Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Fransa Avrupa ve Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ile Ortak Basın Toplantısı, 13 Haziran 2019, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Değerli basın mensupları, hoş geldiniz.

Bugün Fransa Avrupa ve Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’i ülkemizde Dışişleri Bakanı olarak ikinci kez ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz.

Fransa ile tarihi ve kültürel bağlara sahibiz ve bugünkü görüşmelerimizde ilişkilerimizin, ikili ilişkilerimizin tüm boyutlarını ele alma fırsatımız oldu. Ekonomik ilişkilerimizi geliştirme konusunda kararlılığımızı ortaya koyduk. Karşılıklı yatırımların artması konusunda ve bazı yatırım yapan firmalarımızın durumu hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Diğer taraftan ikili ticaret hacmimizi 14 milyar Dolardan 20 milyar Dolara çıkarmak için gerekli çalışmaları sürdürme konusunda hemfikiriz ve JETCO’nun da bir an önce toplanması ve iş konseyinin düzenlenmesi bu amacımıza katkı sağlayacaktır.

Fransa, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin dönem başkanlığını Finlandiya’dan devraldı, kendilerini kutluyoruz ve başarılı bir dönem başkanlığı geçireceklerinden endişemiz yok.

Diğer taraftan Fransa’nın özellikle dönem başkanlığı önceliklerini de gerçekçi buluyoruz ve birlikte yaşama kültürünü ön plana çıkardıkları için de teşekkür ediyoruz. Bu altı aylık dönem başkanlığında buna yönelik tüm çabalarına destek vereceğimizi bir kere daha burada da vurgulamak isterim.

Diğer taraftan, Avrupa Birliği sürecinde, özellikle vize serbestisinin bir an önce hayata geçmesi konusunda, biz de geri kalan 6 kriter için çalışıyoruz, Avrupa Birliği’yle teknik müzakerelerimizi sürdürüyoruz, Gümrük Birliği anlaşmasının modernizasyonu konusunun da bir an önce tekrar masada olması gerekiyor. Avrupa Birliği’yle ilişkilerimizde yine 18 Mart mutabakatı, yani mültecilerle ilgili mutabakatın tam uygulanması dahil bu konuları birlikte bugün baş başa ve heyetler arası görüşmelerimizde ele aldık.

Fransa’da 700 bin civarında Türk yaşıyor. Fransa ile Türkiye arasında önemli bir bağ oluşturuyor. Dolayısıyla Fransa da ve Avrupa’da artan ırkçılıktan onların da etkilendiğini üzüntüyle görüyoruz. Fransa’daki aşırı sağ partinin son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de gücünü artırdığını görüyoruz. Avrupa’daki artan bu ırkçılığa karşı ortak tavır almamızda fayda var. Özellikle şu anda Fransa’da iktidarda bulunan ılımlı partinin ve Macron yönetiminin bu konulardaki hassasiyeti önemli. Çünkü Fransa, Avrupa için, Avrupa Birliği için önemli bir ülke. Ve bu tür popülizmden uzak gerçekçi politikalarla şu anda ortak değerlerimizi yok etmeye başlayan, aşındıran bu aşırı akımlarla birlikte mücadele etmemiz lazım.

Ayrıca, 1915 olaylarıyla ilgili Fransa’nın benimsediği popülist ve siyasi tutumunu biz kesinlikle reddediyoruz. Ve bu tür tutumların ilişkilerimize bir fayda sağlamayacağı ortadadır. 24 Nisan’ı anma gününü kabul etmek, yani 24 Nisan’ı anma günü olarak kabul etmek, Fransa Anayasa Konseyinin de verdiği kararla çelişiyor, ayrıca biraz önce Avrupa Konseyinden bahsettik, Avrupa Konseyi bünyesinde Fransa’nın ev sahipliği yaptığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlarla da çelişiyor. Dolayısıyla bu tür popülist karar almak yerine bizim ortaya koyduğumuz öneriler var, teklifler var, görüşmemizde bunu da gündeme getirdik. Eğer Ermenistan kendisine güveniyorsa ortak çalışma grubu teklifimizi kabul etsinler. İçinde Fransa olsun, Rusya olsun, Amerika olsun, Ermenistan kimi istiyorsa olsun, arşivleri açalım. Biz 2005’te Cumhurbaşkanımızın Ermenistan’ın o günkü Devlet Başkanına yazdığı mektupta vurguladığı gibi hangi sonuç çıkarsa şimdiden kabul etmeye hazırız. Ama bu bilimsel çalışmaları reddederek popülizm içerikli kararları da biz reddediyoruz.

Diğer taraftan terörle mücadele her ikimiz için önemli. PKK ile ilgili ve PKK üyeleriyle ilgili Fransa’nın aldığı tedbirleri takdirle karşılıyoruz. Şu anda Fransa’da tutuklu PKK üyesi teröristler var. Yine bazı PKK üyelerinin ve PKK’ya destek veren şahısların mal varlığını dondurma konusunda da Fransa’nın attığı adımları takdirle karşıladığımızı söylemek isteriz.

Fransa ile Suriye konusunda görüşlerimiz bir konu hariç tamamen örtüşüyor. Hatta görüşlerimizin en yakın olduğu ülke diyebiliriz. Beş yıllık Dışişleri Bakanlığı sürecinde katıldığım tüm toplantılarda bunu gördüm. Sahadaki durum olsun, siyasi süreçle ilgili konular olsun, rejimin saldırganlığı ve yine Suriye’nin toprak bütünlüğü dahil tüm konularda Fransa ile hep ortak hareket ettik. Fakat Fransa’nın PKK ile hiçbir farkı olmayan YPG ile yakın işbirliğini doğru bulmuyoruz ve bunun NATO’daki işbirliğimiz dahil birçok konuya yansıdığını görüyoruz. PKK eşittir YPG’dir. Dolayısıyla PKK’ya yönelik bu tedbirler alınırken, diğer taraftan YPG ile yakın işbirliği içinde olması Fransa’ya yakışmaz. Suriye’nin geleceği için, sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü için tehlikelidir. Ayrıca, bizim güvenliğimiz için, sınır güvenliğimiz ve ülkemizin ve milletimizin güvenliği için de hassas bir konudur. Bu konularda zaten Jean-Yves’le hem baş başa görüşmelerimizde, hem de heyetler arası görüşmelerimizde detaylı bir şekilde ele aldık. Dolayısıyla özellikle Suriye Kürtlerini YPG ile PYD ile aynı tutmak da, Suriyeli Kürtlere de haksızlıktır. Çünkü YPG’nin de en çok Suriyeli Kürtlere zulmettiğini, o nedenle çok sayıda Suriyeli Kürt’ün Irak’a ve Türkiye’ye, hatta Fransa’ya ve Almanya gibi Avrupa ülkelerine kaçmak zorunda olduğunu biliyoruz. Ama özellikle Suriye’de siyasi sürecin akamete uğramaması için Fransa ile olan işbirliğimiz önemli ve önümüzdeki süreçte ikinci bir dörtlü zirve, İstanbul zirvesini gerçekleştirme konusunda nelerin olması gerektiğini de bugün kendisiyle samimi bir şekilde görüşmüş olduk.

Yine bölgedeki diğer konuları da değerlendirdik. Biraz sonra çalışma yemeğimizde Libya gibi, İran ve diğer bölgesel konuları da samimi bir şekilde değerlendireceğiz, bu konularda da yine Suriye’de olduğu gibi Türkiye’nin ve Fransa’nın ortak tutum sergilemesi, o ülkelerdeki istikrar için, bölgemizin istikrarı ve barış için önemli.

Ben bugünkü görüşmeleri çok faydalı buldum. Her konuda hemfikir olmayabiliriz, görüş ayrılığımız olabilir. Ama görüş ayrılığımız olduğu alanları da samimi bir şekilde konuşmak, değerlendirmek, bu sorunların üstesinden gelmek için görüşlerimizi yakınlaştırmak için de önemlidir ve özellikle de işbirliği alanlarımıza odaklanarak bazen anlaşamadığımız konuları parantez içine alarak yolumuza devam etmemiz her ikimiz için de faydalıdır. Bölgemiz için de, Avrupa için de son derece yararlıdır. O yüzden bu son derece verimli toplantılar için Jean-Yves’e ve çalışma arkadaşlarına, kendi çalışma arkadaşlarına huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum.

Hoş geldiniz diyerek sözü kendisine bırakmak istiyorum.

FRANSA DIŞİŞLERİ BAKANI JEAN-YVES LE DRIAN- Sayın Bakan, teşekkür ediyorum. Sayın Mevlüt, teşekkür ediyorum öncelikle misafirperverliğin için ve değerlendirmelerin için.

Türkiye’ye tekrar gelmek benim için büyük bir mutluluk. Hatırlatmış olduğunuz üzere ben daha öncesinde Türkiye’ye Dışişleri Bakanı olarak Eylül 2017 tarihinde bir ziyaret gerçekleştirmiştim. Ve onun öncesinde de aslında Savunma Bakanı olarak birkaç kez Türkiye’ye gelmiştim. Çünkü Türkiye ile iletişimin çok temel bir iletişim olduğunu düşünüyorum ve bu iletişimin hem düzenli olduğunu görüyoruz cumhurbaşkanları seviyesinde, bakanlar seviyesinde, bunun yanı sıra bizim iletişimimizi devam ettirmemiz, ikili anlamda da ifade etmiş olduğunuz tüm konularda son derece önemli, idareler arasındaki temasların da benzer şekilde devam etmesi, bunlar son derece düzenli ve bu şekilde devam etmesi de iletişimin kalitesini göstermektedir.

Aslında ikimizin de güçlü bir ilişkisi olduğunu söyleyebilirim ve bu ilişki sayesinde güven duygusu içerisinde çeşitli görüş birliğimiz ve görüş ayrılığımız olduğu konuları saydam bir şekilde ifade etme imkanımız oluyor. Bazı konularda görüş ayrılığımız var ifade etmiş olduğunuz gibi. Fakat açık, şeffaf ve yapıcı bir iletişim, geçtiğimiz Ocak ayında Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Paris’e geldiğinde Sayın Macron da kendilerine ifade etmişlerdi, açık, saydam ve yapıcı bir iletişimle birlikte ilerleme imkânımız oluyor ve ihtilaf veya görüş ayrılıklarımız olduğu konuları daha iyi belirleyebilme imkanımız oluyor, diğer alanlarda daha hızlı ilerleme imkanımız oluyor ve bazı konularda öncelikli şekilde çalışma imkanına sahip oluyoruz.

Ortak Çalışma Komite Toplantısının bir sonraki buluşma tarihi sonbahar aylarında gerçekleştirilecektir. Bu da, verimli bir çalışmayı gerçekleştirme imkanımız olacaktır. Bunun dışında Fransa’nın Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığı konusundaki meslektaşımın sözlerini memnuiyetle karşılamaktayım. Biz birlikte terörle de mücadele diyoruz. Ve terörle mücadele, DEAŞ’la mücadele alanındaki işbirliğimizi daha da güçlendirmek için ki bu hem Fransa’yı, hem Türkiye’yi etkilemişti. Diğer tarafta PKK ile mücadele konusu Türkiye için de öncelikli konulardan birisi. Biz de gerekli olan her şeyi yapmaya hazırız az önce de ifade etmiş olduğum gibi.

Birlikte yine Suriye dosyasını ele aldık ve bizim paylaşmış olduğumuz öncelik İdlib’deki sükuneti ve huzuru yeniden sağlayıp yeni bir insani krizin ve güvenlik krizinin önüne geçebilmek. Sürekli olarak Suriye rejiminin ve destekçilerinin İdlib’deki sivillere karşı acımasız saldırılarına son vermesi için çağrılarımıza devam ediyoruz ve son zamanda da bu saldırıların benzerlerini gördük. Türkiye ile birlikte Suriye’ye ilişkin ortak bir vizyonu paylaşıyoruz istikrarlı, demokratik, dahilci, kapsayıcı bir Suriye ve Suriyeli bir Suriye vizyonunu paylaşıyoruz.

Fakat bir konuda ifade etmiş olduğunuz gibi görüş ayrılığımız var, Suriye’nin kuzeydoğu bölgesiyle ilgili olarak. DEAŞ’ın yeniden ayaklanmasının önüne geçmemiz gerekiyor çünkü. Çünkü bizim açımıza göre de yerel yönetimin dahili şekilde oluşmasını temin etmek durumundayız ve bu iddia kapsayıcı yerel yönetimi desteklemek için de değişimden de etkilenmemek için, diğer taraftan da güvenlik kaygılarına da, meşru güvenlik kaygılarına da cevap verebilmemiz için, Türkiye’nin meşru güvenlik haklarına cevap verebilmemiz gerekir.

Uluslararası camianın desteğiyle birlikte ve Avrupa Birliği’nin desteğiyle de birlikte Türkiye’nin sarf etmiş olduğu ve sarf etmeye devam etmiş olduğu ve yaklaşık 4 milyon Suriyeli mülteciyi ülkesinde ağırladığını görüyoruz. Ve bu anlamdaki çabalarını takdirle karşılıyoruz. Ve Kuzey’deki girişimlerinizi de destekliyoruz bu anlamda.

İran konusunu da, Libya konusunu da ele alma imkanımız olacaktır birazdan.

Ve Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerini de ele aldık görüşmelerimizde. Türkiye’nin Avrupa’ya kök salmasını istiyoruz, çünkü Fransa’nın ve Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı var. İstikrarlı, refah ve demokratik bir Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye’nin Avrupa’ya ihtiyacı olduğu gibi. Çünkü Avrupa da Türkiye’nin bir ortağı ve ilerlemelerinin de, reformlarının da Türkiye’ye eşlik etmeye devam edecektir.

Bizler bu konuları ele aldık. Bir diyalog ruhu içerisinde ve ortak konularımız üzerinde ilerlemeye çalışıyoruz bu şekilde. Görüş ayrılıklarımızı da görmezden gelmiyoruz, fakat ortak anlayış ile birlikte ortak hedeflerimize ulaşabilmek adına bunların çözümü üzerinde çalışıyoruz.

SORU- Fox TV’den. Efendim, geçen hafta Amerika’dan bir mektup gelmişti Shanahan’ın mektubu S-400’lerle ilgili. Bunun için özellikle muhalefetin eleştirileri var, ikinci bir Johnson mektubu diyorlar, içeriğiyle ilgili de bir ültimatom çıkışı var. Sizce de bu mektubun içeriği ve yazım dili ültimatom mu ve de yanıt tarafınızdan ne zaman verilecek? Henüz bir yanıt vermedik, karşı mektup ne zaman yazılacak, gecikti eleştirileri de var.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.

Evet, böyle bir mektup geldi, Milli Savunma Bakanımıza muhatabı tarafından gönderilen bir mektup. Her şeyden önce bu mektubun üslubunu biz kabul etmiyoruz ve hiç kimse Türkiye’ye ültimatom veremez. Türkiye, bağımsız ve özgür bir ülkedir. Evet, NATO müttefikiyiz, evet başka uluslararası örgütlere de üyeyiz ve buralara yönelik yükümlülüklerimizi de her zaman tam olarak yerine getiriyoruz. Zaten bu konulardaki açıklamaları Genel Sekreter de her zaman yapmıştır.

İkincisi, Türkiye Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini almıştır. Yani burada Türkiye alacak mı, almayacak mı, bunu konuşmuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu konuya açıklık getirdi, net bir şekilde söylediler.

Burada Amerika’ya bizim bir önerimiz oldu. Yine S-400 konusunda ve F-35’ler konusunda bir endişeniz varsa ortaya bazı iddialar attınız bunlara biz katılmadığımızı söyledik, ama madem bu iddialarda bulundunuz o zaman ortak çalışma grubu kuralım, NATO da içinde olsun ve uzmanlar bu sizin endişelerinizle ilgili konulara baksınlar ve bize rapor getirsinler. Başkan Trump buna evet diyor, ama Amerika içinde bazı kurumlar buna hayır diyorlar, yanaşmıyorlar. Madem kendinize güveniyorsunuz, bizim çalışma grubu teklifimizi niye kabul etmiyorsunuz? Yani bu tür mektuplarla Türkiye aldığı karardan vazgeçmez. Türkiye S-400’ü almıştır ve S-400’ler Türkiye’ye gelecektir ve konuşlanacaktır, bunun da çalışmaları devam ediyor.

Mektupla ilgili de tabii Milli Savunma Bakanlığımız bir cevap hazırlıyor, biz de kendilerine gerekli katkıları verdik ve en kısa zamanda Milli Savunma Bakanımız bu mektuba cevaben mektubunu da gönderecektir. Ve dediğim gibi böyle bir mektubun içeriğini ültimatom demeyelim ona, ama içeriği ve üslubunu kabul etmediğimizi zaten daha önce de vurgulamıştık.

Teşekkür ediyorum.

SORU- Fatih Oruk, TRT Haber. Sorum Sayın Fransız Bakana olacak, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde bir üs edineceğiniz ve askeri mevcudiyetinizi kalıcı hale getireceğinize dair Rum basınında bazı iddialar yer aldı. Bu iddialar doğru mudur, bu kapsamda Ankara’yla bir görüşmeniz oldu mu? Aynı zamanda bu konuyu Ada’nın eşit hakkı olan, eşit haklara sahip diğer tarafı Kıbrıs Türkleriyle görüşmeyi düşünüyor musunuz? Teşekkürler.

FRANSA DIŞİŞLERİ BAKANI JEAN-YVES LE DRIAN- Aslında öyle bir konu olmadığında yapılması gereken bir görüşme de kalmıyor ne yazık ki, çünkü biz öyle bir konu öngörmedik. Fransız bir üssün veya Fransız askeri birliklerinin Kıbrıs’ta konuşlanması gibi bir öngörümüz olmadı kesinlikle. Sadece Kıbrıs Rum Kesimiyle birlikte istişarelerimiz oldu. Kıbrıs deniz kapasitelerinin güçlendirilmesine ilişkin görüşmelerimiz oldu. Ve terörle mücadele kapsamında Fransa’nın girişimleri içerisinde yer almakta da bulunan ve kriz durumunda Fransız vatandaşlarının yeniden ülkelerine geri dönüşlerini sağlayabilmek için de gerçekleştirmiş olduğumuz çalışmalar 2017 yılında yenilemiş olduğumuz bir çalışmadır bu, yeni herhangi bir konu yok bu anlamda ve Rum basınının bu konuda yanıldığını söyleyebilirim.

SORU- Aslı Akbaş, TRT World. Sorum Sayın Bakan Çavuşoğlu’na. Efendim, dün İdlib’de Rusya ve Türkiye’nin girişimiyle bir ateşkes ilan edildiği iddia edildi. Bugün de İdlib’deki gözlem noktamızda bir saldırı olduğu duyuruldu. İdlib’deki son durum hakkında biraz bilgi verebilir misiniz, ateşkes iddiaları doğru mu? Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, İdlib konusu, biraz önce Sayın Bakan Le Drian da gündeme getirdi, kendi aramızda görüştüğümüz bir konu.

İdlib Muhtırasının tam olarak uygulanması konusunda biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Fakat siyasi çözüme inanmayan, sadece askeri çözümden yana olan bir Rejimin olduğunu da biliyoruz. Fakat burada bizim muhataplarımız kim? Rejimin garantörleri ve özellikle de Rusya, çünkü İdlib Memorandumunu Rusya’yla imzaladık. Ve son zamanlarda Rejimin burada İdlib’e yönelik saldırıların arttığını görüyoruz, özellikle de okulları ve hastaneleri hedef alıyorlar. Ve sivilleri hedef alıyorlar ki 200 bin civarında sivil şu anda evini terk etmiş durumda, bu her açıdan bir felakettir. Bu çatışmaların durması için Rusya’yla yoğun çaba sarf ediyoruz. Şu anda tam olarak ateşkes sağlandı demek mümkün değil, ama bu konuda ciddi, samimi gayretlerimizin olduğunu da Rusya’yla beraber söylemek isterim.

Diğer taraftan, bu sabah özellikle 10’ncu gözlem üssümüze, misyonumuza yönelik de bir saldırı oldu, yani havan atışları oldu, üç tane askerimiz hafif şekilde bundan etkilendiler. Ama bunun biz kasıtlı olduğunu düşünüyoruz ve Rusya’yla da bu konuyla görüşüyoruz. Eğer Rejim buna yönelik saldırıları devam ettirirse gereğini de yaparız, bundan da hiç kimsenin tereddüdü olmasın. Ve Rejime de burada özellikle bu saldırıların durması için Rusya’nın ve İran’ın garantör olarak gerekli baskıyı kurması gerekiyor ve garantör ülke olarak onlar da sorumluluklarını yerine getirmek durumundadır. Aksi takdirde bu gerginlik devam ederse İdlib için de, Suriye’nin geleceği için de siyasi çözüm açısından da ciddi bir felakete dönüşebilir. Biz bunun olmasını arzu etmeyiz. Bu çatışmalar yerine bir an önce Anayasa Komisyonunun kurulması ki bu konuda Rusya’nın Birleşmiş Milletler’e ve bize teklif ettiği formülü Birleşmiş Milletler de kabul etti. Artık Anayasa Komisyonunun kurulmasının önünde herhangi bir engel yok, bu tür konulara odaklanmamız lazım. Astana ve Cenevre süreçlerine odaklanmamız lazım ve koalisyon ortaklarımızla ve diğer ülkelerle birlikte siyasi çözüm sürecini de hızlandırmamız lazım.

SORU- Sayın Bakan, iyi günler. Fransız Kalkınma Ajansı AFD. Tuna Altınel Lyon’daki öğretim görevlisi ve Osman Kavala’nın durumları ele alındı mı ve ele alındıysa durum nedir, bunları öğrenmek istiyoruz?

FRANSA DIŞİŞLERİ BAKANI JEAN-YVES LE DRIAN- Fransa Meclisinde bu konuyla ilgili geçtiğimiz Salı günü aslında bir konuşma gerçekleştirmiştim, bu konuları dile getireceğimizi ifade etmiştim, bunların önemli konular olduğunu ifade etmiştim. Ve Fransa’nın ifade özgürlüğü konusunda ve evrensel özgürlükler konusundaki tutumundan bahsettim. Genellikle ben bir şey söylediğimde bunun gereğini yerine getiriyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Özellikle şunu eklemek isterim, Türkiye’de ifade özgürlüğü Anayasa garantisi altındadır. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, bunlar önemlidir. Fakat teröre destek vermekle ve mevcut Türkiye’de seçimle iş başına gelmiş rejimi yıkmaya çalışmakla ifade özgürlüğü farklı şeylerdir, bu bir.

İkincisi; Can Dündar’dı değil mi, o casuslukla suçlanan. Beş yıl ceza aldığı zaman, Türkiye basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü bakımından eleştirildi. Fakat aynı şeyleri geçtiğimiz günlerde Fransa’da da gördük. Yani Fransa’da bazı gazetecilerin Fransa’nın gizli belgelerini açıklamasından dolayı aynı soruşturmaya tabi tutulduğunu görüyoruz. Türkiye’de olduğu zaman ifade özgürlüğü kapsamına giriyor, Fransa’da olduğu zaman bu iş güvenlik meselesi oluyor. Biz bu konudaki çifte standarda karşıyız, burada Fransa haklı ya da haksız demiyoruz. Dolayısıyla bu konularda demokrasi, insan hakları, özgürlükler konularında tam anlamda standartlara uyulması önemli. Bizim bu konuda hiçbir çekincemiz de yoktur ve bahsettiğiniz konular da Türkiye’nin iç yargı sürecidir, dolayısıyla Türkiye’nin iç işlerine müdahale etmek de kimsenin hakkı da değildir, onu da vurgulamak isterim.

FRANSA DIŞİŞLERİ BAKANI JEAN-YVES LE DRIAN- Müsaadenizle iki takviye gerçekleştirmek istiyorum bu konuya ilişkin. Basın özgürlüğü konusunda ben görüşümü az önce ifade etmiştim ve Fransa’daki gazetecilerin güvenlik konularını paylaştıklarını söylüyorsunuz. Ben de sabah gazeteleri okuduğumda yine istihbarat bilgileriyle ilgili paylaşımlar olduğunu görüyorum. Dolayısıyla bizim iki ülkemizin de güvenliği konusundaki konuların aramızda kalması gerektiğini aramızda konuşmuştuk, yeniden ifade etmek istiyorum.

İdlib konusunda ise bizi kaygılandıran bir durum söz konusu ve biz Türkiye’yi destekliyoruz bu konuda. Ve İdlib konusunda ateşkesin İdlib bölgesinde uyulmasını sağlamak durumundayız. Çünkü çok tehlikeli, patlayıcı bir etkiye sahip olabilecek olan bir durum var ortada. Ateşkese müdahale edebilecek olan her bir adım hepimiz için dramatik sonuçlar doğurabilir sonrasında.

Bu sabahki vakanın yaşanmış olması tekrar bize şunu hatırlatmaktadır, etki sahibi olan ülkelerin, yani rejim üzerine etkisi olan güçlerin ve ülkelerin gerekli adımları atmaları gerekir.