AB Komisyonu'nun AB ile Aday Ülkeler Arasında Sivil Toplum Diyaloguna ilişkin Bildirimi
AB Komisyonu'nun AB ile Aday Ülkeler Arasında Sivil Toplum Diyaloguna ilişkin Bildirimi

KOMİSYON’DAN KONSEY, AVRUPA PARLAMENTOSU, AVRUPA EKONOMİK VE SOSYAL KOMİTESİ  VE BÖLGELER KOMİTESİ’NE BİLDİRİM

AB ile Aday Ülkeler arasında Sivil Toplum Diyaloğu

1. NEDEN AB İLE ADAY ÜLKELER ARASINDA BİR “SİVİL TOPLUM DİYALOGU”

1.1. Giriş

1 Mayıs 2004 tarihinde AB’nin yeni 10 üye ülkeye genişlemesi, Avrupa kıtasının birliğini daha da güçlendirmiş ve barış, istikrar ve güvenliği pekiştirmiştir.  AB üyesi devletlerin vatandaşlarının bu süreçten yeterince bilgilendirilmedikleri ve buna hazır olmadıkları bir önceki genişlemeden alınan derslerden biridir. AB’nin  gelecekteki herhangi bir genişlemesinin, aday ülkeler ile AB üyesi devletlerin toplumları ve bunun yanısıra  AB kurumları arasında güçlü, derin ve sürdürülebilir bir diyalogla desteklenmesi  gerekmektedir. Bu diyalog, bilgi boşluğunun kapatılması, karşılıklı  olarak toplumların birbirlerini daha iyi tanımaları ve farklı kültür, siyasi ve ekonomik sistemden vatandaşların birbirlerine daha fazla yakınlaşmaları ve gelecekteki (AB’ye) katılımların sağlayacağı fırsatlar ve zorluklara ilişkin daha güçlü bir bilinçlenmenin sağlanmasına yardımcı olacaktır.

1.2. Gelecekteki Gelişmeye İlişkin Diyalog

Bu çerçevede, Türkiye’nin katılıma yönelik ilerlemesine ilişkin Komisyon’un 6 Ekim tarihli tavsiyesinde[1], AB üye ülkeleri ile Türkiye arasında “endişe ve algılayışların samimi ve açık bir şekilde tartışılabileceği [...] Sivil toplumun en önemli rolü üstleneceği ve AB tarafından kolaylaştırılması gereken”  bir diyalogun geliştirilmesi önerilmiştir.

Komisyon,  Türkiye örneğinde karşılıklı olarak daha iyi bilgi sahibi olmayı  amaçlayan ve topluma ve siyasi sorunlara ilişkin her iki taraftaki algılamaların tartışılmasını teşvik eden bir diyalogun geliştirilmesinin özellikle gerektiğini kabul etmiştir. Türkiye’deki kamuoyu AB üyeliğini kuvvetli bir biçimde desteklemekte, ancak, AB’nin tarihi, işleyişi, kuralları ve politikaları hakkındaki bilgisi açısından yetersiz kalmaktadır. AB’de ise kamuoyu, çeşitli üye devletler içindeki ve üye devletler arasındaki farklı görüşler nedeniyle bu konu üzerinde bölünmüş durumdadır. Nitekim, halihazırda devam eden canlı tartışmalar, kültürel ve dini konulardan pratik konulara kadar yayılan   birbirinden farklı çeşitli sorular etrafında dönmektedir.  Bir yandan, Türk Devletinin ve toplumunun Avrupa standartları ile  uyuşmayan değer ve uygulamalara sahip olduğu dile getirilmekte; diğer yandan ise, Türkiye farklı bir kültürel geçmişe sahip, ancak AB üyesi devletler gibi demokratik ilkelere bağlı bir ülke olarak tanımlanmaktadır.  Ayrıca, büyüklüğü, geliri, coğrafi konumu itibariyle Türkiye’nin katılımının beklenen etkisi de geniş çaplı olarak tartışılmaktadır.[2]

17 Aralık 2004 tarihli AB Konseyi, Avrupa Komisyonu’nun tavsiyesini onaylamış ve “katılım müzakerelerine paralel olarak, Birlik her aday ülke ile yoğun siyasi ve kültürel bir diyalog geliştirecektir.[3] İnsanları biraraya getirmek suretiyle karşılıklı anlayışın güçlendirilmesi amacıyla yapılacak bu kapsayıcı diyalog aynı zamanda sivil toplumu da içerecektir” şeklinde, diyalogun kapsamını da genişletmiştir.

Sivil Toplum Diyaloğu[4] Hırvatistan’ı da kapsayacak olmakla birlikte[5], bu diyalog Türkiye ile yürütülecek olan diyalogun yapısından farklılık arzedecektir. Hırvatistan ile diyalog daha ziyade Hırvatistan kamuoyundaki AB üyeliği tartışmalarını, özellikle AB değer ve standartlarının  daha derin olarak anlaşılması ve kabul edilmesine yönelik olarak,  güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, bu diyalog, daha genel siyasi konulara ilaveten çevre, gıda güvenliği ve tüketicinin korunması ve dış yardımdaki yükümlülükler gibi belli AB müktesebatı alanlarında özellikle önem taşımaktadır.

Haziran 2003 tarihli Selanik AB Konseyi’nde, Batı Balkanların geleceğinin Avrupa Birliği’nde olduğu AB tarafından vurgulanmıştır. AB Konseyi, her ülkenin Kopenhag kriterleri ile istikrar ve ortaklık süreci koşullarıyla uyumda sağladığı ilerlemeye bağlı olarak, AB Komisyonu’nun vereceği görüş temelinde katılım müzakerelerini açma kararı alabilir.  Bu bağlamda, mevcut aday ülkeler için yürütülmekte olan ve gelecekte öngörülen bazı faaliyetler diğer Batı Balkan ülkelerine de uygun görüldüğü şekilde  teşmil edilebilir. 

Türkiye ve Hırvatistan’la geliştirilecek Sivil Toplum Diyalogu’nun temel amacı AB ve aday ülkelerin kamuoylarının,  gelecekteki genişlemenin sağlayacağı fırsatlar ve güçlükler üzerine de eğilerek, daha iyi bilgilendirilmelerini sağlamaktır. Türkiye’yle  ilgili olarak , bu diyalog, her iki tarafta devlet ve toplum tarafından ifade edilen günlük kültür ve değerlere ilişkin algılamalar üzerindeki tartışmayı teşvik edecektir. Bu hedefe ulaşmak için, bu diyalog, karşılıklı değişim programlarını arttırarak ilgili aday ülkede siyasi, kültürel ve ekonomik gelişmeye sivil toplumun daha fazla iştirakine destek sağlayacaktır.  Bu diyalog, aday ülkelerde insan hakları ve demokrasinin katılım için gerekli siyasi kriterler doğrultusunda, güçlendirilmesi için anahtar görevi gören canlı ve enerjik bir sivil toplumun daha da gelişmesini destekleyecektir.

Sivil Toplum Diyalogunun amaçları kısaca aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

-Üye devletler ve aday ülkelerin  sivil toplumlarının tüm sektörleri arasında karşılıklı deneyim değişimini ve temasları güçlendirmek.

-Gelecekteki genişlemenin getireceği fırsatlar ve güçlüklere ilişkin daha iyi bilinçlenmeyi sağlayacak şekilde, aday ülkelerin tarih ve kültürleri de dahil olmak üzere, AB’de daha iyi tanınmaları ve anlaşılmalarının sağlanması.

-AB’nin, kurucu değerleri, işleyişi ve politikalarını da kapsayacak şekilde aday ülkelerde daha iyi tanınmasının ve anlaşılmasının sağlanması.

1.3. Sivil Toplumun Tanımı

Sivil toplum  kavramına atfedilen çeşitli tanımlamalar arasında, en geniş ve en kapsamlı olanı sivil toplum diyalogudur. [6]  Sivil toplum tanımı içerik itibariyle; iş gücü piyasası aktörlerini,  örneğin, sosyal partnerleri (işçi sendikaları ve işveren federasyonları);  sosyal ve ekonomik aktörleri temsil eden kuruluşları (tüketici kuruluşları); Hükümet dışı kuruluşları (STÖ’leri) ve yerel toplumu temsil eden kuruluşları, örneğin, vatandaşların alt düzeyde yerel ve belediye hayatına iştirak edebilecekleri kuruluşları (gençlik ve aile birlikleri gibi); dini toplulukları ve medyayı kapsayabilmektedir.

Devlet ve kamu idaresi dışında kalan, gönüllü veya zorunlu üyelik esasında kurulmuş (örneğin, bazı ülkelerde Ticaret Odaları için gerekli görülmektedir) toplumsal yapılanmaların diyaloga katılımları teşvik edilmektedir. Eğitim,  medya ve kültür sektörlerinin de anahtar bir rol üstlenmeleri beklenirken, yerel ahali ve belediyeler de  bu diyaloga dahil edilecektir.

Bu bildirim AB ve aday ülkeler arasında sivil toplum diyalogunun gelişimine  ilişkin bir  politika çerçevesi ortaya koymaktadır.  Bu diyalog, öncelikle, ulusal ve AB düzeyinde halihazırda devam etmekte olan  faaliyetlerin güçlendirilmesi üzerinde odaklanacaktır. Daha sonra diyalogun daha da geliştirilmesini öngören  yeni faaliyetler önerilecektir.

2. DEVAM EDEN FAALİYETLERİN GÜÇLENDİRİLMESİ

2.1. Hırvatistan

Hırvatistan’daki sivil toplum, doğal olarak, kendi özgün koşullarında gelişmiştir. AB, Hırvat sivil toplumuyla çalışmalarını, Batı Balkanlara yönelik (İstikrar ve Ortaklık süreci) politikası çerçevesinde yürütmüştür. Sivil toplum diyalogu, parlamento, medya, eğitim kurumları, azınlıklar, mesleki kuruluşlar ve diğer STÖ’ler dahil olmak üzere pek çok aktörü kapsamaktadır.  Bu diyalog, AB-Hırvatistan İstikrar ve Ortaklık Anlaşmasının (İOA) 1 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmesiyle daha da güçlenmiştir. Örneğin, AB –Hırvatistan Karma Parlamento Komitesi’nin ilk toplantısı 3-4 Mart 2005 tarihlerinde Zagreb’te gerçekleşmiştir.

                   Sivil toplum diyalogu, İOA ve katılım öncesi yardımlarla daha da kolaylaştırılan, Araştırma ve Teknolojik Gelişme (ATG) 6. Çerçeve Programı, Gençlik, Cinsiyetlerarası Eşitlik,  Tempus, İstihdam, Yaşam-Üçüncü Ülke Programı gibi Topluluk programlarına artan şekilde katılımdan yararlanmaktadır. 1 Ocak 2006 tarihinde 6. Çerçeve Programı’na tam olarak katılımıyla Hırvatistan ATG alanında üye ülkelerle aynı statüye sahip olacaktır. Bu, Hırvatistan’ın bilim alanındaki sivil toplumunun AB’nin Araştırma Alanı’na entegrasyonunu geliştirmek için önemli bir fırsat olacaktır. Komisyon, Tempus programı altında AB ile Hırvat yüksek öğretim kurumlarının ortak projelerine teşvik etmek üzere yıllık 4 milyon Euro’luk bir bütçe tahsis edecektir. Bunlara ilave olarak, birçok AB üyesi ülke Hırvatistan’la kültür ve eğitim alanında ikili temas ve faaliyetleri ve diğer işbirliği şekillerini tesis etmekte ve geliştirmektedir.

                    2.2. Türkiye

Türkiye, Avrupa kurumlarıyla, 1995 yılında Gümrük Birliği’nin tesisine  imkan sağlayan 1963 tarihli Ortaklık Anlaşması’nın imzalanmasına kadar uzanan, yakın bir siyasi ve ekonomik ilişkiler tarihine sahiptir. Kurumsal düzeyde ve  aynı zamanda tabana dayanan yakın ikili etkileşim, 1960’lı yılların başından itibaren  oluşmuş ve  Türkiye’nin 1999 yılında aday ülke olarak resmen tanınmasıyla birlikte yoğunlaşmıştır. Aşağıda da görüleceği üzere,  ulusal ve Avrupa kurumları  Türkiye’yle sivil toplum diyalogu kapsamında  değerlendirilebilecek muhtelif  ikili faaliyetler geliştirmişlerdir. Bu faaliyetlerin  devam ettirilmesi, kuvvetlendirilmesi, ve bazı durumlarda  kapsamlarının yeniden biçimlendirilmesi ve daha iyi tanıtılmaları gerekmektedir.

2.2.1. Ulusal kamu kuruluşları

2.2.1.1. İkili İlişkiler

Üye Devletler, değişim programları, burslar, medya projeleri, STÖ’lerin gelişimleri için mali kaynak tahsisi, meslek kuruluşları arasında değişimler, eğitim kurumları arasında temaslar ve diğerleri de dahil olmak üzere karşılıklı değişim faaliyetlerinin teşvik edilmesinde oldukça faal durumdadırlar.  Bunlara ilaveten, özellikle  Üye Devletler ve Türkiye arasındaki  kültürel ilişkiler yoğun olup, bazı durumlarda Üye Devletlerle bağlantısı olan kültür enstitülerinin Türkiye’de yerleşik olmalarından da istifade edilmektedir. Türk Hükümeti de, kültürel etkinliklerin, kamuoyu faaliyetlerinin ve parlamenter temasların  teşvik edilmesinde faal olmuştur.  Sözkonusu faaliyetlerin sivil toplum diyalogunu geliştirecek şekilde gelecekte de devam etmesi, yoğunlaşması ve çeşitlenmesi beklenmektedir.  

2.2.1.2. Üye Devletlerde Türk  Toplumları

Üye Devletler ve Türk makamları, Hükümetdışı örgütler ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği halinde AB ülkelerinde yaşayan Türk toplumunun bulundukları ülke ile bütünleşmelerinin kolaylaştırılmasında da faaldirler.  Türk vatandaşları  açık ara farkla AB içerisinde  üçüncü ülke vatandaşı olan en büyük topluluğu oluşturmakta ve  bu toplulukların mevcudiyeti AB’de Türkiye’nin imajının şekillenmesine yardımcı olmaktadır. [7]Üye Devletlerde yaşayan Türk topluluklarının AB-Türkiye diyaloguna daha faal bir biçimde iştirak  etmelerini teminen  bu alandaki faaliyetlerin daha fazla desteklenmesi teşvik edilmelidir. Üye Devletler, yerel derneklerden, yerleşik bulunulan ülkede tanınmış Türk kökenliler ve akademisyenlere kadar uzanan geniş bir yelpazede yeralan ortaklarla işbirliği içinde  bu projelerin uygulanmasında öncü  bir rol üstlenmeye devam etmelidirler.

2.2.2. Parlamentolar, Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi (AESK), Bölgeler Komitesi (BK)

Parlamentolararası ilişkiler, siyasi partilerarası temaslar ve parlamenterler arasında süregelen kişisel temaslar, karşılıklı anlayışın gelişimine katkı sağlayacak ve sivil toplum diyalogunun temel bir boyutunu temsil edecektir. Avrupa Parlamentosu ve Türk karşıtı (TBMM) bu diyalogun gelişmesinde önemli bir rol üstlenmişlerdir. Özellikle, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu yıllar boyunca her iki tarafın seçilmiş temsilcileri arasında fikir alışverişine imkan sağlayan bir platform olmuştur. Aynı zamanda, ulusal parlamentolar arasında da verimli temaslar gerçekleşmiştir. Bu tür faaliyetlerde artış olması beklenmektedir. Bunlara ek olarak,  Türk parlamenterlerin yardımcısı olarak görev yapanların Üye Devletler  ve Avrupa Parlamentosu’nda staja tabi tutulmasına ilişkin programların geliştirilmesi öngörülmelidir. Son olarak, Türk ve AB siyasi partilerinin gençlik ve kadın kolları  arasında değişim programları teşvik edilmelidir.

Ekonomik ve Sosyal Komite (AESK) gibi AB kurumları  Türkiye ile bağların tesisinde aktif olmuşlardır. Bu bağlamda, 10 yıl önce,  AESK, her iki taraftan ekonomik ve sosyal çıkar grupları arasında  diyalog ve işbirliğini  geliştirmek hedefi doğrultusunda  Türkiye ile Ortak Danışma Komitesi (ODK) oluşturmuştur. ODK’nin sivil toplumlar arasındaki diyaloga katkı sağladığı açıkça ortadadır ve ODK bu amaca yönelik belirli girişimler geliştirmeyi hedeflemektedir. Benzeri bir işlev, Türkiye’deki yerel ahaliyle Üye Devletler  arasında özellikle  diyalogun  teşviki bağlamında  Bölgeler Komitesi tarafından üstlenilmelidir.

2.2.3. AB Fonlarıyla desteklenen mevcut faaliyetler

2.2.3.1. Sivil Toplumun Gelişimi

Son yıllarda,  Türkiye sivil toplumun gelişiminde etkileyici bir gelişme göstermiştir. Bir çok alanda faaliyet gösteren STÖ’ler artan bir biçimde seslerini duyurmakta ve sosyal ve siyasi etki merkezleri konumuna gelmeye çaba göstermektedirler. 2001 yılından bu yana AB, Türkiye’de Sivil Toplum Örgütlerinin (STÖ) güçlendirilmesini hedefleyen bir Sivil Toplum Gelişim Programı uygulamaktadır.[8] Buna ilave olarak,  Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Girişimi Türkiye üzerine odaklanmış ve mikro ve makro düzeydeki projeler aracılığıyla STÖ’lere destek vermiştir.  AB tarafından Türkiye için hazırlanan katılım öncesi mali yardım programı, dernek kurma özgürlüğünün güçlendirilmesi  ve sivil toplumun gelişmesi konularını gelecekteki programlamalarında öncelik  vermeye devam edecektir.  2005 yılı için bu alana 8 milyon Euro ayrılmıştır.

2.2.3.2. Sosyal diyalog, istihdam ve sosyal işler

Sosyal ortaklar ve soysal alanda faaliyet gösteren STÖ’ler, AB’nin iş hukuku, iş yerinde sağlık ve güvenlik, cinsiyetlerarası  eşitlik ve ayrımcılığın önlenmesi konularındaki yasal düzenlemelerinin üstlenilmesi ve uygulanmasında anahtar bir rol oynamaktadır[9]. Sosyal aktörler ve sosyal alanda faaliyet gösteren STÖ’ler istihdamın oluşturulması, uygulanması ve gözetimi, sosyal dışlanma ve sosyal koruma stratejileri ve politikaları alanlarında da aktiftir. Bu nedenle, Komisyon, Türkiye’de sosyal alanlarda faaliyet gösteren sosyal ortaklar ve sivil toplum örgütlerini AB standartlarına ulaştırmak ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tanımlamasına uygun olarak sendikal haklara  saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla temaslarını geliştirmeye her zaman büyük önem atfetmiştir. 

Komisyon,  Türkiye’deki bu tür örgütlerle yakın ilişkiler kurma ve iletişim ağı geliştirme yönündeki politikasını sürdürecektir.  Ayrıca, Komisyon Türkiye’nin bu alandaki Topluluk programlarına katılımını güçlendirecektir. Türkiye halihazırda cinsiyetlerarası eşitlik, ayrımcılığın önlenmesi ve sosyal dışlanmayla mücadele ve İstihdamı Teşvik Önlemleri Topluluk programlarına katılmaktadır.  Türkiye milletlerarası (trans-nasyonel) nitelikli işbirliğine tüm alanlarda katılmalı böylelikle, Türk kurum ve kuruluşları (entities) açık proje çağrılarına doğrudan katılabilmeli ve programların sivil toplum diyaloguna yönelik potansiyeli geliştirebilmelidir. Katılım öncesi fonlar Türkiye’nin artan orandaki mali katkısı göz önünde bulundurularak tahsis edilmelidir.

2.2.3.3. Topluluk Programları Sokrates, Gençlik ve Leonardo

da Vinci

Eğitim ve öğretim alanındaki faaliyetler halkların birbirlerine yakınlaşmalarında, karşılıklı olarak birbirlerini tanımalarında ve anlamalarında belki de en önemli araçtır.  Türkiye Nisan 2004 tarihinden bu yana, Sokrates, Gençlik ve Leonardo da Vinci Topluluk Programlarına tam olarak katılmaktadır.  Sokrates Programı milletlerarası projeler ve katılımcı ülkeler arasında değişik seviyelerdeki  (ilk-orta ve yüksek öğrenim) öğrencilerin ve eğitmenlerin değişiminin teşvik edilmesi yoluyla eğitimdeki Avrupa boyutunu güçlendirmektedir. Gençlik Programı gençlere, genç çalışanlara ve gençlik örgütlerine milletlerarası değişim programları ve eğitim faaliyetleri imkanı vermektedir.  Son olarak, Leonardo da Vinci mesleki eğitim programı, kurumsal aktörlerin mesleki eğitim alanındaki  milletlerarası işbirliğini geliştirmeyi ve böylelikle, hareketlilik sağlayarak eğitim kalitesini iyileştirmeyi ve yaratıcılığı geliştirmeyi amaçlamaktadır.

2004 yılında programlara başvuran ve katılanların önemli sayıda olması ve 2005 yılı öneri çağrıları sonrasında başvurularda kaydadeğer artış yaşanması Türk halkının programlara yönelik olarak büyük beklentiler içerisinde olduğunu göstermektedir. Türkiye’de katılımın ilk yılında bu üç programdan faydalananların sayısının toplam 9000 kişi olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’nin Ulusal Ajansı bu sayının 2006 yılına kadar 2 katına çıkmasını öngörmektedir.  17 milyon orta öğretim, lise ve üniversite öğrencisine sahip olan Türkiye’de bu üç Programın uygulanmasının sunacağı potansiyel büyüktür.  Ayrıca, 2004 yılında diğer ülkelerden Türkiye’ye gelen öğrencilerin sayısının oldukça kısıtlı kalmış olması nedeniyle karşılıklılığın sağlanması bakımından yapacak daha çok şey bulunmaktadır.  Üç Program için 2004 yılında ayrılan toplam bütçe yaklaşık 30 milyon Euro’dur (2/3’ü katılım öncesi Topluluk desteği olarak verilmiş, 1/3’ü Türkiye’nin ulusal bütçesi tarafından karşılanmıştır).  Komisyon, örneğin, program hibelerine katkıda bulunmak üzere, katılım öncesi fonlarından ilave fon sağlamak suretiyle Türkiye’nin programlara daha sağlam bir şekilde katılımını artırmayı teşvik edecektir.

2.2.3.4.  Akademik alanda devam eden diğer faaliyetler

Ankara’daki Avrupa Komisyonu Temsilciliği tarafından yürütülen Jean Monnet Burs Programı Türk gençlerinin Avrupa entegrasyonu alanında uzmanlıklarını daha da pekiştirmeye yönelik olarak lisansüstü bursları sağlar ve Türk ve AB vatandaşları arasındaki bağları kuvvetlendirir. Yaklaşık 15 yıldır sürmekte olan bu Program sayesinde birkaç yüz Türk bursiyeri Avrupa bütünleşmesi süreci  ve Avrupa medeniyetine ilişkin konular hakkında bilgi sahibi olmuştur. Programın, AB ve Türk akademik kurumları arasında da bağların güçlenmesinde bir rol oynadığı düşünülmektedir.  Komisyon gelecekte Programın bütçesine ayrılan payını arttırarak programı güçlendirecektir.  Jean Monnet Mezunlar Birliği kurulması ve Programın  Türkiye’de öğrenim için AB’den gelecek başvuruları da kapsayacak şekilde genişletilmesi gibi başka girişimler de değerlendirilecektir.

2.2.3.5. İnsan Kaynakları ve Araştırma alanındaki değişim faaliyetleri (Marie Curie Faaliyetleri)

Türkiye’nin Araştırma ile Teknolojik gelişim ve uygulama Çerçeve Programlarına tam katılımı çerçevesinde, Marie Curie Faaliyetleri, araştırma yetkinliğinin geliştirilmesi ve transferi üzerine çalışan araştırmacılar ile her seviyedeki araştırmacılar için  kariyer beklentilerinin genişletilmesi ve güçlendirmesi ve Avrupa araştırmalarında mükemmelliğinin teşvik edilmesini  teminen uyumlu yapısal değişim şemaları sunmaktadır.

3. YENİ FAALİYETLERİN TANITIMI 

Aşağıda çerçevesi çizilen yeni faaliyetler halen devam etmekte olanları tamamlayıcı niteliktedir. Ancak, sivil toplum diyalogunun geliştirilmesi önümüzdeki yıllar içinde katılım müzakereleri ile birlikte ilerleyecek uzun vadeli bir süreçtir. Bunun sonucunda, sivil toplum tarafından ortaya konulan ihtiyaç ve önerilere uygun olarak tekamül edecek olması nedeniyle önceden faaliyetlerin içeriğinin tam olarak tanımlanması güçtür.

Avrupa Komisyonu, tüm faaliyetlerde sivil toplum diyalogu çerçevesinde gerçekleştirilecek projeleri kolaylaştırıcı ve destekleyici bir rol oynayacaktır. Projelerin sonuçlarının duyurulmasına yardımcı olacaktır. Bununla birlikte, inisiyatif almak, geliştirilecek temaları seçmek ve diyalogun yürütülmesinde etkin rol oynamak sivil toplumun aktörlerine bağlıdır.

3.1 Hırvatistan

Hırvatistan’la yürütülecek sivil toplum diyalogu, AB-Hırvatistan ilişkilerinin derinleşmesi, bölgesel işbirliğinin artması ve bölgede uzlaşının daha da gelişmesi gibi birtakım faktörler ışığında tekamül edecektir. Yukarıda detaylı bir şekilde Türkiye için belirtildiği gibi, halen devam etmekte olan ve gelecekte gerçekleştirilecek bazı faaliyetler, uygun görülmesi halinde Hırvatistan için de ortaya konulabilecek veya geliştirilebilecektir. Örneğin sivil toplum diyalogunun Hırvatistan’ın AB’ne katılım sürecinin pratik sonuçlarıyla doğrudan ilgili alanlarda geliştirilmesi yararlı olacaktır. Bu (diyalog) AB bütünleşmesinin yarar ve zorluklarının daha iyi anlaşılmasına olduğu kadar, AB’nin temel değerlerinin tartışılmasını teşvik etmeye de yarayacaktır. Bu amaçla, AB ve Hırvatistan’daki ekonomik ve sosyal ortaklar, STÖ’ler, mesleki ve iktisadi kuruluşlar ve medyayla temaslar ve aynı zamanda dini cemaatler gibi diğer önemli sivil toplum aktörlerinin bu diyaloga katılımları teşvik edilmelidir.

3.2. Türkiye

3.2.1. Hükümet Dışı Kuruluşlar, sosyal ortaklıklar ve meslekî örgütler

3.2.1.1. Uzun Dönemli ortaklıklar

Komisyon, hükümet dışı kuruluşlar ve diğer sivil toplum örgütleri için, AB’li ortaklarıyla ikili değişim projelerini ortaklaşa finanse edebilmelerini teminen, bir sivil toplum diyalogu hibe planı oluşturacaktır. Bununla,Türkiye’de sivil toplumun geliştirilmesine yardım amacıyla, şimdiye kadar sahip olunan deneyimi temel alarak, edinilen en iyi deneyimlerin değişimi yoluyla karşılıklı bilginin geliştirilmesi ve dayanışmanın sağlanması mümkün olacaktır.

Uluslararası görünürlükteki böyle bir artış, aynı zamanda Türk hükümet dışı kuruluşlarının daha da güçlenmesi ve AB tartışmalarına daha etkin bir şekilde katılmalarına katkı sağlamalıdır. Gençlik, cinsiyetler arası eşitlik, çevre, tüketici hakları, medenî haklar, insan hakları, sosyal dışlanma ve ayrımcılıkla mücadele gibi önemli alanlarda faaliyet gösteren kuruluşlar, Avrupalı karşıtlarıyla diyalog kurmaya özellikle teşvik edilmelidir. AB ve Türk hükümet dışı kuruluş grupları arasında uzun dönemli ve sürdürülebilir ilişkiler kurmayı hedefleyen projelere öncelik verilecektir. Bunun dışında, proje geliştiriciler ve ortaklar tarafından oluşturulan halkanın farklı alanlarda faaliyet gösteren veya AB tarafından finanse edilen projelere şimdiye kadar nadiren katılabilmiş uzak bölgelerdeki hükümet dışı kuruluşları da kapsaması için çaba harcanacaktır.

Sivil toplum diyalogu aynı zamanda, her iki taraftan da iş çevrelerini, meslekî kuruluşları ve toplumsal alanda faaliyet gösteren ortakları kapsayıcı bir şekilde içine alacaktır. Komisyon bu alanda, Türk kuruluşları ile Avrupalı karşıtları arasındaki uzun dönemli ortaklıkları destekleyecektir. Her iki taraftaki sektörel kuruluşlar arasında ve Türkiye’deki ulusal kuruluşlar ile bunların AB üyesi ülkelerde yerleşik karşıtları arasındaki ortaklıklar da teşvik edilecektir. AB ve Türkiye’deki ortaklar arasında özellikle geliştirilmesi gereken sektörler tarım sektörünü, hâkimleri, avukatları ve bunların bağlı bulundukları kuruluşlar ile eşitliğe ilişkin organları da kapsamalıdır.

3.2.1.2. Cinsiyetlerarası eşitlik

Sivil toplum diyalogu, kadın hakları ve fırsat eşitliği alanlarında faaliyet gösteren kuruluşlar arasında yakın bir bağ kurmak suretiyle Türkiye’de kadının sosyal, ekonomik ve siyasî faaliyetlerdeki rolüne ilişkin son Avrupa Parlamentosu Raporundaki tavsiyelere paralel olarak ve aile içi şiddet gibi konuları da ele almak suretiyle kadının rolünün güçlendirilmesi ve Türk toplumunda eşit şekilde yer alması hedefini destekleyecektir.[10] Kadınların iş gücü piyasası ve  ulusal, bölgesel ya da yerel siyasi karar verme mekanizmalarındaki temsilleri özel olarak değerlendirilmelidir.   Komisyon da, bu bildirimin kapsadığı faaliyetlerde cinsiyet eşitliği temeline dayalı  katılım arayacaktır.

3.2.2. AB-Türkiye İş Konseyi

Diğer ülkelerle olan önceki müzakerelerde iş dünyası, ikili ticaret ve yatırım akışı, takas ve karşılıklı bilgi akışını kolaylaştırmak suretiyle hayati bir rol oynamıştır. Orta Avrupa’daki aday ülkelerin katılım müzakerelerinde ortaya çıkan benzer başarılı deneyimlerin paralelinde, bir Euro-Türkiye İş Konseyi kurulması ihtimali araştırılacaktır. Türkiye’de faaliyet gösteren belli başlı Avrupa firmaları ile sözkonusu ülkelerdeki şirketlerin yer alacağı bir forum olarak faaliyet gösterebilecek bahsekonu Konsey, Avrupa kurumları ile yerel iş dernekleri arasında ticaret ve yatırımı daha da geliştiren bir bağ olarak çalışabilir.

3.2.3. Yerel ahali ve kardeş şehir (eşleştirme)

Yerel ahali (communities) arasındaki milletlerarası işbirliği barış, istikrar ve demokrasinin güçlenmesi açısından önemli bir faktördür. Komşu ülkeler arasındaki geçmiş mağduriyetlerin aşılması, halkların yakınlaşması ve bağların güçlenmesine vesile olan yerel belediyeler arasındaki eşleştirme kavramı İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana güçlü bir şekilde gelişmiştir. AB’ye yeni üye olan ülkeler de dahil olmak üzere, şu ana kadar neredeyse 13 bin belediye arasında eşleştirme düzenlemeleri yapılmıştır.

Türkiye’ye ilişkin olarak, son yıllarda  bazı AB üyesi ülkelerdeki şehir/ kasabalarla eşleştirme düzenlemeleri gerçekleştirilmekte, ancak işbirliği açısından yararlı olan bu imkanı daha da arttıracak fırsatların yaratılması için gereken genel bir çerçeve bulunmamaktadır. Sivil toplum diyalogu çerçevesinde Komisyon, AB ve Türkiye’deki şehirler arasında karşılıklı bilgiyi arttırmak, ortak projeler üretmek, ortak ilgi alanına giren konularda seminerler organize etmek ve toplumun en alt kademelerin katılımını teşvik etmek yönünde sistematik bir eşleştirme çerçevesi oluşturacaktır. Bildirim’de yeralan diğer faaliyetlere uzak ve mağdur bölgelerdeki yerel toplumların dahil edilmesine özel çaba gösterilecektir.

Komisyon 2007-2013 yılları için AB vatandaşları arasında Birliğin değerlerini yaymayı ve geliştirmeyi  amaçlayan bir “Vatandaşlık Programı” önermiştir. Sözkonusu program farklı ülkelerin vatandaş ve sivil toplum örgütleri arasında işbirliğini teşvik edecektir. Program mevcut ve gelecekte AB’ye üye olan ülkelerin  vatandaşları ve örgütleri arasındaki milletlerarası değişimleri vurgulayacaktır. Programın %40’ı kardeş şehir ve vatandaş projelerine ayrılacaktır. Türkiye, bir kısmı katılım öncesi fonlardan finanse edilmek suretiyle, Topluluk programlarına katılım konusundaki  çerçeve anlaşmada belirtilen şartlar ve genel hükümlere riayet ederek, gelecekte sözkonusu programa katılabilir.

3.2.4. Gençlik, Üniversite ve Mesleki Değişim Programları

Komisyon yukarıda belirtildiği üzere değişim programlarına Türkiye’nin katılımını güçlendirerek, AB ile aday ülkeler arasında değişimlerin geliştirilmesine güçlü bir şekilde vurgulayacaktır. Buna ek olarak, Komisyon, bu alanda yeni girişimler başlatma amacıyla,  AB ve Türkiye’de bulunan Üniversiteler ve eğitim sektörüyle geniş danışmalar başlatacaktır.

Eğitim alanında Komisyon mevcut mekanizmaların tüm hedef gruplara ulaşmada yeterli olup olmadığını değerlendirecektir. Ele alınacak yeni faaliyetler, örneğin ortaöğretim düzeyindeki öğrenciler arasında değişimi ya da Türkiye’deki öğrencilere Avrupa bütünleşmesi tarihi ya da AB ülkelerindeki devlet okullarında Türkiye tarihi ile ilgili bilgilerin öğretilmesini teşvik eden projeleri içerebilir. 18 yaş altı öğrencilere yönelik olarak görüşülebilecek diğer projeler, sanal AB katılım müzakereleri tartışmalarına iştirak gibi “online” faaliyetleri de içerebilir.

Üniversitelerle ilgili olarak; Komisyon, AB ve Türkiye’de yerleşik Üniversiteler arasında, yalnızca tecrübe değişimi ve müfredatın iyileştirilmesi amacıyla değil, her iki taraf öğrencilerine de açık ortak bağımsız akademik kurumlar kurulması için de  daha yakın kurumsal işbirliğini teşvik etme niyetindedir. Bu tür kurumlar Avrupa ve Türk kimliği, tarihi, kültürü ve uygarlığı üzerine araştırma ve eğitim faaliyetleri yürütebilir, aynı zamanda AB entegrasyonu hakkında eğitim programları geliştirebilirler.   Bu bağlamda Komisyon, Avrupa ve Türkiye’de lisans ve lisans üstü eğitimi veren önemli akademik kurumların yerel şubelerinin açılmasına destek verebilir. Komisyon,veya Türkiye’de yerleşik, AB  çalışmalarına odaklanmış lisans veya lisans-üstü eğitimi veren akademik kurumlarla AB’de yerleşik aynı mahiyetteki kurumlar arasında, ortak Bölüm ya da Enstitüler kurulmasını teminen, bağların güçlendirilmesine destekleyebilir.

Bunlara ilaveten, Komisyon AB ve Türkiye’deki akademik kurumlar arasında, bilhassa AB-Türkiye diyaloğu ile bağlantılı hukuk, ekonomi, sosyal bilimler ve tarih  konularında doğrudan işbirliğini teşvik edecektir. Tüm bu alanlarda Türk ve Avrupalı akademisyenler tarafından ortaklaşa yapılan akademik araştırma ve yayınlar desteklenecektir. Seminer, konferans, çalıştay gibi entelektüel tartışmalar  düzenlenmesi desteklenecektir. Araştırma sonuçlarının geniş şekilde duyurulmasına yönelik bilinçlendirme faaliyetleri teşvik edilecektir. 

3.2.5. Kültürel Değişimler

Kültürlerarası değişimin güçlendirilmesi sivil toplum diyaloğunda önemli bir rol oynamaktadır ve buna öncelik verilecektir. Komisyon, tek bir program altında birleştirilmiş olan ve Ankara’daki AB Komisyonu Temsilciği tarafından yürütülen yeni nesil “Avrupa Ufukları” ve “Mozaik” programları çerçevesinde kültür ve sanat alanlarında faaliyet gösteren Türk STÖ’ler ve Avrupalı karşıtları arasında sınır ötesi işbirliğine imkan sağlayacaktır. Bu, örneğin, ortak çalıştayları ve “online” kültürel forumları finanse etmeyi kapsayacaktır. Biri çocuklara açık (halihazırda desteklenmekte olan Türk-Avrupa çocukları orkestrası gibi), diğeri yetişkinlere yönelik ve görsel sanatlardan kültür alanında eğitime, kültürel mirastan popüler kültüre kadar uzanan daha kapsamlı iki farklı faaliyet bütünü öngörülebilir.

Ayrıca, Komisyon, sergiler, festivaller, konferanslar, Türk sanatları hakkındaki bilginin yaygınlaştırılması veya tersi amacıyla sanatçı değişimleri gibi düzenli kültürel faaliyetleri destekleyecektir. Buna ilaveten, sanat dalında bir Avrupa-Türk Ödülü ihdas edilecek  ve Türk kültür sektörünün mevcut Avrupa Topluluğu ödüllerine iştiraki teşvik edilecektir.  Son olarak, Komisyon aktif bir şekilde Türk kültür STÖ’lerinin Avrupa ağlarına ve ortaklarına erişimlerinin sağlanmasını teşvik edecek ve mevcut sınır ötesi işbirliği imkanlarından bu STÖ’leri haberdar kılacaktır.

3.2.6. Topluluk Kültür ve Medya Programlarına katılım

Türkiye halihazırda,  AB-Türkiye karşılıklı ilişkilerinin iki kilit alanda geliştirilmesine önemli katkı sağlayabilecek “Kültür 2000” ve “Medya Plus” adlı Topluluk Programlarına katılmamaktadır. Kültür 2000 sanatsal ve kültürel alanlardaki (sahne sanatları, plastik ve görsel sanatlar, edebiyat, kültürel miras, kültürel tarih vb.) tüm işbirliği projelerine  bağış sağlamaktadır. Medya Plus Avrupa görsel-işitsel endüstrisinin rekabet gücünü, görsel-işitsel sektör profesyonellerine yönelik eğitim programları, yapım projeleri geliştirilmesi (başyapıt niteliğinde filmler, televizyon dizileri, belgeseller, animasyonlar ve yeni medya) ve Avrupa görsel-işitsel çalışmalarının dağıtımı ve tanıtımı  da dahil olmak üzere bir dizi destek önlemi alarak artırmayı amaçlamaktadır.

Komisyon, özellikle AB-Türkiye kültürlerarası diyaloğunu ve karşılıklı bilgiyi teşvik etmek üzere Türkiye’nin Kültür 2000 ve devamı niteliğindeki programlara katılımından memnuniyet duyacaktır. Komisyon, bilhassa Avrupa içerikli televizyon ve sinema yapımlarında katalizör rol oynamak üzere Türkiye’nin Medya Plus’a katılımını da teşvik edecektir. Ancak, aday ülkeleri medya programına katılmaları, mevcut hukuki düzenlemeler gereği, aday ülkelerin milli mevzuatının AB’nin “audiovisuel” alanındaki müktesebatına uyumuna bağlıdır. Komisyon, Türk makamlarını mevzuatlarını en kısa sürede uyumlaştırarak medya programından yaralanmaya teşvik etmektedir.

3.2.7. Dil eğitimi

Özellikle Türkiye’nin en uzak bölgelerindeki Türk sivil toplum örgütleri ile Avrupalı karşıtları arasında işbirliğinin artırılmasının önündeki ana engel yabancı dil bilgisi eksikliğidir. Sözkonusu durum kültür alanında faaliyet göstermekte olan STÖ’leri ilgilendirmekle birlikte, bu bildirimde yer verilen bütün alanlar için de geçerlidir. Bu nedenle, Komisyon dil öğrenimine ve Türkçe’den ya da Türkçe’ye çeviriye yönelik  faaliyetleri destekleyecektir.    Komisyon dil öğrenimini mümkün kılmak için üye ülkelerin kültürel örgütleriyle birlikte çalışacak ve öncelikli alanları belirleyecektir.

3.2.8 On-line olanlar dahil, kamuoyu tartışmalarının teşvik edilmesi

Komisyon genişleme süreci, Türkiye’nin katılım perspektifi ve sivil toplum diyaloğuna ilişkin diğer tüm kültürel, siyasi ve kurumsal konularda karşılıklı anlayışın iyileştirilmesi amacıyla her iki taraftan aktörlerin katılımıyla açık bir kamuoyu tartışması yapılmasını teşvik etmek için elinden geleni yapacaktır. Aday ülkeler ve AB’den kilit fikir önderleri AB üye ülkelerinde yapılan multi-medya tartışmalarına katılmak üzere davet edilecektir. Tartışmalarda STÖ’ler ve halktan katılımcılar da yer almalı ve tartışmalar daha geniş ölçekte kamu ilgisi uyandırmalı, diyaloğu özendirmelidir.

Sivil toplum diyaloguyla ilgili konularda sanal tartışmalar geliştirilmesi için internet destekli platformlar oluşturulması da teşvik edilecektir. Türkiye, genişleme süreci ve sivil toplum diyalogu faaliyetleri hakkında bilgi sunan, STÖ’ler, okullar, üniversiteler ve araştırma merkezlerine de bağlantı veren bir web sitesi kurulacaktır. Düzenli şekilde, katılımla ilgili konularda kilit aktörler ve diğer ilgili tarafların yer alacağı “sohbetler” tertip edilecektir.

3.2.9. Medya

Bilhassa diğer alanlarda yürütülmekte olan sivil toplum diyalogu faaliyetleri hakkında bilinç düzeyinin yükseltilmesi için ve görsel-işitsel bileşene öncelik verilmek suretiyle, devam etmekte olan AB bilgi ve iletişim stratejisi güçlendirilecek ve yoğunlaştırılacaktır. Komisyon Türkiye ve AB ülkelerinde yaşam ve toplumun değişik yönlerini tanıtıcı, AB ve AB’nin gerek AB gerek AB’de yaşayan Türk toplumu da dahil Türkiye halkına yönelik kuralları ve politikaları hakkındaki tanıtıcı  televizyon programlarını kısmen finanse edecektir. Bölgesel ve yerel medya grupları tarafından yapılan programlara özel ilgi gösterilecektir. İki taraftan televizyon şirketlerinin ortak program hazırlamalarına yönelik işbirliği projeleri desteklenecektir.

3.2.10 Gazeteci Değişimi ve Farkındalıkların Artırılması

Türk ve AB gazetecilerinin Türkiye’nin AB’ne katılımı konularında daha fazla bilgi sahibi olmalarını ve karşılıklı anlayışı geliştirmek ve en iyi uygulamalara ilişkin deneyim değişimine imkan sağlamak amacıyla bir seri semineri içerecek bir program oluşturulacaktır.

Program, AB tarafından gazeteci temsilcilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının destekleriyle geliştirilebilir. Bununla birlikte, eğitim programının üye ülkelerde daha fazla etkili olabilmesi amacıyla, Komisyon önceliği Türkiye ve AB üyesi devletlerden profesyonel gazeteci kuruluşları arasında doğrudan temasların, özellikle karşılıklı ziyaretler ve ortak seminerler düzenlenmek suretiyle geliştirilmesine verecektir. Program iki unsurdan oluşacaktır; birinci unsur genç gazetecileri hedef alacak, ikinci unsur ise daha ziyade iki taraftan önde gelen başyazarları, AB ve üye devletlerden önemli siyaset yapıcılarla yüksek seviyeli toplantılar çerçevesinde biraraya getirmek olacaktır.

3.2.11. Dini Cemaatler ve Dernekler

Komisyon’un Ekim 2004 tavsiyesinde de belirtildiği üzere, sivil toplum diyalogu dini konulara da eğilmelidir. Kiliseler ve diğer dini nitelikli dernekler veya cemaat ve örgütlerle açık, şeffaf ve düzenli bir diyalog tesis edilmesi, (bunların) kendilerine özgü kimliklerine ve (topluma) katkılarına kesin saygı gösterilmek suretiyle, teşvik edilecektir.

1980’lerden bu yana Komisyon, Avrupa’nın bütünleşme sürecinde bir taraftan aday ve AB üyesi ülkelerde kiliseler ve dinler arasında, diğer taraftan ise Avrupa kurumları arasında bir diyalogun sürdürülmesini sağlamıştır. Artan sayıda dini kuruluş halihazırda Brüksel’e bu görevi ifa etmek üzere temsilci atamış bulunmakta olup, bu temsilciler diyalogun bu boyutunun geliştirilmesine yardımcı olabileceklerdir.

4. UYGULAMA USULLERİ

4.1 Öndegelen Şahsiyetlerin Tavsiyeleri

Komisyon, AB ve Türkiye’den AB-Türkiye ilişkileri ve sivil toplumla münasebetler konularındaki uzmanlıkları temelinde seçilecek öndegelen şahsiyetlerle, gelecekte atılacak adımlara ilişkin görüşlerini almak amacıyla düzenli istişarelerde bulunacaktır.  Ayrıca bu şahsiyetler, konferanslar, seminerler ve sivil toplum diyalogu çerçevesinde gerçekleştirilecek diğer faaliyetlere iştirak etmeye davet edilebileceklerdir.

4.2. Mali Yardım

Prensip olarak, bu bildirimde önerilen etkinlikler, halihazırda uygulanmakta olan kural ve prosedürler çerçevesinde, ilgili aday ülkeleri kapsayan katılım öncesi yardım bütçesinden ortaklaşa finanse edilecektir. Buna ilaveten anılan etkinlik ve faaliyetler, medya grupları, ticaret odaları ve sosyal ortaklar, kültürel kurumlar ve genelde tüm kamu veya özel kurum ve kuruluşlar tarafından  finanse edilebilirler.  Komisyon, sivil toplum diyalogunun amaçlarına uygun olabilecek sözkonusu etkinlikleri onaylayabilecektir. AB ve aday ülke hükümetlerinin himayesinde finanse edilecek ikili ve çok taraflı etkinlikler devam edecek ve gelecekte daha da güçlendirilecektir.

Türkiye’yle ilgili AB tarafından finanse edilen faaliyetler için  AB 2005 yılı için 300 milyon Euro olan ve 2006’da 500 milyon Euro’ya çıkacak Türkiye katılım öncesi yardım programı altında mevcut bulunan tahsisatı kullanacaktır. Komisyon sivil toplum diyalogu kapsamında yakın gelecekte öngörülen etkinlikler için gerekli tahsisatın yapılmasına çalışacaktır, bu çerçevede katılım öncesi mali yardım planlama dokümanında yeralan “siyasi ve kültürel diyalog” başlığı kapsamında halihazırda finanse edilen etkinliklerin payı genişletilecektir. Topluluk programlarına katılım da dahil olmak üzere, sivil toplum diyalogu kapsamında gerçekleştirilecek etkinliklerin finansmanı için yıllık toplam tahsisat miktarının tahmini olarak %8-10’luk bir bölümü gerekli olacaktır. 2006 programlama çalışması kapsamında ise toplam 40 milyon Euro civarında bir miktar öngörülmektedir. 

Topluluk programları hususunda ise, aday ülkeler bütçeye katkıda bulunmaktadırlar. Bu katkının bir bölümü aday ülkelerin ulusal bütçesinden, diğer bir bölümü ise katılım öncesi yardımlardan karşılanmaktadır. Aday ülkelerin devam eden programlara daha güçlü bir şekilde katılımını sağlamak amacıyla, Komisyon önümüzdeki dönemde katılım öncesi yardımın uygun bir kısmının ayrılmasını sağlayacaktır.  Daha kısa vadede, başka ilave kaynaklar sağlanması düşünülebilir. Aday ülkelerin halihazırda katılmadığı diğer programlara için ise Komisyon aday ülkelerin makamlarını katılım yönünde teşvik edecek ve gerekli olması halinde programların düzenli ve yararlı bir şekilde icrasının sağlanması amacıyla destek olacaktır. Diğer belirli etkinlikler için ise, Komisyon özgün hedeflere ulaşılması amacı doğrultusunda, sivil toplum diyalogu altında ve Mali Yönetmeliğe ve uygulama kurallarına uygun olmak şartıyla,  ilgili bazı taraflara doğrudan ödenek sağlayacaktır.

Hırvatistan için halen büyük oranda CARDS aracılığıyla sağlanan mali yardım,  sivil toplum diyalogu altında öngörülen etkinliklerin PHARE ve 2007’den itibaren ise IPA kapsamında ortaklaşa finanse edilmesi suretiyle güçlendirilerek devam ettirilecektir. Buna ilaveten, Hırvatistan’ın Topluluk programlarına katılımı ve sivil toplum diyalogu çerçevesinde gerçekleştirilecek yeni etkinliklerin ortaklaşa finanse edilebilmesi amacıyla, katılım öncesi araçların özellikle güçlendirilmesi gerekecektir.

Genişlemeyle ilgili İletişim Stratejisi ve sivil toplum diyalogu, AB ve  Aday Ülkelerdeki,  gelecekte vuku bulacak genişlemelerle ilgili kamuoyu tartışmalarının teşvik edilmesi hedefini paylaşmakta olup,  bu durum sonuçta, sivil toplum diyalogunu çeşitli açılardan destekleyecektir. Aday ülkelerdeki Temsilciliklere iletişim ve enformasyon ile ilgili olarak tahsis edilen ödenekler ile aynı zamanda genişlemeyle ilgili olarak  Avrupa Birliği içerisindeki faaliyetleri kapsayan PRINCE programı bütçesi de bu çerçevede kullanılabilir.

Sivil toplum diyaloguyla ilgili projelerin idaresi ve uygulanması için Komisyon, hem Brüksel, hem aday ülkelerdeki AB Temsilcilikleri ile aynı zamanda aday ülkelerdeki ilgili organlardaki  mevcut yapılar ve kaynaklardan istifade edecektir. Yalnızca lüzumlu görüldüğü takdirde ve gelecekteki gelişmeler dikkate alınarak, ilave özgün yapılanmaların ihdas edilmesi olasılığı değerlendirilebilecektir. AB ve dünyanın diğer bölgeleri arasında  ortak bilgi ve kültürel değişimin geliştirilmesini hedefleyen mevcut kuruluşlar bu bağlamda örnek olarak kayda alınabilir.

4.3. Vize konuları

Türk vatandaşları halihazırda vizeye tabi olmakta olup, bu durum özellikle kısa vadede vize talebinde kaydedeğer artış görünmesi halinde, Bildirim’de yeralan faaliyetlere katılımı sınırlayabilir. Bu bağlamda, vize prosedürlerinin sivil toplum diyaloguna katılacaklar açısından kolaylaştırılmasından memnuniyet duyulacaktır. Sivil toplum diyalogunun öngörülen şekilde işlemesini teminen, katılımcıların vizelerini zamanlıca almalarının sağlanması ve bu kişilerden durumlarını ortaya koyan kapsamlı belgeler tevdi etmelerinin istenmemesi için üye devletlerin (vize vermekle yükümlü olanlar) tam işbirliği sağlamaları gerekmektedir.

5. İZLEME VE RAPOR

İşbu iletişim belgesi Türkiye ve Hırvatistan ile AB sivil toplumları arasındaki diyalogun güçlendirilmesi yönünde atılmış henüz ilk adımdır. Diyalog, katılım müzakerelerine paralel olarak ilerledikçe, ihtiyaçlar ve amaçlar zamanla gelişecek ve yeniden yönlendirme ihtiyacı doğabilecektir.

Komisyon, geliştirilen faaliyetler ve bunlardan elde edilen sonuçların düzenli olarak takip edilmesini sağlayacaktır. Her yıl düzenli olarak yayımlanan Türkiye raporlarında sivil toplum diyalogu alanında gerçekleştirilen başlıca faaliyetleri ve elde edilen sonuçları kapsayan özel bir bölüm yer alacaktır. Buna ek olarak, AB web sunucusu “Europa”da sivil toplum diyaloguyla ilgili girişimler ve devam eden projelere ilişkin bilgilerin yayılması için bir bölüm tahsis edilecektir.

AB genişlemesine yönelik halk desteğini araştıran genel kamuoyu yoklamaları dışında,  özellikle AB ile Türkiye arasındaki kültürel ilişkiler ile karşılıklı algılamalara ilişkin somut veri eksikliği mevcuttur. Bu eksikliği gidermek ve diyalogun ileride geçireceği politika değişimlerine rehber olarak hizmet etmesi amacıyla,  Komisyon, AB-Türkiye sivil toplumları ile bunların birbirlerine ilişkin tutumlarının daha etkili bir şekilde düzenli izlenmesini tesis edecektir. AB ve Türkiye’nin birbirlerini karşılıklı algılamaları üzerine bir  çalışma hazırlatılması olasılığı da düşünülebilir.

Dipnotlar:

[1] Komisyon’dan Konsey ve Avrupa Parlamentosu’na Bildirim, Türkiye’nin katılıma yönelik ilerlemesine ilişkin Avrupa Komisyonu’nun Tavsiyesi, COM(2004) 656 nihai. 17 Aralık 2004 tarihindeki AB Devlet Hükümet Başkanları Zirvesi’nde alınan karar çerçevesinde, Türkiye’nin Ankara Anlaşmasına ilişkin uyum protokolünü imzalaması ve Komisyon tarafından belirtilen 6 yasayı yürürlüğe sokması halinde (Brüksel Zirvesi, 16/17 Aralık 2004. Başkanlık Sonuçları 17/12/2004 Nr: 16238/1/04 Ref. 1) üyelik müzakereleri 3 Ekim 2005 tarihinde başlayacaktır.

2 Konuya ilişkin olarak, Türkiye’nin Üyelik Perspektifinden kaynaklanan sorunlar başlıklı  Komisyon’un Personel Çalışma Kağıdı’na bakınız. SEC (2004) 1202,

3Türkiye ile siyasi diyalog, demokrasi, hukuk devleti, insan ve azınlık haklarına saygı ile ilgili Kopenhag siyasi kriterlerine uyum yönünde Türkiye’nin kaydettiği ilerlemenin daimi takibi şeklinde olan siyasi kriterlerin düzenli olarak izlenmesi çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. 

4 Bu belgede “sivil toplum diyalogu” olarak atıfta bulunulan husus, esasen Komisyon tavsiyesinde Türkiye’ye yönelik olan üç-sütunlu politikanın üçüncü sütunudur. İlk sütun, Türkiye’deki  siyasi reform sürecinin güçlendirilmesine odaklanmakta, ikinci sütun  gözden geçirilmiş metodolojik bir yaklaşım altında müzakerelerin yapılmasını öngörmekte olup, üçüncü sütun ise AB-Türkiye diyalogu ile ilgilidir.

5 17-18 Haziran 2004 tarihindeki AB Konseyi’nde Hırvatistan’ın bir aday ülke olarak kabul edilmesini takiben, 16-17 Aralık 2004 tarihinde gerçekleştirilen Zirve’de, Hırvatistan’ın Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi’yle (ICTY) tam işbirliği yapması koşuluyla, üyelik müzakerelerinin 17 Mart 2005 tarihinde başlanması kararı alınmıştı. Ancak, tam işbirliği sağlanmaması nedeniyle 16  Mart 2005 tarihinde toplanan Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi, AB Konseyi Hırvatistan’ın ICTY’la tam işbirliği halinde olduğuna karar verene kadar, Hırvatistan’la katılım müzakerelerine başlamayı ertelemiştir.

6 Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi (AESK) sivil toplum örgütlerini “üyeleri genel menfaatlere ilişkin amaç ve sorumlulukları bulunan ve kamu kurumları ile vatandaşlar arasında arabulucu olarak faaliyet gösteren tüm örgütsel yapılanmalar” olarak tanımlamaktadır.

7Komisyon Personel Çalışma Kağıdı, Türkiye’nin Üyelik Perspektifinden Kaynaklanan Sorunlar’dan alıntı: “3 Milyon Türk vatandaşı resmi olarak 2002 yılında 15’li AB’de kayıtlı bulunmaktadır. Başlıca alıcı ülkeler Almanya (% 77,8’i ya da 2,3 milyonu göç eden işçilerdir), Fransa (% 7,9 ya da 230.000 kişi), Avusturya (% 4,7 ya da 135.000 kişi) ve Hollanda (% 4,4 ya da 128.000 kişi)   

8Bu çerçevede, örneğin, STÖ’lere yardım ve destek sağlamak amacıyla bir sivil toplum geliştirme merkezi (STGM) kurulmuş ve Yerel Sivil Girişim ve Yunan-Türk Sivil Diyalogu gibi bazı mikro-projelere fon verilmiştir.

9Sosyal diyalog, sosyal alandaki AB müktesebatının ayrılmaz bir parçasıdır ve sosyal ortaklar, Antlaşmanın 138. maddesinde öngörüldüğü üzere zorunlu danışma aracılığıyla ve Konsey Direktifleri aracılığıyla uygulanabilecek anlaşmaları sonuçlandırma imkanına sahip olmaları nedeniyle AB düzeyindeki yasal süreçte ayrıcalıklı bir role sahiptir.  Ayrıca, sosyal ortaklar ve sivil toplum örgütleri istihdam, sosyal kapsama ve sosyal koruma alanlarındaki politikaların koordinasyonunda da anahtar aktörlerdir.

10Avrupa Parlamentosu Taslak Raporu (A6-0175/2005) nihai.