Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu'nun 10 Aralık 2012 İnsan Hakları Günü Mesajı

Kabul edildiği 1948 yılından bu yana temel hak ve özgürlükler alanındaki belgelerin anayasası olarak nitelendirilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 64. yıldönümünü kutluyoruz.

Birleşmiş Milletler bu yıl İnsan Hakları Günü temasını “bireylerin kamu hayatına dahil olma hakkı” olarak tespit etmiştir. Bu çerçevede, bireylerin ülkelerindeki karar alma süreçlerine ve kamu hayatına katılabilme fırsatına kavuşturulabilmesi, demokrasi standartlarının yükseltilmesinin ve iyi yönetişimin sağlanabilmesinin önemli koşullarından birini teşkil etmektedir. Vatandaşların demokratik talep ve beklentilerine en iyi biçimde yanıt verebilmek için, sivil toplumun bu talep ve beklentilerini rahatça ortaya koyabilmesi ve karar alma süreçlerine katkıda bulunacak fırsata kavuşturulması gerekmektedir. Ülkemizin de taraf olduğu Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nde de yer bulduğu üzere, tüm bireylerin ayrım gözetilmeksizin kamu yönetimine katılma hakkına sahip olması önemlidir.

İnsan haklarına özgü evrensel değerler bütününün korunup geliştirilmesi, Türk dış politikasının temel unsurlarından biri olmaya devam etmektedir. Bu anlayışla, üyesi bulunduğumuz uluslararası örgüt ve mekanizmalarla bu alanda yakın ve yapıcı işbirliğimiz de sürmektedir.

İnsan hakları alanındaki uluslararası sözleşmelere taraf olma konusunda geride bırakmakta olduğumuz yıl içinde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bu çerçevede, ülkemiz kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi bünyesinde geçtiğimiz yıl imzaya açılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ne 14 Mart 2012 itibarıyla taraf olmuştur. Türkiye Sözleşme’yi imzalayan ve onaylayan ilk Avrupa Konseyi üyesidir. Ayrıca, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne Ek Bireysel Başvuruya ilişkin Üçüncü İhtiyari Protokol de tarafımızdan 24 Eylül 2012’de imzalanmıştır.

Günümüzde yükselişte olan ve belirli din ve inanç mensuplarına yönelik nefret söylemi, ayrımcılık ve hoşgörüsüzlük vakalarına karşı mücadele edilmesi, devletimizin insan hakları bağlamında dış politika öncelikleri arasındaki önemli yerini korumaktadır. Toplumlarda vuku bulan bu tür olaylarla mücadelede gerekli tüm tedbirlerin alınması ve dini hoşgörü ve anlayış kültürünün yerleştirilmesinin sağlanması uluslararası toplumun sorumlulukları arasındadır. Hoşgörü ve çeşitliliğe saygının, siyasi ve toplumsal kültürün vazgeçilmez boyutu haline getirilmesi, insan hakları alanındaki iyileştirici düzenlemelerin devam ettirilmesiyle mümkün olabilecektir.

Ulusumuzun ve uluslararası toplumun İnsan Hakları Günü’nü kutluyor, insan haklarına saygı anlayışının tüm dünyada kök saldığı aydınlık bir gelecek diliyorum.