CÜNEYT ÖZDEMİR- Sevgili seyirciler, yeni bir 5N1K programına hoş geldiniz,
bugün biz Dışişlerinin konuğuyuz diyebiliriz, şu anda Dışişleri konutundan
programı açıyorum.
Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, çok teşekkür ederiz bizi ağırlıyorsunuz, biz de
sizi 5N1K’da ağırlıyoruz. Programa katıldığınız için çok teşekkürler ilk
olarak.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hoş geldiniz.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Hoş bulduk.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sizi burada ağırlamaktan mutluluk
duyuyoruz.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Nasılsınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gayet iyi.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Keyifler iyi mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Keyfim iyi, işlerimiz yoğun, şikayetimiz
yok. Sorun çok, ama kontrol dışına çıkarmamaya çalışıyoruz, yönetmeye
çalışıyoruz.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Şimdi o kadar çok konuşacak mesele var ki, nereden
başlayayım? Artık bir an kendi kendime soruyorum, Suriye’yi konuşalım
istiyorum. Kıbrıs’tan yeni geldiniz, Kıbrıs’ta Maraş meselesi, Doğu Akdeniz
meselesi, bunları konuşalım istiyorum. Amerika Birleşik Devletleri’yle
ilişkiler, S-400 meselesi, F-35, Avrupa Birliği, çok şey var, ama ilk
olarak ben daha yerel ve şu günlerde çok konuşulan bir konuyla girelim
istiyorum. HDP’nin önünde bir süredir annelerin, ailelerin eylemi var;
takip ediyor musunuz, ne düşünüyorsunuz acaba?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Takip ediyorum. Esasen bu aileler
eskiden de çocuklarının dağa zorla götürülmesinden çok şikayetçiydi,
dertliydi, fakat HDP ve PKK baskısından aileler bu duygularını açığa
vuramıyorlardı. Bizlerle görüştükleri zaman, valiyle veya bölgede
yetkililerle görüştükleri zaman bunu söyleyebiliyorlardı ya da
milletvekillerimize, ama artık bu annelerin yüreği dayanmıyor, dolayısıyla
bir feryat başladı. Annelerin ve babaların esasen istediği tek bir şey var,
çocuklarının geri gelmesi. Yani çocuklarının dağda terörist olarak
yaşamasını istemiyorlar, gelip aile içinde ailesine ve bu vatana faydalı
evlat yetiştirmek istiyorlar. Bu ailelerin bu çağrısına tabii duyarsız
kalamayız, takip ediyoruz, açıklamalarımızı da yapıyoruz. Esasen
muhataplarımıza da, her zaman Kürtler, Kürtlerin hakları diyordunuz, şimdi
Kürt anneler çocuklarını geri istiyor, hem de terör örgütünden istiyor, siz
buna niye duyarsız kalıyorsunuz diyoruz. Bu çabamızı önümüzdeki süreçte de
sürdüreceğiz. Çünkü gerçekten bu önemli bir dönüm noktası olabilir. Yani
Kürt anaların ve babaların çocukları için feryat etmesi ve artık susmaması,
terörün bitmesi bakımından da önemli, bölge insanının huzuru ve yine barış
içinde Türkiye’nin ekonomik kalkınması için de, yani PKK baskısından
bahsediyorum, zulümden bahsediyorum, ailelerin ve Kürt kardeşlerimizin
burada PKK baskısı olmadan yaşaması ve de devletin oraya sunduğu
imkanlardan en iyi şekilde faydalanması bakımından ve terörün bitmesi
bakımından da bana göre çok anlamlı bir başlangıçtır.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Kıbrıs’tan yeni geldiniz, Kıbrıs’ın yeni Başbakanı Ersin
Tatar Maraş bölgesini, Maraş şehrini açacağını söyledi. Ne konuştunuz,
açılacak mı gerçekten, siz destekliyor musunuz Türkiye olarak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz de gittik bölgeye, kapalı Maraş’a
gittik, yıllardır burası kapalı. Esasen Maraş’a bugüne kadar müzakere
çerçevesinde Rum tarafına verilecek mi, verilmeyecek mi, ne yapılacak, bu
konuşuluyordu, yani müzakerenin bir parçası olarak Maraş her zaman gündeme
geldi. Oysa kapalı Maraş içinde vakıfların ve de tüzel kişiliklerin, hatta
şahısların mülkiyetleri var ve artık KKTC içinde bu mülk sahiplerinin bu
mülklerini, yani kapalı Maraş içindeki mülklerini kullanabilmesi için KKTC
Hükümeti bir inisiyatif başlattı, biz bunu destekliyoruz. Dışişleri Bakanı
Kudret Bey ile de kapalı Maraş’a gittik, orada arkadaşlarımız bilgi
verdiler, gerçekten çok güzel bir yer, kapalı kalması doğru değil, açılması
gerekiyor.
Diğer taraftan, Kıbrıs müzakerelerinin bizi Crans-Montana’da da bir
neticeye götürmediğini ve gelecekte de götüreceğine dair bir garanti
olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla kapalı Maraş sorununun da çözülmesi için
Kıbrıs sorununun tamamının çözülmesini beklemenin bir anlamı olmadığını
düşünüyoruz ve biz KKTC Hükümetinin bu inisiyatifini destekliyoruz.
Şimdi bir envanter çalışması yapıyorlar ve kimin mülkü var, ne var, ne yok,
bize de kısa bir bilgi verdiler…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Doğu Akdeniz’de yeni bir dünya kuruluyor gibi, bir yandan
gaz çıkıyor, bir yandan petrol aranıyor. Bakıyoruz Fransa Devlet Başkanı
Macron’un ara sıra atarlanmalarını görüyoruz Türkiye’ye, neredeyse
ültimatom veriyor, işte orada ararsınız, aramazsınız. Türkiye de 3 gemiyle
şu anda aramalara devam ediyor. Türkiye biraz yalnız mı kaldı Doğu
Akdeniz’de?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, Türkiye yalnız değil. Yalnız kalsa
da haklı davasında Türkiye her şeyden önce geri adım atmaz, bunu söylememiz
lazım. Bizim attığımız adımlar uluslararası hukuk çerçevesinde atılan
adımlar. Doğu Akdeniz’de söylediğiniz gibi herkes var, Suriye meselesi,
Suriye sorunu, krizi, Lübnan, işte İsrail ve bölgeye diğer önemli
aktörlerin ilgisini artırıyor. Diğer taraftan Kıbrıs etrafında hidrokarbon
zenginlikleri de herkes için cazip.
Bu bizim için Doğu Akdeniz meselesinin, yani hidrokarbon meselesinin iki
unsuru var.
Birincisi, bizim kıta sahanlığımızdaki yürüttüğümüz faaliyetler. Fatih
gemimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kıta sahanlığında şu anda sondaj
çalışmalarını yürütüyor. Bu meseleyi biz kimseyle tartışmayız, tartışmaya
da açtırmayız. Ama nedir? Bunun hukuki veçheleriyle beraber uluslararası
topluma anlatılması, haklı davamızın da tabii diplomasi yoluyla anlatılması
da önemlidir. Biz bu bilgilendirmeleri zaten yaptık.
Diğer ikinci unsur ise, Kıbrıs Türk halkının, KKTC’nin bölgedeki hakkıdır,
yani bu hidrokarbon zenginlikleri üzerindeki hakkı. Bugüne kadar tüm
uyarılarımıza rağmen Rum tarafı, sadece Rumlara uyarı göndermedik, Avrupa
Birliği’ne, Yunanistan’a ve diğer garantör ülke İngiltere, Kıbrıs Türk
halkının haklarını garanti altına almadan Rum tarafı tek taraflı olarak
faaliyet yürütmesin, aksi takdirde biz de…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Yürütüyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yürütüyor. Şimdi önceden bizim sondaj
gemilerimiz yoktu. Biz de en son baktık ki uyarılarımızı dikkate
almıyorlar, bu sefer Kıbrıs Türk halkının hakkını korumak için KKTC’nin
Türkiye Petrolleri’ne ruhsat verdiği alanlarda sondaj çalışmamızı
başlattık, Yavuz gemimiz de o bölgede faaliyetlerini sürdürüyor. Şimdi
burada Fransa’nın bir söz söyleme hakkı yok. Dediğiniz gibi arada bir
atarlanıyor, histerik bir tavır içine giriyor Macron, ama gerekli cevabı
alıyor, Cumhurbaşkanımızdan da, bizden de…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Amerika Birleşik Devletleri de, onlar da geliyor. Yani sık
sık açıklama yapıyorlar, neredeyse her ay bir açıklama okuyorum ben Doğu
Akdeniz’le ilgili.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi lobiler, Rum lobisi, diğer
lobilerden dolayı açıklama yapılabilir. Fakat İngiltere’nin açıklaması ne
diyor, tartışmalı bölgeler diyor. Amerika’nın açıklamasına baktığımız
zaman, Fransa’ya göre daha dengeli, yani biz gerekli cevabı veriyoruz.
Fakat bu işler açıklamalarla olmaz. Burada yapılması gereken tek şey var,
bir komisyon, bir mekanizma, Avrupa Birliği mekanizması olabilir, BM
mekanizması olabilir ya da ortak şirket üzerinden Türk tarafının hakkı
garanti altına alınır, dolayısıyla bu kriz de bu şekilde biter, bizim de
derdimiz bu. Türk tarafı yapıcı, ama Rum tarafı AB üyeliğinin ve de
tanınmış olmanın şımarıklığıyla ve arkasına bazı ülkelerin desteğini alma
çabasıyla devam ettirmek istiyor. Ama bunun böyle olmayacağını gördüler…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Gördüler mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bence gördüler.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Yeterince gördüler mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yeterince gördüler, ama bu konuda adım
atarlar mı yine, atmazlar mı, önümüzdeki süreçte göreceğiz. Paylaşmak için
yani burada gerekli adımı atmaları gerekiyor, başka seçeneğin olmadığını,
olmayacağını görmeleri gerekiyor. Oysa bu paylaşım…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Biraz böyle sanki bir emrivaki gibi şu anda, öyle bir
emrivaki bir şekilde işte Fransızlar geldi, Amerikalılar geldi, İsrail’le
bir konsorsiyum kurdular, Yunanistan’a götürmeyi düşünüyorlar, Türkiye’yi
bypass ediyorlar gibi bir durum gözüküyor dışarıdan baktığınız zaman.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bunlar siyasi manevralar. Bir,
Türkiye’nin içinde olmadığı hiçbir anlaşma geçerli değildir uluslararası
hukuk bakımından.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Doğu Akdeniz’de?..
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, Doğu Akdeniz’de geçerli değildir,
bu net. İki, bu siyasi manevraları biz görüyoruz. Bu hidrokarbon
zenginliklerinin uluslararası piyasalara fizibıl bir şekilde götürmenin tek
yolu Türkiye’nin. Dolayısıyla esasen bu paylaşama razı olarak daha büyük
kazanım elde edecekler. Şimdi Yunanistan veya diğer güzergahlardaki
maliyetler inanılmaz, dolayısıyla burada çıkacak herhangi bir gaz ve petrol
dünya piyasaları için fizibıl olmaz. Niçin çıkarıyoruz bunları? Siyasi
rekabet ya da gerginliği artırmak için mi bu faaliyetleri sürdürüyoruz?
Burada bir zenginlik potansiyeli var henüz daha tam olarak ortaya
çıkarılmamış, dolayısıyla bundan faydalanılacak. Biz de diyoruz ki, herkes
faydalansın. Ama Rum tarafı diyor ki, hayır, ben belki ileride şu olursa,
bu olursa belki veririm diyor…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Böyle bir şey mümkün mü, yani Türkiye böyle bir şeyi kabul
edebilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mümkün olmadığını zaten sadece
sözlerimizle değil, sahadaki faaliyetlerimizle, Sayın Cumhurbaşkanımızın da
talimatlarıyla şu anda gösterdik.
CÜNEYT ÖZDEMİR- S-400 krizi girdi herhalde Amerika’yla aramıza. S-400’ün
ikinci partisi de Türkiye’ye geldi, açıldı mı kutular?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kutular açıldı…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Çok kritik bir şey çünkü. En son Trump’ın dediği, eğer
açmazsanız biz bu işi idare edebiliriz gibi bir açıklama okudum ben.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- En son, aktive etmezseniz bu işi idare
edebiliriz dediler. Beni de Lindsey Graham aradı senatör, Trump’ın
senatörlerle yaptığı toplantıdan sonra aradı ve bu mesajı iletti, biz de
tabii kendisine gerekli cevabı verdik.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Ne dediniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz bunları süs olsun diye almıyoruz ki
dedik. Bizim acil ihtiyacımız var hava savunma sistemine.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Nereye koyacağız S-400’leri, bunun yeri belli mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- O teknik konuları tabii askerlerimiz ve
işin uzmanları cevaplar…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Çünkü S-400’ü koyduğumuz yere göre birçok farklı anlam
çıkıyor. Suriye sınırına koyduğunuz zaman başka bir kullanım var, İzmir’e
koyduğunuz zaman bambaşka bir kullanım var, Kıbrıs’a koyduğunuz zaman
bambaşka bir işlevi olacağı benziyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Cüneyt Bey, bizim birden fazla hava
savunma sistemine ihtiyacımız var, yani güneyde de var, kuzeyde de var,
doğuda da var, yani Türkiye’nin hava sahasını biz korumamız lazım. Şu anda
F-16’larla koruyoruz. Sınırımızda bir tek İspanya’nın Patriot bataryası
var, bir de İtalyanların SAMP-T bataryası var, onun dışında şu anda
NATO’nun bile bizim hava sahamızı tam anlamıyla koruduğunu söyleyemeyiz,
dolayısıyla Türkiye’nin değişik bölgelerine bizim bunları yerleştirmemiz
lazım. O nedenle diyoruz ki, biz bu S-400’ü aldık, şimdi diyorlar ki aktive
etmeyin. Zaten aktive olması Nisan 2020’de ancak mümkün olabilecek.
Diğer taraftan diyoruz ki, biz daha fazla hava savunma sistemine ihtiyaç
duyuyoruz ve Amerika’dan Patriot da almak isteriz. Bana göre gördüğüm, ben
teknik konulara çok hakim bir insan değilim, ama aldığımız bir sistemi
inceleyecek ve bunun kalitesini görecek kadar da bilgim var, en azından
soruyorum, araştırıyorum. S-400’ler maliyet bakımından da daha iyi,
teknoloji bakımından da Patriotlardan çok daha iyi. Eğer önümüzdeki süreçte
Amerika bize Patriot satmak isterse, satabilirse, henüz daha bir garanti de
yok, alırız. Ama diyelim ki alamadık, bu sefer S-400 veya başka bir sistemi
biz yine almak durumundayız, bunu açık, net bir şekilde söylüyoruz. Bunu
Amerika’yla ilişkilerimizde bir sorun var diye yapmıyoruz veya Amerika ve
Rusya arasında bir rekabet yaratmak için de yapmıyoruz. Herkesin anlaması
gereken bir şey var, Türkiye’nin buna ihtiyacı var, birçok ülkede bu
sistemler var, bizde niye olmasın? Bizde olunca niye karşı çıkılıyor? Biz
bu kadar basit bakıyoruz bu olaya.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Bir yandan aldığımız uçağı vermiyorlar bize. Parasını
vermedik mi? 4 tane F-35’in parasını verdik, vermiyorlar mı şimdi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 1,4 milyar…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Ne olacak, alamıyor muyuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Zaten 2 sene sonra uçaklar gelecek. Şu
anda atılan adım şudur S-400’e karşı: Bizim orada teknik personelimizin
buradaki çalışmalara katılmasını engellediler. Ama onun dışında üretim ve
diğer faaliyetler devam ediyor, yani Türkiye bu programın…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Verecekler mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Trump bakacağız diyor, eğer veremezsek
parayı veririz diyor.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Böyle bir şey olabilir mi? Girmişiz F-35 programına, yani o
kadar asker gidiyor, geliyor. Parasını vermişiz kardeşim, neden
vermiyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir de ortağıyız, 9 ortaktan biriyiz,
sadece para verdik değil. Bir şeye para verirsiniz, olmazsa paranızı geri
alırsınız. Ama 9 ülkeyle beraber biz F-35 projesinin ortağıyız, bu programa
başından beri katıldık, üretimini yapıyoruz, diğer ülkeler de zaten
Türkiye’nin çıkmasını istemiyorlar, maliyetler yükselecek, yani işin birçok
boyutu var. Ama herhalde şu geçiş döneminde böyle bir adım attılar. Bu işi
de çözmek tabii ne gerekiyor? Diplomasi gerekiyor.
İşte sizin söylediğiniz New York iki devlet başkanının görüşmesi,
Cumhurbaşkanımız ve…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Görecekler mi, bir program var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Görüşme konusunda hemfikirler,
zamanlamasını ayarlamaya çalışıyoruz. En son biliyorsunuz Osaka’da G-20
marjında görüştüler, telefonla zaten ihtiyaç duydukları zaman konuşuyorlar.
Gerçekten Trump Türkiye’nin konumunu ve durumunu çok iyi anlayan bir
Başkan.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Karşımızda bir Amerika yok, birkaç Amerika var, çünkü
Pentagon’un bir gündemi var, Dışişleri’nin ayrı gündemi var, işte yok İran
ambargosu diyor, Venezüella ambargosu diyor, orada Ticaret Bakanlığı’nın
bir başka gündemi var. Yani Trump sizce doğru anahtar mı, her şeyi
çözebiliyor mu Trump’la ilişkiler?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Vallahi Amerikalı arkadaşlarımız biz
böyle söyleyince biraz alınıyorlar, ama siz de söylüyorsunuz, orada da
yaşıyorsunuz, oradaki durumu çok iyi görüyorsunuz. Daha ilk yemin törenine
gittiğim zaman da, devir-teslim törenine, orada da görmüştüm ben, gerçekten
o günden bu yana Trump’ın tutumu gerçekçi bir tutum, yani Türkiye’nin
önemini biliyor, Türkiye’yi seviyor, Cumhurbaşkanımızla ilişkilerine önem
veriyor. Uluslararası ilişkilerde devletler arasındaki ilişkiler önemli
ama, kişiler arasındaki ilişkiler de her zaman iki ülke arasındaki
ilişkileri etkiler, o nedenle bu kişisel bağlar da çok önemli, sonuçta ama
birden fazla ses var.
Şimdi diğer konularda da, sahada CENTCOM farklı bir şey söylüyor, EUCOM
farklı bir şey söylüyor, Pentagon farklı bir şey söylüyor, Dışişleri
Bakanlığı, Savunma Bakanı, yani her konuda bunu biz görüyoruz. Bunu
söylediğimiz zaman da alınganlık gösteriyorlar…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Alınıyorlar mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bazen alınıyor.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Ne diyorlar?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ya niye böyle söylüyorsun bize. Evet
diyorum, gerçekten siz de biliyorsunuz, yani normalde sizin kendi iç
meselesiniz gibi görülse de, netice bize yansımaları olduğu için biz bunu
söylemek durumunda kalıyoruz. Yani bir konuda şimdi Trump diyor ki, 20 mil
güvenli bölge olacak. Sonra aşağıda sahada başkalarından çatlak ses geldiği
zaman doğrudan bizim ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bir konuda farklı
ses gelmiş oluyor, bu da bizi etkiliyor. Dolayısıyla biz de bunu söylemek
durumunda kalıyoruz, yoksa bir ülkenin iç işlerine, kendi yönetimine
karışmak bizim şeyimiz değil.
CÜNEYT ÖZDEMİR- En son mesela dün Trump Bolton’ı kovmuş, duydunuz mu,
şaşırdınız mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben şaşırmadım.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Siz bire bir görüşüyordunuz kendisiyle. Çok şahin bir
isimdi aslında Amerikan politikasında.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, biz ilk görüştüğümüzde biraz böyle
üst perdeden gitti, ben de kendisine, böyle bu dilleri bırakalım da ne
yapacağımızı konuşalım dedikten sonra daha normal bir seviyede temaslarımız
devam etti.
Fakat bize yönelik yine göreceli olarak en az bize yönelik olumsuz tavır
sergiliyordu, esas Rusya’ya yönelik ve İran’a yönelik hasmane tutumları.
Gerçekten işte İran’la ciddi bir gerginliğe kadar götürdü, sonra o
gerginliğin çok tehlikeli bir boyuta ulaşabileceğini görünce bazı komşular
dahil, Körfezdeki ülkeler, bu sefer geri adım ya da yumuşama başladı. Ama
maalesef orada böyle değildi, Bolton’ın tutumunu zaten başından beri biz
biliyorduk, darbe döneminde de. Fakat ona rağmen tabii Başkanın Ulusal
Güvenlik Danışmanı olduğu için, ben olsun, İbrahim Bey olsun,
arkadaşlarımız olsun, Büyükelçiliğimiz olsun kendisiyle de azami bir
şekilde çalışmaya gayret sarf ettik.
Ama tabii bizimle bir ilgisi yok bu işin. Bana göre Rusya ve İran
meselelerindeki aşırı tutumun sayesinde, zaten “tweet”inde de söylüyor,
birçok tavsiyesini reddettim diyor, önerisini ve tavsiyesini, yanlış
hatırlamıyorsam “tweet”inde öyle söylüyordu. Dolayısıyla inşallah gelen
gideni aratmaz, yani Amerika’da kimse şu anda…
CÜNEYT ÖZDEMİR Kimin geleceğini de bilmiyorsunuz çünkü. Orası öyle bir şey
ki, Beyaz Saray’da durmak da zor, hani 10 gün duran da var, 10 ay yok
herhalde…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- O konularda yorum yapmak istemiyorum,
ama gelen gideni aratmasın.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Türkiye, Suriye’de olup biteni sadece seyretmiyor,
gerektiği zaman müdahale ediyor, sınır ötesi operasyonlar yapıyor. Son
olarak da bir güvenli bölge oluşturuldu, Amerika Birleşik Devletleri’yle
uyumlu bir şekilde burada bir bölge kuruldu. Kuruldu mu, sizin içiniz rahat
mı? Şu anda Türkiye-Suriye sınırında ne yaşanıyor, tam olarak nasıl tarif
ediyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Henüz değil. Ama sizin ilk tespitinize
katılıyorum, Türkiye olup biteni seyretmiyor. Türkiye, Suriye topraklarının
terör örgütlerinden temizlenmesi için sahada oldu, şehit de verdi, ama
teröristleri de temizledi. Suriye probleminin insani boyutuna Türkiye
hiçbir zaman duyarsız kalmadı, bunun sosyal bakımından, mali bakımından
maliyetleri de oldu, ama duyarsız kalmadık.
İdlib muhtırasıyla ateşkesin ve sükunetin sağlanması için Türkiye herkesten
çok çaba sarf ediyor. Suriye’nin toprak bütünlüğüne aynı şekilde. Ve şu
anda siyasi çözüm için kritik bir süreç olan Anayasa Komisyonunun
kurulmasında en aktif rol oynayan ülkelerin başında geliyoruz. Ve yine
Suriye’nin kuzey doğusunda bir güvenli bölge oluşturulması için de
çabalarımızı sürdürüyoruz.
Nasıl başladık bu sürece? Cumhurbaşkanımız Suriye probleminin ve göç
probleminin başından bu yana o bölgede bir güvenli bölge oluşturmamız
gerektiğini söylüyordu. Obama işte o bölgenin hava sahasını koruyamayız,
havadan veya diğer riskleri var diye buna yanaşmadılar. En son biz o
bölgeye girme kararı aldıktan sonra, Trump hem çekiliyoruz dedi, hem de 20
millik, yani 32 kilometrelik ortalama bir güvenli bölge oluşturalım dedi.
Dolayısıyla Amerika’yla müzakerelere bunun için başladık. Ve belli bir
noktaya geldiğimiz zaman bazı adımları da iyi bir başlangıç olarak
nitelendirdik, fakat iyi bir başlangıçtır, bundan sonrası da iyi olacak
falan demedik. Ne dedik? Uyarılar yaptık. Bir, Münbiç omasın. İki, bu
PKK’lılarla, YPG’lilerle angajmanınıza son verin. Üç, bu güvenli bölge
kavramından farklı yorumlar çıkarmayın, yani PKK’lıları, YPG’lileri korumak
için bir koridor ya da tampon bölge oluşturma gayreti içinde olmayın. Dört,
derinlik ve diğer konularda da başkanların da hemfikir olduğu gibi sahada
çalışalım.
Şimdi başlangıç iyiydi, ama şu anda görüyoruz ki Amerikalılar ortak atılan
adımlardan da görüyoruz, söylemlerinden de görüyoruz ki Münbiç sürecinde,
yol haritasında olduğu gibi bir oyalama, oyalarken de alıştırma sürecine
girmek istiyor. Ama Cumhurbaşkanımız tüm detaylarıyla bunu görüyor, bizler
de görüyoruz ve Amerikalılara da uyarılarımızı yapıyoruz, askerlerimiz de
sahada görüşürken uyarılarını yapıyor. Söylediğimiz şu, hepimizin
söylediği, askerimizin de, bizim de, eğer siz bu güvenli bölge konusunda
bizimle çalışmazsanız ve çalışmayacağınıza dair kanaatimiz oluştuğu gün biz
buraya gireriz, maliyeti ne olursa olsun gireriz.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Şu anda böyle bir endişe var mı çalışmayacaksınız gibi ya
da böyle bir ihtimal var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, uyarılarımızı yapıyoruz. Şu anda
başlangıç noktasına göre Cumhurbaşkanımızın konuşmalarında da gördünüz,
gördük, bizim de Türkiye olarak tespitlerimiz var, bir oyalama sürecine
girme eğilimini görüyoruz.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Amerikalılarda…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Amerikalılar. Yani biz burada iyi bir
noktada başladık, sonra kandırıldık noktasında değiliz. Başından beri
bunların olabilme ihtimaline karşı uyarılarımızı net bir şekilde yapıyoruz.
Siz teklif ettiniz, biz beraber çalışmaya varız. Ama sizin anlayışınızla
bizim anlayışımız arasında fark oluşursa uygulamada sahada, o zaman biz tek
taraflı olarak gereğini yaparız, söylediğimiz son derece sarih, net.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Bir zaman makinesine binseniz, 10 yıl önceye gitseniz,
Türkiye-Suriye politikasını nasıl değerlendirirdiniz? Çünkü bir zamanlar
Suriye’de Türkiye’nin Bakanlar Kurulu toplanıyordu, müthiş sıcak ilişkiler
vardı. Sonrasındaysa Suriye savaşı ve 3,5-4 milyon mültecinin, mülteci
demeyelim de misafir diyoruz ona, Türkiye’ye gelmesi ve bir anlamda
Suriye’nin içindeki bu son derece büyük ve kanlı bir savaşı hep beraber
izledik. Siz Türkiye’nin politikasını doğru buldunuz mu, yaklaşımını? Hiç
acaba zaman zaman muhasebe yapıyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz her zaman sadece dış politikamız
değil, diğer politikalarımızı da gözden geçiririz, değerlendiririz,
özeleştiri yaparız…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Yapar mısınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ve halkın taleplerini dikkate alırız.
Tabii. Yani özeleştiri konusunda gerçekten bazen kamuoyu önünde de Sayın
Cumhurbaşkanımız her zaman konuşmalarında hatalı olduğumuz noktaları da hiç
çekinmeden söyler. Esasen kendine güvenen bir lider ve kedine güvenen bir
partinin, iktidarın yapması gerekeni yapıyoruz. Biz istişare mekanizmasına
da parti olarak da, hükümet olarak da çok önem veriyoruz, Cumhurbaşkanımız
da buna çok önem verir. Dolayısıyla geçmişte öyle olmuştur, böyle olmuştur,
bunları değerlendiririz.
Fakat Suriye meselesine şöyle bakmamız lazım. Doğru, Suriye krizi
patlamadan önce ortak Bakanlar Komitesi toplanıyordu. Bu nedir biliyor
musunuz? Biz iktidara geldikten sonra tüm komşularla var olan sorunları
gidermek ve ilişkileri en iyi noktaya getirme anlayışının bir yansımasıdır
bu. Yani tepkiyi öyle koyardık, böyle koyardık, bunlar değerlendirilebilir.
Ama keşke elimizde olsaydı da o zaman uyarılarımızı da Esat dinleseydi ve
arabuluculuk ortamı da olsaydı o çatışmaları bir iç savaşa dönüşmeden
durdurabilseydik. Bunu başarabildiğimiz yerler var, şu anda barış için
arabuluculuk inisiyatiflerine BM’de ve AGİT’de Finlandiya’yla beraber
eşbaşkanlığı yapıyoruz, Suudi Arabistan ve bazı ülkelerle de bizim
teklifimiz üzerine İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde de bu inisiyatifi
başlattık, bu mekanizmayı kurduk, yine eşbaşkanlık yapıyoruz. Yani biz
gerçekten buna önem veren bir ülkeyiz, ama Suriye’de bu olmadı. Kendi
payımıza, şöyle daha iyi yapabilirdik, böyle daha iyi yapabilirdik mutlaka
çıkaracağımız unsurlar vardır, onların detaylarına girmeye gerek yok. Ama
şimdi bulunduğumuz noktada son yıllarda görüyorsunuz, tüm çabamız savaş
olmasın, siyasi çözüm olsun, bu arada da Suriye’nin toprak bütünlüğü
korunsun, terörden bölge temizlensin ve bölgeye istikrar, barış gelsin.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Peki geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa
Birliği’ne yönelik dedi ki, kapıları açarız, bir açıklama yaptı. Neyi
kastediyordu, ne demek istedi? Çok konuşuldu çünkü.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi olay şu: Bir, şu anda bizim
sınırımıza yaklaşan 300 bin İdlib’den gelen Suriyeli var. Uluslararası
toplum ve Avrupa görüyoruz hiç sesini çıkarmıyor. Bu mesele sadece bizim
meselemiz mi?
İki, biz bir anlaşma yaptık 2016, 18 Mart’tı yanlış hatırlamıyorsam, 2016
yılında, o günden bu yana Türkiye olarak üzerimize düşeni yapıyoruz, fakat
Avrupa Birliği üzerine düşeni yapmıyor, 6 milyar…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Yapmıyor derken, para vermiyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 6 milyarın sadece 3’te birini verdi,
2018 sonuna kadar tamamını vermesi gerekiyordu anlaşmaya göre.
İki, daha fazla fasıl açacaktı, açmadı. Vize serbestisiyle ilgili, tamam, 6
kriter var, ama bazı konularda halen katı tutumunu sürdürüyor. Bunların
siyasi olduğunu görüyoruz.
Üç, rakamlar ciddi bir şekilde düştükten sonra gönüllü yerleşim
başlatılacaklardı, ama birçok AB üyesi ülke biz göçmen istemiyoruz deyince
bunu da yapamadılar.
Yani burada şunu söylemeye çalıyorum: Tüm bu konularda maalesef Avrupa
ülkeleri kendi iç gelişmelerinden dolayı, ırkçı akımların, aşırı sağın ve
aşırı solun güçlenmesinden dolayı bu konularda artık adım atamıyor, ama bu
bizim için ciddi bir yük. Niye hep bu yükü Türkiye yüklensin?
CÜNEYT ÖZDEMİR- Peki, kapıları açarız ne demek?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Burada Avrupa Birliği’nin bakınız yeni
yapılanmasında, eskiden afet diyordu, sonra göçmen meselesi diyordu, acil
ihtiyaçlar gibi insani tabirler kullanıyordu. Şimdi ne diyor? Avrupalının
bundan sonraki, tam şu anda hatırlayamadım, yaşam biçimini korumak. Yani bu
ne demek biliyor musunuz? Dışarıdan göçmen, o, bu gelmesin, biz kendi… Tam
ırkçı partilerinin söylemine uygun.
CÜNEYT ÖZDEMİR: Zaten ırkçı partiler patladı son yıllarda.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupa Birliği Komisyonu içindeki
yapılanmanın adlarını değiştirdiler, bu bir bakış açısıdır. Dolayısıyla…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Peki, kapıyı açarız ne demek?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU: Şu demektir, bu göçmenlere burada veya
orada yardım etmek istemiyorsanız bu göçmenler size gelir, o zaman kendi
ülkelerinizde bakmak zorunda kalırsınız demektir, bu kadar net.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Açmayı düşünüyor musunuz kapıları?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda açmayı düşünüyoruz,
değerlendiriyoruz tabii ki, bunlar yani o ülkelere geri döndüremezsek
oralara gitmek isteyenler var, ama bir de anlaşmalar var. Türkiye bir de
olayın insani boyutunu, yani denizlerde insanlar ölmesin diyoruz, tedbirler
alıyoruz, işbirliğimiz önemli diyoruz. Fakat en son bu dayanamayacak
noktaya geldiğimizin bir feryadıdır esasen Cumhurbaşkanımızın söylediği,
gerçekten de dayanamayacak bir noktaya geldik artık.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Peki, bu insanlar dönecek mi? Yani 3,5 milyon Suriyeli şu
anda Türkiye’de yaşıyor, bunların döneceğini düşünüyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bence büyük bir bölümü, çok büyük bir
bölümü dönmek istiyor, zaten bunun emarelerini görüyoruz.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Dönebilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Rejim bölgesine dönmek
istemiyorlar, çünkü ne olacakları belli değil, korkuyorlar. Ama bizim
teröristlerden temizlediğimiz iki bölge, toplamda 4 bin kilometrekarelik
bölgeye şu ana kadar 352 bin Suriyeli gönüllü olarak döndü ve orada hayat
şartlarını biz iyileştirmeye çalışıyoruz. Ve Avrupalılara diyoruz ki,
kardeşim, bak bu insanlar döndü, bu insanlar döndüğü zaman bunların temel
ihtiyaçlarını karşılayalım. İstanbul Zirvesinde de bu konuda mutabakat
sağladık ve deklarasyonda var, su en azından, eğitim, elektrik, enerji ve
de sağlık hizmetleri.
Dün akşam işte Macron diyor ki, efendim oraya kim yerleşti, o mu yerleşti,
bu mu yerleşti? Sen daha halen bunu sorguluyorsun ya. O bölgeye insanlar
dönmek istiyor, kendi topraklarına, onlar yardım etmezsek o zaman o
insanlar sana gelir.
Şimdi güvenli bölge oluştuğu zaman da en az 2 milyon insanın döneceğini
düşünüyoruz biz.
CÜNEYT ÖZDEMİR- 2 milyon insan?..
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 2 milyon. Bunlar ne istiyor? Gittiği
zaman güvenli bir ortam olsun diyor, yani Suriyeliler açısından.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Yunanistan’ın yeni Devlet Başkanı Miçotakis bir açıklama
yaptı geçtiğimiz günlerde, Türkiye’yle sürekli görüşmek gerekiyor, ama aynı
zamanda da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Avrupa’yı tehdit etmeyi bıraksın” dedi.
Yeni Başbakanla nasıl aranız, görüştünüz mü?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İyi, şahsi ilişkilerimiz de iyi.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Gelmek istiyor sanırım Türkiye’ye bir ziyaret.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Herhalde New York’ta bir görüşme olur.
Cumhurbaşkanımız seçimden sonra ilk arayan lider oldu. Bu esasen
Yunanistan’la, yeni Hükümetle de ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz
demektir, Türkiye’nin iyi niyetini gösteriyor. İlk arayan Sayın
Cumhurbaşkanımız oldu. Şu andaki Hükümetin açıklamalarında bunu görüyoruz,
ama göç konusunda…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Avrupa’yı tehdit
etmesin demiş Cumhurbaşkanına.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Göç konusunda Avrupa’yı tehdit etmesin
lafı bana göre gereksiz bir laf.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Bir Avrupa Birliği heyecanı var mı sizde? Mesela 2003’ü
düşünün, siz AK Partinin kurucu ekibinden belki de son kalan birkaç kişiden
birisiniz şu anda Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la beraber, o zamanlar ne
kadar büyük bir heyecan vardı, Avrupa Birliği’ne girmek istiyordu Türkiye,
işte adımlar atılıyordu. O heyecanı şu anda hala yaşıyor musunuz, istiyor
musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii ilk müzakerelerin başladığı
heyecanın Avrupa Birliği tarafında da, Türkiye tarafında da olması mümkün
değil, bunun sebepleri var. O zaman bu müzakerelerin başlaması ve üyelik
her şeyden önemliydi ve en çok ona yoğunlaşmanız gereken bir olaydı. Şimdi
ise Türkiye’nin dış politikasına baktığınız zaman, Afrika açılımından,
Latin Amerika açılımından, şimdi “Yeniden Asya”.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Rusya?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Rusya’yla… Ülkelerle ikili ilişkileriniz
gelişebilir, o stratejik bir şey değil. Yani Rusya bölgede bir gerçektir,
bizim komşumuzdur, güçlü bir ülkedir, ekonomik potansiyeli vardır, gaz
alıyorsunuz, nükleer enerji santralini inşa ediyorsunuz ve şimdi
TürkAkım’ıyla Avrupa’ya enerji götürüyorsunuz, turist geliyor 6 milyon,
dolayısıyla bir gerçek. Bu gerçeği değiştiremediğinize göre, bu gerçeği
yöneteceksiniz iki tarafın da yararına, biz de onu yapıyoruz. Ama Rusya
hani “Yeniden Asya” açılımının bir parçası değil.
Dolayısıyla şimdi Türkiye’nin dış politikası gerçekten çok yönlü ve
proaktif, ama bunların biz hiçbirisini bugüne kadar Avrupa Birliği’ne
alternatif görmedik. Ama bir gerçek var ki, daha müzakereye başladığımız
ilk yıldan itibaren Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin önünü kesmek için
de çok gayret sarf eden ülkeler oldu. Hollanda’dan önce Fransa
Cumhurbaşkanı Sarkozy geldi, sonra Sayın Merkel geldi, Almanya’nın ve
Fransa’nın tutumu değişti, ki zaten Avrupa Birliği o iki ülkenin dengesi
üzerine kurulmuş bir örgüttür.
CÜNEYT ÖZDEMİR- O da tuhaf değil mi, Sarkozy Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne
girmesine en karşı çıkan isimlerden birisiydi, şimdi Türkiye’den çıkmıyor,
her yaz burada.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Doğru.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Görüşüyor musunuz geldiğinde? Bodrum’a geliyor sürekli
tatile.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hiç denk gelmedi.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Tuhaf değil mi yani baktığınız zaman?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Türkiye’yi seviyoruz… Esas
korkuları şu, Türkiye üye olduğu zaman Almanya ve Fransa’nın buradaki
etkisi azalacak, denge bozulacak.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Sizin bir hayaliniz var mı hala? Türkiye’nin bir numaralı
yönü hala Avrupa Birliği mi? Dışişleri Bakanı olarak. Böyle bir tartışma da
var, işte Yeni Asya açılımı, acaba Türkiye yüzünü Asya’ya mı döndü, Avrupa
Birliği’nden ters mi çeviriyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi gerçekten bazı aydın geçinen
kişilerin bile bunu sorgulamaya başladığını görüyoruz, biraz da kasıt
görüyorum. Yeniden Asya demek, Avrupa’dan kopmak demek değil ki.
Bir, siz Avrupa’nın bir parçasısınız, yani bu kıtadasınız. Şimdi bu kıtada
olan her ülke, Avrupa Birliği üyeleri dahil, tüm bu bölgelere açılım
yaparken, sizin bu dünya gerçeklerini, yani ekonomik gelişmeleri o
bölgedeki, ekonominin merkezi şimdi Asya’ya kaydı, o gerçekleri görmemeniz
gerçekçi bir anlayış mı? Siz zaten Avrupa’nın parçasısınız, yani oraya bir
açılım yaptığınız zaman Avrupa’dan kopup gitmiyorsunuz. Nasıl kopacaksınız
Avrupa’dan? Bizim ticaretimizin halen yüzde 50’si Avrupa’yla. Avrupa’yla
kopmak anlamına gelmez ki. Avrupa ülkelerinin gittiği yerlere açılımlar
yapıyoruz biz, oralardan da Türkiye’nin yararına neler getirebiliriz, bunun
çabası içindeyiz, ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz.
İkincisi, Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda biz bugüne kadar hiç siyasi
bir sapma yaşamadık.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Hiç?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hiç siyasi sapma yaşamadık.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Zaman zaman Rusya’yla yakınlaşma şeyi, bunlar çok
konuşuluyor, tartışılıyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, Rusya’yla yakınlaşmamız bizim
NATO üyeliğimizi de sorgulatamaz, çünkü Rusya’yla ilişkilerimiz ikili
ilişkiler, anlaştığımız noktalar var, anlaşamadığımız noktalar var. Suriye
konusunda bile farklı düşündüğümüz konular var. Ama farklı düşündüğün
alanları ne yapıyorsun? Parantez içine koyuyorsun, yoluna devam ediyorsun.
Kırım’da şimdi biz Rusya’yla aynı mı düşünüyoruz? Gürcistan’ın toprak
bütünlüğü konusunda Rusya’yla aynı mı düşünüyoruz? Karadeniz’deki
gelişmeler konusunda aynı mı düşünüyoruz? Biz NATO’nun bir üyesiyiz ve
NATO’nun Rusya’ya yönelik caydırıcılık ve diyalogu kapsayan, ikisini birden
kapsayan politikasını biz destekliyoruz.
Bu bölgelerdeki ülkelerin jeopolitik sebeplerle ve de tüm çıkarları
sebebiyle dengeli bir politika izlemesi gerekiyor. Bu, başka bir yerden
sapma anlamına gelmez, gelmemeli. Böyle bir komplekse biz de kapılmayalım,
başkalarının bunu sorgulamasına da müsaade etmeyelim. Biz niye Avrupa’yı
terk edelim? İçinde bulunduğumuz tüm sorunlara rağmen halen dünyanın en
istikrarlı kıtasıdır, ekonomik olarak en kalkınmış kıtasıdır, Asya
ekonomideki ağırlığını hissettiriyor, doğru ama, halen diyoruz bakın.
Dolayısıyla böyle bir kıtadan bizim fiziki olarak da ayrılıp
gidemeyeceğimize göre, Avrupa içindeki konumumuz bizim sorgulanmamalı.
Bir tek problemimiz var bizim, Avrupa Birliği bugüne kadar üyelik sürecinde
teknik engellerden çok siyasi engeller koyduğu için burada maalesef
istediğimiz bir ilerlemeyi sağlayamadık. Şimdi ben iki bakanlık birleştiği
için, geçmişte Avrupa Birliği Bakanlığı da yaptım, ikisini birden
yürütüyoruz, yani Avrupa Birliği işlerinden de şu anda sorumluyuz, bir
Bakan Yardımcımız bu işten sorumlu Faruk Bey. Dolayısıyla bu müzakere
sürecini gerçekte biz sağduyulu bir şekilde iki tarafın yararına sürdürmeye
çalışıyoruz. Sadece üyelik müzakereleri değil, ortak birçok konumuz var,
göç konusu ortak, terörle mücadele öyle, ekonomi öyle, Gümrük Birliği
Anlaşmasının modernizasyonu iki tarafın yararına. İki tarafın yararına diye
Avrupa Birliği’nin de, bizim de bu işi savsaklamamızı gerçekten doğru
bulmuyorum, biz bu konuda kararlıyız. Orada bile Avrupa Birliği’nin böyle
siyasi saiklerle dur bakalım falan şeyi var, oysa Avrupa Birliği
ülkelerinin çoğu bizden daha fazla yararlanacak eğer modernizasyonu
gerçekleştirebilirsek.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Türkiye bir gün Avrupa Birliği’ne girecek mi sizce?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- O konuda ben net bir şey söyleyemem,
benim elimde olsa girer, ama benim elimde olan bir şey değil, 29 ülkenin
evet demesi lazım şu anda.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Müslüman olduğumuz için mi almıyorlar?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir, Müslüman olduğumuz için.
CÜNEYT ÖZDEMİR- En büyük şey bu mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İki, bana göre daha da büyük korkuları,
şu anda İslamofobya ön planda olduğu için belki Müslüman olmamız biraz daha
ağır basıyordur almak istemeyen ülkeler için. Fakat esas, biraz önce
söylemeye çalıştığım oydu, Türkiye AB üyesi olursa Parlamentoda en çok
milletvekili sayısına sahip olacak, Komisyonda, Konseyde, her yerde
ağırlığını hissettirecek, Almanya-Fransa dengesi bozulacak. Kapalı kapılar
arkasında hem Almanlar, hem de Fransızlar bunu samimi bir şekilde bize
söylüyorlar.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Söylüyorlar mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Söylüyorlar.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Çok önemli bir şey söylüyorsunuz aslında.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Siz girdiğiniz zaman bu denge bozulacak.
Bizim üzerimize kuruldu bu örgüt diyorlar, biz bir daha savaşmayalım diye
Almanya ve Fransa, bizim dengemiz üzerine kuruldu, dolayısıyla bu dengenin
bozulmasını istemiyoruz. Bu denge bozulur, biz bu gücü sizinle paylaşmak
istemiyoruz, bu kadar basit. Kamuoyu önünde söyleyin. Onu söylemeyiz.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Mevlüt Bey, iyi misiniz? Şu aralar AK Partiden çeşitli
kurucu isimlerin ayrılacağı, yeni parti kurulacağı konuşuluyor. Siz de
kurucu isimlerden bir tanesisiniz. AK Partide bir fokurdama hissediyor
musunuz, nasıl değerlendiriyorsunuz bunları?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hamdolsun, bazı yerlerde seçimleri
kaybetmemize rağmen, benim şehrim Antalya dahil, taban ve teşkilat çok
sağlam. Bu tabanımızı, teşkilatlarımızı güçlendirmek için şimdi tabii bir
kongre süreci de başlatıyor parti, olağan kongreye hazırlık süreci. Genel
Merkezimizde görüyorum gerçekten öyle, Meclis Grubumuza bakıyorum gerçekten
bir dava şuuruyla hareket ediliyor.
Evet, ben AK Parti’nin Sayın Cumhurbaşkanımızın da lütfuyla, kararıyla biz
kurucu olduk, kurucu üyelerden bir tanesiyim. Sayın Cumhurbaşkanımız beni
kurucu üye yaparken şahsen tanımıyordu bile, özgeçmişimi gördükten sonra bu
arkadaşı da kurucu üye yapalım demiş. Biz 28 Şubat’tan sonra burada,
Ankara’da arkadaşlarımızla aktif siyaset yapalım, yani 28 Şubat’a karşı,
ama herhangi bir partiye katılmayalım dedik. O gün bizim görüşlerimizi
gerçek anlamda temsil eden bir parti yoktu. Sonra AK Parti kurulurken tüm
arkadaşlarımızla dedik ki, bizim ilk defa fikirlerimize, düşüncelerimize
uyan bir parti kuruluyor, burada olmamız lazım. Arkadaşlar dedi ki, en
uygun isim sensin, böyle başladık.
Doğru Yol Partisinde benim babam o gün Belediye Başkanıydı, bizim kasabanın
Belediye Başkanıydı. Ve bana dedi ki, ben beklemiyordum bu tepkiyi, dedi
ki, oğlum dedi, bu memleketi kurtaracak kişi Tayyip Bey, onun yanından
ayrılma dedi. Biz dava adamıyız. Biz başından beri, partinin kurulduğu
günden bu yana, hani part-time, full-time derler ya, İngilizce tabirler çok
Türkçeye maalesef girdi, yani iki kere full-time diyelim, siyasetin
içindeyiz, masterı bıraktık, ticareti bıraktık, doktorayı bıraktık daha
doğrusu. Dolayısıyla biz davanın bir ferdiyiz.
Ve şu anda ayrılanlar olabilir, görüyoruz ki görev alan almayan, almadığı
zaman başka yollara tevessül eden olur. İnsan kırılabilir, ama her şey bir
yerde, yani en üst noktalarda görev almak değil ki. Dava adamıysan
sabredersin, fırsat yine gelir, davaya sahip çıkarsın ve davanın içinde
olursun. Eleştiri yapacaksan da davanın içinde ol ki, biraz önce söylediğim
eleştiri ve özeleştiri mekanizması bu partide sonuna kadar işliyor ve de
çok etkili bir şekilde işliyor.
Tabii o parti kurulur, bu parti kurulur, ben o insanların şu andaki
tercihlerine ve yoluna bir şey diyemem, onlar kendi tercihi. Ama gördük ki,
18 yıllık süreçte de gördük ki, bu davayı terk edenler, bu trenden inenler
hiçbir zaman başarılı olamadılar, geçmişte de buna benzer denemeler oldu,
bundan sonra da başarılı olacağını ben düşünmüyorum, görmüyorum, halkın da
nabzını iyi tutuyoruz, iyi-kötü siyasette de bir tecrübemiz oldu.
Dolayısıyla herkesin yolu açık olsun, ne diyelim.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Pazartesi günü Alanyaspor-Fenerbahçe maçı var. Siz hem
Fenerbahçelisiniz, hem de Alanyaspor’u tutuyorsunuz, kim kazanır sizce?
Hangisini tutacaksınız şimdi? Alanyaspor da çok iyi gidiyor gördüğüm
kadarıyla. Zor bir gün olacak sizin için.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Cüneyt Bey, bugünkü programda
anladım ki hep beni böyle sıkıştıracaksınız.
Ama gizli, saklı değil, biz doğuştan Fenerbahçeliyiz. Yani benim babam
bizim çocukluğumuzda diyordu ki, bu konularda demokrasi olmaz diyordu,
benim koyunlarım, keçilerim, tavuklarım bile Fenerbahçeli diyordu babam.
Elbette Fenerbahçe her zaman gönlümüzde var. Ama şimdi bizim kendi
takımımız var, hem Alanyaspor’umuz var, hem Antalyaspor’umuz var. Şimdi
Alanyaspor ve Antalyaspor Fenerbahçe’ye karşı oynadığı zaman Alanyaspor’u
ve Antalyaspor’u tutacağım.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Öyle mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Öyle.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Şimdi Pazartesi Alanyalısınız.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Alanyaspor’un Başkanı ağabeyim. Bu
arada gerçek bir model, onu da söyleyeyim, şu anda borcu olmayan, kasasında
da parası olan nadir kulüplerden bir tanesi.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Gayet iyi gidiyor şu anda, değil mi skorlarda gayet iyi
şunda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok iyi, çünkü istikrar var, mütevazi
bir bütçe var, her oyuncu artık gelmek istiyor. Bak Ozan geçen sene
Alanyaspor’da oynadı, şimdi Fenerbahçe’nin ve Milli Takımımızın değişmez
oyuncusu, Allah nazarlardan saklasın. Şimdi bu sene Salih’ten aynı çıkışı
bekliyoruz.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Kaç-kaç biter sizce maç?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 2-1 Alanyaspor yener. Siz Fenerbahçeli
misiniz?
CÜNEYT ÖZDEMİR- Ben Fenerbahçeliyim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Birden suratınız asıldı da.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Ben Fenerbahçe yener diye düşünüyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biraz alıştıra alıştıra söyleseydim
keşke.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Neyse artık, 2-1 Fenerbahçe yensin diyeyim ben de, öyle
söyleyeyim, dengeyi kuralım. Siz çok iyi Japonca biliyorsunuz sanırım. Ne
zaman öğrendiniz? Ben çok şaşırdım, Japonca çok popüler bir dil değil
Türkiye’de.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben master yaparken doktoramı Japonya’da
yapmayı planlıyordum, o nedenle New York’ta master yaparken Japonca
eğitimine başladım. Daha sonra Ankara’ya geldim, burada bir dernek vardı o
zaman Türk-Japon Derneği diye, şimdi vakfımız da var, sadece orası Japonca
kursları veriyordu, oraya da devam ettim. Daha sonra Monbukagakusho
sınavına Monbukagakusho bursunu almak için girdim, mülakata, fakat yedek
ikide kaldım, gidemedim. Sonra Jean Monnet bursunu kazanıp da Londra’ya
London School of Economics’e gidince oradaki Japon derneğinin Japonca
kurslarına da devam ettim. Dolayısıyla New York, Ankara ve Londra’da, yani
Japonya’da değil…
CÜNEYT ÖZDEMİR- Şaşırıyorlar mı Japon muhataplarınızla Japonca
konuştuğunuzda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İlk başta öğretmenim ve özel öğretmenim,
haftada böyle 2 saat alıyordum, ikisi de kadın olduğu için kadın gibi
konuşuyormuşum, ondan şaşıyorlardı, Japonlar gülüyordu. Daha sonra Japonca
konuştuğum zaman Japonlar çok şaşırıyor, beklemiyorlar. Hatta bazen ben
Japonca konuşuyorum, İngilizce cevap veriyorlar. Sonra diyorum ki, siz
Japon değil misiniz diye. Benim Japonca konuşmama niye İngilizce cevap
veriyorsunuz? O zaman fark ediyorlar. Neyse, sonuçta aksanımın Osaka aksanı
olduğunu söylüyorlar.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Yakuzadan farklı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yakuza aksanı değil. Güzel bir dil,
bizim Türkçemize yakın bir dil, gramer, yapı aynı, orta kelimeler var, iyi,
tepe gibi mesela. Fakat bu Kanji, Çin alfabesi olan Kanjiyi öğrenmek uzun
zaman alıyor. Benim Londra’da ve New York’ta Japon arkadaşlarım vardı ve
Japonya’ya dönmeden önce bu Kanji Alfabesini oturup bilgisayarda
çalışırlardı ki döndükten sonra rezil olmayalım diye. Her karakterin bir
anlamı var. Hani Türkçede konuşursunuz, cümle içinde bir kelimenin hangi
anlama geldiğini kolayca çıkartırsınız, okurken de bunu çıkartırsınız. Ama
Japoncada özellikle okurken karakteri görmezseniz hangi anlama geldiğini, o
kelimeyi çıkartamazsınız, o yüzden en az 2 bin tane öğrenmeniz lazım.
Bir de Japonya’da iki alfabe daha var, Hiragana ve Katagana. Katagana
mesela yabancı dillerden gelen kelimeler ve yabancı isimler için, ülke
ismi, şehir ismi, sizin isminiz, benim ismim, onlar için ayrı bir alfabe
var. Herhalde bu dillerden çok fazla etkilenmemek için böyle bir alfabe
üretmişler.
CÜNEYT ÖZDEMİR- Mevlüt Bey, çok teşekkür ederim. Sevgili seyirciler, bugün
Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’yla beraber, Türkiye Dışişleri Bakanıyla beraber bir
dünya turuna çıktık desek yeridir, Türkiye’yi ilgilendiren önemli konuları
konuştuk. Mevlüt Bey, bir kez daha çok çok teşekkür ederim programımıza
konuk olduğunuz, CNN Türk ekranlarına katıldığınız için.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ederim, şeref verdiniz.