Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Avusturya Dışişleri, Avrupa ve Uyum Bakanı Karin Kneissl ile Ortak Basın Toplantısı, 25 Ocak 2018, İstanbul

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları, Avusturya’nın Avrupa Entegrasyon ve Dışişleri Bakanı Sayın Karin Kneissl’i İstanbul’da ağırlamaktan, Türkiye’de ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Çünkü kendisinin de Büyükada’yla ilgili, İstanbul’la ilgili güzel anıları var. Fakat maalesef bugün hava şartları uygun olmadı, dolayısıyla toplantılarımızı da burada yapmak durumunda kaldık. Ama Sayın Kneissl söz verdi, hava şartları iyi olduğu bir zamanda tekrar gelecek ve Büyükada’ya birlikte gideceğiz.

Saygıdeğer mevkidaşım Kneissl, 18 Aralık günü göreve başladığında beni telefonla arayarak Türkiye’yle ilişkileri düzeltme arzusunda olduğunu ve bu konuda birlikte adım atabileceğimizi söyledi. Esasen bizim de arzumuz budur ve büyük bir memnuniyetle karşıladım, kendilerini Türkiye’ye davet ettim. Ve bugün gerek baş-başa yaptığımız görüşmede, gerekse heyetler arasında yaptığımız görüşmelerde yeni sayfayı nasıl açabiliriz, neler yapmamız gerekiyor, ne yapmamız gerekiyor, samimi bir şekilde konuştuk. Biz Türkiye olarak beklentilerimizi söyledik. Elbette Karin Kneissl da samimi bir şekilde hangi adımları atabiliriz, bunları gündeme getirdi, kendisine çok teşekkür ediyorum. Ve ilişkilerimizi normalleştirme konusunda mutabık kaldık.

Esasen biz hep söylüyoruz, biz tüm dünya ile ve içinde bulunduğumuz Avrupa kıtasındaki tüm ülkelerle ilişkilerimizi çok daha iyi noktaya getirmek için çalışıyoruz. Hiçbir ülkeye karşı, hiçbir millete karşı bizim düşmanlığımız yok. Türkiye’den gelen tepkilere bakıldığı zaman, ya Türkiye’yle ilgili alınan bir karar ya da Türkiye’yle ilgili yapılan bir açıklamaya cevap olmuştur. Dolayısıyla bizim esasen birbirimizin hakkında konuşmamamız gerekiyor ya da basın aracılığıyla konuşmayı bırakıp doğrudan birbirimizle konuşmamız daha yapıcı olur, daha faydalı olur. Bugün her iki Bakan arasında da bu anlayışın olduğunu gördüm ve büyük bir memnuniyet duydum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avusturya’dan bizim beklentilerimiz açık. Biz Avusturya’nın Türkiye’yle ilgili düşüncelerini değiştirmesini isteyemeyiz ya da zorlayamayız. Ama her duyduğu hissi de açık bir şekilde gündeme getirmesine gerek yok. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili veya başka konularla ilgili. Biz Avusturya’nın tarihiyle hiç uğraşmıyoruz, kararlar da almıyoruz, dolayısıyla bu tür adımları atmamıza, birbirimiz hakkında böyle adımlar atmamıza gerek yok, pozitif konulara odaklanalım. İlişkileri geliştirmek için ne yapabiliriz? Her şeyden önce Bakanlıklar arasında, özellikle iki Dışişleri Bakanlığı arasında, diplomatlarımız arasında, siyasi danışma toplantılarını, istişare toplantılarını yeniden başlatalım dedik. Aynı şekilde konsolosluk konuları var. Avusturya’da yaşayan 300 binden fazla Türk var. Türkiye’de yaşayan Avusturyalılar da var, özellikle benim şehrim Antalya’da, Alanya’da. Çok sayıda Avusturyalı turist tatilini geçirmek için Türkiye’yi tercih ediyor. Geçen sene 2017 yılında 2016’ya göre yüzde 80 artış oldu Avusturya’dan gelen turistlerde. Ve Karin de daha önceki yıllarda, gençlik yıllarında, hatta çocukluk yıllarında bile tatilini Türkiye’de, Büyükada’da geçirmiş ve Avusturyalılar da Türkiye’ye gelmek istiyor. Dolayısıyla bu vatandaşların yaşaması, ziyaretler konsolosluk işlerini de gündeme getiriyor. Konsolosluk konularında da istişarelerimizi yapmamız lazım. Çifte vatandaşlık meselesi var, diğer haklar var, bunları da biraz konuştuk. Ama esas yardımcılarımız, ekiplerimizin bunları detaylı bir şekilde görüşmesi gerekiyor.

Tabii güven artırıcı adımları da atmamız gerekiyor. Örneğin kültür yılı ilan edelim dedik, yani Avusturya’da Türkiye kültür yılı, Türkiye’de de Avusturya kültür yılı, bu konuda prensip olarak anlaştık, yani memnun olduk, Karin’den böyle bir öneri geldi ve önümüzdeki günlerde, tabii Kültür Bakanlarımızla da görüşeceğiz, yılını beraber belirleriz, önemli olan bu iradeyi ortaya koymak.

Tabii daha önce Avusturya’da atılan adımlar sebebiyle Türkiye’deki Avusturyalıların gerçekleştirdiği arkeolojik kazıları da biz durdurmuştuk. Esasen hoşumuza giden bir adım değil, ama bize karşı atılan adımlar ve söylemlerden dolayı böyle bir karar almıştık, bunlara tekrar başlayabiliriz. Bunlar Avusturya için de semboliktir, çok iyi de bir işbirliği vardır aramızda ve bu tür işbirliklerini devam ettirebiliriz.

Karma Ekonomik Komisyonu toplantısını tekrar başlatmamız lazım. İşadamlarımızı yine biraraya getirelim. Ekonomi Bakanlarımızla, Karma Ekonomik Komisyonu Eşbaşkanlarıyla, ilgili Bakanlarla görüşeceğiz, iş forumları düzenleriz. Türkiye’de çok sayıda Avusturyalı yatırımcı var ve Türkiye’de yatırım yapmaktan çok memnunlar. Hatta Antalya’da da var, sadece turizm alanında değil sanayide, diğer yerlerde. Ve Avusturya, Türkiye’deki doğrudan küresel yatırım miktarı bakımından sanırım üçüncü sırada yanlış hatırlamıyorsam, Büyükelçimiz de teyit ediyor. Çünkü Avusturya firmaları Türkiye’de para kazanıyor, Türkiye’de Avusturya firmaları geçmişte de çok önemli projeleri üstlendi Türk ortaklarıyla bazen, bazen Avrupalı ortaklarıyla. Yani ekonomik işbirliğimizi ve ikili ticaret hacmimizi de rahatlıkla artırabiliriz diye düşünüyorum.

Ve PKK ile mücadele konusunda, aynı şekilde FETÖ ile ilgili konularda görüş alışverişinde bulunduk, bu konuda da beklentilerimiz ortada. FETÖ ile ilgili konularda da bizden istenen daha detaylı istihbari bilgileri de memnuniyetle paylaşacağız. Terör örgütleriyle beraber mücadele etmemiz gerekiyor, çünkü terör hepimizin ortak düşmanı ve bugün Afrin’de yürüttüğümüz Zeytin Dalı Operasyonu konusunda da kısaca mevkidaşım Kneissl’a da bilgi verdim. Terörle mücadelemiz konusunda yine bilgilendirmede bulunduk, bazı bölgesel konuları da değerlendirdik.

Sonuçta gerçekten son derece verimli, faydalı bir görüşme ya da görüşmeler gerçekleştirdik. Sayın Kneissl beni Avusturya’ya davet etti. Maalesef 8 Şubat’ta gidemeyeceğim, çünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın yurt dışı seyahati olacak büyük olasılıkla, üzerinde çalışıyoruz. Ama en kısa zamanda başka bir tarih belirleyeceğiz ve mevkidaşımı Avusturya’da, Viyana’da ziyaret etmekten büyük bir mutluluk duyacağım. Kendisi biraz da Türkçe bilir, dolayısıyla sorularınızı da Türkçe sorabilirsiniz.

Bu düşüncelerle bir kere daha hoş geldin diyorum, teşekkür ediyorum ve sözü size bırakıyorum. Buyurun.

AVUSTURYA DIŞİŞLERİ, AVRUPA VE UYUM BAKANI KARİN KNEİSSL- Teşekkür ederim efendim.

Evet, biraz Türkçe başlamak isterim, telaffuzumu lütfen mazur görün, ben Arapçayı daha iyi bilirim. Ama şöyle başlamak isterim, sizin dilinizle hitap etmek isterim. Dost Türkler bizimle ilgilenmek istiyor Türkiye, aranızda bulunmaktan ve bu güzel şehirde, İstanbul’da bulunmaktan son derece memnunum ve şundan da eminim ki bu günkü görüşmemiz bundan sonraki yıllarda hem Bakanlık düzeyinde, hem de teknik bürokratik düzeyde olsun, konsolosluklar düzeyinde olsun, sizin de bahsettiğiniz gibi daha çok adımlar atılacak. Özellikle bu ikimiz arasındaki görüşmelerimizden son derece memnun oldum. Çok yakın zamanda sizin konukseverliğinizi tekrar yaşama şansım oldu ve bundan dolayı da bu güzel atmosferde bu ziyaretimizin gerçekleştiğini, ne kadar memnun olduğumu tekrar ifade etmek istiyorum ki beklentilerimizin üstünde olduğunu da açıkça ifade etmek istiyorum. Umarım birçok düzeyde bu karşılaşmalarımızı geliştirelim, farklılıklar olsa da bazı görüşlerimizde bizim bugünkü ziyaretimizin nedeni karşılıklı ilişkilerimizi düzeltmekti ve karşılıklı bir anlayış sağlamaktı ve birtakım farklı görüşlerin nasıl meydana geldiğini de açıklayabilmekti.

Bu konuyla ilgili birçok şey ifade ettik, Sayın Çavuşoğlu birçok konuya değindiniz ve burada bazı konularda da çok somut işbirliği gerçekleştirebileceğimizi de ifade ettiniz. Daha önce söylediğiniz gibi karma ekonomik komisyonundan bahsettiniz. Sayın Çavuşoğlu, bu önemli ekonomik temaslara değinmişti ve Türkiye olarak da bize bu imkânları verdiğiniz için ve bu konuda da bizi davet ettiğiniz için son derece memnunuz.

Kültür yılına gelecek olursak, biz burada bürokrat düzeyde herhalde bir takvim oluşturacağız, ama öngörülen büyük bir ihtimalle hem elçiliklerden, hem de İstanbul’daki Kültür Enstitüsünden destek göreceğimizi ve hem Türk, hem de Avusturya tarafında bu organizasyonun gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. Ayrıca, buradaki karşılıklı diplomatik temasların geliştirilmesi konusunda mutabık kaldık, onun için Sayın Çavuşoğlu, sevgili Mevlüt sizi seve seve Viyana’ya davet etmek istiyorum. Bir program da var aklımda, geldiğinizde sizin hoşunuza gidebilecek.

Ve ayrıca Avusturya’daki Türk kökenli insanlardan veya Avusturya’da yaşayıp da Türk vatandaşlığına sahip olan insanlardan bahsettik, çifte vatandaşlıktan bahsettik. Burada da daha fazla görüşmemiz gerekecek diye düşünüyoruz. Ve şu konuda seviniyorum. Çok samimi konuştuk, görüştük ve gerçekten de kritik, sıkıntılı konulara da değinebildik. Çünkü benim buradaki amacım, birlikte hareket etmek, birbirimiz hakkında değil de birbirimizle konuşmak ön planda diye düşünüyorum. Çünkü üçüncü taraflar çok karıştı bizim ilişkilerimize, onun için buradaki, bugünkü işbirliği ve yeni yollar arayışı bulmak ve diyalog arayışını aramak önemliydi diyebilirim.

Bunu İstanbul’da yaptığımızdan çok memnunum, sizin de bahsettiğiniz gibi Büyükada, o güzel adayla ilgili çok güzel anılarım var, 1960’lı-1970’li yıllarda tatil yaptım. En son 1982 yılında oraya gitmiştim. Umarım daha iyi hava şartlarında tekrar bu güzel adayı ziyaret edebilirim.

Ve bugün de sembolün ötesinde Efes kazılarını yeni bir dinamikle geliştirme isteğinin olduğunu gördük, çünkü bu bilimsel bir çalışma ve bir turistik yanı da var ki 1895 yılından beri de biz burada ortak hareket ediyoruz. Onun dışında da belki henüz çok kapsamlı görüşmediğimiz bazı şeyler olabilir ve bu konuda da biraz daha teknik olarak hareket etmemiz gerekiyor. Ama en azından bir beklenti oluştu, bir güzel atmosfer oluşturduk ve çok önemli konulara somut olarak değinebildik.

Bölgesel ve siyasi konulara değindik. Bildiğiniz gibi Viyana’da Suriye özel görevlisi başkanlığında görüşmeler yapılıyor biliyorsunuz Birleşmiş Milletler nezdinde. Ve kuzey Suriye’yle ilgili ve buradaki Zeytin Dalı Harekâtıyla ilgili konuştuk. Ve buradaki gelişmeleri de kısmen kaygıyla izlediğimi ifade ettim ve burada da bütün çözümlerin aslında bir müzakereyle çözüleceği konusunda da mutabık kaldığımızı söyleyebilirim. Burada siyasi kararların alınması gerektiğini söyledik. Ayrıca, ben gözlemlerimi, buradaki öğretmenler ve yazarlar hakkında da görüştük, bazı konularda farklı fikirlerimiz olmasına rağmen birçok konuya değindik ve bunu da karşılıklı bir güven ortamında yapabildik ve başka düzeylerde de diyaloğu sağlayacağımızı söyleyebildik.

Sevgili Mevlüt Bey, size ve Bakanlık görevlilerine, iki taraftaki Sayın Büyükelçilerimize çok teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bütün ekip adına da teşekkür etmek istiyorum. Özellikle Ankara’daki Büyükelçiliğimizin çalışanlarına burada teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum ve heyecanla yeni görüşmeleri bekliyorum.

Teşekkür ederim.

SORU- Sayın Çavuşoğlu, AB müzakerelerinin bir sonuna gelinmesini istiyor Türkiye açısından ve Türkiye’nin Avusturya’nın blokajıyla karşılaştığını ifade etmiştik. Şimdi partnerler aranıyor Avrupa tarafında. Benim sorum şu şekilde: Buna rağmen bugünkü görüşmeler bu blokajı, bu engelleri aşabilecek düzeyde mi? Ve Sayın Avusturya Dışişleri Bakanı, Avusturya’nın Türkiye’ye karşı sert bir siyasi çizgide olduğunu biliyoruz.

Şunu sormak istiyorum: Ne değiştirmek istiyorsunuz? Bu karşılıklı ilişkiler zaten fazlasıyla zedelenmedi mi ve bu hareketiniz destek bulacak mı Avrupa nezdinde?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.

Bugün Avusturya’nın Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki pozisyonu ya da fikrini değiştirmek için bir çabam olmadı, olmayacak da, çünkü Avusturya zaten düşüncesini açıkladı. Konuşmamda da söylediğim gibi Avusturya’nın bu konuda bir fikri olabilir, Türk halkının da bir fikri var, bir düşüncesi var ki şu anda zaten yüzde 75’i de Türkiye’nin AB üyeliğine karşı. Sonuçta biz de böyle bir durum gerçekleştiği zaman yani ileride, olursa, halkımıza soracağız. Ama Avrupa Birliği bir karar vermesi lazım, sadece Avusturya değil. Avrupa Birliği içinde de yani üye ülkelerinin yüzde 70’i Türkiye’nin tam üye olmasında ısrarcı. Şimdi karmaşık fikirler var duygular var. Ama bizim karşı olduğumuz şey bugüne kadar, Avusturya’nın Türkiye’ye karşı sizin de söylediğiniz gibi sert tutum içinde olması. Yani Avusturya bu düşüncesini hükümet programına koymak zorunda değil. Avusturya yani Türkiye karşıtlığını öyle sert bir söylemle de gündeme getirmek zorunda değil, biz Avusturya karşıtlığını hiçbir zaman gündeme getirmiyoruz. Seçim kampanyalarında biz Avusturya karşıtlığı yapmıyoruz, Avusturyalılara saldırmıyoruz, Hıristiyan düşmanlığı da yapmıyoruz. Peki, biz, yani birlikte çalıştığımız, çalışacağımız ülkelerden de aynı şeyi bekleriz. Fikriniz olabilir, düşünceniz olabilir, ama bunu bir nefret diliyle Türkiye karşıtlığına, İslam karşıtlığına dönüştürmek zorunda değilsiniz herkesin fikri olabilir, düşüncesi olabilir, yani anlaşamasak da biz buna saygı duyarız. Bizim beklentimiz budur, AB üyeliği konusunda da artık Avrupa Birliğinin bizi daha fazla oyalamaması gerekiyor. 60 yıl oldu bu süreç başlayalı, biz bir 60 yıl daha bekleyemeyiz. Kararını versin, istemiyorsa da istemiyoruz diye karar versin, biz de kendi işimize bakarız. Yine Avrupa’nın kıtasının içerisindeyiz Avrupa’nın güvenliğine en çok katkıyı sağlayan ülkeyiz. Göçmen konusunda Avrupa’nın üzerindeki yükü alan tek ülkeyiz, yani tüm Avrupa’nın Türkiye dahil. Diğer konularda da yani diğer AB üyesi ülkeler zaten Türkiye’nin üyeliğinde ısrar ederken, Türkiye’nin güvenlik bakımından, stratejik bakımından sosyal konularda, kültür, ekonomik bakımdan Avrupa ve Avrupa Birliği için önemini bildiği için ısrar ediyorlar, Türkiye’nin karakaşı, kara gözü için değil. O nedenle Avrupa Birliği bir karar versin yani biz de ne olduğunu bilelim, ama belirsizliği ortadan kaldırmakta fayda var diye düşünüyorum. Sanırım gayet açık cevapladım sorunuzu.

AVUSTURYA DIŞİŞLERİ, AVRUPA VE UYUM BAKANI KARİN KNEİSSL- Çok teşekkür ederim.

Benim ziyaretimin amacı, birinci derecede karşılıklı görüşmeleri geliştirmek ve buradaki atmosferi geliştirmek ki fazlasıyla memnun olduğumu da ifade etmiştim bugünkü görüşmelerimizde ve birçok konuya da değindiğimizi ifade etmiştim. Biz Avrupa Birliği konusuna çok kısaca değindik, ama bizim birinci konumuz bu değildi, öncelik verdiğimiz konu bu değildi. Çünkü Sayın Dışişleri Bakanının dediği gibi, biz aramızdaki görüş ayrılıklarını biliyoruz. Ve Avusturya’nın burada farklı bir tutumda olduğunu da biliyoruz, karşılıklı oluruz bu bir sır değil. Bizim Hükümet düzeyinde de biliniyor. Fakat bu konunun dışında da bizim karşılıklı görüşecek Viyana’yla, Ankara arasında görüşeceğimiz birçok konu olduğunu düşünüyoruz. Bunların arasında çok şey var, bunları da ifade ettik, benim de buraya gelmemin asıl nedeni buydu ve bu anlamda da bugünkü ziyaretimiz Avusturya bakımından ve zannediyorum Türkiye bakımından da gerçekten çok verimli geçti.

SORU- Benim sorum Sayın Bakan Çavuşoğlu’na. Efendim, geçenlerde Amerikalı mevkidaşınız Rex Tillerson’la bir görüşmeniz olmuştu, bu görüşmede Suriye sınırındaki 30 kilometrelik bir güvenlik bölgesi oluşturulması konusunda bir öneri geldiğini biliyoruz buna onay verdiniz mi, Türkiye buna onay verdi mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum. İlişkiler sadece Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili sınırlı değil. Bazılarını biz saydık, ama siz de örnekler verebilirsiniz. Dolayısıyla, iki ülke arasındaki ilişkiler ve işbirliği çok daha güçlü olmalıdır ben olacağına da inanıyorum yeter ki karşılıklı anlayış olsun. Örneğin, bugün ikimiz de söylemeyi unuttuk. Bosna Hersek’e birlikte gitmeyi prensip olarak kararlaştırdık orada askerlerimiz barışı sağlamak için birlikte çalışıyorlar. Hatta Bosna Hersek ve Balkanların Avrupa Atlantik Entegrasyonu için yine birlikte çalışmamızda fayda var her ne kadar Avusturya NATO üyesi olmasa da. Diğer taraftan bu ülkelerdeki kalkınma projelerini istihdam yaratıcı projeleri de desteklememizde fayda var, güven arttırıcı adımları o Batı Balkanlarda özellikle atarak istikrarı da pekiştirmemizde fayda var, bu konularda da beraber çalışma irademizi bugün ortaya koyduk.

Zeytin Dalı Operasyonunu Afrin’de başlattıktan sonra Rex Tillerson’dan bir açıklama gelmişti, güvenli bölge konusunda Türkiye’yle beraber çalışabiliriz diye. Biz de zaten operasyonu başlatırken buraların Afrin bölgesindeki Suriye halkı için hiç ayrım yapmaksızın Araplar, Türkmenler, Kürtler için ve evlerini terk eden göçmenler ve yerinden edilmiş insanlar için adeta güvenli bölgeler olacak demiştik sonra böyle bir açıklama geldi. Paris’teki görüşmemizde ne demek istediğini kendisine sordum. Kendisi de tüm Türkiye-Suriye sınırında baştan sona 911 kilometrede bir 10 kilometrelik bir güvenli bölge düşündüklerini, ama işte 30 kilometre öteden de Türkiye’ye roketler geldiği için 30 kilometre olabileceğini dolayısıyla böyle bir tampon bölge oluşturmayı kastettiğini söyledi. Tabi bu güvenli bölge konusunu daha önce Cumhurbaşkanımız gündeme getirmişti. Ama bundan ne anlıyoruz? Farklı yorumlarımız olabilir ve hedefler, beklentiler olabilir. Bizim anladığımız şey farklı, onların ki farklı olabilir. Ama her şeyden önce bizim ABD’yle güvenli bölge veya başka bir konu, yani ciddi bir konuyu samimi bir şekilde yani bırakın kabul etmeyi, görüşebilmemiz için önce güveni yeniden tesis etmemiz lazım. Daha önce neden güvenemeyeceğimize dair açıklamalarda bulundum, sebeplerini de açıkladım. Yani ABD’nin YPG’ye verdiği silah, Münbiç’ten bu yana ABD’nin bize verdiği hiçbir sözü tutmaması, en son Sayın Trump’ın YPG’ye bundan sonra silah vermeyeceğiz demesi. Hatta dün akşamki telefon görüşmesinde artık vermiyoruz demesi ki bunları uygulamada da görmemiz lazım. Dolayısıyla, FETÖ’nün Amerika’da yaşaması vesaire bir güven bunalımı oldu. Dolayısıyla önce bu güveni tesis etmemiz lazım dedim herhangi bir şeyi bizim sizinle konuşabilmemiz için. Ve güveni tesis edebilmek için de ABD’den somut adımlar görmemiz gerektiğini de söyledik. Dolayısıyla, sadece bununla sınırlı yani öyle bir teklif geldi hemen öyle kabul et olmaz bunlar ciddi işler. Ama detayını da görüşebilmek için önce o güvenin yeniden tesis edilmesi lazım ki bizim neden güven duymadığımızı şu anda kendileri de biliyor, bizim halkımız da biliyor. Teşekkür ediyorum.

Avusturya tarafı mı, Türk tarafı mı? Yani Avusturya’da yaşayan bir Türk vatandaşımız da olabilirdi o yüzden diyorum.

SORU- Efendim, CNN Türk televizyonu Zeynep Karamustafa.

Tam da siz az önce konuya değindiniz, dün akşam saatlerinde Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump ve Sayın Cumhurbaşkanı arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti. O görüşmeye dair farklı yorumlar yapıldı perde arkasında neler var? Onu da anlatabilirseniz sevinirim.

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu yorumu yapmak isterim: sanırım o açıklama görüşme yapılmadan önce hazırlanmış Amerika tarafından, dolayısıyla, tam gerçekleri yansıtmayan bir açıklama oldu. Yani onların değişik mazeretleri olabilir, Sayın Trump Davos Zirvesine katılmak için İsviçre’de.

Dolayısıyla, hemen zaten görüşmeden kısa bir süre sonra bu açıklamayı yaptılar, ama önceden hazırlandığı ve görüşülmeyen konuları bile görüşülmüş gibi veya o tonda, konuşulmayan şeyleri konuşulmuş gibi hazırlanmış bir açıklama oldu, gerçeği yansıtmıyor. Sanırım zaten açıklama için bugün Ulusal Güvenlik Danışma McMaster da Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın’ı da arayacaktı, büyük olasılıkla da görüşmüşlerdir. Söyleyeceklerim bunlardır. Zaten Cumhurbaşkanlığından bir açıklama yapıldı görüşmenin içeriğiyle ilgili ve daha sonra yine basınımız sanırım kendi çabalarıyla işte ne oldu-ne bitti bu konularla ilgili de birçok yazıldı-çizildi ama benim söyleyeceklerim bundan ibarettir.

Teşekkür ederim.

SORU- Siz daha önce arkeologların tekrar Efes’e döneceklerini söylediniz. Ama bir konu daha var ki Türkiye, Avusturya’ya engel oluyor, o da NATO işbirliğidir. Ve daha önce de bahsettiğiniz için Avusturya ve Türkiye’nin Bosna Hersek’te ortak bir güvenlik arayışı içinde olduğunu söylediniz ve bu da tehlikeye atılmıyor mu acaba? Çünkü burada bir rol değişimi veya fikir değişimi gerekmiyor mu sizce?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum sorunuz için.

Biraz önce konuşmamda da söyledim, bizim bugüne kadar Avusturya’ya yönelik tek taraflı bir açıklamamız ya da bir kararımız olmamıştır. Bizim yaptığımız açıklamalar ve aldığımız kararlar, Avusturya’dan Türkiye’ye yönelik yapılan açıklamalar, ki bazıları da gerçekten hiç dostane değildi ve Türkiye’ye yönelik alınan lüzumsuz kararlardır. Biraz önce söyledim, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkabilir, ama Meclis’inden tutup da bir karar aldığı zaman problem değilse, benim de Avusturya’nın NATO faaliyetlerine katılmasını engellemem de doğal olması lazım sizin için. Benim için doğal bir durum değil, çünkü ben bana yönelik atılan bir adıma karşılık vermek durumunda kaldım; halkımın da, milletimin de beklentisi bu. Her zaman Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve bizler, başkası ne der değil bizim milletimiz ne der, biz ona bakarız diyoruz. Milletimiz de Türkiye’ye yönelik böyle bir adım atıldığı zaman, bizden adım atmamızı istiyor, emrediyor bize. Dolayısıyla, bu konular, normal şartlarda NATO’nun daha etkin bir örgüt olması, ortaklarıyla beraber ortak düşmanlarımıza karşı hareket etmesi hepimizin menfaatinedir. Bugüne kadar biz Avusturya’yı hiçbir zaman, bize karşı çok olumsuz tutumlarına rağmen engellememiştik. Ama en son alınan kararlardan sonra böyle bir adım atma mecburiyetinde kalmıştık. Bu karşılıklı anlayış ve yaklaşımla olur. Biz bunun ilk adımını bugün Sayın Kneissl’la, Karin’le attık. Yeni sayfalar açıyoruz, pozitif gündeme odaklanmak istiyoruz, gereksiz adımlardan kaçınmak istiyoruz, ortak atabileceğimiz birçok adımlar var ve bunlar her iki ülkenin de, halklarının da menfaatine, Avrupa’nın güvenliği bakımından da önemli, yani Avrupa’nın da menfaatine. Dolayısıyla biz bu karşılıklı pozitif adımları atarsak bu negatif gündemi konuşmayız, daha ilişkilerimizi ve işbirliğimizi çok daha iyi noktaya nasıl getirebiliriz, bunları konuşmaya başlarız; bizim de arzumuz budur.

Teşekkür ediyorum.