Çin Halk Cumhuriyeti'nin Dünya; Ekonomisindeki Yeri ve DTÖ Bağlamında Türkiye-ÇHC İlişkileri
Çin Halk Cumhuriyeti'nin Dünya  Ekonomisindeki Yeri ve DTÖ Bağlamında Türkiye-ÇHC İlişkileri

Mustafa PULAT


Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), Dünya Ticaret Örgütü tarafından yayınlanan en son istatistiklerine göre, dünyanın en büyük dış ticaret hacmine sahip dördüncü ülkesi konumuna ulaşmıştır.

2001 yılı rakamlarına göre, ÇHC'nin ihracatı 266,1 milyar Dolar, ithalatı 243,6 milyar Dolara ulaşmıştır. Aynı yıl ÇHC Gayrı Safi Milli Hasılası, bir önceki yıla göre yüzde 7,3'lük bir artışla 1 trilyon 156 milyar Dolara çıkmıştır. 2001 yılında ÇHC'nde yapılan yabancı sermaye yatırımları toplamı, 46,9 milyar Dolar ile 2000 yılına göre yüzde 15 oranında yükselmiştir. 2001 yılında ÇHC'nin döviz rezervleri 212 milyar Doları aşmış, dış borcu ise 145,7 milyar Doları bulmuştur. Kişi başına düşen milli gelir kentlerde 827, kırsal bölgelerde 285 Dolar, resmi enflasyon oranı binde 72, resmi işsizlik oranı ise kentlerde yüzde 4 olarak açıklanmıştır.

Bu çerçevede ÇHC, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve Japonya'nın ardından, Kanada'nın yerini alarak dördüncü en büyük dış ticaret hacmine sahip ülke haline gelmiştir. ÇHC, sözkonusu statüye ulaşan tek gelişmekte olan ülkedir. ÇHC'nin 11 Eylül terör olayları sonrasında sergilediği ekonomik performans ayrıca kayda değer görülmektedir. Zira, dünya ticareti 2001 yılında değer olarak yüzde 4 oranında azalarak, 6 trilyon Dolar civarında gerçekleşmiştir. ÇHC ise, aynı dönemde dış ticaretini artırabilmiştir.
ÇHC'nin 2001 yılındaki ekonomik büyüme performansı büyük ölçüde artan kamu yatırım harcamalarından kaynaklanmıştır. Sözkonusu yatırımlar; teknolojik araştırmalar, altyapı yatırımları ve konut yapımı gibi alanlarda yoğunlaşmıştır. ÇHC ekonomisinin 2002 yılında da yaklaşık yüzde 7,25 oranında büyümesi beklenmektedir. 11 Eylül terör olayları ile dünya ekonomisinde gözlenen yavaşlama, ÇHC'nin Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyeliği sonrasında dünya ticaretindeki payını 2002 yılı başından itibaren daha da artırma çabalarını kısa vadede olumsuz etkilemiştir. Bu nedenle ÇHC, ekonomik büyümesini bir süre için daha ziyade iç tüketim ve kamu yatırım harcamalarını artırarak sürdürebilmeye yönelmiştir.

Öte yandan, DTÖ yükümlülükleri kapsamında ÇHC'nin iç pazarını dış rekabete açtıkça daha da önem kazanacak olan ekonomi alanında yeniden yapılanma, verimsiz devlet işletmelerinin reforma tabi tutulması veya tasfiyesi çabaları, ÇHC'de işsizlik oranını daha da artırabilecektir. Bununla birlikte, 2008 Olimpiyat Oyunları'nın Pekin'de düzenlenecek olması dolayısıyla yapılacak altyapı yatırımları, keza ÇHC'nin batı ve iç bölgelerini kalkındırma hamlesi kapsamında gerçekleştirilecek yatırımlar, ÇHC'nin yüksek ekonomik büyüme hızını gelecekte de sürdürebilmesi bakımından fayda sağlayacaktır. Bu çerçevede belirtilmesinde yarar görülen bir husus, ÇHC'nin kalkınma yatırımlarına dönük kamu harcamalarını artırarak sürdürürken, bütçe ve kamu maliyesinde disiplini muhafaza edebildiğidir. Bu sayede, 1999 yılı ortalarından bu yana ÇHC'nde faiz oranları göreceli olarak düşük seviyelerde seyretmiştir.

ÇHC bakımından en temel ekonomik gündem maddesi; DTÖ'ne girişle birlikte dünya ekonomisiyle giderek daha fazla bütünleşmenin yolaçabileceği işsizlik sorunudur. Uluslararası gözlemciler, ülkenin DTÖ'ne katılması sonucunda, tahminen 2004 yılında ÇHC'nde işgücü piyasasında yaşanan daralmanın ciddi sosyal risklere yol açabileceğini belirtmektedirler. ÇHC İstihdam ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, önümüzdeki birkaç yılda kentlerde yaklaşık 20 milyon kişinin işsiz kalacağını tahmin etmektedir. Sözkonusu rakama, kırsal kesimde yaşayan yaklaşık 150 milyon işsiz de dahil edildiğinde, toplam işgücünün (700 milyon olarak tahmin edilmektedir) yaklaşık yüzde 25'inin orta vadede işsiz kalacağı ortaya çıkmaktadır.

Çin ekonomisi yılda yaklaşık 8 milyon kişi için iş sahası yaratabilirken, işgücü piyasasına her yıl yaklaşık 12-13 milyon kişi katılmaktadır. ÇHC'nin dünya ekonomisi ile bütünleşmesi ilerledikçe, Çin kamu ve özel şirketlerinin uluslararası rekabette başarılı olabilmek amacıyla, iş güvencesi, sosyal güvenlik, sağlık ve destekleme politikalarının gözden geçirilmesi ihtiyacı artmaktadır. Bu durum, işsizlik sorununu ağırlaştırıcı etki yapmaktadır.

ÇHC, işsizlik sorununa kısa vadede çözüm bulabilmek amacıyla çabalarını sürdürmektedir. Bununla birlikte, kırsal kesimdeki yaklaşık 150 milyon işsizin kentlere göç etmesini sınırlandırma politikası, kırsal kesim işsizlerini kentlere göç etmekten caydıramamaktadır.

ÇHC'nin DTÖ'ne katılmasından kısa-orta vadede en fazla tarım kesiminin zarar görmesi beklenmektedir. Tarım kesiminde çalışan işgücünün, reel ücretlerinin düzenli bir şekilde azalması ve bu sektördeki vergi yükünün artması sonucunda, tarım kesimi çalışanlarının genel olarak ekonomik bakımdan zor durumda bulunduğuna dair uluslararası kuruluşlara ait raporlar yayınlanmaktadır.

ÇHC, özellikle kırsal kesim işsizlerine yeni iş sahaları açabilmek için, batı bölgelerini, nispeten daha zengin doğu ve güney bölgeleri ile birbirine bağlayacak altyapı projelerine ağırlık vermektedir. ÇHC bu bağlamda Trans-Asya demiryoluna 4 milyar Dolar yatırım yapacağını açıklamıştır. Sözkonusu hat, 3420 mil uzunluğunda olacak ve Singapur ile Malezya'yı ÇHC'nin Yunnan bölgesi üzerinden Trans-Sibirya demiryolu hattına bağlayacaktır. Bu bağlantı, ÇHC'nin Güney Doğu Asya'daki ekonomik etkisini yaymasının yanısıra, ülke içindeki ekonomik kalkınmaya da ivme katarak, bölgeler arası gelir dağılımı dengesizliğini bir ölçüde düzeltici etkide bulunabilecektir. Sözkonusu proje, ÇHC ile Güney Doğu Asya Uluslar Topluluğu (ASEAN) arasında ekonomik ve ticari işbirliğinin gelişmesi ve iki taraf arasında bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalanması çabalarına da olumlu katkı yapabilecektir.

9-13 Kasım 2001 tarihlerinde Katar'da düzenlenen DTÖ 4. Bakanlar Konferansı sırasında DTÖ üyeliğinin onaylanması ile ÇHC, uluslararası ticaret sisteminde daha önce karşılaştığı ayırımcı ticaret politikalarına karşı DTÖ Anlaşmalarından kaynak bulan yasal güvenceler elde etmiştir. Bu durum, ÇHC'nin orta ve uzun vadede dünya ekonomisi ve ticaretinde başat güçlerden biri olmasını sağlayacaktır. ÇHC'nin ve Tayvan'ın DTÖ'ne üyeliklerinin, 2010 yılına kadar küresel üretimi % 2, uluslararası ticareti ise % 3 oranında artıracak bir etki yapacağı hesaplanmaktadır.

ÇHC'nin DTÖ üyeliğinin etkileri ilk aşamada, bölgesinde hissedilecektir. İhracata dayalı bir kalkınma stratejisi izleyen Güney Doğu Asya ülkeleri; Tayvan, Güney Kore, Tayland, Malezya, Endonezya ve Singapur, dış pazarlarında, ucuz işgücü ve ölçek ekonomisi avantajlarına sahip ÇHC'nin artan ölçüde rekabeti ile karşılaşmaktadırlar. Bu ülkeler, sözkonusu rekabeti dengeleyebilmek amacıyla, ÇHC'nin kamu işletmelerine sağladığı DTÖ uyumlu olmayabilecek her türlü devlet desteğinin kaldırılmasına çalışmaktadırlar. Sahip olduğu büyük iç pazar ve ucuz iş gücü maliyetleri gibi avantajları, yabancı sermaye girişleri bakımından da ÇHC'ni bölge ülkelerinin en ciddi rakibi haline getirmektedir.

2001 yılı verilerine göre, ihracata bağımlı yukarıda belirtilen Güney Doğu Asya ülkelerinin ihracatlarında düşüşler meydana gelmiştir. Bu ülkelerde önemli ölçüde deflasyon da yaşanmıştır. Zira, ÇHC menşeli ucuz ürünler bölge ülkelerinde fiyatları baskı altında tutmakta ve yerel üretimi, dolayısıyla ekonomik büyümeyi yavaşlatıcı etkide bulunmaktadır.

Güney Doğu Asya ülkelerinin ihracatlarında 2001 yılında görülen düşüşler, bir ölçüde 11 Eylül terör olayları sonrasında ABD ve AB ekonomilerinin yavaşlamasından da kaynaklansa, ÇHC'nin ürettiği nispeten ucuz ürünlerle bölge ve dünya piyasalarında geleneksel ihracatçı ülkelerin paylarını kendi lehine küçültmeye başladığının işaretlerini vermektedir.

ÇHC'nin düşük maliyetli ve devlet destekli tarımsal ürün ve ucuz mamûl mal ihracatı, rekabet ettiği ülkelerin pazar paylarını küçültmesinin yanı sıra, bu ülkelerin ileriye yönelik ihracat potansiyellerini de azaltmaktadır. Yukarıda sayılan temel avantajları nedeniyle ÇHC'ni tercih eden Batı kaynaklı yabancı sermaye, aynı zamanda ÇHC'nin üretim teknolojilerinin hızlı bir biçimde gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Bu bileşimin de, ÇHC'nin başat bir ekonomik-ticari güç haline gelmesine ivme kazandırması beklenmektedir.

Sözkonusu gelişmeler, ÇHC'nin ekonomik ve ticari gücünün bölgesel planda dengelenmesi çabalarını da doğurmuştur. Bu çerçevede ASEAN, hem ÇHC ile daha yakın işbirliği yapılmasını hem de ASEAN ülkeleri arasındaki mevcut işbirliğinin artırılmasını hedeflemektedir.

ÇHC'nin 15 yıl süren DTÖ'ne üyelik süreci Katar'daki DTÖ 4. Bakanlar Konferansı'nda sonuçlandığında, ÇHC bu prestij meselesini çözümlemiş ve uzun vadede ekonomisini çağdaşlaştıracak yeni bir değerler sistemine dahil olmuştur. Diğer yandan, DTÖ üyeliğinin ÇHC için aynı zamanda siyasi önemi de bulunmaktadır. Ayrıca, DTÖ üyeliğinin sağladığı mekanizmalarla ÇHC, ticari ve ekonomik çıkarlarını bölgesel rakipleri Japonya ve Hindistan'a karşı daha etkin olarak savunabilecektir.

Hindistan, ölçek ekonomileri, nüfusu, el emeği maliyetlerinin düşüklüğü ve bilişim teknolojisi alanlarında ÇHC'nin bölgesel plandaki en ciddi rakibidir. Bununla birlikte, DTÖ Doha 4. Bakanlar Konferansı'nda, kendi pazarını dış rekabete karşı koruyabilmek endişesi ile yeni tur uluslararası ticaret müzakerelerinin başlatılmasına karşı bir tutum izlemesi, Hindistan'ı, yeni tura taraftar birçok gelişmekte olan ülke nezdinde sahip bulunduğu liderlik konumundan uzaklaştırmıştır.
Öte yandan, Japonya, teknolojisi ve sermaye birikimi ile bölgede ekonomik ve ticari bakımlardan avantajlı konumda olmakla beraber, geçmişi ve silahlanma politikasını yeniden başlatması nedenleriyle bölge ülkelerinin halen bir ölçüde şüphe ile baktıkları bir güçtür. Bu durum ise, ÇHC'ni bölgede siyasi bakımdan daha avantajlı bir konuma getirmektedir. Gelişmekte olan ülke statüsü ile DTÖ'ne katılan ÇHC, bu örgütte gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarının daha iyi korunması için çalışacağını açıklamıştır. ÇHC bu çerçevede, kendisine gelişmekte olan ülkelerin DTÖ'ndeki lideri rolünü de biçmektedir.

Bu bağlamda belirtilmesi gereken bir husus, DTÖ'nde ittifakların genelde dosya temelinde oluştuğudur. ÇHC'nin, gelişmekte olan veya gelişmiş ülkelerle, ekonomik ve ticari çıkarları uyuştuğu ölçüde ve konunun içeriğine göre DTÖ'nde işbirliği yapması beklenmelidir. Örneğin, yukarıda da belirtildiği üzere, gelişmekte olan ülkelerin DTÖ'nde izledikleri politikaların belirlenmesinde önemli rol oynayan Hindistan, mevcut aşamada DTÖ çerçevesinde daha ileri ticari serbestleşmenin ulusal çıkarlarına aykırı düştüğü değerlendirmesiyle, gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğunun taraftar olmasına rağmen, yeni tur uluslararası ticaret müzakerelerinin başlatılmasına karşı bir politika izlemiştir.

ÇHC'nin DTÖ'ne üyeliği, sanayileşmiş ülke ekonomilerini de etkileyecektir. Bu ülkelere ait firmaların ÇHC pazarına ilgilerinin, dolayısıyla ÇHC'ne doğrudan yabancı yatırımların daha da artması beklenmektedir. Sözkonusu ilginin, tarım, elektronik, bilgi teknolojileri ve otomotiv sektörlerinde yoğunlaşması sözkonusu olabilecektir. Başta tekstil olmak üzere, elektronik ve diğer sektörlerde, ABD, AB ve Japonya tarafından ÇHC'ne uygulanan kısıtlamaların kaldırılması ile ÇHC bu pazarlardaki payını diğer gelişmekte olan ülkelerin aleyhine artıracaktır.

2001 yılı rakamlarına göre dünyanın yedinci büyük ihracatçısı olan ÇHC'nin, DTÖ üyeliği sonrasında yüksek gümrük tarifelerini indirmesi, keza uygulamakta olduğu tarife-dışı engelleri (non-tariff barriers) 4 yıllık zaman süreci içerisinde azaltması veya tamamen kaldırması gerekecektir. Hizmetler sektörü ise, 3 ile 5 yıl arasında değişen bir süreçte yabancı firmaların faaliyetlerine açılacaktır.

ÇHC'nin geleneksel olarak koruduğu kimya ve otomotiv sanayi ile finans sektörünün dış rekabete açılmasının, kısa vadede üretimi azaltıcı ve işsizliği artırıcı bir etki yapabileceği tahmin edilmektedir. ÇHC, uzun vadede üretimde verimliliğin ve doğrudan yabancı yatırımların artması ile bu olumsuzlukların ortadan kalkacağını hesaplamaktadır.

ÇHC, DTÖ üyeliğinin resmi olarak başladığı 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren ithal araçların gümrük vergisinde indirime gitmiştir. Araç cinsine göre ithal otomobil gümrük vergileri % 70-80 seviyelerinden % 45-50 seviyelerine çekilmiştir. Bu alandaki gümrük vergilerinin 2006 yılı Temmuz ayına kadar % 25'e düşürülmesi gerekmektedir. Otomobil yedek parçalarına uygulanan vergilerin ise % 10'a gerilemesi sözkonusu olacaktır.

ÇHC, tekstil ve giyim alanında, geçiş döneminde bazı tedbirler uygulama hakkını DTÖ üyesi ülkelerle yaptığı pazara giriş ikili müzakereleri sonunda elde edebilmiştir. Buna göre, DTÖ Tekstil ve Konfeksiyon Anlaşması uyarınca tekstil kotaları 1 Ocak 2005 tarihinde yürürlükten kalkana kadar, yabancı tekstil ürünleri ithalatının yerli tekstil sanayine zarar vermesi halinde, ÇHC bazı tekstil kalemleri ithalatını kısıtlama hakkına sahip bulunmaktadır.

Türkiye, ÇHC'nin DTÖ'ne üyeliği sürecinde, bu ülke ile pazara giriş ikili müzakerelerini ilk tamamlayan ülkeler arasında bulunmaktadır. ÇHC'nin DTÖ'ne üyeliği, Türkiye'nin ekonomisi ve dış ticareti üzerinde olumlu ve olumsuz etkiler yapabilecektir. Sözkonusu etkilerin sağlıklı olarak değerlendirilebilmesi için henüz zamana ihtiyaç bulunmakla beraber, ülkemiz açısından en büyük sorunun tekstil ürünleri piyasasında yaşanması beklenmektedir. DTÖ Tekstil ve Konfeksiyon Anlaşması kapsamında 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren bütün tekstil kotalarının kalkmasıyla, ülkemizin en büyük pazarları olan AB ve ABD piyasalarında güçlü Çin rekabeti ile karşılaşılması sözkonusu olacaktır. Özellikle düşük oranlı katma değer içeren ve uluslararası planda marka haline gelememiş olan tekstil ürünlerimizin ÇHC rekabeti karşısında şansı bulunmamaktadır. Ayrıca, AB ile Gümrük Birliğimiz çerçevesinde, AB ile birlikte ÇHC'ne karşı uyguladığımız gümrük tarifeleri indirilecek ve ulusal pazarımız ÇHC ürünlerine daha fazla açılacaktır. Buna mukabil, ÇHC pazarına girişimiz de, ÇHC'nin DTÖ üyeliği öncesine nazaran daha uygun şartlarda gerçekleşecektir.

Mevcut durumda, tekstil başta olmak üzere, emek yoğun sektörlerde, ÇHC ile daha yakın işbirliği yapılabileceği akla gelmektedir. Nitekim, tekstil alanında bu ülke ile ortak iş yapan birçok Türk firması bulunmaktadır. Ayrıca ÇHC'nde özellikle yatırım yapmak suretiyle faaliyette bulunan Türk firmaları; elektronik, bilişim, otomotiv, yapı malzemeleri, beyaz eşya, camdan mamûl ürünler ve gıda maddeleri alanlarında yoğunlaşmışlardır. Öte yandan, ÇHC finans sektörünün dışa açılması ile bu ülkede Türk finans sektörü için cazip imkanlar doğabileceği düşünülmektedir. ÇHC'nin kamu altyapı yatırımlarının genel olarak yoğunluğu ve 2008 Pekin Olimpiyatları kapsamında gerçekleştirilecek projeler dikkate alınarak, bu ülkede uluslararası deneyimi olan Türk müteahhitlik firmalarının projeler üstlenebilecekleri değerlendirilmektedir.

Öte yandan, Türk firmalarının sermaye bakımından Batılı rakiplerine ve el emeği bakımından yerel firmalara nazaran daha az avantajlı konumları, ayrıca ÇHC'ndeki mevcut bürokratik yapıdan kaynaklanabilecek güçlükler, bu ülke ile ikili ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesinde önemli sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, ÇHC tüketicisi, diğer gelişmekte olan ülke tüketicilerine göre, satın aldığı ürün ve hizmetin fiyat ve kalitesi bakımlarından çok daha talepkâr ve seçici davranmaktadır. Bu bakımdan, Çin pazarına uzun vadeli bakılması, sabırlı davranılması ve sermaye veya el emeği açısından yerli ve yabancı ortaklıklara açık hareket edilmesi gerekmektedir.

ÇHC'nin DTÖ üyeliği, bu ülkenin DTÖ'nün uluslararası ticaret kurallarına kısa vadede tam manasıyla uyum sağlayabileceği şeklinde değerlendirilmemelidir. Kapsamlı DTÖ mevzuatının uygulanması, ÇHC'nin büyük devlet yapısını yeni şartlara uydurması ve eğitmesiyle mümkün olabilecektir. Sözkonusu uyumun ise zamanla gerçekleşebileceği değerlendirilmektedir. Pazar ve dış ticaret potansiyeli itibariyle, ülkemiz açısından fırsat ve riskleri beraberinde getiren ÇHC'ne bu bakımdan da uzun vadeli yaklaşılması gerekmektedir.

Dipnot:
* Başkatip, Dışişleri Bakanlığı.