleştirildi. Çalışma yemeğimizde ve baş-başa
yaptığımız görüşmelerde elbette Türkiye-Estonya ilişkilerini de konuştuk.
Estonya, Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını yürütüyor. O sebepten dolayı
Türkiye-AB ilişkilerini, Avrupa’yı, bölgesel konuları da değerlendirme
fırsatı bulduk: Irak, Suriye, Libya gibi hepimizi yakından ilgilendiren,
Göç Anlaşması, Türkiye’deki göçmenlerin durumu, birlikte ne yapabiliriz?
Öncelikle Estonya’yı çok faal başlayan Dönem Başkanlığı için tebrik
ediyorum ve çok yoğun, proaktif bir 6 ay Dönem Başkanlığı geçireceklerini
görüyoruz. Çevre Bakanımızı da ilk gayri resmi bakanlar toplantısına davet
ettiler, teşekkür ediyoruz. Yıl içinde, yani önümüzdeki hafta içinde
düzenleyecekleri faaliyetlere katılmaya gayret göstereceğiz ve Estonya
Dönem Başkanlığını güçlü bir şekilde desteklemeye devam edeceğiz.
Önceliklerini de gerçekçi buluyoruz. Avrupa ve Avrupa Birliği’nin
ihtiyaçlarının karşılandığını görüyoruz burada.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri özellikle son 1 yıldır kolay bir süreçten
geçmiyor, sebeplerini de hepimiz biliyoruz, sizler de biliyorsunuz. Ama
özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın Brüksel’de mini NATO Zirvesi kapsamında
AB Komisyonu Başkanı Juncker ve AB Konseyi Başkanı Tusk’la yaptığı görüşme,
yine Avrupa Parlamentosu Başkanı Tajani’yle gerçekleştirdiği görüşmeler
ilişkilerimizde yeni bir sayfa açılması için vesile oldu. O gün ortaya
çıkan yol haritasını da faydalı buluyoruz.
AB Bakanımız Ömer Çelik bugün Brüksel’de Karma İstişare Komitesiyle
beraber. 25 Temmuz’da Brüksel’de gerçekleşecek Türkiye-AB Yüksek Düzeyli
Siyasi Diyalog Toplantısı’na AB Bakanımızla birlikte katılacağız. Bir sene
Türkiye’de, bir sene Brüksel’de toplantılar gerçekleşiyor biliyorsunuz.
Önümüzdeki süreçte Avrupa Birliği’yle olan ilişkilerimizi daha ileriye
götürme gayretimiz var. Fakat bunun da karşılıklı olması lazım samimi bir
şekilde.
Kıbrıs sorunu her zaman önümüzde bir engeldi. Fakat Crans-Montana’da Kıbrıs
sorununun çözümünü kimin istediği, kimin istemediği net bir şekilde ortaya
çıkıyor. BM Genel Sekreteri de, Avrupa Birliği de bunu net bir şekilde
gördü. Dolayısıyla Avrupa Birliği ülkelerinin de Kıbrıs sorununun arkasına
sığınmaması gerekiyor artık. 2004 yılında referandumdan sonra sözünü
tutmadı Avrupa Birliği ve şimdi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki
ambargoların, kısıtlamaların bir an önce kalkması lazım, bir kere insani
değildir. Bu çağda bir tarafı hak etmediği şekilde üye yapıyorsunuz, diğer
tarafı baskı altında tutuyorsunuz, insani olmayan yaptırımlar
uyguluyorsunuz; bu doğru bir şey değil. Ama önümüzdeki süreçte biz sadece
Kıbrıs konusu değil diğer konularda da Avrupa Birliği’yle işbirliğimizi
sürdürmek isteriz. Avrupa Birliği’nden samimiyet bekliyoruz.
Estonya, başından beri Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini desteklemiştir
ve her zaman yapıcı eleştirilerde de bulunmuştur, dost bir ülkedir. Ama
doğruları da her platformda da söylemiştir; Türkiye’nin Avrupa Birliği ve
Avrupa için önemini de vurgulamıştır.
Bu sene birinci yıl dönümünde hain darbe girişiminde verdiğimiz şehitleri
anıyoruz. Estonya geçen sene darbe girişiminden sonra Türkiye’ye en güçlü
destek veren ülkelerden biri olmuştur. O günkü Dışişleri Bakanı Marina
Kaljurand ülkemizi ziyaret etmişti, o zaman Estonya Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi Dönem Başkanlığını yapıyordu. Şimdi ise değerli dostum Sven Mikser
Avrupa Birliği Konsey Başkanlığı döneminde ve hain darbe girişiminin
yıldönümünde ülkemizi ziyaret etmiştir, kendisine çok teşekkür ediyorum.
Elbette tek konumuz Türkiye’nin AB üyeliği değil, bölgesel konuları bir an
önce değerlendirdik. Irak ve Suriye konusunda Astana süreci, Cenevre süreci
ve Irak’ta yaşanan süreç hakkında da görüş alışverişinde bulunduk.
Önümüzdeki süreçte inşallah tekrar sık sık biraraya geleceğiz.
Kendisi sadece dost bir ülkenin Dışişleri Bakanı değil, benim şahsi dostum.
Parlamento’da Dış İlişkiler Komisyonu Başkanıyken kendisiyle tanışmıştık, o
günden bu yana temaslarımız ve dostluğumuz devam ediyor. Kendisini
ülkemizde ağırlamaktan büyük bir mutluluk duydum.
Hoş geldin diyerek sözü kendisine bırakmak istiyorum.
ESTONYA DIŞİŞLERİ BAKANI SVEN MİKSER- Çok teşekkür ederim. Öncelikle hem
mevkidaşım, hem dostum Sayın Çavuşoğlu’na beni ve heyetimi Ankara’da kabul
ettiği için teşekkür ederek başlamak isterim.
Darbe girişiminin yıldönümünden birkaç gün sonraya denk geldi ziyaretim. Bu
vesileyle tekrar bu darbe girişimini çok güçlü bir şekilde kınadığımızı
vurgulamak isterim. Bir yıl önce de hem Estonya, hem Avrupa Birliği bu
darbe girişimini kınamıştı. Aynı zamanda darbe girişimi sırasında yaşamını
yitirenlerin yakınlarına da başsağlığı dileklerimi iletmek isterim. Türk
halkı ve Türk Devleti’yle dayanışma içinde olduğumuzu söylemek isterim.
Aşırıcılık ve terörle mücadele gibi konularda da işbirliği içerisindeyiz.
Çağımızın en büyük sorunu olan terör, ortak sorunumuz ve bizi biraraya
getiren bir sorun. Bu mücadelede hep beraber zafer kazanmaya çalışıyoruz.
Estonya-Türkiye ilişkilerine gelecek olursak, ikili ilişkilerimiz mükemmel,
aynı zamanda çok eski ilişkiler. Geçen yüzyılın tüm savaşlarına rağmen çok
uzun bir süredir çok yakın ve dostane ilişkilerimiz var.
Estonya, Türkiye’den sadece dostluk görmekle kalmadı, aynı zamanda
hedeflerine ulaşmak için çaba gösterirken ve çalışırken bu çalışmalarına da
destek buldu. NATO’da müttefik olarak yer alıyoruz, güvenlik konularında
işbirliği yapıyoruz, küresel zorlukları ve aynı zamanda genel anlamıyla
güvenlikle ilgili sorunları ele almakta beraber çalışıyoruz.
İki ülke arasında gerçekleşen ziyaretlere baktığımız zaman da oldukça yoğun
bir takvim olduğunu görüyoruz. Bu yoğun ziyaretlerin böyle devam edeceğini
de düşünüyoruz. Ben aynı zamanda mevkidaşım Sayın Çavuşoğlu’nu Tallinn’de
yapılacak olan gayri resmi bakanlar komitesi toplantısına da davet ettim,
bu toplantı Eylül ayında yapılacak ve böylece ikili ilişkilerimizi de daha
da güçlendiriyor olacağız.
Ticari ilişkilerimize, iş ilişkilerimize baktığımızda, bunların da oldukça
iyi olduğunu görüyoruz, ama tabii bunlar daha da iyileştirilebilir. Yakın
zaman önce Türkiye’den iki tane feribot satın aldı Estonya, gerçekten çok
da iyi karşılandı bu Estonya’da. Aynı zamanda İstanbul-Tallinn arasında
Türk Hava Yolları direkt uçuşlarının başlamış olması da iki ülke halkını
yakınlaştıran ve başka ülkelere seyahati kolaylaştıran önemli bir fırsat.
1 Temmuz itibariyle Estonya, Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını üstlendi,
dolayısıyla ikili ilişkilerimizin yanı sıra Türkiye-Avrupa Birliği
ilişkilerini de ele aldık.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri bağlamında, her şeyden önce Türkiye bir
aday ülke, ama aynı zamanda birçok politik alanda da partnerimiz,
ortağımız. Biz görüşmemizde aynı zamanda mülteci konusunu da ele aldık.
Dünyanın gerçekten çok karmaşık ve zor krizlerinin yaşandığı yakın
bölgelerden gelen 3 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yaptığı için
Türkiye’yi de tebrik etmek isterim.
Türkiye bir aday ülke olarak en yüksek demokrasi, özgürlük ve hukukun
üstünlüğü standartlarını uygulamayı istiyor ve biz de Estonya olarak Avrupa
Birliği’nin genişlemesini destekleyen bir ülkeyiz. Özellikle aramızda
sorunlar yaşandığı zamanlarda, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin kendi iç
birtakım sorunlarını da çözmesi gerek, bunu da beraber yapacağız. Ortak
hedefe doğru yürürken, bu ortak hedef de tabii ki en hızlı şekilde
Türkiye’nin aday ülke statüsünden üye statüsüne geçmesi.
Aynı zamanda bizim için bazı zorluklar yaratan önemli bazı konuları da ele
aldığımızı söylemek isterim, bu da önemli.
Aynı zamanda hem Sayın Çavuşoğlu, hem Başbakan, hem de Meclis Başkanıyla
bölgesel güvenlik sorunlarını da ele aldığımız için çok memnunum.
Körfez’deki krizi, Irak’ı, Suriye’yi, Libya’yı, Kuzey Afrika’yı ele aldık,
bunların hepsi tabii ki hem Türkiye, hem Avrupa Birliği için ortak
kaygılar.
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Var mı soru?
SORU- Sayın Çavuşoğlu, sorum size olacak.
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23-24 Temmuz’da Körfez ülkelerini
bir ziyareti söz konusu. Katar krizinin çözümüne nasıl katkı sağlayacak bu
ziyaret? Teşekkürler.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. Daha önce de
Sayın Cumhurbaşkanımızın bölgeyi ziyaret etmek istediğini söylemiştik,
şimdi takvim belli oldu.
Esasen bu ziyaretin amacı; bu istemediğimiz, bizi üzen krizin çözümüne
katkı sağlamaktır. Bugüne kadar arabuluculuk yapmaya çalışan başta Kuveyt
olmak üzere, en son Rex Tillerson da bölgeye gitti, bu şekilde çaba sarf
eden ülke ve kişilere de ciddi destek verdik. Benim de bir Körfez turum
olmuştu ve Türkiye olarak burada düşüncelerimizi çok açık, net bir şekilde
paylaşırken sorunun da diyalog içinde ve kardeşlik hukuku içinde çözülmesi
gerektiğini ve bu konuda da özellikle Suudi Arabistan Kralı Selman’ın
önemli rol oynayabileceğini, ağabeylik yapabileceğini de vurgulamıştık.
Umarım Sayın Cumhurbaşkanımızın bölgeye yapacağı bu ziyaret bu krizin
çözülmesine vesile olur, ziyaretin amacı da bu zaten.
SORU- Ece Nur Çolak, Anadolu Ajansı. Benim sorum konuk Sayın Bakana olacak.
Efendim, ikiniz de değindiniz, Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesi
konusunda ortak bir irade var, bu şekilde adımlar atılıyor, çabalar var,
ama aynı zamanda Güney Kıbrıs Rum Kesiminin Kıbrıs’ta, Akdeniz’de doğalgaz
sondaj çalışmalarına başladığı yönünde haberler geliyor bugün.
Estonya’nın AB Dönem Başkanı olarak bu konuda bu tür provokatif
davranışlara karşı bir çağrısı olur mu? İlişkileri zedeleyen bir durum söz
konusu.
ESTONYA DIŞİŞLERİ BAKANI SVEN MİKSER- Estonya Dönem Başkanlığı sırasında
oldukça yapıcı bir şekilde çalışmayı amaçlıyor, istiyor ve Avrupa
Birliği’nin tek bir sesle konuşmasını sağlamak için çalışmalarını
yürütecek. Bir konsensüs oluşturup ortak hedefleri geliştirmek yönünde
çalışacak. Gümrük Birliği’nin modernizasyonu veya katılım müzakereleri
bağlamında ortak hedefler doğrultusunda çalışmaya devam edecektir. Tabi
bazı üye devletler açısından bazı zorluklar ve sıkıntılar var, özellikle
bazı fasılların açılıp kapatılması konusunda 28 üye ülkenin almış olduğu
ortak bir karar var. Ama yapıcı olmayan birtakım adımlar atılırsa biz de
elimizden geleni yaparak bu konulara çözüm bulmaya çalışacağız.
Uluslararası camia ve bizler, hepimiz bu sefer Kıbrıs sorununun çözümü
konusunda gerçekten çok umutluyduk, dolayısıyla hayal kırıklığına
uğradığımızı söyleyebilirim, oldukça üzücü bir hüsran oldu bu. Ama bu demek
değildir ki bu konunun çözümü konusunda çalışmayı bırakacağız, Kıbrıs
sorunun çözümü yolunda çalışmalarımıza devam edeceğiz ve ortak hedeflerimiz
doğrultusunda yapıcı bir şekilde ilerlemeye devam edeceğiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek
taraflı burada adım atması doğru değildir. Çünkü Kıbrıs Adası etrafındaki
rezervlerde Kıbrıs Türk halkının da hakları vardır. Bir taraftan
Crans-Montana’da müzakereler sürerken tek taraflı böyle adım atması esasen
Rum Kesimi’nin ve Yunanistan’ın gerçek niyetini de ortaya koyuyor. Onların
planı şuydu: Bu süreci uzatmak 12’sine kadar uzatmak ve ertelemek, 12’sinde
tek taraflı bu attıkları adım karşısında Türkiye ve KKTC birlikte tabi ki
duyarsız kalmayacak adım atacak ve bunu bahane göstererek masadan
kaçacaklardı bu planı biz gördük, ama istedikleri gibi olmadı tabi.
Crans-Montana’da süreç onların yüzünden tıkandı ve Genel Sekreter böyle bir
şekilde devam edilemeyeceği kararını verdi. Burada iyi niyet yok. Şimdi
madem Türk tarafının hakkı var bunu da kendileri söylüyor, o zaman niye
çözüme odaklanmıyorsun da tek taraflı faaliyette bulunuyorsun? Ama
alıştılar 2004’te referandumda Annan Planı’nı reddettiler abileri onları
ödüllendirdi hemen AB’ye aldılar, şımarttılar tabi. Ne yapsalar destek
buluyorlar şimdi orada da küçücük bir taraf üye ve Avrupa Birliği sürecinin
Türkiye’nin sadece üyeliği değil, birçok süreci de tıkıyorlar. Esasen
Avrupa Birliği de buna çanak tutuyor doğrusu.
Bir de Kıbrıs sorununun iki sebeple çözülmesini istedik. Ada’da barış ve
Doğu Akdeniz bölgesinde istikrar olması için. Zaten parametreleri,
kriterleri belliydi, bizim de kırmızı çizgilerimiz belliydi. Kimler Avrupa
Birliği içinde hangi ülkeler Kıbrıs sorununun arkasına saklanıyordu onların
gerçek yüzünü görmeyi de çok istiyordum işin doğrusu. Ama artık bundan
sonra başka süreçler olacak Kıbrıs’ta. Ömür boyu bu şekilde gidemez bunu da
söylemek durumundayım.
Biz iktidara geldiğimiz günden bu yana herkesten bir adım önde olduk çözüm
için ve hiç tereddüt etmedik siyasi riskler de aldık. Ama bir taraf
istemiyorsa o zaman çaresine de bakmak lazım. İnşallah bugün Kıbrıs’a
gideceğim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ve burada da istişareler
yapacağız zaten yetkililerle, Sayın Cumhurbaşkanıyla, Meclis Başkanıyla ve
siyasi partilerle birlikte. Gelecekle ilgili nasıl bir yol haritası
belirleyeceğiz bunları da istişare edip görüşeceğiz ve kararlaştıracağız.
Çok teşekkür ediyorum.