Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi IV. Zirvesi Kapsamında Gerçekleştirilen Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısında Yaptığı Konuşma, 4 Haziran 2014, Bodrum

Değerli Dışişleri Bakanları,

İkinci vatanınız Türkiye ve Bodrum’a hoşgeldiniz.

Türk Dili Konuşan Ülkeler Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısını resmen açıyorum. Hepinizi Avrasya sathında ve bütün dünyadaki Türkler adına, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları adına, Hükümetimiz adına en içten duygularla selamlıyorum.

Kardeş halklarımız ve ülkelerimiz arasındaki ortak dil, din, tarih, kültür ve müşterek değerlere dayanan bağlar çok güçlüdür. Tarih de bugün de buna şahittir. Türk Konseyini bu bağlar üzerine kurduk. Rahmetli Gaspıralı’nın, “Dilde, fikirde, işte birlik” sözlerinden aldığımız ilhamla hayata geçirdik. 2009’da Nahcivan’da akdi zeminini hazırladığımız, 2010’da İstanbul’da hayata geçirdiğimiz Türk Konseyi’nin 4. Zirvesini bu kez yeniden Türkiye’de, Bodrum’da gerçekleştiriyoruz. Eminim geçmişte dilde, fikirde, işte birlik yönünde büyük rüyalar gören, büyük idealler peşinde koşan bütün ecdadımızın, bütün aydınlarımızın, devlet adamlarımızın, rahmete intikal etmiş olanların ruhu bugün şad olmuştur.

Bu yılki Zirve temasını turizm olarak belirledik. Daha önce ekonomik işbirliği, enerji, ulaştırma alanlarında zirve konularını belirlemiştik. Turizme verdiğimiz önem sadece ekonomik kaygılardan kaynaklanmıyor. Aksine turizmi, halklarımız arasındaki ilişkileri pekiştirecek, asırlarca aynı dili birçok farklı coğrafyada yaşatmış olan, aynı kültürel gelenekleri, örfleri sürdürmüş olan halklarımız arasındaki kültürel bağları tekrar ihya edecek bir önemli kültürel faaliyet alanı olarak görüyoruz. Bu yönüyle turizmi, kültürler arasında iletişimi, diyaloğu ve karşılıklı anlayışı getiren, bu suretle dünya barışına katkıda bulunan bir alan olarak görüyoruz. Turizmi aynı zamanda aramızdaki çok boyutlu ve derinlikli işbirliği sürecine katkı yapacak potansiyel bir işbirliği alanı olarak da görüyoruz.

Bizler asırlarca İpek Yolu’nun bir parçası olduk. Parçası olduğumuz İpek Yolu tarih boyunca yalnızca bir ticaret güzergahı olmamış, beşeri ilişkilerin gelişmesini ve toplumlar arasındaki etkileşimin artmasını sağlayan bir kanal olmuştur. Avrasya sathında ard arda sıralanan ve Türkler tarafından, Türklerin değişik boyları, aşiretleri tarafından kurulmuş şehirler, aynı zamanda farklı medeniyetler arasındaki etkileşimin köprüleri, aktarım hatları olmuşlardır. Bu şehirler arasında - ki her biri bugün iftiharla bizim milli sınırlarımız içinde bulunan özgür şehirler arasında - insanlar ve mallar kadar kültürler, fikirler, şiirler, ağıtlar, deyişler de aktarıldı ve bugünlere kadar geldi.

Dün Türkmen ve Kırgız kardeşlerimizle Ankara’da toplantılar gerçekleştirdik. Birçok noktada Anadolu Türkçesiyle ifade ettiğimiz bir atasözünün, deyişin Kırgız Türkçesinde, Türkmen Türkçesinde, daha önceki toplantıda da Azerbaycan ve Kazak Türkçesinde değişik şekillerde ifade edildiğini hep gördük, şahit olduk. Edebiyatta, felsefede Türk dünyasının zengin fikir ve eserlerini doğudan batıya İpek Yolu üzerinden aktardık, aktarmaya devam ediyoruz. Türk Konseyi bu açıdan; ekonomiden ulaştırmaya, turizmden kültüre uzanan geniş işbirliği imkanlarıyla Avrasya’daki tarihi etkileşim kanallarına yeniden can verecektir. Turizm yoluyla müşterek tarihimizi, kültürümüzü ve ortak değerlerimizi yeniden keşfetme ve birbirimize aktarma imkanı yakalayacağız. Seyyid Yahya Bakuvi’nin felsefesini, Türkistan’da Pir-i Sani Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerinin düşünceleri ve maneviyatını, Manas’ın kahramanlıklarını, Yusuf Has Hacib’in ahlak, hukuk ve devlet idaresiyle ilgili fikirlerini, Ali Şir Nevai’nin eşsiz eserlerini, Nizami Gencevi’nin ve Maktumkulu Firaki’nin doyumsuz şiirlerini, Yunus Emre’nin ve Hazreti Mevlana’nın, Hacı Bektaşî Veli’nin Anadolu’yu yurt edinmemizi sağlayan fikirlerini, düşüncelerini, felsefelerini sadece kendi halklarımız arasında değil bütün dünyada da okunmasını sağlayacağız.

Bu arada güzel bir haberi de paylaşmak isterim, biraz önce gelen bir haberle UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Komitesine Türkiye büyük bir oy farkıyla seçildi, Türkiye 77 oy aldı, diğer aday ülkeler 48 ve 15’te kaldılar, Fransa ve İtalya. Tabii, Türkiye’nin UNESCO Kültürel Miras Komitesine üye olması, aynı zamanda bu masa etrafındaki bütün ülkelerin üye olması anlamına gelmektedir. Orada ortak kültürel değerlerimizi koruyacağız, geliştireceğiz.

Değerli kardeşlerim,
Sayın basın mensupları,

Bugünkü istişarelerimizde müşterek menfaatlerimizi ilgilendiren konular üzerinde görüş alışverişinde bulunacağız. Bölgesel ve uluslararası gelişmeleri değerlendireceğiz. Ait olduğumuz bölgelerde son dönemde çok önemli gelişmeler yaşandı, bunları tek tek ele alacağız. Ve bunların gerek Türk Konseyine üye olan ülkeler açısından, gerekse Türkçe konuşan bütün topluluklar açısından ister bağımsız, isterse farklı ülkelerde vatandaşlar olarak, topluluklar olarak bulunan soydaşlarımız açısından taşıdığı önemi bir kez daha gözden geçireceğiz.

Bu yılki Zirve Toplantısı bölgemizde ve dünyada dinamik değişikliklerin yaşandığı bir dönemde gerçekleşiyor. Dolayısıyla çok daha derinlemesine bir istişareyi gerektiren bir konjonktürde bulunuyoruz. Böyle dönemlerde görüşlerimizi koordine etmek çok önemlidir. Son bir aylık dönemde Türk Konseyi üyesi ülkelerle ya ikili, ya üçlü, ya çok taraflı toplantılar vesilesiyle sık sık görüşme imkanı bulduk.

Aslında son 15 günlük takvime baktığımızda gerçekten belki de en sık aralıklarla görüştüğümüz dönemlerden biri oldu. Şangay’da yapılan CICA Zirvesine katıldık. Bu çerçevede, tekrar “aksakalımız” Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev'e teşekkür ediyoruz. Vizyoner liderliği bağlamında Şangay’da CICA yeni bir döneme girdi ve Şangay’da yapılan toplantıda Türkiye dönem başkanlığını Çin’e devretti. Çok üst düzeyli bir katılımla, Sayın Nazarbayev’in vizyoner görüşleri hayata geçirilmiş oldu. Tekrar kendisine ve o toplantıda beraber olduğumuz Türk Konseyi üyesi ülkelere de teşekkürü bir borç biliyoruz.

Yine, Cezayir’de düzenlenen Bağlantısızlar Toplantısında da beraber olduk.

Türkmen ve Kırgız Dışişleri Bakanlarını ülkemizde ağırladım, son dünkü ziyaret dışında ayrıca teşrif ettiler. İnşallah önümüzdeki dönemde de Kazakistan Dışişleri Bakanı değerli dostum Yerlan Beyi de Türkiye’de tekrar ağırlayacağız.

Bakü’de Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan üçlü toplantısını geçen hafta gerçekleştirdik. Bu toplantı, Hazar geçişleri bakımından, yine bu masa etrafında konuşulan ticaret, ulaşım, enerji aktarımları bakımından son derece önem taşıyan bir toplantıydı. Bundan sonra da bu üçlü mekanizmayı bakanlar düzeyinde sürdürmeye kararlıyız.

Türkmenistan Türk Konseyine resmen üye olmadı, ama bütün faaliyetlerine değişik düzeylerde misafir ülke olarak katılması bağlamında da bu üçlü mekanizmanın da Türkmenistan’la ilişkilerimizin geliştirilmesine büyük katkıda bulunacağına inanıyoruz.

Benzer bir mekanizmanın Kazakistan’la Türkiye, Azerbaycan arasında yine Hazar geçişleri bağlamında gerçekleştirilmesi hedefini güdüyoruz.

Kırgızistan’dan son iki hafta içerisinde çok üst düzey ziyaretler oldu, Kırgızistan’ın değerli Başbakanı Cömert Bey 2 hafta önce Türkiye’yi ziyaret etti. Kırgız Dışişleri Bakanı değerli dostum Yerlan Bey ziyaret etti. Dün de Kırgızistan’la Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyini Ankara’da gerçekleştirdik. Değişik anlaşmalara imzalar attık, işbirliğimizi tahkim edecek görüşmelerde bulunduk.

Bugün de burada Dışişleri Konseyini topluyoruz, yarın da inşallah zirveyi gerçekleştireceğiz.

Bütün bu gelişmeler eğer 20 sene önce 15 gün içinde, 1 ay içinde bu kadar yoğun trafik olacaktı denseydi Türki cumhuriyetler arasında, bu herhalde hiç kimsenin hayal edemeyeceği gelişmelerdi. Artık gerek halklarımız, gerek hükümetlerimiz, gerekse bütün dünya şahittir ki Türkçe konuşan topluluklar farklı devletler altında yaşasalar da tek bir millettirler ve tek bir millet olma bilinciyle de kader birlikteliği, kültür birlikteliği, tarih birlikteliği yaşamaya kararlıdırlar.

Bu birlikteliğimiz hiçbir ülkeye karşı değildir, hiçbir bloka karşı değildir. Hiçbir şekilde uluslararası gelişmelerde, bir şekilde rekabetçi bir anlayışın ürünü değildir, aksine tarihin doğal seyri içinde aynı dili konuşan, aynı fikri ve aynı işi gerçekleştirmeye çalışan, asırlarca da birarada yaşamış olan halklarımızın kader birlikteliğinin işaretidir. O bakımdan Türk Konseyinin son dönemde aldığı mesafeyi takdir ediyoruz. Yine bu gelişmeler içinde geçtiğimiz hafta Bakü’deki toplantıdan sonra Rusya’ya giderek stratejik planlama grubu toplantısını gerçekleştirdik. Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerimiz de, hep beraber yürüttüğümüz ilişkiler de malumdur. Dolayısıyla Avrasya’nın bu kritik safhasında ve coğrafyasında hepimiz barış için, istikrar için biraraya geliyoruz. Bu istikrarı gerçekleştirene kadar da hep beraber halklarımızın refahı için çalışmaya devam edeceğiz.

Önümüzdeki dönemde bölgesel ve küresel gelişmeler bağlamında son derece kritik aşamaların eşiğindeyiz. Bu sene Türk dünyasının merkezinde yer alan, Asya’nın merkezinde yer alan ve yoğun bir Türk nüfusu, Türkmen, Özbek, Hazara nüfusunu bünyesinde barındıran Afganistan’dan NATO’nun çekilme süreci yaşanacak. Afganistan’ın geleceği hepimiz için, Türk dünyası için de çok büyük bir önem taşıyor. İnşallah İstanbul Süreci Toplantısını da Pekin’de gerçekleştireceğiz. Bütün üye ülkelerin de katkıda bulunduğu bir süreçtir, Afganistan’a komşu ülkeler toplantısı. Afganistan’dan, NATO’nun çekilme süreciyle Ukrayna’da yaşanan gelişmeleri birlikte ele aldığımız zaman, aslında Türk dünyasını ilgilendiren coğrafyada çok önemli devinimlerin olduğunu görüyoruz. Bizim için önemli olan, bütün bu uluslararası sorunlarda Avrasya’da barış ve istikrarı temin etmek, Avrasya’daki önemli aktörler olan ülkelerimizin refahlarını teminat altına almak, bu coğrafyada yaşayan ve Türk nüfusu barındıran, Türkçe konuşan toplulukları barındıran bütün ülkelerle dostça ilişkiler geliştirip oradaki kardeşlerimizin, soydaşlarımızın istikbali, huzuru ve refahı için birlikte çalışma göstermek.

Bu açıdan son derece önemli tarihi bir dönemeçte Türkiye’de Bodrum’da biraraya gelmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Tekrar hepinize hoş geldiniz diyorum bütün Türkiye adına ve sizin soydaşlarınız, kardeşleriniz adına.

Gaspıralı’nın sözüyle “dilde, işte, fikirde birlik” için attığımız bu adımın hayırlara vesile olmasını diliyor, bu toplantının organizasyonu anlamında katkıda bulunan Türk Keneşi Genel Sekreteri Sayın Halil Akıncı Beye, dönem başkanlığını yarın devralacağımız - gerçekten son derece başarılı bir dönem başkanı - değerli dostum Yerlan Beye ve bütün Bakan arkadaşlarıma teşekkürü bir borç biliyorum.

Tekrar hoş geldiniz diyorum.

Şimdi sözü dönem başkanı olarak Sevgili Değerli Kardeşim Yerlan Beye veriyorum.