DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları,
Avusturya’nın Avrupa Entegrasyon ve Dışişleri Bakanı Sayın Karin Kneissl’i
İstanbul’da ağırlamaktan, Türkiye’de ağırlamaktan büyük bir mutluluk
duyuyorum. Çünkü kendisinin de Büyükada’yla ilgili, İstanbul’la ilgili
güzel anıları var. Fakat maalesef bugün hava şartları uygun olmadı,
dolayısıyla toplantılarımızı da burada yapmak durumunda kaldık. Ama Sayın
Kneissl söz verdi, hava şartları iyi olduğu bir zamanda tekrar gelecek ve
Büyükada’ya birlikte gideceğiz.
Saygıdeğer mevkidaşım Kneissl, 18 Aralık günü göreve başladığında beni
telefonla arayarak Türkiye’yle ilişkileri düzeltme arzusunda olduğunu ve bu
konuda birlikte adım atabileceğimizi söyledi. Esasen bizim de arzumuz budur
ve büyük bir memnuniyetle karşıladım, kendilerini Türkiye’ye davet ettim.
Ve bugün gerek baş-başa yaptığımız görüşmede, gerekse heyetler arasında
yaptığımız görüşmelerde yeni sayfayı nasıl açabiliriz, neler yapmamız
gerekiyor, ne yapmamız gerekiyor, samimi bir şekilde konuştuk. Biz Türkiye
olarak beklentilerimizi söyledik. Elbette Karin Kneissl da samimi bir
şekilde hangi adımları atabiliriz, bunları gündeme getirdi, kendisine çok
teşekkür ediyorum. Ve ilişkilerimizi normalleştirme konusunda mutabık
kaldık.
Esasen biz hep söylüyoruz, biz tüm dünya ile ve içinde bulunduğumuz Avrupa
kıtasındaki tüm ülkelerle ilişkilerimizi çok daha iyi noktaya getirmek için
çalışıyoruz. Hiçbir ülkeye karşı, hiçbir millete karşı bizim düşmanlığımız
yok. Türkiye’den gelen tepkilere bakıldığı zaman, ya Türkiye’yle ilgili
alınan bir karar ya da Türkiye’yle ilgili yapılan bir açıklamaya cevap
olmuştur. Dolayısıyla bizim esasen birbirimizin hakkında konuşmamamız
gerekiyor ya da basın aracılığıyla konuşmayı bırakıp doğrudan birbirimizle
konuşmamız daha yapıcı olur, daha faydalı olur. Bugün her iki Bakan
arasında da bu anlayışın olduğunu gördüm ve büyük bir memnuniyet duydum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avusturya’dan bizim beklentilerimiz
açık. Biz Avusturya’nın Türkiye’yle ilgili düşüncelerini değiştirmesini
isteyemeyiz ya da zorlayamayız. Ama her duyduğu hissi de açık bir şekilde
gündeme getirmesine gerek yok. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili
veya başka konularla ilgili. Biz Avusturya’nın tarihiyle hiç uğraşmıyoruz,
kararlar da almıyoruz, dolayısıyla bu tür adımları atmamıza, birbirimiz
hakkında böyle adımlar atmamıza gerek yok, pozitif konulara odaklanalım.
İlişkileri geliştirmek için ne yapabiliriz? Her şeyden önce Bakanlıklar
arasında, özellikle iki Dışişleri Bakanlığı arasında, diplomatlarımız
arasında, siyasi danışma toplantılarını, istişare toplantılarını yeniden
başlatalım dedik. Aynı şekilde konsolosluk konuları var. Avusturya’da
yaşayan 300 binden fazla Türk var. Türkiye’de yaşayan Avusturyalılar da
var, özellikle benim şehrim Antalya’da, Alanya’da. Çok sayıda Avusturyalı
turist tatilini geçirmek için Türkiye’yi tercih ediyor. Geçen sene 2017
yılında 2016’ya göre yüzde 80 artış oldu Avusturya’dan gelen turistlerde.
Ve Karin de daha önceki yıllarda, gençlik yıllarında, hatta çocukluk
yıllarında bile tatilini Türkiye’de, Büyükada’da geçirmiş ve Avusturyalılar
da Türkiye’ye gelmek istiyor. Dolayısıyla bu vatandaşların yaşaması,
ziyaretler konsolosluk işlerini de gündeme getiriyor. Konsolosluk
konularında da istişarelerimizi yapmamız lazım. Çifte vatandaşlık meselesi
var, diğer haklar var, bunları da biraz konuştuk. Ama esas yardımcılarımız,
ekiplerimizin bunları detaylı bir şekilde görüşmesi gerekiyor.
Tabii güven artırıcı adımları da atmamız gerekiyor. Örneğin kültür yılı
ilan edelim dedik, yani Avusturya’da Türkiye kültür yılı, Türkiye’de de
Avusturya kültür yılı, bu konuda prensip olarak anlaştık, yani memnun
olduk, Karin’den böyle bir öneri geldi ve önümüzdeki günlerde, tabii Kültür
Bakanlarımızla da görüşeceğiz, yılını beraber belirleriz, önemli olan bu
iradeyi ortaya koymak.
Tabii daha önce Avusturya’da atılan adımlar sebebiyle Türkiye’deki
Avusturyalıların gerçekleştirdiği arkeolojik kazıları da biz durdurmuştuk.
Esasen hoşumuza giden bir adım değil, ama bize karşı atılan adımlar ve
söylemlerden dolayı böyle bir karar almıştık, bunlara tekrar
başlayabiliriz. Bunlar Avusturya için de semboliktir, çok iyi de bir
işbirliği vardır aramızda ve bu tür işbirliklerini devam ettirebiliriz.
Karma Ekonomik Komisyonu toplantısını tekrar başlatmamız lazım.
İşadamlarımızı yine biraraya getirelim. Ekonomi Bakanlarımızla, Karma
Ekonomik Komisyonu Eşbaşkanlarıyla, ilgili Bakanlarla görüşeceğiz, iş
forumları düzenleriz. Türkiye’de çok sayıda Avusturyalı yatırımcı var ve
Türkiye’de yatırım yapmaktan çok memnunlar. Hatta Antalya’da da var, sadece
turizm alanında değil sanayide, diğer yerlerde. Ve Avusturya, Türkiye’deki
doğrudan küresel yatırım miktarı bakımından sanırım üçüncü sırada yanlış
hatırlamıyorsam, Büyükelçimiz de teyit ediyor. Çünkü Avusturya firmaları
Türkiye’de para kazanıyor, Türkiye’de Avusturya firmaları geçmişte de çok
önemli projeleri üstlendi Türk ortaklarıyla bazen, bazen Avrupalı
ortaklarıyla. Yani ekonomik işbirliğimizi ve ikili ticaret hacmimizi de
rahatlıkla artırabiliriz diye düşünüyorum.
Ve PKK ile mücadele konusunda, aynı şekilde FETÖ ile ilgili konularda görüş
alışverişinde bulunduk, bu konuda da beklentilerimiz ortada. FETÖ ile
ilgili konularda da bizden istenen daha detaylı istihbari bilgileri de
memnuniyetle paylaşacağız. Terör örgütleriyle beraber mücadele etmemiz
gerekiyor, çünkü terör hepimizin ortak düşmanı ve bugün Afrin’de
yürüttüğümüz Zeytin Dalı Operasyonu konusunda da kısaca mevkidaşım
Kneissl’a da bilgi verdim. Terörle mücadelemiz konusunda yine
bilgilendirmede bulunduk, bazı bölgesel konuları da değerlendirdik.
Sonuçta gerçekten son derece verimli, faydalı bir görüşme ya da görüşmeler
gerçekleştirdik. Sayın Kneissl beni Avusturya’ya davet etti. Maalesef 8
Şubat’ta gidemeyeceğim, çünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın yurt dışı seyahati
olacak büyük olasılıkla, üzerinde çalışıyoruz. Ama en kısa zamanda başka
bir tarih belirleyeceğiz ve mevkidaşımı Avusturya’da, Viyana’da ziyaret
etmekten büyük bir mutluluk duyacağım. Kendisi biraz da Türkçe bilir,
dolayısıyla sorularınızı da Türkçe sorabilirsiniz.
Bu düşüncelerle bir kere daha hoş geldin diyorum, teşekkür ediyorum ve sözü
size bırakıyorum. Buyurun.
AVUSTURYA DIŞİŞLERİ, AVRUPA VE UYUM BAKANI KARİN KNEİSSL- Teşekkür ederim
efendim.
Evet, biraz Türkçe başlamak isterim, telaffuzumu lütfen mazur görün, ben
Arapçayı daha iyi bilirim. Ama şöyle başlamak isterim, sizin dilinizle
hitap etmek isterim. Dost Türkler bizimle ilgilenmek istiyor Türkiye,
aranızda bulunmaktan ve bu güzel şehirde, İstanbul’da bulunmaktan son
derece memnunum ve şundan da eminim ki bu günkü görüşmemiz bundan sonraki
yıllarda hem Bakanlık düzeyinde, hem de teknik bürokratik düzeyde olsun,
konsolosluklar düzeyinde olsun, sizin de bahsettiğiniz gibi daha çok
adımlar atılacak. Özellikle bu ikimiz arasındaki görüşmelerimizden son
derece memnun oldum. Çok yakın zamanda sizin konukseverliğinizi tekrar
yaşama şansım oldu ve bundan dolayı da bu güzel atmosferde bu ziyaretimizin
gerçekleştiğini, ne kadar memnun olduğumu tekrar ifade etmek istiyorum ki
beklentilerimizin üstünde olduğunu da açıkça ifade etmek istiyorum. Umarım
birçok düzeyde bu karşılaşmalarımızı geliştirelim, farklılıklar olsa da
bazı görüşlerimizde bizim bugünkü ziyaretimizin nedeni karşılıklı
ilişkilerimizi düzeltmekti ve karşılıklı bir anlayış sağlamaktı ve birtakım
farklı görüşlerin nasıl meydana geldiğini de açıklayabilmekti.
Bu konuyla ilgili birçok şey ifade ettik, Sayın Çavuşoğlu birçok konuya
değindiniz ve burada bazı konularda da çok somut işbirliği
gerçekleştirebileceğimizi de ifade ettiniz. Daha önce söylediğiniz gibi
karma ekonomik komisyonundan bahsettiniz. Sayın Çavuşoğlu, bu önemli
ekonomik temaslara değinmişti ve Türkiye olarak da bize bu imkânları
verdiğiniz için ve bu konuda da bizi davet ettiğiniz için son derece
memnunuz.
Kültür yılına gelecek olursak, biz burada bürokrat düzeyde herhalde bir
takvim oluşturacağız, ama öngörülen büyük bir ihtimalle hem elçiliklerden,
hem de İstanbul’daki Kültür Enstitüsünden destek göreceğimizi ve hem Türk,
hem de Avusturya tarafında bu organizasyonun gerçekleşeceğini
söyleyebiliriz. Ayrıca, buradaki karşılıklı diplomatik temasların
geliştirilmesi konusunda mutabık kaldık, onun için Sayın Çavuşoğlu, sevgili
Mevlüt sizi seve seve Viyana’ya davet etmek istiyorum. Bir program da var
aklımda, geldiğinizde sizin hoşunuza gidebilecek.
Ve ayrıca Avusturya’daki Türk kökenli insanlardan veya Avusturya’da yaşayıp
da Türk vatandaşlığına sahip olan insanlardan bahsettik, çifte
vatandaşlıktan bahsettik. Burada da daha fazla görüşmemiz gerekecek diye
düşünüyoruz. Ve şu konuda seviniyorum. Çok samimi konuştuk, görüştük ve
gerçekten de kritik, sıkıntılı konulara da değinebildik. Çünkü benim
buradaki amacım, birlikte hareket etmek, birbirimiz hakkında değil de
birbirimizle konuşmak ön planda diye düşünüyorum. Çünkü üçüncü taraflar çok
karıştı bizim ilişkilerimize, onun için buradaki, bugünkü işbirliği ve yeni
yollar arayışı bulmak ve diyalog arayışını aramak önemliydi diyebilirim.
Bunu İstanbul’da yaptığımızdan çok memnunum, sizin de bahsettiğiniz gibi
Büyükada, o güzel adayla ilgili çok güzel anılarım var, 1960’lı-1970’li
yıllarda tatil yaptım. En son 1982 yılında oraya gitmiştim. Umarım daha iyi
hava şartlarında tekrar bu güzel adayı ziyaret edebilirim.
Ve bugün de sembolün ötesinde Efes kazılarını yeni bir dinamikle geliştirme
isteğinin olduğunu gördük, çünkü bu bilimsel bir çalışma ve bir turistik
yanı da var ki 1895 yılından beri de biz burada ortak hareket ediyoruz.
Onun dışında da belki henüz çok kapsamlı görüşmediğimiz bazı şeyler
olabilir ve bu konuda da biraz daha teknik olarak hareket etmemiz
gerekiyor. Ama en azından bir beklenti oluştu, bir güzel atmosfer
oluşturduk ve çok önemli konulara somut olarak değinebildik.
Bölgesel ve siyasi konulara değindik. Bildiğiniz gibi Viyana’da Suriye özel
görevlisi başkanlığında görüşmeler yapılıyor biliyorsunuz Birleşmiş
Milletler nezdinde. Ve kuzey Suriye’yle ilgili ve buradaki Zeytin Dalı
Harekâtıyla ilgili konuştuk. Ve buradaki gelişmeleri de kısmen kaygıyla
izlediğimi ifade ettim ve burada da bütün çözümlerin aslında bir
müzakereyle çözüleceği konusunda da mutabık kaldığımızı söyleyebilirim.
Burada siyasi kararların alınması gerektiğini söyledik. Ayrıca, ben
gözlemlerimi, buradaki öğretmenler ve yazarlar hakkında da görüştük, bazı
konularda farklı fikirlerimiz olmasına rağmen birçok konuya değindik ve
bunu da karşılıklı bir güven ortamında yapabildik ve başka düzeylerde de
diyaloğu sağlayacağımızı söyleyebildik.
Sevgili Mevlüt Bey, size ve Bakanlık görevlilerine, iki taraftaki Sayın
Büyükelçilerimize çok teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bütün ekip adına da
teşekkür etmek istiyorum. Özellikle Ankara’daki Büyükelçiliğimizin
çalışanlarına burada teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum ve heyecanla yeni
görüşmeleri bekliyorum.
Teşekkür ederim.
SORU- Sayın Çavuşoğlu, AB müzakerelerinin bir sonuna gelinmesini istiyor
Türkiye açısından ve Türkiye’nin Avusturya’nın blokajıyla karşılaştığını
ifade etmiştik. Şimdi partnerler aranıyor Avrupa tarafında. Benim sorum şu
şekilde: Buna rağmen bugünkü görüşmeler bu blokajı, bu engelleri aşabilecek
düzeyde mi? Ve Sayın Avusturya Dışişleri Bakanı, Avusturya’nın Türkiye’ye
karşı sert bir siyasi çizgide olduğunu biliyoruz.
Şunu sormak istiyorum: Ne değiştirmek istiyorsunuz? Bu karşılıklı ilişkiler
zaten fazlasıyla zedelenmedi mi ve bu hareketiniz destek bulacak mı Avrupa
nezdinde?
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.
Bugün Avusturya’nın Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki pozisyonu ya da
fikrini değiştirmek için bir çabam olmadı, olmayacak da, çünkü Avusturya
zaten düşüncesini açıkladı. Konuşmamda da söylediğim gibi Avusturya’nın bu
konuda bir fikri olabilir, Türk halkının da bir fikri var, bir düşüncesi
var ki şu anda zaten yüzde 75’i de Türkiye’nin AB üyeliğine karşı. Sonuçta
biz de böyle bir durum gerçekleştiği zaman yani ileride, olursa, halkımıza
soracağız. Ama Avrupa Birliği bir karar vermesi lazım, sadece Avusturya
değil. Avrupa Birliği içinde de yani üye ülkelerinin yüzde 70’i Türkiye’nin
tam üye olmasında ısrarcı. Şimdi karmaşık fikirler var duygular var. Ama
bizim karşı olduğumuz şey bugüne kadar, Avusturya’nın Türkiye’ye karşı
sizin de söylediğiniz gibi sert tutum içinde olması. Yani Avusturya bu
düşüncesini hükümet programına koymak zorunda değil. Avusturya yani Türkiye
karşıtlığını öyle sert bir söylemle de gündeme getirmek zorunda değil, biz
Avusturya karşıtlığını hiçbir zaman gündeme getirmiyoruz. Seçim
kampanyalarında biz Avusturya karşıtlığı yapmıyoruz, Avusturyalılara
saldırmıyoruz, Hıristiyan düşmanlığı da yapmıyoruz. Peki, biz, yani
birlikte çalıştığımız, çalışacağımız ülkelerden de aynı şeyi bekleriz.
Fikriniz olabilir, düşünceniz olabilir, ama bunu bir nefret diliyle Türkiye
karşıtlığına, İslam karşıtlığına dönüştürmek zorunda değilsiniz herkesin
fikri olabilir, düşüncesi olabilir, yani anlaşamasak da biz buna saygı
duyarız. Bizim beklentimiz budur, AB üyeliği konusunda da artık Avrupa
Birliğinin bizi daha fazla oyalamaması gerekiyor. 60 yıl oldu bu süreç
başlayalı, biz bir 60 yıl daha bekleyemeyiz. Kararını versin, istemiyorsa
da istemiyoruz diye karar versin, biz de kendi işimize bakarız. Yine
Avrupa’nın kıtasının içerisindeyiz Avrupa’nın güvenliğine en çok katkıyı
sağlayan ülkeyiz. Göçmen konusunda Avrupa’nın üzerindeki yükü alan tek
ülkeyiz, yani tüm Avrupa’nın Türkiye dahil. Diğer konularda da yani diğer
AB üyesi ülkeler zaten Türkiye’nin üyeliğinde ısrar ederken, Türkiye’nin
güvenlik bakımından, stratejik bakımından sosyal konularda, kültür,
ekonomik bakımdan Avrupa ve Avrupa Birliği için önemini bildiği için ısrar
ediyorlar, Türkiye’nin karakaşı, kara gözü için değil. O nedenle Avrupa
Birliği bir karar versin yani biz de ne olduğunu bilelim, ama belirsizliği
ortadan kaldırmakta fayda var diye düşünüyorum. Sanırım gayet açık
cevapladım sorunuzu.
AVUSTURYA DIŞİŞLERİ, AVRUPA VE UYUM BAKANI KARİN KNEİSSL- Çok teşekkür
ederim.
Benim ziyaretimin amacı, birinci derecede karşılıklı görüşmeleri
geliştirmek ve buradaki atmosferi geliştirmek ki fazlasıyla memnun olduğumu
da ifade etmiştim bugünkü görüşmelerimizde ve birçok konuya da
değindiğimizi ifade etmiştim. Biz Avrupa Birliği konusuna çok kısaca
değindik, ama bizim birinci konumuz bu değildi, öncelik verdiğimiz konu bu
değildi. Çünkü Sayın Dışişleri Bakanının dediği gibi, biz aramızdaki görüş
ayrılıklarını biliyoruz. Ve Avusturya’nın burada farklı bir tutumda
olduğunu da biliyoruz, karşılıklı oluruz bu bir sır değil. Bizim Hükümet
düzeyinde de biliniyor. Fakat bu konunun dışında da bizim karşılıklı
görüşecek Viyana’yla, Ankara arasında görüşeceğimiz birçok konu olduğunu
düşünüyoruz. Bunların arasında çok şey var, bunları da ifade ettik, benim
de buraya gelmemin asıl nedeni buydu ve bu anlamda da bugünkü ziyaretimiz
Avusturya bakımından ve zannediyorum Türkiye bakımından da gerçekten çok
verimli geçti.
SORU- Benim sorum Sayın Bakan Çavuşoğlu’na. Efendim, geçenlerde Amerikalı
mevkidaşınız Rex Tillerson’la bir görüşmeniz olmuştu, bu görüşmede Suriye
sınırındaki 30 kilometrelik bir güvenlik bölgesi oluşturulması konusunda
bir öneri geldiğini biliyoruz buna onay verdiniz mi, Türkiye buna onay
verdi mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum. İlişkiler sadece
Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili sınırlı değil. Bazılarını biz saydık, ama
siz de örnekler verebilirsiniz. Dolayısıyla, iki ülke arasındaki ilişkiler
ve işbirliği çok daha güçlü olmalıdır ben olacağına da inanıyorum yeter ki
karşılıklı anlayış olsun. Örneğin, bugün ikimiz de söylemeyi unuttuk. Bosna
Hersek’e birlikte gitmeyi prensip olarak kararlaştırdık orada askerlerimiz
barışı sağlamak için birlikte çalışıyorlar. Hatta Bosna Hersek ve
Balkanların Avrupa Atlantik Entegrasyonu için yine birlikte çalışmamızda
fayda var her ne kadar Avusturya NATO üyesi olmasa da. Diğer taraftan bu
ülkelerdeki kalkınma projelerini istihdam yaratıcı projeleri de
desteklememizde fayda var, güven arttırıcı adımları o Batı Balkanlarda
özellikle atarak istikrarı da pekiştirmemizde fayda var, bu konularda da
beraber çalışma irademizi bugün ortaya koyduk.
Zeytin Dalı Operasyonunu Afrin’de başlattıktan sonra Rex Tillerson’dan bir
açıklama gelmişti, güvenli bölge konusunda Türkiye’yle beraber
çalışabiliriz diye. Biz de zaten operasyonu başlatırken buraların Afrin
bölgesindeki Suriye halkı için hiç ayrım yapmaksızın Araplar, Türkmenler,
Kürtler için ve evlerini terk eden göçmenler ve yerinden edilmiş insanlar
için adeta güvenli bölgeler olacak demiştik sonra böyle bir açıklama geldi.
Paris’teki görüşmemizde ne demek istediğini kendisine sordum. Kendisi de
tüm Türkiye-Suriye sınırında baştan sona 911 kilometrede bir 10
kilometrelik bir güvenli bölge düşündüklerini, ama işte 30 kilometre öteden
de Türkiye’ye roketler geldiği için 30 kilometre olabileceğini dolayısıyla
böyle bir tampon bölge oluşturmayı kastettiğini söyledi. Tabi bu güvenli
bölge konusunu daha önce Cumhurbaşkanımız gündeme getirmişti. Ama bundan ne
anlıyoruz? Farklı yorumlarımız olabilir ve hedefler, beklentiler olabilir.
Bizim anladığımız şey farklı, onların ki farklı olabilir. Ama her şeyden
önce bizim ABD’yle güvenli bölge veya başka bir konu, yani ciddi bir konuyu
samimi bir şekilde yani bırakın kabul etmeyi, görüşebilmemiz için önce
güveni yeniden tesis etmemiz lazım. Daha önce neden güvenemeyeceğimize dair
açıklamalarda bulundum, sebeplerini de açıkladım. Yani ABD’nin YPG’ye
verdiği silah, Münbiç’ten bu yana ABD’nin bize verdiği hiçbir sözü
tutmaması, en son Sayın Trump’ın YPG’ye bundan sonra silah vermeyeceğiz
demesi. Hatta dün akşamki telefon görüşmesinde artık vermiyoruz demesi ki
bunları uygulamada da görmemiz lazım. Dolayısıyla, FETÖ’nün Amerika’da
yaşaması vesaire bir güven bunalımı oldu. Dolayısıyla önce bu güveni tesis
etmemiz lazım dedim herhangi bir şeyi bizim sizinle konuşabilmemiz için. Ve
güveni tesis edebilmek için de ABD’den somut adımlar görmemiz gerektiğini
de söyledik. Dolayısıyla, sadece bununla sınırlı yani öyle bir teklif geldi
hemen öyle kabul et olmaz bunlar ciddi işler. Ama detayını da görüşebilmek
için önce o güvenin yeniden tesis edilmesi lazım ki bizim neden güven
duymadığımızı şu anda kendileri de biliyor, bizim halkımız da biliyor.
Teşekkür ediyorum.
Avusturya tarafı mı, Türk tarafı mı? Yani Avusturya’da yaşayan bir Türk
vatandaşımız da olabilirdi o yüzden diyorum.
SORU- Efendim, CNN Türk televizyonu Zeynep Karamustafa.
Tam da siz az önce konuya değindiniz, dün akşam saatlerinde Amerika
Birleşik Devletleri Başkanı Trump ve Sayın Cumhurbaşkanı arasında bir
telefon görüşmesi gerçekleşti. O görüşmeye dair farklı yorumlar yapıldı
perde arkasında neler var? Onu da anlatabilirseniz sevinirim.
Teşekkürler.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu yorumu yapmak isterim: sanırım o
açıklama görüşme yapılmadan önce hazırlanmış Amerika tarafından,
dolayısıyla, tam gerçekleri yansıtmayan bir açıklama oldu. Yani onların
değişik mazeretleri olabilir, Sayın Trump Davos Zirvesine katılmak için
İsviçre’de.
Dolayısıyla, hemen zaten görüşmeden kısa bir süre sonra bu açıklamayı
yaptılar, ama önceden hazırlandığı ve görüşülmeyen konuları bile görüşülmüş
gibi veya o tonda, konuşulmayan şeyleri konuşulmuş gibi hazırlanmış bir
açıklama oldu, gerçeği yansıtmıyor. Sanırım zaten açıklama için bugün
Ulusal Güvenlik Danışma McMaster da Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim
Kalın’ı da arayacaktı, büyük olasılıkla da görüşmüşlerdir. Söyleyeceklerim
bunlardır. Zaten Cumhurbaşkanlığından bir açıklama yapıldı görüşmenin
içeriğiyle ilgili ve daha sonra yine basınımız sanırım kendi çabalarıyla
işte ne oldu-ne bitti bu konularla ilgili de birçok yazıldı-çizildi ama
benim söyleyeceklerim bundan ibarettir.
Teşekkür ederim.
SORU- Siz daha önce arkeologların tekrar Efes’e döneceklerini söylediniz.
Ama bir konu daha var ki Türkiye, Avusturya’ya engel oluyor, o da NATO
işbirliğidir. Ve daha önce de bahsettiğiniz için Avusturya ve Türkiye’nin
Bosna Hersek’te ortak bir güvenlik arayışı içinde olduğunu söylediniz ve bu
da tehlikeye atılmıyor mu acaba? Çünkü burada bir rol değişimi veya fikir
değişimi gerekmiyor mu sizce?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum sorunuz için.
Biraz önce konuşmamda da söyledim, bizim bugüne kadar Avusturya’ya yönelik
tek taraflı bir açıklamamız ya da bir kararımız olmamıştır. Bizim
yaptığımız açıklamalar ve aldığımız kararlar, Avusturya’dan Türkiye’ye
yönelik yapılan açıklamalar, ki bazıları da gerçekten hiç dostane değildi
ve Türkiye’ye yönelik alınan lüzumsuz kararlardır. Biraz önce söyledim,
Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkabilir, ama Meclis’inden tutup da bir
karar aldığı zaman problem değilse, benim de Avusturya’nın NATO
faaliyetlerine katılmasını engellemem de doğal olması lazım sizin için.
Benim için doğal bir durum değil, çünkü ben bana yönelik atılan bir adıma
karşılık vermek durumunda kaldım; halkımın da, milletimin de beklentisi bu.
Her zaman Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve bizler, başkası ne der değil
bizim milletimiz ne der, biz ona bakarız diyoruz. Milletimiz de Türkiye’ye
yönelik böyle bir adım atıldığı zaman, bizden adım atmamızı istiyor,
emrediyor bize. Dolayısıyla, bu konular, normal şartlarda NATO’nun daha
etkin bir örgüt olması, ortaklarıyla beraber ortak düşmanlarımıza karşı
hareket etmesi hepimizin menfaatinedir. Bugüne kadar biz Avusturya’yı
hiçbir zaman, bize karşı çok olumsuz tutumlarına rağmen engellememiştik.
Ama en son alınan kararlardan sonra böyle bir adım atma mecburiyetinde
kalmıştık. Bu karşılıklı anlayış ve yaklaşımla olur. Biz bunun ilk adımını
bugün Sayın Kneissl’la, Karin’le attık. Yeni sayfalar açıyoruz, pozitif
gündeme odaklanmak istiyoruz, gereksiz adımlardan kaçınmak istiyoruz, ortak
atabileceğimiz birçok adımlar var ve bunlar her iki ülkenin de, halklarının
da menfaatine, Avrupa’nın güvenliği bakımından da önemli, yani Avrupa’nın
da menfaatine. Dolayısıyla biz bu karşılıklı pozitif adımları atarsak bu
negatif gündemi konuşmayız, daha ilişkilerimizi ve işbirliğimizi çok daha
iyi noktaya nasıl getirebiliriz, bunları konuşmaya başlarız; bizim de
arzumuz budur.
Teşekkür ediyorum.