Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Danimarka Dışişleri Bakanı Sayın Kristian Jensen ile Ortak Basın Toplantısı, 29 Eylül 2016, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Değerli basın mensupları; hoşgeldiniz.

Dünden bu yana Ankara’da yaşadığımız diplomasi trafiğini yakından takip ediyorsunuz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesi yaşadığımız yoğunluğu New York sonrasında yaşamaya devam ediyoruz, bundan da mutluluk duyuyoruz.

Dün İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’i ağırladık ve bu sabah Letonya Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics’i ağırladık, şimdi de dost ve müttefik Danimarka’nın Dışişleri Bakanı Kristian Jensen’i ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz.

Değerli dostum Kristian 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’yle gösterdikleri dayanışmayı Ankara’da da bir kere daha vurgulamak için bu ziyareti gerçekleştirmiştir. Darbe girişiminin hemen arkasından bu güçlü desteği kendisinden ve Danimarka Hükümeti’nden görmüştük.

Bugünkü görüşmelerimizde 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki gelişmeleri değerlendirme fırsatımız oldu ve bu süreçte Avrupa Konseyi’yle işbirliğimizi değerlendirdik. Ayrıca Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri, -ki Danimarka Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine her zaman güçlü destek vermiştir- Türkiye’yle Avrupa Birliği arasındaki göç anlaşması ve Geri Kabul ve Vize Serbestisi Anlaşmaları’ nın uygulanması sürecini de değerlendirdik.

Suriye’deki süreci ele aldık, özellikle DEAŞ’a yönelik operasyonlarımızı, Türkiye’nin de desteklediği Fırat Kalkanı Operasyonu’nu gündemimize aldık ve Danimarka’nın Türkiye’nin DEAŞ’a operasyonlarına yönelik desteğini bir kere daha duymaktan mutluluk duyduk. Esasen DEAŞ’a karşı yönelik koalisyona en aktif katkı sağlayan ülkelerden bir tanesi Danimarka’dır. İncirlik Üssünde Danimarka F-16’ları ve gerekli personel mevcuttur ve DEAŞ’a yönelik operasyonlara aktif bir şekilde katılmaktadır.

NATO içinde birçok alanda Danimarka’yla işbirliğimiz devam etmektedir. NATO’nun faaliyetlerine, özellikle Afganistan dahil birçok bölgedeki faaliyetlerine en çok ve en aktif katılım sağlayan iki müttefikiz ve bundan sonraki süreçte de işbirliğimiz devam edecek.

Teröre karşı dayanışmamız da devam edecek. Tabii başta DEAŞ olmak üzere FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadelemizi de değerlendirdik. Ukrayna ve Karadeniz dahil, Suriye genelinde bölgesel konuları da bu toplantımızda gündemimize aldık.

İkili ilişkilerimizi de gözden geçirdik. Siyasi ilişkilerimizin yanında ekonomik ilişkilerimizi, özellikle de ticaret hacmimizi geliştirmek istiyoruz. Beş milyar dolarlık hedefimizin üçte birine ulaştık, yaklaşık 1.7 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz var. Fakat karşılıklı yatırım miktarına baktığımız zaman bu rakamlar bizi tatmin etmiyor. Danimarkalı işadamlarının Türkiye’deki yatırım miktarı 400 milyon dolar civarında, bizim işadamlarımızın Danimarka’daki yatırım miktarı sadece 23 milyon dolar.

Diğer yandan 400 binden fazla Danimarkalı turisti ülkemizde ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Eminim ki Danimarkalı dostlarımız da, misafirlerimiz de tatillerini Türkiye’de geçirmekten memnunlar.

Gördüğünüz gibi ilişkilerimizi güçlendirebileceğimiz çok alan var, bunun için de değerli dostum Kristian’la yakın işbirliği içinde çalışmak durumundayız. Ülkelerimiz arasındaki karşılıklı üst düzey ziyaretler de gerçekleştireceğiz ve var olan mekanizmaları etkin kullanacağız.

Tüm bu düşüncelerle Kristian Jensen’e bir kere daha hoş geldin diyorum ve sözü kendisine bırakıyorum.
(NOT: Konuk Dışişleri Bakanı Basın Toplantısında İngilizce konuşmuştur. Konuşması sırasında İngilizce’den Türkçe’ye ardıl çeviri yapılmıştır. Ardıl çevirinin deşifresidir.)

DANİMARKA DIŞİŞLERİ BAKANI KRİSTİAN JENSEN- Sayın Bakan, çok teşekkür ediyorum bu fırsat için.

Ben de tekrar burada olmaktan ötürü büyük mutluluk duyuyorum. Sadece Ankara ziyareti olarak değil, sizin memleketiniz olan Alanya’ya da daha evvel turist olarak gelmiştim, o yüzden bu tarz sık gidiş-gelişlerimiz üst düzey işbirliğimizin de bir işaretidir diye düşünüyorum.

Biliyorsunuz Danimarka’da ciddi bir Türk diasporası var, uzun yıllardır Danimarka’da yaşıyorlar, sivil hayatın pek çok alanında faaller, sadece politikada değil aynı zamanda diğer alanlarda da… Bununla beraber belediye seviyesinden Parlamento seviyesine kadar siyaseten aktif Türk kökenli Danimarka vatandaşlarımız var.

Tabii ki bugün sadece çok değerli dostum Mevlüt’le biraraya gelmedim, aynı zamanda değerli Başbakanla, Meclis Başkanımızla da biraraya gelme şansına kavuştum. Anıtkabir ziyaretiyle başladı günümüz, sonra Türkiye Büyük Millet Meclisini dolaştık, darbe girişiminin Mecliste açtığı yaraları görmek gerçekten çok güçlü bir deneyim oldu bizim için. Bu korkak girişimin nasıl bir etki yarattığına tanık olmak dediğim gibi gerçekten güçlü bir deneyim oldu bizim için. Bununla birlikte, Türk halkının darbe girişimine karşı gösterdiği cesur duruştan da çok etkilendiğimi söylemek isterim. Gerçekten çok güçlü bir duruş sergilediler, demokrasiye sahip çıktılar, Parlamentolarına ve Hükümetlerine sahip çıktılar.


Darbe girişiminin olduğu gece demokrasiyi savunmak için meydanlarda bulunanlardan hayatını kaybedenlere de başsağlığı diliyorum.

Temmuz ayında bu olay gerçekleştiğinde ilk kınamayı gerçekleştiren kişilerden biriydim. Yine burada da bu görüşlerimi tekrar etmek istiyorum; biz Türkiye halkıyla beraberiz, Hükümetle beraberiz ve demokratik kurumların işlemeye devam etmesi için gereken desteği vermeye her zaman devam ediyoruz. Hangi ülkede böylesi bir durum gerçekleşse tabii ki demokratik kurumların işleyişi açısından büyük sıkıntı çıkaracaktı. Şunu görmek büyük memnuniyet veriyor: Türkiye çok kısa bir zamanda tekrardan düzenini yerine oturtup hukukun üstünlüğü, uluslararası yükümlülükleri ve Avrupa Konseyiyle yakın işbirliği içerisinde bu çalışmalarına devam etti.

Türkiye ve Danimarka bu güçlü yürüyüşlerine devam etmelidir diye düşünüyorum, çünkü pek çok alanda ortaklığımız mevcut, DEAŞ’a karşı yürüttüğümüz mücadele bunlardan bir tanesi; Suriyeli mülteciler konusunda sahiplendiğimiz sorumluluk bunlar arasında. Karşılıklı ekonomilerimizi daha geliştirmek de bizlere düşen sorumluluklardır.

Sayın Bakanın da daha evvel ifade ettiği gibi, hem Türkiye’de, hem Danimarka’da mevcut miktarda yatırım sözkonusu iş çevreleri açısından. Biz doğrudan yabancı yatırımın daha da arttırılması için elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz. Sayın Bakanla ben hükümetteki arkadaşlarımızla beraber ilgili çevrelerle birlikte bu konunun üzerine gideceğiz. Hem Danimarka, hem Türkiye açısından daha güçlü bir yatırım ve iş ortamı yaratmak arzusu içerisindeyiz.

Tabii ki Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki anlaşmalar konusunda Avrupa Birliği yükümlülüklerinin ve sözünün arkasında durmak durumunda. Yapılan bütün anlaşmaların; mültecilerle ve geri kabulle ilgili, bu yükün paylaşılmasında ve Türkiye’nin desteklenmesi konusunda Avrupa Birliği verdiği sözlerin arkasında duracaktır, vize serbestisi de bunlardan bir tanesidir. Verilen yükümlülükler ve detaylar yerine getirildiği vakit Avrupa Birliği bu anlamdaki yükümlülüklerini de yerine getirecektir.

AB ve aday ülke olarak Türkiye arasındaki ilişkilerin hızlı bir şekilde devam edeceğini ve önemli olan 23. ve 24. fasılların açılmasını umuyoruz. Bunlar üyelik müzakerelerinin kalbini oluşturan konular ve bir an evvel başlatılması ümidi içindeyiz.

Son olarak Türkiye Hükümetine ve size tekrardan teşekkürlerimi iletmek istiyorum İncirlik Üssündeki Danimarka’ya ait F16’lar çok faal biçimde çalışmaktalar zira oradaki personel tarafından çok güzel ağırlanıyorlar ve destek görüyorlar. Bu bizim DEAŞ’a karşı yürüttüğümüz ortak mücadelenin başarılı olması açısından çok önemli.

Teşekkürler.

SORU- Sayın Bakan, umarım birden fazla soru sorma şansım olur.

Şöyle bir sorum olacak: 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye’ye yapılanları ve Türkiye yaptıkları nedeniyle eleştiriye de maruz kaldı, özellikle çok sayıda kişinin gözaltına alınmış olması, yakalanması ve kamu sektöründeki çok sayıda kişinin yine görevlerinden alınmış olmaları Türkiye’yi belli bir eleştiriye tabi tuttu. Sayın Bakan sizinle görüşmesinde bunu paylaştı mı, sizin bu yöndeki fikriniz nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Türkiye’de ne olup bittiğini anlamadan ya da anlamak istemeden maalesef Avrupa ülkelerinden eleştiriler, hatta tehditler geldi. Türkiye’ye geldikten ve Ankara’yı ziyaret ettikten sonra buradaki tabloyu daha iyi anladığını ve gerçekleri gördüğünü itiraf eden çok sayıda dostumuz, Dışişleri Bakanı, uluslararası örgütlerin temsilcileri ve diğer temsilciler oldu.

Şimdi dışarıdan baktığınız zaman 3 bine yakın hakim ve savcı görevden ya da açığa alınıyor. Kendinizi bizim yerimize koyduğunuzda, 3 bin ya da 4 bin, 5 bin, 1000, fark etmez, sayı önemli değil; bir darbe girişiminde sizin Meclis’inizin bombalanmasına sebep olan, vatandaşlarınıza doğrudan F16’larla saldıran kişiler içinde hakimler, savcılar olsa ve bu darbeye aktif bir şekilde katılsalar siz ne yapardınız? Sadakati devlete, millete ve ülkesine olmayan, fakat bağlı olduğu terör örgütüne sadakatini gösteren kişilerin devletin ve milletin parasıyla devlet içinde çalışmalarına hiçbir demokratik devlet ya da kurum müsaade etmez.

Eminim ki bugün dostum Kristian Jensen’in, Sayın Başbakanımızla yaptığı görüşmede ve daha sonra bizim bu konuda yaptığımız görüşmelerde görüştüğü diğer arkadaşlarımızla ve Meclis Başkanımızla da tüm gerçekleri daha iyi görme şansı olmuştur ve tablonun ne olduğunu daha iyi anlamıştır.

Oran toplamda yaklaşık devlette çalışanların yüzde biridir. Tabii Danimarka’nın nüfusu az olduğu için bu rakam çok yüksek görülebilir. Ama burada önemli olan rakam değil kimin bu darbe girişiminin içinde olup olmadığı, kimin bu terör örgütüne bağlı olup olmadığıdır. Darbe girişimine aktif katılanlar, yani katıldığına dair elimizde deliller olanlar tabii ki tutuklandı. Fakat darbe girişimine doğrudan katılmayıp da bu terör örgütüne üye olanlar, doğrudan sadakati bu terör örgütüne olduğu tespit edilenler de açığa alındı ve görevlerine son verildi.

Tüm bu adımları atarken hata yapılmaması için, masum insanların zarar görmemesi için çok dikkatli davranıyoruz. Teröristler gibi hukuk dışı davranmıyoruz, mevcut hukuk sistemimiz içinde hareket ediyoruz.

Teşekkür ederim.

SORU- Vize serbestisiyle alakalı olarak hala tam anlamıyla bir gerçekleşme (gelişme) yaşanmış değil. Daha ne kadar bekleyebileceğinizi düşünüyorsunuz diğer bir sürece geçmeden önce?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu konuda yaptığımız son görüşmeler ve hangi aşamada olduğumuza dair bilgileri Kristian Jensen’le de paylaştık. Bizim Avrupa Birliği’yle üç anlaşmamız var; vize serbestisi, geri kabul anlaşması ve kaçak göçmen anlaşması. Nisan ayından bu yana, kaçak göçün önlenmesiyle ilgili anlaşma başarılı bir şekilde uygulandı. Sonuç elde ettik, rakamlar ortada. Şubat ayı için söylüyorum; günde 2 binden fazla olan günlük kaçak geçiş anlaşmadan sonra 100’ün altına, hatta 50’nin altına düştü.

Bu anlaşmayı yaparken geri kabul ve vize serbestisi anlaşmalarının da bu anlaşmayla bağlantılı olduğu konusunda Avrupa Birliği’yle mutabakata vardık. Vize serbestisi için geri kalan 5 kriterin 4’ünü yerine getirme konusunda şu anda Avrupa Birliği’yle bir mutabakata vardık. Terörle ilgili kanunlar konusunda şu anda çok sayıda terör örgütüyle, bir de darbe girişiminden sonra bunlara FETÖ eklendi, aktif bir şekilde mücadele ederken bu kanunlarda bir değişiklik yapmamızı beklemek gerçekçi değildir. Kaldı ki bu konulardaki kanunlarımızı ve mevzuatımızı Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi kararları ve tavsiyeleri doğrultusunda uygulamıştık. Şu anda üzerinde durduğumuz konunun Avrupa Konseyi’ne bırakılmasını aramızdaki çalışma grubunda değerlendireceğiz. Diğer 4 kriterin Türkiye tarafından karşılanması, vize serbestisi ve geri kabul anlaşmalarının da eşzamanlı uygulanması, somut bir yol haritasının belirlenmesi ve bunun bir takvime bağlanması konusunda Avrupa Birliği’ne önerimiz oldu, şimdi de Avrupa Birliği’nin cevabını bekliyoruz. Uygulanması birbirine bağlı olan bu üç anlaşmanın hepsinin uygulanmasını istiyoruz; ya hepsini uygulayalım ya da hepsini bir kenara bırakalım. Bir anlaşmamız varsa uygulamamız lazım ancak uygulanmayacaksa da bir kenara bırakacağız. Bunu söylediğiniz zaman, “Türkiye bizi tehdit ediyor” diye bazı sesler çıkıyor. Esasen bu tehdit değil anlaşmanın ta kendisidir, bu sebeple anlaşmaları imzaladık ve bu sebeple yerine getirmemiz lazım.

Teşekkürler.

SORU- Anadolu Ajansı; Danimarka’nın FETÖ’ye karşı attığı somut adımlar nelerdir, bu konuda Türkiye’yi desteklemek için ne gibi katkılar öngörüyorsunuz?

Teşekkürler.

DANİMARKA DIŞİŞLERİ BAKANI KRİSTİAN JENSEN- Dediğim gibi Danimarka’da yaşayan önemli bir Türk diasporası var ve topluma uyum sağlamış bireylerden oluşmakta; Türkiye’de yaşamış olduklarını bir kenara bırakıp uzun yıllardır Danimarka toplumunun bir parçası olarak yaşamaya devam etmektedirler.

Danimarka’da okul açılması, bir toplum örgütü açılması konusunda oldukça liberal bir sistemi var. Okul açmak için hükümetten herhangi bir izin almanıza gerek yok, eğer kanunlara uygun hareket ederseniz ve eğer okul Danimarka müfredatını uyguluyorsa okul açabiliyor ve işletebiliyor. Tek şartı verdikleri eğitim demokrasiye saygılı, hukukun üstünlüğünü tanıyan ve parlamenter sistemi kabul eden ve buna saygı duyan bireyler yetiştirmeleridir. Tabii ki mevcut sistem bütün bu okulları ve kurumları denetliyor; gerçekten belirtilen şartlar ve koşullar içerisinde faaliyet gösterip göstermedikleri kontrol ediliyor.

Biz de Türk Hükümetiyle yakın çalışma içerisinde olacağız, terör nerede olursa olsun, terörist kim olursa olsun, hangi maske altında olursa olsun mücadele etmeye devam edeceğiz. Geçtiğimiz yaz, terörün ne dil, din, ırk, cinsiyet tanımadığını ve herkesin terörün kurbanı olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gösterdi. Yine de bütün bu terör faaliyetleriyle hukukun üstünlüğü çerçevesinde mücadele etmek durumundayız. Bu anlamda resmi mercilerce bize ulaştırılacak olan her türlü kanıt ve delil bu kişilerin adalete teslim edilmesi açısından kullanılacaktır. Türk Hükümetine bu anlamda da teşekkür etmek istiyorum, Danimarka’da doğru adımları atabilmemiz için bu örgüte karşı bize gerekli bilgi ve belgeyi işbirliği içerisinde ulaştırıyorlar.

Teşekkürler.

SORU- Önerdiğiniz yol haritasının son tarihini ne olarak belirttiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esasen Ekim ayı içinde vize serbestisi ve geri kabul anlaşmalarının uygulanması gerekiyordu. Şimdi somut bir yol haritası ya da bir takvim belirlenirse, biz Ekim ayının sonunu da bekleyebiliriz, ama önümüzü görmemiz lazım, sabırla bekliyoruz, ama tabii sabrımız da sınırsız değil.