Biyolojik Çeşitlilik

1992 yılında Rio de Janerio’da gerçekleştirilen Dünya Zirvesinde kabul edilen üç temel çok taraflı çevre sözleşmesinden (Rio Sözleşmeleri) biri olan BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (UN Convention on Biological Diversity - UNCBD) 1993 yılında yürürlüğe girmiştir. UNCBD'nin amacı genel olarak; biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliği, aynı zamanda genetik kaynakların kullanımından doğacak faydaların adil şekilde paylaşımını teminen ulusal stratejilerin belirlenmesi, eylem planları ve programların geliştirilmesidir.

Türkiye, Sözleşmenin ilk imzacıları arasında olup, UNCBD’yi 1996 yılında onaylamıştır. Halihazırda Sözleşmeye 196 ülke ve AB taraftır. Bir başka deyişle Sözleşme, küresel düzeyde en fazla kabul gören çevre Sözleşmeler arasındadır.

UNCBD çerçevesinde, 2000 yılında yürürlüğe giren "Kartagena Biyogüvenlik Protokolü" ve 2014 yılında yürürlüğe giren "Genetik Kaynaklara Erişim ve Yarar Paylaşımı Hakkında Nagoya Protokolü" bulunmaktadır. Kartagena Protokolü, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilecek, modern biyoteknoloji yöntemleri kullanılarak elde edilmiş olan değiştirilmiş canlı organizmaların güvenli nakliyesini, muhafazasını ve kullanımını amaçlamaktadır. Kartagena Protokolü'ne ülkemiz 2004’te taraf olmuştur. Değiştirilmiş canlı organizmalardan kaynaklanan zararın meydana gelmesi halinde, yükümlülükler ve telafi usullerinin belirlenmesi amacıyla Kartagena Biyogüvenlik Protoküne ilave olarak Nagoya-Kuala Lumpur Ek Protokolü kabul edilmiştir. Ülkemiz bahsekonu Ek Protokole ve Nagoya Protokolü'ne henüz taraf değildir.

Sözleşme ve Protokollerinin Taraflar Konferansı (COP) iki yılda bir düzenlenmektedir. COP15’in başkanlığını ve evsahipliğini Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) yürütmektedir. 2020 yılında ÇHC’nin Kunming şehrinde düzenlenmesi planlanan COP15’in, Kovid-19 salgını sebebiyle iki oturum şeklinde tertip edilmesi kararlaştırılmıştır. İlk oturum çevrimiçi olarak 11-15 Ekim 2021 tarihlerinde düzenlenmiştir. Kovid-19 salgınının COP15’in ÇHC’de gerçekleştirilmesine imkân vermemesi sebebiyle, ikinci oturum 5-17 Aralık 2022 tarihlerinde Montreal'de düzenlenmiştir.

COP15’te genel olarak "biyoçeşitliliğin korunmasında sürdürülebilir üretim ve tüketim kalıpları", "ormansızlaşma sorunları", "sürdürülebilir tarım", "denizlerdeki plastik kirliliğinin durdurulması", "biyolojik çeşitlilik ve iklim politikalarının birlikte değerlendirilmesi" ve "doğaya zarar veren sübvansiyonların durdurulması" ele alınmıştır.

COP15’in en önemli gündem maddesini “Kunming-Montreal 2020 Sonrası Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi-GBF” belgesi oluşturmuştur. Bahsekonu belge, biyolojik çeşitlilik konusunda önümüzdeki dönemde atılması öngörülen adımları ve hedefleri ortaya koymaktadır. “GBF, dört amaç (goal) altında, 2030 yılına yönelik, bazıları sayısal olmak üzere 23 eylem hedefini (target) kapsamaktadır. Belge genel olarak, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündeminin hayata geçirilmesini teminen 2050 yılına kadar hükümetler tarafından acil dönüşüm eylem planlarının oluşturulmasını, bu amaçla, 2030 yılına kadar bozulan kara ve deniz küresel ekosistemlerinin %30'unun yenilenmesini, kara, içsular ve deniz alanlarının %30'unun korunması ve yönetimini, 2050 yılına kadar türlerin tükenme riskinin on kat azatılmasını, 2030 yılına kadar atık oluşumunun azaltılmasını, gıda atıklarının yarıya indirilmesini, ayrıca pestisitlerden kaynaklanan riskin %50 oranında azaltılmasını ve kentsel alanların yeşillendirilmesini içermektedir. GBF'de ayrıca, doğa temelli çözümler yoluyla iklim değişikliğiyle mücadele edilmesi de kabul edilmiştir.